Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2021/311 E. 2021/1396 K. 20.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ ….

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ ……

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
……
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/11/2020
ESAS-KARAR NO …….
DAVANIN KONUSU : Menfi tespit
KARAR TARİHİ : 20/09/2021
YAZILDIĞI TARİH : 12/10/2021

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde ….. Esas sayısında kayıtlı dosya ile görülmekte olan çek zayi dosyasında ara kararı gereği müvekkilinin zayi olan ……. seri numaralı çeklerine ilişkin ödenmeyen çekler yönünden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00TL üzerinden borçlu olmadıklarının tespiti, ödemenin yapılmış olması halinde aynı tutar yönünden istirdat taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı … … …Ltd. Şti. vekili, dava konusu çekte görüleceği üzere davacı asilin çeki cirolayıp dava dışı 3. Şahıs …’a verdiğini,dava dışı 3. Şahıs …’ın ise çeki cirolayarak dava dışı 3. Şahıs … verdiğini, dava dışı 3. Şahıs … ile davalı müvekkili arasındaki ticaret nedeniyle dava konusu çeki cirolayıp davalı müvekkiline verdiğini, iyi niyetli hamil olduğunu, çekin zayi olduğunun gerçeği yansıtmadığını, davacının dava konusu çekin iradeleri dışında ellerinden çıktığını ve davalı müvekkilinin ağır kusurlu olduğunu ispatlamakla mükellef olduğunu bildirerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …, davacı ile herhangi bir ticari alışverişi olmadığını, sadece davalılardan…. bu çeki kendi hesabı üzerine bankaya koydurarak işlem yaptığını, bu çekleri ile herhangi bir alakası bulunmadığını, daha sonra kendisinin bankada bulunan çeki geri almasını söylediğini, kendisinin çeki alarak kendisine iade ettiğini, dava konusu çekler ile alakası olmadığından hakkında açılan davanın reddini istemiştir.
Davalı …… ise müvekkilinin iyi niyetli 4. hamili olduğunu, istirdat talebinde bulunulan …. seri nolu çeki davacının çeki ……. ciro ile verdiğini ve çekin zayi olduğuna dair iddiaların tamamen gerçek dışı olduğunu, menfi tespit davası kısmi açılamayacağından dava şartı yokluğu nedeniyle reddine, aksi halde davanın müvekkili yönünden esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, borçlu olunmadığının tespiti istenen çek bedellerinin belli olduğu, dava dilekçesine göre çeklerin davacı elinde rızası dışında çıktığı iddiası kapsamında dava konusu çekler yönünden borçlu olunmadığına yönelik iddia tüm çek bedelleri yönünden yapılacak yargılama sonucu ortaya çıkacağı, çeklerin haksız yere elden çıktığı ve bedelsiz olduğu iddiasına göre davacının tüm çek bedelleri üzerinden talep hakkı varken ve durum davacının menfaatineyken kısmi talep hakkını kullanmasında hukuki yararının olmadığı, bu kapsamda davacıya eksik harcı ikmal etmek üzerede süre de verilmesine rağmen davacı kısmi davasında ısrar ettiğinden davanın HMK’nin 115-(2) ve 114-(h) bendi uyarınca hukuki yarar dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir.

İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf eden davacı vekili tarafından; çek yaprakları için Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesince her ne kadar taraflarına istirdat davası açılması için kesin süre verilmiş ise de çek yapraklarından hangilerinin ödemesinin yapıldığı yahut yaprak bedellerinin ödenip ödenmediği, ödendi ise ödenen çeklerin bedeli ile ilgili belirsizlik olduğunu, ayrıca gerçek olmayan bir borç ile tehdit edilen bir kimsenin henüz aleyhine başlatılmış bir icra takibi bulunmasa bile olumsuz menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunduğu bildirilmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın reddinin isabetli olup olmadığı uyuşmazlık konusudur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, çeke dayalı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.

Davaya konu çeklerde keşidecinin … İnş. Taah. San. ve Tic Şirketi, lehdarının davacı … olduğu, lehdar tarafından sırayla ……… ciro edildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Tespit Davası” başlıklı 106’ncı maddesiyle;
“(1) Tespit davası yoluyla, mahkemeden, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilir.
(2) Tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır.
(3) Maddi vakıalar, tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturamaz.” hükmü getirilmiştir. Söz konusu hüküm uyarınca tespit davası açmak isteyen davacı yönünden eda davasından farklı olarak korunmaya değer hukuki yarar bulunduğunun ispatı şartı korunmuştur.
Belirtilmelidir ki; hukuki ilişkinin henüz şartlarının tam olarak oluşmaması nedeniyle eda davasının açılamaması ya da davalının varlığını iddia ettiği hukuki ilişki nedeniyle tehdit ve tehlike altında olması gibi durumlarda açılacak tespit davası ile hukuki korunma sağlanabiliyorsa hukuki yararın varlığı kabul edilebilir.
“Kısmi dava” başlıklı 109’uncu madde de; (1) Talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir.
(2) Talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamaz.
(3) Dava açılırken, talep konusunun kalan kısmından açıkça feragat edilmiş olması hâli dışında, kısmi dava açılması, talep konusunun geri kalan kısmından feragat edildiği anlamına gelmez.”
hükümleri nazara alınarak baştan tespit edilmesi yine objektif olarak tespiti mümkün hallerde bu yola başvurulamayacak, yani belirsiz alacak ya da tespit davası açılamayacağı belirtilmişti.
Ancak 01/04/2015 tarihinde yayımlanan 6644 sayılı kanunun 4 md.ile 109.maddede değişiklik yapılmış ve madde; “(1) Talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir. (2) (Mülga: 1/4/2015-6644/4 md.) (3) Dava açılırken, talep konusunun kalan kısmından açıkça feragat edilmiş olması hâli dışında, kısmi dava açılması, talep konusunun geri kalan kısmından feragat edildiği anlamına gelmez.” hükmü getirilerek, maddenin önceki halinde yer alan “(2) Talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamaz.” bendi iptal edilmiştir.
Ne var ki somut olayda davacı taraf yedi adet çekten dolayı borçlu olmadığının tespitini istediğine göre talep konusu bölünebilir değildir. Davacı davasını çek tutarlarının bir kısmını dava değeri göstererek açmıştır. Bu nedenle davacının menfi tespit davasında kısmi dava olması mümkün değildir.
492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince nispi harca tabi davalarda dava değerinin dava dilekçesinde gösterilmesi ve gösterilen değer üzerinden hesaplanacak karar ve ilam harcının 1/4’ünün dava açılırken peşin ödenmesi zorunludur. Dava dilekçesinde değer gösterilmemiş ve harç ödenmemiş ise aynı Kanunun 30. maddesi hükmü kıyasen uygulanarak yalnız o celse için yargılamaya devam olunur. Değer açıklanarak peşin harç yatırılmadıkça davaya devam olunmaksızın dava dosyasının işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerekir.
Somut olayda kural olarak mahkemece davacı tarafa menfi tespit talebine konu tüm çek bedelleri üzerinden harcın tamamlanması için süre verilip harcın tamamlattırılması gerekli ise de davacı vekili 15.10.2020 günlü ön inceleme duruşmasında eksik bedeli tamamlamayacağını bildirmiş olmakla artık mahkemece dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi, yasal yenileme süresi içinde harç tamamlanamadığı takdirde ise davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1.a.4.maddesi uyarınca kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yukarıda açıklanan hususlar nazara alınarak karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile,
Ankara 8.Asliye Ticaret Mahkemesinin ….. Karar sayılı 12/11/2020 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-4.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde davacıya İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran vekiline vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/(1).g. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kesin olmak üzere 20/09/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

……