Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2021/347 E. 2023/746 K. 24.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2021/347 (ESASTAN RET )
KARAR NO : 2023/746
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/02/2021
ESAS-KARAR NO : 2013/323 E – 2021/122 K

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 24/05/2023
YAZILDIĞI TARİH : 23/06/2023

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, yurt dışında yaşayan müvekkili ile davalılardan ….Şti. arasında müvekkilinin sahibi olduğu arsa üzerinde yapılacak 97.500,00 TL. bedelle toplam 9 adet apart daire yapmak üzere Eskişehir 7. Noterliğinin 18/04/2011 tarih ve 7297 yevmiye numaralı inşaat sözleşmesi yapıldığını, müvekkilinin inşaat karşılığının tamamını davalı şirkete ödemesine rağmen davalı şirketin inşaata başlamadığını ve edimini yerine getirmediğini, aynı şekilde davalı şirket ile müvekkilinin oğlu … arasında yapılan bir inşaat sözleşmesinin de mevcut olduğunu, müvekkilinin oğlu tarafından da ödemeler yapılmış olmasına rağmen bu dairelerin de teslim edilmediğini, bu nedenle hem müvekkili hem de müvekkilin oğlu tarafından, sözleşmenin yerine getirilmemesi nedeniyle davalı şirkete ihtarname gönderildiğini, hal böyle iken müvekkilinin Türkiye’de yalnız olduğunu fırsat bilen dava dışı … Şirketi yetkilileri tarafından müvekkiline tehdit, hile ve baskı yoluyla toplamda 1.218.000,00-TL miktarında bono imzalattırıldığını, müvekkilinin bu nedenle Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığının 2012/29568 soruşturma numarası ile soruşturma başlattığını, bu soruşturma kapsamında müvekkillinin tehdit yoluyla dolandırıldığının rapor edildiğini, davalı şirket yetkililerince de müvekkilinin borcunun bulunmadığının doğrulandığını ve bu durumun düzeltileceği senetlerin toplanarak müvekkiline iade edileceği sözü verildiğini, bu kapsamda … İnşaatın kendi ofisinde davalı … ve … İnşaat arasında mevcut olduğunu ileri sürdükleri bir borç ilişkisi nedeniyle … İnşaat yetkilileri ve … tarafından müvekkiline 08/10/2012 tanzim tarihli, 15/01/2013 vade tarihli, 270.000,00-TL meblağlı, lehtarı … olan bir adet bono imzalattırıldığını, savcılık dosyasında … İnşaat yetkililerinden …, … ve …’ın ifadelerinde göre, müvekkilinin 07/11/2012 tarihinde şirketten apart satın almak istediğini ve karşılığında şirketin borçlu olduğu bazı kişileri bu tarihte şirkete çağırarak … İnşaatın borçlarına karşılık senet verdiğini, senetlerin tanzim tarihlerinin 2012 yılının 11. ayı olduğunu beyan etmişlerse de senetlerin tanzim tarihinin 2012 yılının 10. ayı olduğunu, her üç kişinin ifadesinde de senetlerin tanzim tarihinin yanlış yazılmasının maddi hata olamayacağını, davalının … İnşaat yetkilileri birlikte hareket ederek … İnşaattan olan alacaklarını müvekkilinden almaya çalıştıklarını, davalının sanki 4 daireyi davacıya satmış gibi savcılıkta ifade verdiğini, davalının iyi niyetli olmadığını, davalıya borcu bulunmadığını, davalının … Şirketi ile birlikte hareket ettiğini ileri sürerek, borçlu olmadığının tespiti ile baskı ve tehditle alınan ve henüz icraya konulmayan 08/10/2012 tanzim tarihli, 15/01/2013 vade tarihli, lehtarı … olan 270.000,00-TL meblağlı SENEDİN İPTALİNE, davalının kötü niyetli olması nedeniyle %20 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı asil, kendisinin … inşaatın sahibi olduğunu, müteahhitlik yaptığını, … ve … sahibi … … … ve …’ın zor durumda olduklarını ve kendisinden para yardımı yapmasını istediklerini, bunun üzerine ağabeyi …’ye ait bir adet daire, şirket üzerinde bulunan 1 adet daire, eşi … üzerinde bulunan 2 daire olmak üzere toplam 4 daireyi kendilerine verdiğini, bu daireleri toplamda 335.000,00-TL ye verebileceğini söylediğini, onların da kabul ettiğini, satılan bu dairelerin bedeli ile borçlarını (SSK, vergi) ödediklerini ve belirtilen ödeme planını kabul ettiklerini, 15/09/2012 tarihinde 50.000,00-TL, 20/09/2012 tarihinde 135.000,00-TL, 01/10/2012 tarihinde 150.000,00-TL olarak ödemeyi taahhüt ettiklerini, bu anlaşmadan 1 hafta sonra … … …’ın tekrar gelip halen sıkıntıda olduğunu belirtip yardım istediğini, bu defa bir önceki verdiği alacağını da bu kişiden tahsil edemeyeceğini düşünerek ağabeyi …’de olan 50.000,00-TL lik iki adet toplamda 100.000,00-TL değerinde çekleri … … …’a verdiklerini, … … …’ın kötü niyetli olarak Eskişehirde tefecilik yapan …’ye nakit karşılığı kırdırdığını, bununla ilgili tefeci …, … İnşaat ve … hakkında emniyete ve savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu, alacağını tahsil etmeye gittiği sırada kendisini … olan tanıtan kişinin de … İnşaatta geçmiş alacaklarının olduğunu söylediğini, …’ın da kendisinden daire almak istediğini ancak parasını 2012 yılı kasım ayında ödeyebileceğini dile getirdiğini, bunun üzerine ona eğer daha önceki alacaklarından kaynaklı 150.000,00-TL yi öderlerse tekrar üç adet apart daire verebileceğini söylediğini ve aparta ait satışları 05/10/2012 günü saat 11:00 da, aynı gün öğlen 13:00 da 150.000,00-TL lik ödemeyi yapmadıkları takdirde hemen azledeceğini bildirerek yaptığını, noterde bununla ilgili düzenlenen azilnamesinin mevcut olduğunu, alacaklarını alamadığı için … İnşaata sık sık gittiğini, orada …’ın … İnşaattan alacağının ne kadar olduğunu sorduğunu, kendisinin 430.000,00-TL alacağı olduğunu bildirdiğini, …’ın da bunun üzerine … İnşaatın sütlüce mahallesinde yapacakları inşaattan 20 adet apart aldığını, … İnşaata 1.050.000,00-TL ödemeyi 15/01/2013 tarihinde yapacağını, … inşaattan alacaklı olanların alacaklarını o gün almayı kabul ederlerse kendisinin onlara senet vereceğini, başkalarına da bu şekilde senet verdiğinden 1.050.000,00-TL olan tutardan kendisi için yüklenebileceği alacağın 270.000,00-TL olduğunu söylediğini ve bunu kabul ederek …’dan … inşaatın kefil olarak birlikte imzaladıkları senedi aldığını, senetleri zorla almasının söz konusu olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
Mahkemece, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilip kesinleşen Cumhuriyet savcılığı soruşturma dosyası kapsamında görüleceği üzere, senet alacaklılarının davacı … ile hukuki ilişki içinde olduğu … şirketinden alacaklı oldukları, davacı ile … şirketi ve yetkilileri arasında geçmişte biten inşaat ilişkisi olduğu gibi senet tanzim tarihinde devam etmekte olan inşaat yapım anlaşmalarının mevcut olduğu hususlarında olayın tüm taraflarının ihtilaflı olmadıkları, … şirket yetkilileri ve senet alacaklılarının, davacının şirket borçlarını kendi isteğiyle üstlendiğini birbirleriyle çelişmeksizin ortak olarak beyan etmelerine karşın, savcılık soruşturma dosyasında detaylarıyla belirlendiği ve davacının bizzat kendisinin ifade ettiği üzere davacının 10 gün kadar zorla alıkonulup, 3 gün şirket alacaklıları gezdirilmek suretiyle senetlerin tehdit ve baskı ile düzenlenmesinin ve verilmesinin sağlandığını beyan ettiği, davanın bu nedenle açıldığı görülmekte ise de savcılık takipsizlik kararı gerekçesinde de belirtildiği üzere, davacının borçlu bulunmayıp, alacaklı konumunda olduğu … şirketi yetkililerince zorla, şirketin üçüncü kişilere olan borçlarını ödemek üzere 10 günlük bir süre boyunca alıkonulması, bu süreç içerisinde davacının şirket yetkilileri tarafından pek çok ayrı yerdeki, ayrı alacaklılar ile alacakların ödenmesi konusunda görüştürülerek senetlerin düzenlettirilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davacı ile … …. Şti. arasında ticari ilişki bulunduğu, bu şirketin üçüncü kişilere borçlu olduğu, bu kapsamda davalınında … … … Ltd. Şti.’nden alacaklı olduğu, davacının … … Ltd. Şti.’nin üçüncü kişilere karşı olan borcunu üstlenerek davaya konu senedi keşide edip davalıya verdiği, hatta bu senedi söz konusu şirketin müdürünün de kefil olarak imzaladığı, davacının uzun süreli olarak alıkonulması ve zorla birden çok senet imzalatılması ve bu senetlerin değişik şahıslarla irtibatlandırılması ilişkin iddiasının hayatın olağan akışına uygun düşmediği, bu nedenle davaya konu senetten dolayı davacının sorumluluğunun bulunduğu ve iddialarını ve davasını kanıtlayamadığından davanın REDDİNE karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili tarafından; İddialarını tekrarlayarak Müvekkilinin davalılara borcu olmadığı, baskı ve tehdit yoluyla söz konusu senetlerin zorla imzalattırıldığı, davalının ticari defterlerini sunmasının istendiği, sunulmadığı, davalıların ticari defterlerinin incelenmesi halinde bu hususun görüleceği,ispat yükünün yer değiştirmesi gerektiği, senetlerin baskı ve tehdit yolu ile zorla imzalatıldığı bildirilmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Davacının davaya konu senetten dolayı borçlu olup olmadığı hususu uyuşmazlık konusudur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Davaya konu bononun incelenmesinde; keşidecisinin davacı …, aval veren dava dışı …, lehtarının davalı …, tanzim tarihinin 08/10/2012, ödeme tarihinin 15/01/2013 ve 270.000,00-TL bedelli olduğu,ihdas nedeninin malen olduğu, unsurlarının tam olduğu anlaşılmıştır.
Davacı bu senetlerin dava dışı … Şirketi tarafından baskı ve tehdit yolu ile imzalatıldığını davalının da birlikte hareket ettiğini ileri sürerek bono nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ve bononun iptalini istemiştir.
Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığının 2012/29568 S. – 2016/3667 K. numaralı dosyanın incelenmesinde; davaya konu kambiyo senetlerinin de aralarında bulunduğu senetlere ilişkin olarak müşteki … tarafından Davulga/Emirdağ Jandarma Komutanlığının ilk etapta tehdit ile senet imzalatma suçundan şikayetçi olduğu, Emirdağ Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturma üzerine yetkisizlik kararı verilerek dosyanın Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiğini, Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığının 2012/29568 S. numarasını aldığı, bu dosya üzerinde müşteki – …, … ifadelerinin alındığı, yine bu kişilerin müşteki – şüpheli sıfatında bulundukları, yine bu dosyada … vb. birçok şüpheli hakkında soruşturma yapıldığı, bir kısım tanıkların dinlendiği, tarafların dosyaya sundukları görüntülü ve konuşma CD’lerinin çözümlerinin bilirkişiye yaptırıldığı, 1.218.000.000,00 TL bedelli bonolara ilişkin olduğu, davamıza konu kambiyo senetlerinin de Savcılık dosyasında soruşturmaya konu olduğu, yapılan soruşturma sonucunda; kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, bu karara karşı 07.03.2016 havale tarihli dilekçesi ile Sulh Ceza hakimliğine itirazda bulunulduğu, Eskişehir 1. Sulh Ceza hakimliğinin 16.11.2016 tarih 2016/1635 D.İş sayılı kararı ile kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin verilen karara karşı yapılan itirazın reddine karar verildiği;buna müteakip müşteki … vekilinin C.Başsavcılığına sunduğu 22.02.2017 tarihli ve 04.10.2017 tarihli dilekçeleri ile bir kısım deliller bildirilip toplanmasının istendiği, bu dilekçe üzerine C.Başsavcılığınca dosyanın yeniden Eskişehir 1. Sulh Ceza Hakimliğine gönderildiği, Eskişehir 1. Sulh Ceza Hakimliğinin 13.06.2017 tarih ve 3117 D.İş sayılı kararı ile daha önce verilen ve yukarıda belirtilen kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar üzerine müştekinin itirazının reddine karar verildiği, kesinleşmiş bir KYOK kararı olduğu, müşteki vekilinin sunduğu delillerin yeni delil mahiyetinde olup olmadığının C.Başsavcılığınca değerlendirilmesi gerektiği belirtilerek karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, bu dosyanın C.Başsavcılığına gelmesi üzerine yeni bir soruşturma numarası verilmeden aynı dosya üzerinden müşteki vekilinin delil olarak yeni sunduğu tanıkların dinlenildiği, bir kısım araştırmalar yapıldığı, yeni delil elde edildiğinden bahisle Eskişehir CBS’nın 2017/6773 sayılı dosyası üzerinden de soruşturma yapıldığı, yapılan soruşturma sonucunda 2017/5233 k numarasıyla kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, bu karara da müşteki vekili tarafından itiraz edildiği, itirazın reddine karar verilmesi üzerine yazılı emir yoluna başvurulduğu, Yargıtay 6. CD’nin 27.03.2019 tarih ve 2019/853 e – 2030 k sayılı kararı ile tanık …’in dinlenmesi gerektiğinden söz edilerek Eskişehir 1. Sulh ceza hakimliğinin 16.11.2011 tarih ve 2016/1635 d.iş ve Eskişehir 2. Sulh ceza hakimliğinin 16.06.2017 tarih ve 2017/2943 d.iş sayılı kararlarının kanun yararına bozulduğu, C.Savcılığınca bu bozma üzerine dosyanın 2019/33234 esasa kaydedildiği, Eskişehir C.Başsavcılığının 2019/33234 soruşturma numaralı dosyası üzerinde yazılı emirden bozma sonucu toplanan delillere göre 15.10.2019 tarih ve 2019/30152 kararla kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmişse de 1. Sulh Ceza Hakimliğine yapılan itiraz sonucu Eskişehir 1. Sulh Ceza Hakimliğinin 24.01.2020 tarih ve 2019/5148 d.iş sayılı kararla anılan KYOK kararının kaldırıldığı, tanık …’in ifadesinin ayrıntılı alınmasının istendiği Savcılık ve zabıta ifadelerindeki çelişkinin giderilmesinin ve bu konunun açıklığa kavuşturulmasının ve buna göre şüphelilerin teşhisinin yapılıp buna göre yeniden değerlendirme yapılmasının istendiği, buna mütaakip dosyanın Eskişehir CBS nin 2020/5769 soruşturma sayılı dosya numarasını aldığı, 14/02/2020 tarih ve 2020/5769 soruşturma, 2020/5590 karar numaralı kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, bu karar karşı müşteki vekilince itiraz edilmesi üzerine Eskişehir 1. Sulh Ceza Hakimliğinin 04/06/2020 tarih ve 2020/1354 d.iş sayılı kararla kovuşturmaya yer olmadığına dair Cumhuriyet Savcılığınca verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu, herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı belirtilerek müşteki vekilinin itirazının reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Soruşturma dosyasında ve KYOK kararı,itiraz üzerine verilen kararda; şüphelilerle birlikte giden müşteki …’ın “Ben ortaklarıyım, borçlarını ben üstleniyorum” şeklinde beyanda bulunduğu, şüphelilerle müştekiler arasında daha önceden alacak verecek meselesi olduğu, şüphelilerin müştekiye apart ve arsa karşılığı bina yapmak üzere anlaşma yaptıkları, müşteki …’ın 1-10 Kasım tarihleri arasında 10 gün süreyle zorla alıkonulmasının ve bu süre içerisinde 3 gün çeşitli yerlere götürülerek zorla senet imzalattırılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, şüphelilerin müsnet suçları işlediklerine dair haklarında kamu davası açılması için yeterli derecede delil elde edilemediği hususlarının belirlendiği anlaşılmıştır.
Yine savcılık dosyasında, davacının düzenlediği 21 adet bono lehtarları dinlenmiş, bu kişilerin de ifadelerinde davacı ile senet tanzim öncesinde hukuki ilişkilerinin olmadığı, davacının, … şirketinden olan alacaklarını bizzat gelerek ödemek istediğini söyleyip senedi düzenleyip verdiğini, senedin düzenlenmesi ve verilmesi sırasında davacının tehdit veya baskı ile senedi vermesinin sağlandığı yolunda bir izlenim oluşturacak durumun söz konusu olmadığını beyan ettikleri görülmüştür.
Buna göre Mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verilmiş olmasına ve özellikle davacı yanın dava konusu senedin tehdit, hile ve baskı yolu ile imzalattırıldığı iddiasının kanıtlanamamasına göre ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık olmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın istinaf eden davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Kararın tebliğinin Dairemizce yapılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere, 24/05/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …
¸e-imza

Üye …
¸e-imza

Üye …
¸e-imza

Katip …
¸e-imza

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”