Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ
ESAS NO : 2021/201 ( KABUL KALDIRMA)
KARAR NO : 2023/612
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/11/2020
ESAS-KARAR NO : 2018/125 E 2020/640 K
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : ….
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 28/04/2023
YAZILDIĞI TARİH : 22/05/2023
Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 30/04/2007 tarihinde bayilik sözleşmesi imzalandığını, cari hesap alacağının ödenmemesi üzerine davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının icra müdürlüğünün yetkisine ve borca itiraz ettiğini, sözleşmedeki yetki şartı gereğince Ankara İcra Müdürlüğünün yetkili olduğunu ileri sürerek itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiş, dava değerini 5.000,00 TL göstererek bu miktar üzerinden dava harcını yatırmıştır.
Yargılama sırasında davacı vekili 20/11/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile, davanın kısmi alacak davası olarak tamamen ıslah edildiği belirtilerek yeni dava dilekçesini sunulmuş, yeni dava dilekçesinde aynı olaylara dayalı olarak 5.000,00 TL kısmi alacak talebinde bulunulmuştur.
Yargılama devam ederken davacı vekili 22/08/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile, dava değerini 157.964,59 TL artırarak toplam 162.964,59 TL’nin mevduata uygulanan en yüksek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; icra müdürlüğünün ve mahkemenin yetkisiz olduğunu, sözleşmenin … ile imzalandığını, müvekkil şirket …. A.Ş. tarafından imzalanan bir sözleşme bulunmadığını, takibe konu cari hesap alacağının zamanaşımına uğradığını, davacının 162.964,58 TL üzerinden takip başlattığını ancak itirazın iptali davasını kısmi alacak olarak 5.000,00 TL üzerinden açtığını, harcın tamamlatılması gerektiğini, müvekkil şirket ile davacı şirketin 2011 yılında yurt dışı proje için davacı şirket tarafından üretilen ürünleri kullandığını, proje kapsamında kullanılan ürünün geliştirme sürecinin henüz bitmemiş olduğunun görüldüğünü, montaj ve sevkiyatla ilgili sorunlar yaşandığını, davacı şirketin bu sorunları çözemediğini, bu nedenle müvekkili şirketin zarara uğradığını, davacı şirket tarafından yurtdışına gönderilen hatalı ve istenilen nitelikte olmayan ürünlerin bedelinin cari hesaptan düşülmesi gerektiğini, bu ürünlerin toplam tutarının 48.556,29 TL olduğunu, iade ürünler için 30/09/2016 tarihinde iade faturası kesilerek davacı şirkete gönderildiğini, davacı şirketin malzeme girişi olmadan iade alınamayacağı gerekçesiyle iade faturasını kabul etmediğini, ürünlerin geç ve hatalı gelmesi nedeniyle proje kapsamında çalışan işçilerin 2,5 ay süre ile boş kaldığını, bu süre zarfında ödenen ücret ve SGK prim toplamının 218.777,67 TL olduğunu, davacı tarafın hatalarından dolayı işin zamanında teslim edilemediğini bu nedenle ana yüklenici tarafından müvekkili şirketten 277.945,64 TL kesinti yapıldığını, oluşan zararların mahsubu sonucu müvekkilinin borçlu değil alacaklı olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
Mahkemece, TBK 89/1.maddesi uyarınca davalının yetki itirazının reddine, cari hesaba ilişkin fatura tarihleri ve takip tarihi itibariyle zamanaşımı itirazının reddine, davalı şirketin kendi ticari defter ve kayıtlarına göre takip tarihi itibari ile davacı şirkete 162.964,59 TL borçlu olduğu, davacının ticari defter ve kayıtlara göre davalı şirketten 162,964,58 TL alacaklı olduğu, her iki yanın birbirini teyit eden ticari defter ve kayıtlarına göre aralarındaki sözleşmeye dayalı (davalı şirketin bizzat kendi kayıtlarına göre sözleşmenin tarafı olan …’ın hesaplarının aynen devam ettirilmesi ve 07/01/2015 tarihli ticaret sicil gazetesinde … .. A.Ş.’nin …’a ait şahıs firmasının devamı olduğunun tescil edildiği dikkate alınarak) olarak, iddia, savunma, taraflar arasındaki sözleşme içeriği, dayanılan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı dikkate alındığında, davalı şirketin davacı şirkete takip tarihi itibari ile 162.964,58 TL borcunun bulunduğu gerekçesiyle itirazın iptali davasına konu edilen 5.00,00 TL yönünden itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına, ıslaha konu 157.969,59TL’nin ıslah tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmak suretiyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı şirketin hatalarından dolayı zarara uğradığını, bu zararların cari hesap alacağından mahsubu gerektiğini, mahsuba ilişkin talepler irdelenmeden raporun düzenlendiğini, yeni rapor alınması yönündeki talebin kabul edilmediğini, iade ürünler, boşa bekletilen işçilerin giderleri ve ana yüklenici tarafından yapılan kesintilerin cari hesaptan mahsubu sonucunda müvekkilinin borçlu değil alacaklı olduğunu, şirket bünyesindeki belge ve kayıtların incelenmediğini, eksik inceleme ile karar verildiğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık, davacının cari hesap nedeniyle alacaklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, cari hesaba dayalı alacak istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Ankara 32.İcra Dairesinin 2016/10299 Esas sayılı takip dosyasının yapılan incelenmesine göre, 05/05/2016 tarihinde davacı şirket tarafından davalı şirket aleyhine cari hesap dayanak gösterilmek sureti ile 162.964,58 TL alacağın tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı borçlunun süresinde icra müdürlüğünün yetkisine ve borca itiraz ettiği anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “ıslah ve maddi hataların düzeltilmesi” başlığı altında 176 ile 182. maddeleri arasında ıslah düzenlenmiştir. Islah, iddia ve savunmayı genişletme ve değiştirme yasağının istisnası olup iddia ve savunmayı genişletme ve değiştirme sayılmayan hallerde yahut karşı tarafın buna rıza gösterdiği hallerde ıslaha başvurulmasına gerek yoktur. HMK’nın 176. maddesi gereğince taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir ve aynı davada taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir. Islah tamamen veya kısmen olabilir. Maddenin gerekçesinde de davacının dava dilekçesinde belirttiği dava sebebini değiştirebileceği, örneğin; daha önce belirttiği ödünç sözleşmesi sebebini değiştirip, sebepsiz zenginleşme sebebine dayanabileceği, daha önce istediği Ellibin Türk Lirasını Yüzbin Türk Lirasına çıkarması mümkün olduğu gibi, aynen talep ettiği otomobilden vazgeçip, ıslah yolu ile değerini isteyebileceği yahut otomobilden tümüyle vazgeçip, ıslah yolu ile bilgisayar istemesinin mümkün olduğu belirtilmiştir. Kanunun davanın tamamen ıslahını düzenleyen 180. maddesine göre davasını tamamen ıslah ettiğini bildiren taraf, bu bildirimden itibaren bir hafta içinde yeni bir dava dilekçesi vermek zorundadır. Aksi halde, ıslah hakkı kullanılmış sayılır ve ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edilir. Davacı, davasını değiştirmek için tam ıslah yoluna başvurmakla, ıslahla talep sonucu yahut dava sebebi değiştirilebilir. Talep sonucunun veya dava sebebinin kısmen genişletilmesi yahut değiştirilmesi tam ıslah olmayıp HMK 181. madde kapsamında kısmen ıslahtır.
Islahın etkisi HMK 179. maddesinde düzenlenmiş olup ilk fıkraya göre; ıslah, bunu yapan tarafın teşmil edeceği noktadan itibaren, bütün usul işlemlerinin yapılmamış sayılması sonucunu doğurur. Usul işlemlerinin yapılmamış sayılması sonucunun doğmasına yönelik kuralın istisnaları ise ikinci fıkrada sayılmıştır. Buna göre ikrar, tanık ifadeleri, bilirkişi rapor ve beyanları, keşif ve isticvap tutanakları, yerine getirilmiş olan veya henüz yerine getirilmemiş olmakla beraber, karşı tarafın yerine getirebileceğini ıslahtan önce bildirmiş olması koşuluyla, yemin teklifi, reddi veya iadesi ıslah ile geçersiz kılınamaz. Ancak ıslahtan sonra yapılacak tahkikat sonucuna göre, bu işlemlerin göz önünde tutulması gerekmiyorsa, bunlar da yapılmamış sayılacaktır. Davanın tamamen (kamilen) ıslah edilmesi halinde dava dilekçesi dahil, yapılmış olan bütün usul işlemleri yapılmamış sayılır. Bunun doğal sonucu olarak, dava dilekçesinde yer alan ilk talep içeriği değil, ıslah yoluyla açıklanan talep içeriği nazara alınarak araştırma ve inceleme yapılması ve mahkemece verilecek hükümde de ıslahla ileri sürülen istemin karşılanması gerekir (HGK, 29.06.2011 gün ve 2011/1-364 E., 453 K.).
Somut olayda, davacı tarafından icra takibine itiraz üzerine 5.000,00 TL dava değeri üzerinden kısmi itirazın iptali davası açıldığı, yargılama sırasında dava dilekçesinin tamamının ıslahı yönünde 20/11/2018 tarihli ıslah dilekçesi sunularak 5.000,00 TL kısmi alacak talebinde bulunulduğu, davacı vekilinin davanın tam ıslahı yönünde vekaletnamesinde özel yetkisinin bulunduğu anlaşılmıştır. Mahkemece davacının 20/11/2018 tarihli ıslah ve yeni dava dilekçesi davalı tarafa tebliğ edilerek davanın ıslah edilmiş haliyle görülüp değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu hususa ilişkin herhangi bir gerekçe de gösterilmeksizin 20/11/2018 tarihli ıslah öncesi dava dilekçesindeki itirazın iptali talebine yönelik karar verilmesi ve HMK 176.maddesi uyarınca ikinci ıslah dilekçe verilmesi mümkün olmadığı halde 22/08/2019 tarihli ikinci ıslah dilekçesinde talep edilen alacağa hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının istinaf itirazları incelenmeksizin ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi, 2018/125 Esas, 2020/640 Karar ve 12/11/2020 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde davalıya İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 362/1-g maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 28/04/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır
NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”