Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2021/322 E. 2021/1217 K. 01.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ
….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I


İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/10/2020
ESAS-KARAR NO : …

DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 01/07/2021
YAZILDIĞI TARİH : 19/07/2021

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasındaki 22.02.2008 tarihli ”Maden Ruhsatı Devir ve Satış Sözleşmesi” uyarınca maden sahası ruhsatının, maden sahasında bulunan kömür rezervlerinin çıkarılması ve işletilmesi hakkı saklı tutularak davalıya devredildiğini, müvekkilinin 6 yıl kömür rezervlerinin kullanılması konusunda hiç bir hak talep etmeyeceğini, davacının sözleşme konu sahadaki 4. grupta yer alan linyit kömürü arama ruhsatının ihaleye açık hale getirildiğini ve ihaleye çıkarılarak dava dışı şirket uhdesinde ruhsatlandırıldığını, davalının uhdesinde tutması gereken linyit kömürü işletme hakkını kaybettiğini, davalının bu durumu müvekkiline haber vermediği için müvekkilinin bu belgeyi çıkarıp işleyemeyeceğini, sahada 200.000 ton rezerv bulunduğunu, müvekkilinin 20.000.000TL civarında zararının söz konusu olduğunu, sözleşme gereği davalıya keşide edilen ihtarnameyle sözleşmenin 2-a maddesinde düzenlenen 200.000 USD değerindeki alacağının talep edildiğini belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 20.000,00TL zararın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili; 26.03.2015 tarihli; oturumda ise; davalı ile müvekkili arasında imzalanan sözleşme tarihinde 4.grup maden arama ruhsatının müvekkiline ait olduğunu, kömür arama hakları saklı tutularak uranyum madeni arama haklarını devrettiğini, sözleşme sonunda ruhsatın müvekkiline iade edileceğini, ruhsat hakkını kaybettiğini, sözleşme sonunda 200.000USD ödeneceğini ancak çekilen ihtarnameye rağmen ödenmediğini, sözleşme sonunda ruhsatın müvekkiline verileceğini, ancak davalının süresinde ruhsat için başvuruda bulunmaması nedeniyle maden arama ruhsat hakkını kaybettiğini, kömür maden sahasını kullanamamaları nedeniyle şimdilik 20.000,00TL talep ettiklerini, bildirmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili; maden ruhsatının hali hazır sahibinin … dava dışı 3.kişi konumunda olması nedeni ile davaya müdahale olanağının sağlanmasını, Maden Kanununda yapılan değişiklikten dolayı meydana gelen kömür madeni ruhsatlandırma hakkının kaybolmasının kendilerinin yükümlülüğünde olmadığını, kömür ile ilgili tüm tasarruflarının davacı firmada olduğunu, yapılan devir sözleşmesinde bunun belirlendiğini, ancak davalının yasaya göre öngörülen intibak işlemlerini yapmadığını, müvekkiline de herhangi bildirimde bulunmadığını bildirerek haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İhbar olunan … öncelikle söz konusu maden ruhsatının bulunduğu sahanın Yozgat ili … ilçesi sınırları içerisinde bulunduğu ve dava konusunun gayrimenkulun aynına ilişkin olduğu nazara alınarak HMK’nun 12. maddesi gereğince … / Yozgat mahkemelerinin yetkili olduğunu yetkisizlik karar verilmesi gerektiğini, davanın zaman aşımına uğradığını, bu itirazların kabul görmemesi halinde ise ; müvekkilinin uhdesinde bulunan sahadaki ruhsat ile bir başka ruhsatın birleştirilmesiyle oluşturulan işletme ruhsatının … tarafından iptal edildiğini, bu nedenle ABD Washington kentinde mukim …. tahkim merkezinde dava açıldığını, bu yargılamanın neticesinin bekletici mesele yapılması gerektiğini, yine dava konusunun sözleşmeye aykırılıktan doğan tazminat istemine ilişkin olup, bu hakkın 3.kişi olan müvekkiline yöneltilemeyeceğini, maden sahasında görünür rezerv bulunmadığını, 3213 sayılı Maden Kanun’un da 2010 yılında yapılan değişiklik ile IV. Grup Madenler içinde yer alan radyoaktif minarellerin/ uranyumun VI. Grup olarak ayrı bir gruba ayrıldığını , müvekkilince ….. başvurularak uranyum için ayrı bir ruhsat alındığını ,kömür sahasının ruhsatı için davacının ruhsatlama işinin müvekkilini ilgilendirmediğini ileri sürerek; davanın esastan da reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece; …. dosyaya gönderdiği yazı cevapları, dosyaya sunulan diğer bilgi ve belgeler ile bilirkişi heyetlerinden alınan raporlar hep birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında imzalanan 22/02/2008 tarihli maden arama ruhsatının devri ve satışı sözleşmesiyle , söz konusu sahadaki davacıya ait IV. grup maden arama ruhsatı davalıya devredildiği ancak saha içinde bulunan linyit kömürüne ilişkin hakların devredilmediği, davacının sözleşme tarihinden itibaren altı yıl süre ile sahada linyit kömürü çıkarma işlemi yapmayacağı, davalının sahada yaptığı aramadan sonra bulduğu maden cevherinin davacının linyit kömürü üretimini tamamen imkansız kılması durumunda davacıya KDV dahil 200.000 USD karşılığı YTL nin ödeneceğinin kararlaştırıldığı, ruhsat devrinden kısa bir süre sonra 16/04/2009 tarihinde davalının söz konusu ruhsatı ihbar olunana davacı ile yapılan sözleşmedeki hak ve yükümlülükleri ile birlikte devrettiği, devir işleminden davacının haberdar edilmediği davalının sözleşme kapsamında davacıya karşı yükümlülüklerinin devam ettiği , ihbar olunanın sahada yaptığı çalışmada uranyum cevheri tespit edildiği ve 2010 yılında Maden Kanunda yapılan değişiklik ile linyit kömürü ve uranyum madenleri için ayrı ruhsatlandırma yapılabilmesi üzerine adına intibak işlemini yaptırarak 22/02/2012 tarihinde uranyum arama ruhsatı aldığı, ancak kömür ruhsatı intibak işlemini yaptırmadığı saha ruhsatının bu yönüyle boşta kaldığı ve İlgili makamca yapılan ihale ile üçüncü kişiye satıldığının anlaşıldığı, ihbar olunanın, bu sahadaki uranyum üretimini çözelti madenciliği yöntemi ile yapmayı planlaması ve Maden Kanunun 24.md gereğince … iletmesi üzerine ihbar olunan adına 07/10/2013 tarihinde VI. Grup İşletme Ruhsatı düzenlendiği, ihbar olunanın 3. Kişi adına olan kömür arama ruhsatının uranyum üretimini olumsuz etkileyeceği, yapılan başvuru üzerine 3.kişi ruhsatının da iptal edildiği, bu aşamadan sonra ihbar olunanın sahada işletmeye geçmesi için gerekli işletme izni verilmeden (dava tarihinden sonra) ilgili Bakanlık 2840 sayılı kanunun 2. maddesinde yer alan emredici hüküm gereğince, uranyum madeninin işletilmesinin özel hukuk kişilerine verilmesinin mümkün olmadığından bahisle işletme ruhsatını tesis edildiği tarihten itibaren iptal ettiği, bu nedenlerle, davacının anılan sahada linyit kömürü çıkarmasının , gerek ruhsatının kaybı ve gerekse de dava tarihi itibariyle sahada ihbar olunan 3.kişinin çözelti madenciliği suretiyle uranyum işletmesi için ruhsat alması nedeniyle, imkansız hale geldiği ve taraflar arasındaki sözleşmenin 2. Md- a bendi gereğince; davalının, davacıya KDV dahil 200.000 USD karşılığı TL tazminatı ödemesi gerektiği anlaşılmış ise de sözleşmenin 2. md c bendi gereğince; tazminatın davalının işletmeye karar vereceği maden cevherinin üretilmesi ve satışının gerçekleştirilmesi sureti ile elde edilecek kardan ödeneceği şartının da konulduğu, ruhsatın devredildiği ihbar olunan şirketin uranyum işletmesi ruhsatının henüz işletmesine izin verilmediği aşamada iptal edildiği, yani maden işletmesine geçilip kar elde edilemediği, tazminatın ödenmesi için gerekli olan ikinci koşulun gerçekleşmediği, bu aşamada davacının sözleşme kapsamında kararlaştırılan tazminatı talep edemeyeceği sözleşme hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, taraflarca sözleşme kapsamında var olduğu kabul edilen 200.000 Ton linyit kömürünün çıkartılamaması halinde, davacının uğrayacağı zararın en fazla 200.000 USD karşılığı TL olarak kararlaştırdığı, davacının ayrıca başka bir zarar da talep edemeyeceğinin de anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili; bilirkişi raporları ile haklılığın ortaya konduğu gibi gerekçeli kararda da görüleceği üzere mahkemece de müvekkilinin haklılığının tescil edildiğini, alacağın şarta bağlandığı ve şartın gerçekleşmediği gerekçesiyle ret kararının hatalı olduğunu, öncelikle sözleşmede yer alan bu maddenin bir tazminat maddesi olarak düzenlenmemiş, sözleşmeye uygun davranılması ve uranyum çıkarmanın kömür çıkarmaya engel teşkil etmesi halinde ödemenin nasıl yapılacağına ilişkin olarak yapılan bir düzenleme olduğunu, bu maddede yer alan şartta da, ödemenin, işletmeye geçilip kar edildikten sonra yapacağının belirtildiğini, ancak, kömür ruhsatının intibak sonrası devam ettirilmeyerek sözleşme hukukunun ortadan kaldırılması ile birlikte bu şartın geçerliğinin devam ettiğini ileri sürmek, sözleşme şartlarının sadece müvekkil için geçerli olduğunun, davalı yanın ise sözleşmeye aykırı hareketlerinden sorumlu olmadığının kabulü manasına geleceğini bunun kabulünün mümkün olmadığını, davalının sözleşmeye uymamasının yanı sıra, edimlerin müvekkiline maddi olarak zarar verdiğini, müvekkilin ruhsatını kaybetmesine sebep olduğu hususunun da dikkate alınmadığı, davalının, müvekkile haber vermemek suretiyle, dava konusu maden ruhsatını (kömüre ilişkin hakkı saklı tutmayarak) başkasına devretmekle kalmamış, kendilerine işletme hakkını saklı tutarak devredilen “kömür ruhsatını” yenilemeyerek ruhsatın kaybına da sebebiyet verdiğini, ruhsatın 3. Kişinin elinde bulunduğunu, kaldı ki ruhsatın 3. Bir kişinin elinde olmamış olsa dahi, müvekkilinin bu ruhsatı tekrar çıkarmak için gerekli harç, vergi ve ruhsat için talep edilen ücretleri ödemek durumunda kalacağını, yani sözleşmeye aykırı edimin yanı sıra, bu edimlerle müvekkilinin hak kaybına ve zarara uğramasının da söz konusu olduğunu, ancak mahkemenin, sözleşmeyi halen geçerliymişçesine yorumladığını, ihbar olunanın, işletmeye geçememekle birlikte, işletme karını da eklemek suretiyle Türkiye Cumhuriyeti Devleti aleyhine uluslararası tahkim nezdinde dava açtığını, gözden kaçırılan bir başka hususun da, davanın ihbar olunduğu firmanın Türkiye Cumhuriyeti aleyhine açmış olduğu tazminat davası olduğunu, bu dava ile talep olunan rakamın 30 Milyon ABD Doları olup İhbar olunanın, ruhsat iptali nedeniyle açmış olduğu davada, işletmeye geçerek elde edebileceği tüm karı da talep ettiğini, sözleşmede hüküm bulunmayan hallerde sözleşmenin yorumuna ve genel kuralların uygulanması cihetine gidileceğini, sözleşmenin yorumlanmasında ise BK 2 ve 19. maddelerinin kriter teşkil ettiğini, madenin çıkarılmasında hukuki imkansızlık halinin taraflarca düzenlenmediğini, ancak taraflar arasındaki düzenlemede, paranın ödenmesi için davalı firmanın işletmeye geçerek kar etmesi gereği düzenlendiğini, bu hususun da tarafların niyetinin ortaya çıktığını, iki tarafın da birbirini hukukunu gözeterek ve neticesinde karlılık üzerinden bir anlaşmaya vardıklarını, belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık; maden ruhsatı devir sözleşmesi kapsamında davacının sözleşmeye aykırılık nedeniyle davacının talep edebileceği ir alacağının bulunup bulunmadığı hususuna ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, taraflar arasında akdedilen 22.02.2008 tarihli “Ruhsat Devir ve Satış Sözleşmesi” başlıklı sözleşmeye aykırı hareket nedeniyle davacının uğradığı zararın tazmini istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Davacı tarafın sözleşme kapsamında dava dilekçesinde ve 26.03.215 tarihli oturumda; kömür çıkarma hakkının kaybı halinde davalının 200.000 USD ödeyeceğinin kararlaştırıldığı, bu bedelinin tahsili için ihtarname keşide edildiği, bu bedel üzerinden davacının alacağını tespit eden bilirkişi kurulu raporlarının davacı yanca kabul edildiği, bu bedelin davalıdan tahsili talep edildiğine göre yargılamanın anılan bu miktar üzerinden harcı ikmal edilerek yapılması gerekirken 20.000,00 TL üzerinden yatırılan harç ile davaya devam edilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Davanın açılması nedeniyle alınacak yargı harçlarının türü, ödeme yeri, zamanı ve usulü 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 27 ve devamı maddeleri ile bağlı tarifede gösterilmiştir.
Harcın eksik yatırılması halinde yapılacak işlemler ve izlenecek yol ile harcın yatırılmaması ve yaptırımı aynı Kanun’un 27 ve 32. maddelerinde belirtilmiştir.
492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 27. maddesinin son fıkrası hükmüne göre harç peşin veya süresinde ödenmemiş ise müteakip işlemlere ancak harç ödendikten sonra devam olunacağı vurgulanmış ve 30. maddede de yargılama sırasında tespit olunan değerin dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa yalnız o oturum için yargılamaya devam olunacağı, takip eden oturum gününe kadar noksan değer üzerinden harç tamamlanmadıkça davaya devam olunamayacağı, HUMK’nun 409. maddesinde (6100 sayılı HMK’nın md. 150) gösterilen süre içerisinde dosyanın işleme konulmasının eksik harcın ödenmesine bağlı olduğu açıklanmıştır. Bu hükümlerle eksik harcın tamamlatılmasına ilişkin özel bir düzenleme getirilmiştir.
Bu durumda mahkemece, anılan yasal düzenlemeler gözetilerek, davacı yanca satım sözleşmesine konu malların tamiri için yapılan masraf kalemi talep edildiğine göre dava dilekçesinde belirtilen 200.000 USD (444.020,00TL) üzerinden eksik harcın tamamlanmaması halinde, HMK’nın 150.maddesi hükmü uyarınca dava dosyasının işlemden kaldırılması, bu maddede öngörülen süre içerisinde harcı yatırılmak suretiyle dava dosyasının yenilenmesi halinde davaya kaldığı yerden devam edilmesi, üç aylık süre içerisinde harç yatırılmak suretiyle dava yenilenmediği takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekmektedir.
Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, ilk derece mahkemesi tarafından yargı harçları ikmal edilmeden hüküm kurulması hali, HMK’nun 355. maddesi gereğince kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle resen incelenerek Aynı Kanunun 353/1. fıkra (a-4) maddesinde yer alan “diğer dava şartlarına aykırılık bulunması” şeklindeki düzenleme gereğince, yargı harçlarının ikmali için ilk derece mahkemesi kararının esası ve istinaf itirazları incelenmeden kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun resen gözetilen nedenlerle KABULÜ ile; Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi, …Karar sayılı ve 16/10/2020 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-4.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde davacıya İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran vekiline vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 01/07/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.