Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2021/394 E. 2021/2117 K. 22.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ ….

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/02/2021
ESAS-KARAR NO ….
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 22/12/2021
YAZILDIĞI TARİH : 22/01/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili; taraflar arasında parke alım satımı için sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye ek olarak 6.500 m2’lik sipariş verildiğini, müvekkilinin sözleşme konusu ürünlerin teslimi için gerekli avans ödemelerinin tamamını yaptığını ayrıca bakiye ürün bedeli için de sözleşmede belirtilen vade ve miktarlara uygun olarak sıralı çekleri keşide ederek davalıya teslim ettiğini, teslim tarihinin üzerinden 2 yıl geçmesine rağmen sözleşme konusu malların sadece 7.397,86 m2’lik kısmının gönderildiğini, bu malların bir kısmının da ayıplı olduğunu, müvekkilinin bu güne kadar 2.147.177,32 TL ödemesine karşılık eksik mal teslim edildiğini, sözleşmenin feshedilerek çeklerin iadesinin talep edildiğini, malların teslim edilmediği gibi çeklerin de iade edilmediğini belirterek keşidecisi müvekkili davacı …i. olan 10 adet toplam 737.063,90 TL tutarlı çekler nedeniyle müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, ödenmesinin ve icra takibine konu edilmesinin tedbirle durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı yana; dava dilekçesi usul ekonomisi gereğince tebliğe çıkarılmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece; davanın ticari dava sayılan menfi tespit davalarından olduğu, TTK’nun 5/A maddesine göre menfi tespit davalarında, dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurmanın dava şartı olduğu, dosya içerisinde arabuluculuğa başvurulduğuna dair arabuluculuk tutanağının olmadığı gerekçesi ile davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurmanın dava şartı olmadığını, zira TTK’nun 5/A maddesinde konusu bir miktar paranın ödemesi olan alacak ve tazminat taleplerine ilişkin davalarda arabuluculuğa gidilmesinin dava şartı olduğunu, belirterek, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık; menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmasının dava şartı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, sözleşme kapsamında avans olarak verilen on adet sıralı çekin mal tesliminin gerçekleşmemesi nedeniyle bedelsiz kaldığı iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Bilindiği üzere 19.12.2018 tarihli ….Gazete’de yayımlanan ve 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 20. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na 5/A maddesi eklenmiştir.
Anılan maddeye göre; “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır….” denilmiştir.
Maddede belirtildiği üzere ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkındaki uyuşmazlıklarda, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasını yasa dava şartı haline getirmiştir.
Öncelikle yasayla Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114’üncü maddesinde gösterilen genel dava şartlarına ek olarak bir özel dava şartı getirildiğinden, bu dava şartının ne şekilde anlaşılıp uygulanacağı üzerinde durmak gerekir.
Dava şartları mahkemece bir davanın esasına girilebilmesi için varlığı ya da yokluğu zorunlu şartlardır. Dava şartları taraflarca ileri sürülmese dahi hakim tarafından re’sen dikkate alınır. Dava şartı tamamlanmıyor ya da tamamlanamıyor ise mahkemece davanın usulden reddine karar verilir (HMK m.115).
Bu bakımdan dava şartlarının yanlış uygulanması bir dava engeli ve mahkemeye erişim hakkı ile bu kapsamda adil yargılanma hakkına saldırı sayılır (AİHS m.6).
Özel dava şartlarının bu niteliği gereği dar biçimde yorumlanmaları gerektiği değerlendirilerek ve menfi tespit davalarının da zorunlu arabuluculuk dava şartına tabi olup olmadığı hususunda Yargıtay ilgili daireleri arasındaki içtihat farklılığı giderilerek sonuçta Yargıtay 11.Hukuk Dairesi tarafından verilen 21.09.2021 tarih, 2020/4551 Esas, 2021/5618 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, 7155 sayılı Kanun’un 20. maddesi ile 6102 sayılı TTK’ya eklenen dava şartı olarak arabuluculuk başlıklı 5/A maddesinde madde metni herhangi bir tereddüde ve yanlış anlamaya yer vermeyecek şekilde açık yazıldığı, TTK’ya bu maddenin eklenmesini sağlayan 7155 sayılı Kanun’un genel gerekçesinin bu konuyla ilgili kısmı ve madde için özel olarak yazılan gerekçenin de bu açık anlamı desteklediği, bu nedenle menfi tespit davalarının ticari bir dava olduğu için TTK’nın 5/A maddesi kapsamına alınması ve böyle bir davayı açmak isteyen kişinin önce arabulucuya başvurmaya zorlanması, kanuna aykırı olduğu gibi ticari davalarda arabuluculuğa başvuruyu dava şartı olarak öngören madde hükmünün menfi tespit davalarını arabulucuk dava şartına tabi tutmadığı da anlaşılmaktadır.
Dairemizce de Yargıtay daireleri arasındaki içtihat farklılığının giderilmiş olması dikkate alınarak ticari nitelikteki menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmasının dava şartı olmadığı gözetilerek karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK’nin 353/1-a-4.maddesi uyarınca kararın kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/110 Esas 2021/173 Karar sayılı 24/02/2021 tarihli kararının KALDIRILMASINA
2-HMK.’nin 353/1-a-4.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde davacıya İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran vekiline vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin İlk Derece Mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 362/(1).g. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 22/12/2021 tarihinde kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.
….
NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”