Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2021/205 E. 2023/448 K. 30.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/205 – 2023/448

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2021/205 (KABUL KALDIRMA)
KARAR NO : 2023/448

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/07/2018
ESAS-KARAR NO : 2017/424 E 2018/562 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 30/03/2023
YAZILDIĞI TARİH : 30/04/2023

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 25/10/2016 tarihinde davalı …. A.Ş.’den 2016 model … plakalı aracı 154.251,00 TL bedelle satın aldığını, aracın bakımı için yetkili servise gittiğinde servisteki ustanın aracın 90 mikron boyalı olması gerekirken 200 mikron boyalı olduğunu söylediğini, müvekkilinin bu raporu davalı … A.Ş.’ye bildirdiğini, verilen cevapta araçtaki boyanın kalınlık limitleri dahilinde bulunduğunun ve fabrika çıkışı orjinal boya olduğunun belirtildiğini, ancak mahkeme yoluyla alınan tespit raporunda aracın gizli ayıplı olduğu ve 23.137,80 TL değer kaybı oluştuğunun tespit edildiğini, davalılara ihtar gönderildiğini, sonuç alınamadığını belirterek 23.137,80 TL değer kaybının ticari faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesiyle özetle; ayıbın süresi içerisinde ihbar edilmediğini, aracın ayıplı olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı …. San. A.Ş. cevap dilekçesiyle özetle; aracın yetkili satıcısı olarak standartlara uygun olarak sorunsuz, çalışır ve herhangi bir eksik ve ayıp olmadan satıldığını, ayıp ihbar sürelerine uyulmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
Mahkemece toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, tespit raporu ile yargılama aşamasında alınan rapor arasında çelişki bulunduğundan heyet raporu alındığı, heyet raporunda aracın fabrika orjinal boyası dışında farklı bir boya işlemine maruz kalmadığının, aracın hasarlı olmadığının, orjinal boyalı olan ve boya kalınlığı standartlar dahilinde olan aracın ayıplı olmadığının, aracın ikinci el satış esnasında sadece boya kalınlığı nedeniyle değerinin azalmayacağının, orjinal boyalı araçta değer kaybının söz konusu olmayacağının belirtildiği, aracın ayıplı olduğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ilk rapor ile heyet raporunun çeliştiğini, çelişkinin giderilmediğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık, satıma konu aracın ayıplı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, ayıplı araç satıldığı iddiasında dayalı değer kaybı istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Öncelikle uyuşmazlığın temelini oluşturan “ayıp ve ayıba karşı tekeffül” kavramları üzerinde durmakta yarar vardır.
Ayıba ilişkin hukuki düzenleme, dava konusu uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken 6098 sayılı Borçlar Kanununun 219. maddesinde yer almaktadır. Düzenleme “Satıcı alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur” şeklindedir.
Öğretide ayıp satılanda, hasarın geçtiği anda, vaad edilen nitelikleri bir diğer ifade ile bulunması gereken bir özelliğin bulunmaması ya da bulunmaması gereken bir kusurun ya da eksikliğin bulunması ya da dürüstlük kuralı gereğince ondan beklenen lüzumlu vasıfları taşımaması hali olarak tanımlanmakta ve maddi, hukuki ya da ekonomik ayıp şeklinde sınıflandırılmaktadır. Maddi ayıp bir malda madden hata bulunmasıdır (örneğin malın yırtık, kırık, bozuk, lekeli olması gibi). Hukuki ayıp malın kullanımının hukuken sınırlandırılmış olmasıdır (malın üzerinde rehin, haciz, intifa hakkı gibi kısıtlamalar bulunmas gibi). Ekonomik ayıp ise malın iktisadi vasıflarında eksiklik olmasıdır.
Ayıba ilişkin diğer sınıflandırma, ayıbın açık ve gizli olup olmamasına göre yapılmaktadır. Açık ayıp hemen ilk bakışta ya da yüzeysel bir muayene ile tespit edilebilen ayıptır. Durumun gerekli kıldığı, muayene ile anlaşılamayan ayıplar, gizli ayıptır. Alıcı gizli ayıpları araştırmakla yükümlü değilse de ayıp meydana çıkar çıkmaz hemen ihbar etmelidir (Domaniç, H.: Türk Ticaret Kanunu Şerhi, C.I, İstanbul 1988, s.155; Yavuz, N.: Ayıplı İfa, 2.b., Ankara 2010, s. 107; Karakaş, C.F.: Ticari Satımda Ayıp İhbarının Süresi ve Şekli, XXII. Ticaret Hukuku ve Yargıtay Kararları Sempozyumu, Ankar 2006, s.172). Derhal kavramı, halin icabına uygun fazla vakit geçirmeden bildirim olarak anlamak gerekir. Ancak TTK 23’de malın muayene ve ihbar yükümlülüğü düzenlenmiştir. Eğer alıcı iğfal edilmiş ise yani maldaki ayıp ondan bilerek saklanmış ise Kanunun öngördüğü çözüm satıcı bakımından ağırlaştırılmış bir sorumluluğu gerektirmektedir. Nitekim 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 225. maddesine göre alıcıyı iğfal etmiş olan satıcı, ayıbın kendisine vaktinde ihbar edilmemiş olduğunu ileri sürerek sorumluluktan kurtulamayacağı gibi 231. maddesine göre 2 yıllık zamanaşımı süresinden de yararlanamayacaktır.
Satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hallerde ise alıcı TBK’nın 227. maddesinde düzenlenen seçimlik haklarından birini kullanabilecektir.
Alıcının sözleşmeden dönme seçimlik hakkını kullanması halinde TBK’nın 229. maddesi uyarınca, alıcı satıcıdan, ödemiş olduğu satış bedelinin, faiziyle birlikte geri verilmesi, satılanın tamamen zaptında olduğu gibi, yargılama giderleri ile satılan için yapmış olduğu giderlerin ödenmesi, ayıplı maldan doğan doğrudan zararının giderilmesini isteyebileceği gibi ayrıca satıcı, kendisine hiçbir kusur yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alıcının diğer zararlarını da gidermekle yükümlüdür.
Ayrıca alıcı TBK’nın 230. maddesi uyarınca birden çok mal veya birden çok parçadan oluşan bir mal, birlikte satılmış olup da bunlardan bazıları ayıplı çıkarsa, dönme hakkı bunlardan ancak ayıplı çıkanlar için kullanılabilir.
Araç bedelinin iadesi için satış konusu araç üzerinde inceleme yapılarak ayıbın varlığının ve ihbar yükümlülüğünün yerine getirildiğinin kanıtlanması gerekir.
Somut olayda, 25/10/2016 tarihli fatura ile dava konusu aracın davalı …. A.Ş. tarafından davacıya satıldığı, davacının 14/03/2017 tarihli tespit talebi üzerine mahkemece makine mühendisi bilirkişiden alınan 27/03/2017 tarihli raporda özetle; aracın kaporta aksamını oluşturan tüm parçalarının boya değerlerinin orjinal boya kalınlığı olan 90-105-110 mikrometre aralığının yaklaşık iki katı olduğu, söz konusu boya kalınlığının sebebinin aracın imalat yerinde (… Fabrikasında) çift kat boyama işlemine tabi tutulmasından kaynaklandığı, gizli ayıplı olduğu, satım değerinin 23.137,80 TL düşeceği yönünde kanaat belirtildiği, tespit raporunun davalılara tebliğ edildiği, davalı … A.Ş.’nin tespit raporuna itiraz ettiği, davacının 17/04/2017 tarihli ihtarname ile davalılardan ayıp nedeniyle değişim talebinde bulunduğu, 20/04/2017 tarihli ihtarname ile davalı …. A.Ş.’nin talebe aracın ayıplı olmadığı gerekçesiyle itiraz ettiği, davacının değer kaybı iddiası ile işbu davayı açtığı, mahkemece makine mühendisi bilirkişiden alınan 07/02/2018 tarihli raporda özetle; eş değer araçlara göre orjinal boya kalınlığının ortalama 120 mikrometre olduğu, dava konusu araçtaki boya kalındığının ise 175 mikrometre olduğu, aracın gizli ayıplı olduğu ve değer kaybının 20.000,00 TL olduğu yönünde görüş belirtildiği, itirazlar üzerine alınan 3 kişilik makine mühendisi bilirkişiden alınan 11/05/2018 tarihli heyet raporunda özetle; aracın fabrikada düzgün ve orjinal olarak boyandığı, ancak boyasının daha kalın olmakla birlikte standartlar dahilinde olduğu, aracın orjinal boyası dışında başka bir boya işlemine maruz kalmadığı, boyanın kalın olmasının aracın teknik ve sürüş özelliklerini, yakıt sarfiyatını ve benzer özelliklerini etkileyen bir durum olmadığı, sadece boya kalınlığı nedeniyle aracın değerinin azalmayacağı, orjinal boyalı olan ve boya kalınlığı standartlar dahilinde olan aracın ayıplı olmadığı görüşüne yer verildiği görülmüştür.
Yukarıda açıklanan bilgi ve belgelere göre, tespit dosyasında alınan 27/03/2017 tarihli rapor ile mahkemece ilk olarak alınan 07/02/2018 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu aracın ortalama değerlerin üzerinde boyanması (çift kat boyanması) nedeniyle gizli ayıplı olduğu yönünde görüş belirtilmesi, mahkemece bilirkişi heyetinden alınan raporda ise aracın daha kalın boyanmakla birlikte boyasının standartlar dahilinde olduğu, gizli ayıplı olmadığı yönünde görüş belirtilmesi nedeniyle raporlar arasında çelişki bulunduğundan otomotiv konusunda uzman 3 kişilik yeni bir bilirkişi kurulundan çelişkileri giderecek ayrıntılı ve denetime elverişli rapor alınıp, aracın ayıplı/gizli ayıplı olup olmadığı yönünde tüm delillerin birlikte değerlendirilmek suretiyle varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, davacının istinaf itirazlarının kabulü ile HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi, 2017/424 Esas, 2018/562 Karar ve 16/07/2018 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde davacıya İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 30/03/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan
e-imzalıdır

Üye
e-imzalıdır

Üye
e-imzalıdır

Katip
e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”