Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2021/1698 E. 2022/1437 K. 24.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2021/1698 ( KABUL KALDIRMA)
KARAR NO : 2022/1437
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/01/2021
ESAS-KARAR NO : 2014/1642 E -2021/57 K

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
FERİ MÜDAHİL : …
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 24/10/2022
YAZILDIĞI TARİH : 23/11/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacılar vekili, feri müdahil …A.Ş vekili ve davalı … vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacılar vekili, müvekkili şirketin davalı şirkete olan borcunun teminatı olarak inanç sözleşmesi gereğince diğer müvekkili … tarafından davalılardan …’e devredilen … parselde kayıtlı 2 no.lu bağımsız bölümün sözleşmeye aykırı ve muvazaalı olarak diğer davalı …’e devredilmesi nedeniyle, davalılardan … adına olan tapu kaydının iptali ile müvekkili … adına tesciline, bunun mümkün olmaması halinde müvekkili şirketin davalı şirkete olan borcunun taşınmaz değerinden mahsubu suretiyle bakiye zararın belirlenerek şimdilik 20.000,00 TL zararın davalılardan… ile …den müştereken ve müteselsilen avans faiziyle birlikte tahsili ile müvekkili …’a verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalılardan …. ile … vekili, davacıların davadaki taleplerini somutlaştırmaları gerektiğini, dava şartının oluşmadığını, davada ileri sürülen taleplerin yasal süresi içinde olmadığını, müvekkili davalılara husumet yöneltilemeyeceğini, davacıların iddialarının yersiz ve dayanaksız olduğunu, davacıların davadaki taleplerini inanç sözleşmesi niteliğindeki protokole dayandırdıklarını beyan ettiklerini, ancak bu protokolün inanç sözleşmesi olarak müvekkili davalılar bakımından geçerli ve bağlayıcı olmadığını, davalı …’ün davacılarla herhangi bir hukuki ilişkisi olmadığını belirterek, her türlü dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla, öncelikle tedbirin kaldırılmasını, mümkün olmadığı takdirde teminata bağlanmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … ise davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
Mahkemece, davacının davalı … yönünden, yalnızca tapu iptal-tescil talebinde bulunduğu ve tapu iptal-tescil talebinden de vazgeçtiği anlaşılmakla davalı …’e yönelik açılan davanın reddine; protokole göre davacının borcu düşüldükten sonra taşınmazın kalan değeri olan 224.896,71 TL’nin davalı şirketten talep edebileceği; devir işleminin muvazaalı olduğu ve belirtilen miktardan davalı …’in de sorumluluğunun bulunduğu gerekçesi ile;
1-Davalı …’e yönelik açılan davanın REDDİNE,
2-Davalılar …. ile …’e yönelik açılan davanın KISMEN KABULÜ ile; 224.896,71 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
1- İstinaf kanun yoluna davacı … ve … vekili tarafından; 29.09.2020 tarihli dilekçenin ıslah dilekçesi niteliğinde olduğu, tazminat talebinin bu dilekçede tüm davalılardan istenildiği, davalı … yönünden davanın reddinin doğru olmadığı, aleyhe u nedenle yargılama giderine hükmedilmemesi gerektiği,diğer davalılar yönünden de müvekkilinin temerrüdü olmadığından faiz işletilmeden 262.624,57TL ye hükmedilmesi gerektiği, 19.10.2010 tarihli ihtarname ile borcu edemeye hazır olduklarını bildirdikleri, temerrüdün oluşmadığı, ayrıca taşınmaz değerine göre (500.000,0TL) harç yatırılması nedeniyle tazminat istemi yönünden 275.103,29TL üzerinden aleyhe vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesinin hatalı olduğu bildirilmiştir.
2-Davalı … vekili tarafından; Yerel mahkemece davanın kısmen kabulü ile davalı müvekkilinin, diğer davalı şirket ile müteselsil sorumluluğuna karar vermiş olmasının açıkça yasaya aykırı olduğu, taşınmazı …’ e devrederken de şirketin talimatı ile yaptığını mahkemede de davalının beyan ettiği, protokole göre %4 faizin o dönemin ticari şartlarına göre aylık faiz olması gerekirken, bunu yıllık faiz olarak değerlendirmesinin de hatalı olduğu, aylık faize göre borcun belirlenmesi halinde davacının alacağının kalmayacağı, mahkemece, davacının alacağına dava tarihinden itibaren avans faizi işletirken, davalı şirketin alacağına ise yıllık %4 gibi kabul edilemez bir oranı dikkate aldığı, oysa her iki tarafa tacir olduğuna göre, aralarındaki alacaklarında ticari avans faizine göre hesaplama yapması ve ona göre alacak borç mahsubuna karar vermesi gerektiği bildirilmiştir.
3-İstinaf kanun yoluna başvuran Feri Müdahil …AŞ vekili; Yerel mahkeme tarafından ipotekli taşınmaz maliki olan davalı … yönünden davanın reddine karar verilmesine rağmen dava konusu taşınmaz kaydında yer alan ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmemesinin hatalı olduğu bildirilerek başvurulmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Davalı …’e karşı açılan davanın reddi, tedbirin kaldırılıp kaldırılmayacağı ile davalı … yönünden hukuki sorumluluğun değerlendirilmesi uyuşmazlık konusudur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, inançlı işlem nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Taraflar arasında düzenlenen “Protokol” başlıklı belgenin davalı … ile davacı … arasında düzenlenmiş olduğu, davacı şirket yetkilisi … ismi altında imza bulunmadığı, davalı … ve … tarafından imzalandığı görülmüştür.
Belge içeriğinde taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan borç alacak ilişkisinin teminatlandırılarak düzenlenmesi amacıyla hazırlandığı; “1.maddede; … daha önceden almış olduğu malzemelere ilişkin vermiş olduğu senetten kaynaklanan 155.000,0 TL borcu bulunmaktadır.
2. maddede bu protokolün imzalanmasından sonra en geç 1 hafta içerisinde …, 800 TL/kg fiyatından 95- 100 ton arası çeşitli ebatlarda inşaat demirini … şantiyesine teslim edecektir.
3. maddede yukarıda bahsi geçen borçlara protokol tarihinden ödeneceği güne kadar 100’de 4 faiz işleyecektir.
4. maddede; … … Ada bir parseldeki … tapuya kayıtlı evini bu borçlar karşılığında teminat olarak … tarafından seçilen …’e devredecektir.
5. maddede; … bu protokoldeki borçlarını ödediği Borç alacak ilişkisi sonlandığı zaman … 4 maddede bahsedilen gayrimenkulü …’a Tapu kaydı ile iade edecektir.
Madde 6; işbu protokolden kaynaklanacak anlaşmazlıkların çözümünde Ankara mahkemeleri yetkilidir.” şeklinde kararlaştırılmıştır.
Davacı …- … tarafından 19.10.2010 tarihli ihtarname ile… ve … muhatap gösterilerek Protokol gereği demir malzeme alımından kaynaklanan arada bulunan ticari ilişki nedeniyle borcun bir kısmının ödendiği bakiyesi içinde protokolün 4. maddesi uyarınca teminat olarak … adına kayıtlı 484 Ada 1 nolu parselde ki taşınmazın tapusunun onayınız dahilinde … adındaki şahsa verildiğini borç alacak ilişkisi sonlandığında … adına iade edileceğini alınan demir malzeme faturaları ve yapılan ödemeler belirtilerek toplam 8 adet fatura toplamı KDV dahil 226. 474,86 TL olduğu 30.06.2009 tarihli çek ile yapılan ödemenin 17.800,00 TL olup bakiye 208.674,86 TL borcun kaldığı, bakiye borcun Sözleşmenin 3. maddesinde belirtilen yüzde 4 yıllık faizi ile birlikte ödemeye hazır olduğunu müvekkili şirkete müracaatı ile 4. maddede belirtilen işlemin yapılması aşamasından taraflarına ödeneceği bildirilmiştir.
… tarafından … … ile 07.08.2012 tarihli genel kredi sözleşmesi imzalanmıştır.
484 Ada 1 parsel sayılı 2 nolu bağımsız bölüme ait … da bulunan taşınmazın tapu kaydının incelenmesinde; taşınmazın kooperatif ferdileşmesi ile … adına 30.10.2006 tarihinde tescil edildiği 20.03.2009 tarihinde …’e satış suretiyle devredildiği, 20.04.2009 tarihinde de …’e kayden devredildiği, taşınmaz tapu kaydı üzerinde 06.04.2011 tarihinde borçlu … adına …lehine 450.000,0TL borç tutarlı FBK bildirimli 1. dereceden ipotek konulduğu görülmüştür.
Davalı … isticvap beyanında; “protokol başlıklı belgede adım altında imza bana aittir, benim eşim …’in dava dışı şirketi … ile iş ilişkisi vardı, eşimin anlatımlarına göre eşim iki tarafıda tanıdığından bu ilişkiler …’nıda tanıdığından … ile … Nakliyat arasındaki ticari ilişki nedeniyle bu taşınmaz bana teminat olarak gösterildi, teminat olarak gösterilmişti, ödeme yapılmayınca eşim benden devretmemi istedi, eşim bu hususu daha iyi bilir ben de …’e devrettim” demiştir.
Mahkemece alınan bilirkişi raporları sonucunda yapılan hesaplamalara göre; 155.000,0TL protokolde yazılı olan borç tutarı, 25.312,41 TL protokol tarihinden sonra doğan borç, 27.087,08 TL protokol tarihinden sonra doğan borç, 24.684,51 TL protokol tarihinden sonra doğan borç, 23.073,43 TL protokol tarihinden sonra doğan borç olmak üzere toplam 255.157, 43 TL olduğu 17.800,0 TL ödemenin düşülmesi ile bakiye 137. 357, 43 TL kaldığı; Mahkemece verilen görev doğrultusunda davacının temerrüt faizi işletilmesi yönündeki itirazları geçerli kabul edilerek yapılan hesaplamalar sonucunda gelecek duruşma tarihi olan 16.05.2019 tarihi itibariyle davacının protokole göre hesaplanan borcunun; a-Hiç faiz işletilmemesi halinde 237.357,43 TL olduğu, b-Yıllık %4 faiz işletilmesi halinde 277.896,41 TL olduğu, c-Aylık %4 faiz işletilmesi halinde 723.825,15 TL olduğu, d-Avans faizi işletilmesi halinde 375.735,66 TL olduğu; 08.05.2015 tarihli raporda da yıllık %4 faiz oranı ile dava tarihi itibariyle borcun 17.800,0TL’lik ödeme düşülerek ve faiz işletilerek 275.103,29TL ye ulaştığı, taşınmaz değerinden mahsubu ile 224.896,71 TL nin hesaplandığı anlaşılmıştır.
Dosya kapsamından taraflar arasında düzenlenen protokol kapsamında davacı … adına kayıtlı taşınmazın belirtilen borcun teminatı olarak … tarafından 20.03.2009 tarihinde davalı …’e emaneten satış suretiyle temlik edildiği; adı geçen tarafından da 20.04.2009 tarihinde …’e satış suretiyle devredildiği, davalı … tarafından taşınmaz üzerine kullanılan kredi kapsamında feri müdahil …lehine 06.04.2011 tarihinde ipotek konulduğu, eldeki davanın 21.11.2013 tarihinde açıldığı, davacı yanın tapu iptal ve tescil isteminden feragat ettiği anlaşılmıştır.
1-Feri müdahil …A.Ş. vekilinin istinaf isteminin değerlendirilmesinde; …A.Ş. HMK’nin 66 ve devamı maddelerinde düzenlendiği üzere feri müdahil olup davalı … yanında müdahil olarak davaya katılmıştır. Bilindiği üzere lehine müdahale edilen taraf hükme karşı kanun yoluna başvurmazsa feri müdahilin tek başına kararı istinaf yetkisi bulunmamaktadır. Somut olayda tapu iptal tescil isteminden feragat edilmekle davalı … tarafından da karar istinaf edilmediğinden feri müdahil Banka istinaf kanun yoluna asıl kararda başvuramayacağından istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.
2-Davacılar vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesinde; Öncelikle davacı tarafça dosyaya sunulan beyanları içerir 29.09.2020 tarihli dilekçenin ıslah dilekçesi niteliğinde olup olmadığının tartışılması gereklidir.
6100 sayılı HMK’nin 176.maddesi uyarınca ; “(1) Taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir. (2) Aynı davada, taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir.”
177/3.maddede; “…Islah, sözlü veya yazılı olarak yapılabilir. Karşı taraf duruşmada hazır değilse veya ıslah talebi duruşma dışında yapılıyorsa, bu yazılı talep veya tutanak örneği, haber vermek amacıyla karşı tarafa bildirilir.

Tarafların yargılamadaki usul işlemlerini tamamen veya kısmen düzeltmelerine ıslah denir. Islah, mahkemeye yöneltilen tek taraflı ve açık bir irade beyanıdır. Bu sebeple şartlar yerine getirildiğinde ıslahın yapılabilmesi karşı tarafın ve mahkemenin kabulüne bağlı değildir.
Bu kapsamda 29.09.2020 tarihli dilekçenin incelenmesinde; davacı tarafça davanın esası hakkında beyanların sunulması konulu olup, tapu iptal ve tescil isteminden vazgeçildiği belirtilerek tazminatın tüm davalılardan alınmasının talep edildiği görülmekte ise de davacı yanın davasını ıslah ettiğine dair açık bir beyanı olmadığı gibi bu dilekçenin celse arasında verildiği, sonraki duruşmanın 19.11.2020 tarihinde yapıldığı, bu celsede de açıkça bu dilekçeden ve ıslah isteminden bahsedilmediği, sonraki celsede ise bu dilekçe doğrultusunda karar verilmesini istediği, karşı tarafa bu dilekçenin tebliğ de edilmediği anlaşılmaktadır.
Dolayısıyla davacı yanın 29.09.2020 tarihli dilekçesinin usulüne uygun olarak verilmiş ıslah talebini içerir bir dilekçe olmadığı anlaşılmaktadır. Dava dilekçesinde de davalı …’e karşı sadece tapu iptal ve tescil istemi yer aldığından ve dava sırasında bu istekten feragat edildiğinden mahkemece davalı … yönünden davanın reddi ile davacı aleyhine bu davalı yönünden vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi doğru olmuştur.
Ne var ki Mahkemece davacı tarafın protokol kapsamında ödeyeceği borçları hesap edilirken hükme esas alınan bilirkişi raporunda yıllık %4 faiz uygulanarak davacı yanın ödemesi gereken borcun dava tarihi itibariyle, 17.800,0TL’lik ödemede düşülerek 275.103,29TL olduğu taşınmazın değerinden düşüldüğünde kalan 224.896,71TL’ye hükmedildiği görülmüşse de; davacı tarafça dava açılmadan önce davalı tarafa 19.10.2010 tarihli bir ihtarnamenin düzenlenmiş ve borcu ödemeye hazır olduğunun bildirilmiş olduğu, ancak bu ihtarın karşı tarafa tebliğine dair bir bilgi, belgenin dosyada olmadığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasında düzenlenen protokolün 3.maddesinde “…Borçlara protokol tarihinden ödeneceği güne kadar %4 faiz işleyecektir.” hükmü kapsamında davacı tarafın borcu ödemedeki temerrüt durumu, belirtilen ihtarname tebliğ edilmişse bu husus gözetilerek davacının borcu ödemede temerrüte düşüp düşmediği ve başlangıç tarihi irdelenip buna göre davacı borcunun hesabında faiz süresi ve miktarının belirlenmesi gereklidir.
Bu durumda, dava dosyasının kapsamı ile mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri birlikte değerlendirildiğinde; mahkemenin hüküm kurmasını sağlayacak olan tüm esaslı delillerin toplanmamış, mahkemece değerlendirilmemiş olması nedeniyle, davacılar vekilinin istinaf itirazlarının açıklanan nedenlerle kısmen kabulüne, yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a-6.maddesi uyarınca kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
Kaldırma kararı niteline göre tarafların sair istinaf itirazları bu aşamada incelenmemiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Feri müdahil …AŞ vekilinin istinaf başvurusunun REDDİNE,

2- Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kısmen KABULÜ ile;
Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1642Esas, 2021/57Karar ve 28/01/2021 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
3-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde istinaf kanun yoluna başvuran tarafa İADESİNE,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 362/1-g. maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 24/10/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”