Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2021/219 E. 2023/617 K. 28.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/219 – 2023/617

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2021/219 (ESASTAN RET )
KARAR NO : 2023/617

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/09/2020
ESAS-KARAR NO : 2019/709 E 2020/490 K

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : İstirdat
KARAR TARİHİ : 28/04/2023
YAZILDIĞI TARİH : 26/05/2023

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında Yerli Ham Petrol Alım Satım Anlaşması kapsamında ticaret yapıldığını, 6491 sayılı Türk Petrol Kanunu ve 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu ile düzenlenmiş bir piyasada faaliyet gösterildiği için gerek ham petrol üreticileri bakımından gerekse rafineri şirketleri bakımından taraflar arasında sözleşme serbestisi çerçevesinde yapılmış bir anlaşmanın olduğundan bahsedilemeyeceğini, 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 10. maddesinde yerli ham petrolün fiyatının ne şekilde belirleneceğinin açıklandığını ve rafinericilere alım zorunluluğu getirildiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin 8.maddesinde fiyat düzenlenirken Petrol Piyasası Kanununun 10. maddesine atıf yapıldığını ve kanundaki değişikliklerin sözleşmeye aynen yansıtılacağının belirtildiğini, müvekkilinin itiraz konusu faturalar karşılığında aynı miktar ve evsaftaki yeni ham petrol için 5015 Sayılı Petrol Piyasası Kanunumun 10.maddesinde 22/02/2019 Tarihli ve 30694 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 716 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonrasında hesaplama şeklinin değiştirilmesi nedeniyle milyonlarca meblağ ilave ödeme yapmak zorunda kaldığını, öncesinde fiyat belirlenirken Ras Gharib ham petrol fiyatı emsal alınmaktayken yasal değişiklik ile daha değerli olan Arab Heavy ham petrol fiyatının emsal alınmaya başlandığını, değişiklikten önce navlun ücretinin yarısı fiyata ilave edilirken değişiklikle navlun ücretinin tamamının fiyata ilave edildiğini, yine daha önce boru hattı geçiş ücreti fiyatta dikkate alınmazken değişiklikle boru hattı geçiş ücretinin de fiyata eklendiğini, yasa değişikliğinin Anayasa’nın 2,10,13,35,48 maddelerine aykırı olduğunu belirterek anayasaya aykırılık iddiasının ciddi görülerek dosyanın Anayasa Mahkemesine gönderilmesini ve davalıya itirazı kayıtla ödenen meblağın fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL’sinin avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ham petrol üreticilerinin 7164 sayılı Yasanın 31. Maddesi ile piyasa fiyatında yapılan değişiklikle uluslararası serbest piyasada oluşan fiyattan mallarını satma olanağına tekrar kavuştuğunu ve böylece üreticiye 1954 yılında verilen kazanılmış hakkı iade ettiğini, davacının 2019 yılında yapılan yasal değişiklikle hukuki güvenlik ve belirlilik ilkesine aykırı hareket edildiğini iddia ettiğini, ancak davacının yerli ham petrolün piyasa fiyatı ile ilgili yasal düzenlemenin 2003 yılında ilk defa düzenlendiği varsayımı ile hukuki değerlendirme yaptığını, yerli ham petrolün piyasa fiyatı ile ilgili ilk düzenlemenin 1954 yılında olduğunu, 1954 yılından 2003 yılına kadar ilk düzenleme ile getirilen esasların korunduğunu, 2003 yılında 5015 sayılı kanun ile yaklaşık 50 yıl korunan esasların yerli ham petrol üreticisinin aleyhine rafinerici lehine değiştirildiğini, 2003 yılında yapılan yasal değişiklik ile bozulan hukuki güvenilirlik ve belirlilik ilkesinin tekrar tesis edildiğini, sonuç olarak davacının 2003 yılında 5015 sayılı kanun ilke piyasa fiyatında yapılan düzenleme ile rafinericilerin yerli ham petrol üreticilerinden uluslararası piyasada oluşan fiyat altında ham petrol satın alarak üreticiler aleyhine rafinericilerin haksız kazanç sağladığını, 28/02/2019 tarihinde yürürlüğe giren 7164 sayılı yasanın 31.maddesi ile bu haksızlığın giderildiğini, yerli ham petrol yatırımcısının 1954-2003 yılları arasındaki kazanılmış haklarının iade edildiğini, hak ve adaletin sağlandığını, davacı ile davalı arasında mevcut sözleşmeler gereğince ham petrolün fiyatının yeniden belirlendiğini ve TPAO tarafından düzenlenen faturaların buna göre düzenlendiğini, faturaların TÜPRAŞ tarafından ödendiğini savunarak davacının Anayasa’ya aykırılık iddiasının reddi ile davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
Mahkemece toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, petrol madeninin Türkiye Cumhuriyeti Devleti açısından stratejik bir ürün olduğu, ürünün fiyatının belirlenmesine yönelik yapılan yasa değişikliklerinde kamu yararının bulunduğu, öncesinde Mısır’da belirlenen Ras Gharib’e göre fiyat belirlemesi yapılırken Mısır’daki belirlemenin düzenli olmaması ve belirsizliğin ortadan kalkmaması nedeniyle kanun değişikliği ile sürekli yayın yapan Arap Heavy’e göre fiyat belirlemesinin yapıldığı, bu hususun her iki tarafı da korumaya yönelik olduğu, Arap Heavy petrolü daha değerli ise de satın alınan petrolün yoğunluğuna göre petrolün ücretinde indirim veya artış yapıldığı, piyasanın belirsizlikten çıkarak belirgin hale gelmesi için yapılan değişiklikte ölçüsüzlük bulunmadığı, davacının rafineride işlediği petrolün büyük kısmının yurt dışından ithal ettiği, yurt dışından ithal ettiği ürünlerin tamamına Suveyş Kanalı ve Botaş Boru hattı ücretlerini ödediği, bu ödemelere rağmen ürünlerden kar ettiği, yurt içinden çıkan petrol madeninin ücretine bu taşıma ücretlerinin hiç yapılmasa dahi eklenmesinin tamamen yurt dışından gelen ürün ile yurt içindeki ürünü birbirine dengelemeye yönelik olduğu, davacının özelleştirme yapılırken tekel konumunda olup Türkiye’de çıkan petrolü alma konusundaki zorunluluğu bilerek özelleştirmeyi kabul ettiği, bu aşamada ileri sürülen hususların hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, açıklanan nedenlerle davacının yasa değişikliğinin Anayasaya aykırı olduğu iddiasının yerinde görülmediği, davacının anayasaya aykırılık dışında faturalardaki hesaplamalara itirazının olmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yasa gereğince yerli ham petrol alımının müvekkili için zorunlu olduğunu, yerli ham petrol ticaretinde taraflar arasındaki fiyatın kanunla düzenlendiğini, yasa değişikliği ile emsal alınan Arab Heavy ham petrolünün yerli petrole göre çok yüksek kalite ve piyasa fiyatına sahip olduğunu, yasa değişikliğinin sadece üreticilerin gelirini artırmaya yönelik yapıldığını, rafineci lisansına sahip şirketlerin cezalandırıldığını, sürekli yayın yapılan yerli ham petrole daha yakın nitelikte en yakın erişilebilir dünya piyasası olarak kabul edilebilecek hem petrolün Basrah Heavy ham petrolü olduğunu, yapılan değişiklikle yerli ham petrol üreticisini desteklemek adına hiç yapılmayan taşıma maliyetlerinin de fiyata daha fazla artış getirecek şekilde yansıtılmasının haklı dayanağının bulunmadığını, öncesinde gerçekte bir uluslararası taşıma olmadığından taşıma maliyetlerinin fiyata kısmen yansıtılması kabul edilmiş iken üreticiyi desteklemek adına rafinerilerin zararına olacak şekilde menfaat dengesi bozularak taşıma ücretinin %50 den %100’e çıkarıldığını, yerli ham petrol fiyat oluşumunu değiştiren kanun hükmünün müvekkili şirketin anayasal temel hak ve özgürlüklerinin ihlal edilmesi nedeniyle Anayasa’nın 2,10,13,35 ve 48.maddelerine aykırı olması nedeniyle konunun Anayasa Mahkemesine intikal ettirilmesini, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve fazla ödenen bedellerin iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili istinaf aşamasında aynı konu ile ilgili Kocaeli 2.Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından anayasaya aykırılık iddiası ile yapılan başvurunun Anayasa Mahkemesi tarafından 01/06/2022 Tarih, 2021/128 Esas, 2022/68 Karar sayılı kararı ile reddine karar verildiğini beyan ederek ilgili karar örneğini dosyaya sunmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık, 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunun 10.maddesinde 22/02/2019 Tarihinde yapılan değişikliğin anayasaya aykırılık iddiasının ciddi olup olmadığı, davacı tarafından fazla ödeme yapılıp yapılmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, fazla ödeme yapıldığı iddiasına dayalı alacak istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Davacının istirdata konu fatura bedellerine ilişkin itirazı bulunmamakta olup itirazı esas itibariyle faturaların düzenlenmesinde esas alınan yasal değişikliğin anayasaya aykırı olduğuna yöneliktir.
5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunun 10.maddesinde 22/02/2019 Tarihinde yapılan değişikliğin anayasaya aykırılık iddiası ile ilgili olarak Kocaeli 2.Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından Anayasa Mahkemesine başvuru yapılmış olup, Anayasa Mahkemesinin 01/06/2022 Tarih, 2021/128 Esas, 2022/68 Karar sayılı kararı ile ilgili yasal değişikliğin anayasaya aykırı olmadığına karar verilmiştir.

Mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verilmiş olmasına, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılığın olmamasına ve özellikle davacının anayasaya aykırılık iddiasının Anayasa Mahkemesi tarafından incelenmesi ve anayasaya aykırılık bulunmadığının tespit edilmesine göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50 TL harcın istinaf eden davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Kararın tebliğinin Dairemizce yapılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 28/04/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
e-imzalıdır
Üye
e-imzalıdır
Üye
e-imzalıdır
Katip
e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”