Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2021/262 E. 2022/1615 K. 25.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2021/262 ( KABUL KALDIRMA)
KARAR NO : 2022/1615
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/10/2020
ESAS-KARAR NO : 2018/664 E. 2020/557 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
KARAR TARİHİ : 25/11/2022
YAZILDIĞI TARİH : 14/12/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili Kahramanmaraş Asliye Hukuk Mahkemesine hitaben düzenlediği dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketten 19/09/2016 tarihinde … Marka, … model aracı 780.000,00 TL bedelle satın aldığını, aracın 24/04/2017, 04/05/2017, 14/07/2017 ve 20/07/2017 tarihlerinde 4 defa arka arkaya aynı arızayı verdiğini, tüm onarımların yetkili serviste yaptırıldığını, aracın garantisinin halen devam ettiğini, araç son defa arıza yaptığında yetkili servis tarafından tesliminin 35 gün sürdüğünü ve bu 35 günlük uzun zaman zarfında müvekkilinin aracı kullanamadığını, araca ait şikayetlerin… nolu davalıya ait şikayet hattına da 4 defa bildirildiğini, davalı şirkete gönderilen 07/08/2017 tarihli ihtarname ile ürünün ayıpsız misliyle değişiminin talep edildiğini ancak talebin karşılanmadığını belirterek dava konu aracın ayıpsız misliyle değiştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; uyuşmazlığın 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında olmadığını, Ankara Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli ve yetkili olduğunu, araçta imalattan kaynaklı ve kullanımı engelleyici mahiyette herhangi bir arıza ya da ayıp bulunmadığını, dava konusu şikayetin davacı tarafın onayı ile garanti kapsamında yapılan bir takım işlemler ile giderildiğini, aracın halihazırda davacı tarafından sorunsuz kullanıldığını, seçimlilik hakkını onarım yönünde kullanan davacının bundan dönerek dava konusu talepleri ileri sürmesinin mümkün olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
Kahramanmaraş 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 10/04/2018 Tarih ve 2017/544 Esas ve 2018/159 Karar sayılı yetkisizlik kararı üzerine mahkemece yapılan yargılama sonucunda toplanan delillere, hükme esas alınan bilirkişi raporuna ve tüm dosya kapsamına göre, tarafların sıfatı nazara alındığında somut olayda uygulanması gereken hükümlerin 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun ile bu kanuna bağlı olarak çıkartılan Garanti Belgesi Yönetmeliği hükümleri değil, Türk Ticaret Kanunu (TTK) ile TTK 23 maddesi yollaması ile genel kanun niteliğindeki Türk Borçlar Kanunu hükümleri olduğu, davacının araçta oluşan dava konusu olan gaz kesme problemi ile ilgili olarak seçimlik hakkını tamir yönünde kullandığı, arızanın yapılan onarımlar ile giderildiği, yapılan onarımların araçta değer kaybı oluşturmadığı, bilirkişi heyetince yapılan test sürüşünde dava konusu problemin görülmediği, araçta oluşan gaz kesme probleminin bir ayıp oluşturmadığı belirlenmiş olmasına göre yasal şartları oluşmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; aracın 4 defa aynı arızayı tekrar ettiğini, müvekkilinin maddi ve manevi olarak zarar gördüğünü, şikayetlerin müşteri hizmetlerine de bildirildiğini, ancak geri dönüşün yapılmadığını, müvekkilinin arızalar nedeniyle araçtan beklenen faydayı sağlayamadığını, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, Borçlar Kanunu ve Garanti Belgesi Uygulama Esaslarına Dair Yönetmeliğin ilgili maddeleri gereğince aracın ayıpsız misli ile değişim haklarının bulunduğunu, arızalar nedeniyler aracın bir çok yerinin değiştirildiğini, aracın değerinin ciddi manada azaldığını, aracın orjinalliğini kaybettiğini, onarımdan sonuç alınamaması nedeniyle misli değişim hakkının talep edildiğini, gaz kesme problemi olan bir araçta değer kaybının ileride oluşmama ihtimali bulunmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık, satıma konu aracın ayıplı olup olmadığı, misli ile değişim için şartların oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, satım sözleşmesine konu aracın ayıplı olduğu iddiası ile misli ile değişim istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Öncelikle uyuşmazlığın temelini oluşturan “ayıp ve ayıba karşı tekeffül” kavramları üzerinde durmakta yarar vardır.
Ayıba ilişkin hukuki düzenleme, dava konusu uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken 6098 sayılı Borçlar Kanununun 219. maddesinde yer almaktadır. Düzenleme “Satıcı alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur” şeklindedir.
Öğretide ayıp satılanda, hasarın geçtiği anda, vaad edilen nitelikleri bir diğer ifade ile bulunması gereken bir özelliğin bulunmaması ya da bulunmaması gereken bir kusurun ya da eksikliğin bulunması ya da dürüstlük kuralı gereğince ondan beklenen lüzumlu vasıfları taşımaması hali olarak tanımlanmakta ve maddi, hukuki ya da ekonomik ayıp şeklinde sınıflandırılmaktadır. Maddi ayıp bir malda madden hata bulunmasıdır (örneğin malın yırtık, kırık, bozuk, lekeli olması gibi). Hukuki ayıp malın kullanımının hukuken sınırlandırılmış olmasıdır (malın üzerinde rehin, haciz, intifa hakkı gibi kısıtlamalar bulunması gibi). Ekonomik ayıp ise malın iktisadi vasıflarında eksiklik olmasıdır.
Ayıba ilişkin diğer sınıflandırma, ayıbın açık ve gizli olup olmamasına göre yapılmaktadır. Açık ayıp hemen ilk bakışta ya da yüzeysel bir muayene ile tespit edilebilen ayıptır. Durumun gerekli kıldığı, muayene ile anlaşılamayan ayıplar, gizli ayıptır. Alıcı gizli ayıpları araştırmakla yükümlü değilse de ayıp meydana çıkar çıkmaz hemen ihbar etmelidir (Domaniç, H.: Türk Ticaret Kanunu Şerhi, C.I, İstanbul 1988, s.155; Yavuz, N.: Ayıplı İfa, 2.b., Ankara 2010, s. 107; Karakaş, C.F.: Ticari Satımda Ayıp İhbarının Süresi ve Şekli, XXII. Ticaret Hukuku ve Yargıtay Kararları Sempozyumu, Ankar 2006, s.172). Derhal kavramı, halin icabına uygun fazla vakit geçirmeden bildirim olarak anlamak gerekir. Ancak TTK 23’de malın muayene ve ihbar yükümlülüğü düzenlenmiştir. Eğer alıcı iğfal edilmiş ise yani maldaki ayıp ondan bilerek saklanmış ise Kanunun öngördüğü çözüm satıcı bakımından ağırlaştırılmış bir sorumluluğu gerektirmektedir. Nitekim 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 225. maddesine göre alıcıyı iğfal etmiş olan satıcı, ayıbın kendisine vaktinde ihbar edilmemiş olduğunu ileri sürerek sorumluluktan kurtulamayacağı gibi 231. maddesine göre 2 yıllık zamanaşımı süresinden de yararlanamayacaktır.
Satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hallerde ise alıcı TBK’nın 227. maddesinde düzenlenen seçimlik haklarından birini kullanabilecektir.
Alıcının sözleşmeden dönme seçimlik hakkını kullanması halinde TBK’nın 229. maddesi uyarınca, alıcı satıcıdan, ödemiş olduğu satış bedelinin, faiziyle birlikte geri verilmesi, satılanın tamamen zaptında olduğu gibi, yargılama giderleri ile satılan için yapmış olduğu giderlerin ödenmesi, ayıplı maldan doğan doğrudan zararının giderilmesini isteyebileceği gibi ayrıca satıcı, kendisine hiçbir kusur yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alıcının diğer zararlarını da gidermekle yükümlüdür.
Ayrıca alıcı TBK’nın 230. maddesi uyarınca birden çok mal veya birden çok parçadan oluşan bir mal, birlikte satılmış olup da bunlardan bazıları ayıplı çıkarsa, dönme hakkı bunlardan ancak ayıplı çıkanlar için kullanılabilir.
Araç bedelinin iadesi için satış konusu araç üzerinde inceleme yapılarak ayıbın varlığının ve ihbar yükümlülüğünün yerine getirildiğinin kanıtlanması gerekir.
Yapılan açıklamalar kapsamında somut olay ele alındığında, davaya konu … Marka, … Model aracın 19/09/2016 tarihinde davacı şirket tarafından davalı şirketten 780.00,00 TL karşılığında satın alınmış olduğu ve otomobilin davacı şirket adına 19/09/2016 tarihinde tescil edildiği anlaşılmıştır. Davaya konu araçta meydana geldiği iddia olunan arızalara ilişkin servis işlemlerine yönelik servis formları dosyada bulunmaktadır. Mahkemece, bilirkişi heyetinden rapor alınmış, araç test sürüşü yapılmak suretiyle yapılan incelemeler sonucunda düzenlenen 02/10/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; araçta oluşan dava konusu olan gaz kesme probleminin yapılan onarımlar ile giderilmiş olduğu, yapılan onarımların araçta değer kaybı oluşturmadığı, yapılan test sürüşünde dava konusu problemin görülmediği, araçta oluşan gaz kesme probleminin bir ayıp oluşturmadığı belirtilmiş, itiraz üzerine alınan 19/11/2019 tarihli ek raporunda, kök rapordaki görüşler tekrar edilerek gaz kesme probleminin araçta yapılan mekanik onarımlar ile giderildiği, yapılan onarımların araçta değer kaybı oluşturmadığı belirtilmiştir.
Bilirkişi ek raporu sunulduktan sonra yargılama aşamasında davacı vekili 15/06/2020 tarihli dilekçe ile, arızanın halen devam ettiğini, 20/05/2020 tarihinde aynı arıza nedeniyle aracın servise götürüldüğünü belirtilerek servis iş emirleri, fotoğraflar ve görüntüleri dosyaya sunmuş, yine istinaf aşamasında davacı vekili 10/08/2020 tarihli dilekçe ile, aracın arızasının devam ettiğini, 24/07/2020 tarihinde aynı arıza nedeniyle aracın servise götürüldüğünü belirterek servis iş fişi, görüntü ve kayıtları dosyaya sunmuştur.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda araçta hangi teknik incelemelerin yapıldığı açıklanmamış, teknik yönlerden yeterli ve ayrıntılı görüş belirtilmemiş, araç üzerinde gerekli testler yapılmamış yalnızca test sürüşü ile yetinilmiştir. Ayrıca bilirkişi raporundan sonra davacı tarafından arızanın halen devam ettiği bildirilerek ilgili bilgi ve belgeler dosyaya sunulduğu halde yargılama aşamasında gelişen bu durumla ilgili mahkemece herhangi inceleme ve değerlendirme yapılmamıştır.
Yukarıda açıklandığı üzere alınan bilirkişi raporu ayrıntılı incelemeyi içermemektedir. Bu durumda mahkemece yapılacak iş açıklanan hukuki esaslar ile bilirkişi raporundaki eksiklikler gözetilerek, aralarında otomotiv konusunda uzman bilirkişinin de bulunduğu 3 kişilik yeni bir bilirkişi kurulundan rapor alınıp, aracın ayıplı/gizli ayıplı olup olmadığı, arızanın halen devam edip etmediği, misli ile değişim için gerekli şartların oluşup oluşmadığı yönünde tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi suretiyle varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesinden ibaret olup yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, davacının istinaf itirazlarının kabulü ile HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ, 2018/664 Esas, 2020/557 Karar ve 22/10/2020 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde davacıya İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 25/11/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”