Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2021/406 E. 2021/1953 K. 02.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ
….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/02/2021
ESAS-KARAR NO ….

DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 02/12/2021
YAZILDIĞI TARİH : 02/01/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından müvekkili aleyhine Ankara 32. İcra Müdürlüğünün 2019/6083 esas sayılı dosyası üzerinden 1.150.000,00TL bedelli bonoya dayalı olarak takip başlatıldığını, müvekkilinin böyle bir senet düzenlemediğini ve davalı lehtarı tanımadığını, sahtelik iddialarıyla ilgili olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulduğunu, senette tahrifat olduğunu belirterek takibin teminatsız olarak durdurulmasını ve borçlu olmadığının tespiti ile müvekkili lehine kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin nakliye, taşımacılık ve servis işi yaptığını, müvekkilinin taşıma işindeki alacağı için iş yerinden davacı adına ait cirosuz senedi aldığını, müvekkilinin iş yerinden verdiği hizmetin karşılığında davacı adına düzenlenen senedi temin etmiş olup alacağını tahsil ettiğini, davanın haksız olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Yerel Mahkemece, İİK 72/3 maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yoluyla takibin durdurulmasına karar verilemeyeceğini, yasal koşulları oluşmadığından ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Süresinde istinaf yoluna başvuran davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında hiçbir hukuki ilişki bulunmadığını, davalının iddialarının hayatın olağan akışına ters olduğunu, senette tahrifat olduğunun icra hukuk mahkemesindeki bilirkişi raporuyla sabit olduğunu, HMK 209 uyarınca tedbir kararı verilmesi gerekirken İİK 72/3 maddesine dayalı olarak tedbir kararı verilmemesinin hatalı olduğunu belirterek tedbir isteminin reddine ilişkin yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık, somut olayda ihtiyati tedbir kararı verilip verilmemesi noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Talep; ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Dosya incelendiğinde davacı tarafın sahtecilik iddiasına dayalı olarak, açmış olduğu menfi tespit davasında HMK’nun 209. maddesi gereğince teminatsız olarak, icra takibinin dava sonuna kadar durdurulmasının talep edildiği, mahkemece somut olayda İİK’nun 72/3. Maddesindeki koşullar oluşmadığından, talebin reddine karar verildiği görülmektedir.
Davacının talebi, açıkca teminatsız olarak icra takibinin HMK 209.maddesi kapsamında tedbir yolu ile durdurulmasına ilişkindir. Davacı tarafın hem dava dilekçesinde hem de istinaf dilekçesinde İİK’nun 72/3. maddesi gereğince icra veznesine yatacak paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde herhangi bir talebi mevcut değildir. Hukuk yargılama usulünde yargılamaya hakim olan ilkelerden HMK’nun 24. maddesindeki “Tasarruf İlkesi”, 25.maddesindeki “Taraflarca Getirilme İlkesi” ve özellikle 26.maddesindeki “Taleple Bağlılık İlkesi” gereğince hakim tarafların talep sonuçları ile bağlı olup ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Bu nedenle mahkemece davacı tarafın HMK’nun 209. maddesi gereğince yapmış olduğu talep bu kapsamda değerlendirilmeli ve toplanan delillere göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan bu nedenlerle mahkemece davacı tarafın talebinin HMK’nun 209. maddesi kapsamında olduğu gözetilerek, ihtiyati tedbir hususunda bir karar vermesi gerektiğinden, yerel mahkemece verilen karar kaldırılmış, yukarıda belirtilen esaslar doğrultusunda bir karar verilmek üzere dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi, 2020/179Esas, sayılı ve tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde davacıya İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 02/12/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”