Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2021/1694 E. 2022/335 K. 14.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/11/2021
ESAS-KARAR NO : ….
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 14/03/2022
YAZILDIĞI TARİH : 21/03/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi dava… vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, taraflar arasında akaryakıt alımından kaynaklanan ticari ilişki bulunduğunu, davacının söz konusu ticari ilişki neticesinde davalıya 3.515.000 TL borcunun doğduğunu, davalı tarafından söz konusu borcun tahsili amacıyla 18/10/2010 tanzim, 09/01/2017 vade tarihli ve 3.515.000 TL bedelli senete dayanarak İzmir 22. İcra Müdürlüğü’nün 2017/573 E. sayılı dosyası üzerinde icra takibi yaptığını, davacının davalıya 3.515.000 TL borcunun bulunmasına rağmen, bu miktardaki takip konusu bononun dışında, davalının elinde ibraz edilmemiş ve karşılıksızdır işlemine tabi tutulmamış 9 adet toplam 969.208,75 TL bedelli çekler ile ibraz edilerek karşılıksızdır işlemine tabi tutulup 21 adet toplam 2.331.368,01 TL bedelli çeklerin bulunduğunu, davalı şirketin borç miktarı kadar olan kambiyo senedini uhdesinde tutup fazlasını iade etmesi gerekirken davacının taleplerine rağmen iade etmediğini, bu davada sadece ibraz edilerek karşılıksızdır işlemine tabi tutulan 21 adet toplam 2.331.368,01 TL tutarındaki çeklerin dava konusu yapıldığını, davacının bu 21 adet çekten dolayı davalıya borçlu olmadığını belirterek davacının 21 adet toplam 2.331.368,01 TL bedelli çeklerden dolayı davalıya borçlu olmadığının tespiti ile davalının %20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, taraflar arasında 22/04/2015 tarihli akaryakıt sözleşmesinin bulunduğunu, sözleşmenin geçerli olduğunu, davacının borçlarını ödemeden ve sözleşme edimlerini yerine getirmeden sözleşme kapsamında alınmış kambiyo senetlerinin iadesini isteyemeyeceğini, ayrıca taraflar arasında garanti sözleşmesinin de imzalandığını, bu sözleşmeye göre garanti alan davacı şirketin akaryakıt sözleşmesi kapsamında taahhüt ettiği akaryakıtı almaması veya ödeme yapmaması durumunda garanti verenin 3.000.000 TL’yi ödeyeceğinin kararlaştırıldığı, davacının borcunu ödememesi üzerine garanti sözleşmesi kapsamında 3.000.000 TL’nin ödenmesinin talep edildiğini, sözleşme kapsamında borç dışında talep edilen 3.000.000 TL’ye karşılık da dava konusu çeklerin verildiğini, bu çeklerin verilmesinin açık bir anlaşma olmadığı takdirde tecdit anlamına gelmeyeceğini ve borcu sona erdirmeyeceğini, alınan çeklerin tutarının davacının borçlarını karşılamaya yetmediğini, davacının ister çeklere, isterse senete dayalı olarak takip yapma ve alacağını isteme hakkının bulunduğunu, garanti sözleşmesi kapsamında borcun süresinde ödenmemesinden dolayı dava konusu çeklerin davacıya verildiğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
Davalı vekili 12/04/2021 tarihli cevap dilekçesinin ıslahına ilişkin dilekçesiyle de taraflar arasındaki borcun akaryakıt satımından kaynaklandığını, davacının keşide ederek verdiği çeklerin de davacının davalıya akaryakıt satımından kaynaklanan borcundan dolayı verildiğini, dava açıldıktın sonra ve dava konusu çeklere ilişkin başlatılan icra takibinin de dava konusu olmayan bonoya ilişkin takiple tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla başlatıldığını, davacının çeklere ilişkin ceza davalarından kurtulmak amacıyla bu davayı açtığını, borcun ödenmediğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, davacının dava konusu 21 adet çekin akaryakıt alımından doğan borç dışında başka bir amaçla verildiğini ispat edemediği, davacının davalıya olan borcunun dava tarihi itibariyle 3.515.000 TL olduğu, dava dışı 3.515.000 TL’lik bono ve dava konusu 2.331.368,01 TL’lik 21 adet çekten dolayı herhangi bir ödeme yapılmadığı, borcun devam ettiği, dava konusu çek bedellerinin borcu karşılamaya da yetmediği anlaşıldığından davacının davasını ispat edemediği belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf eden-davacı vekili tarafından;
Dava konusu çeklerin garanti sözleşmesi kapsamında verildiği, davalı yanın cevap dilekçesinde de açıkça bu hususu belirttiği, müvekkili şirketin yetkilisi …in 26.05.2021 tarihli beyanında da bu durumun ifade edildiği, garanti sözleşmesinin geçersiz olması nedeniyle bu sözleşme kapsamında verilen çeklerin de geçersiz olduğu, ıslah ile dava konusu çeklerin alınma sebebinin değiştirilmesinin mümkün olmadığı, davalının cevap dilekçesindeki beyanlarının ikrar mahiyetinde olduğu, HMK 170/2 maddesi uyarınca bu aşamada ıslahın mümkün olmadığı, garanti sözleşmesinin geçersiz olduğu, tarafların iradelerini yansıtmadığı, sözleşmenin son kısmında başka bir şirkete kefil olma iradesinde bulunduğu, ayrıca garanti verenin müvekkili şirketin yetkilisi olduğu, belirsiz garanti olamayacağı, kefaletin şartlarının garanti sözleşmesi için de aranması gerektiği, davalı yanca eldeki dava açılıncaya kadar kambiyo senetlerinin tamamının tahsil edilmeye çalışıldığı, tahsilde tekerrür olmamak kaydı iradesinin takiplere yansıtılmadığı, banka sorumluluk tutarları tahsil edilmesine karşın bu tahsilatın bonodan kaynaklanan takipte bildirilmediği, karşılıksız çek keşide etmekten açılan davalarda da yine çeklerin bonodan kaynaklanan alacak ile aynı alacak için düzenlendiği hususunun ifade edilmediği bildirilerek başvurulmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık dava konusu 21 adet çek nedeniyle davacının borçlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, İİK 72 maddesi gereğince açılan menfi tespit davasıdır.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Davacı taraf akaryakıt alım sözleşmesine istinaden davalıya 3.515.000 TL borçlu olduklarını, bu borca istinaden 3.515.000 TL tutarındaki bonolarının davalı tarafından icra takibine konulduğunu ancak, davalının bu bononun dışında 21 adet toplam 2.331.368,01 TL tutarlı çekleri de elinde tuttuğunu, iade etmediğini, çeklerden dolayı borçlu olmadıklarını beyan ederek bu çeklerden dolayı menfi tespit talebinde bulunmuştur
Davalı yan cevap dilekçesinde dava konusu çeklerin verilmesinin açık bir anlaşma olmadığı takdirde tecdit anlamına gelmeyeceğini ve borcu sona erdirmeyeceğini, alınan çeklerin tutarının davacının borçlarını karşılamaya yetmediğini, davacının ister çeklere, isterse senete dayalı olarak takip yapma ve alacağını isteme hakkının bulunduğunu, garanti sözleşmesi kapsamında borcun süresinde ödenmemesinden dolayı dava konusu çeklerin davacıya verildiğini bildirerek davanın reddini istemiştir. Davalı vekili 12/04/2021 tarihli cevap dilekçesinin ıslahına ilişkin dilekçesiyle de taraflar arasındaki borcun akaryakıt satımından kaynaklandığını, davacının keşide ederek verdiği çeklerin de davacının davalıya akaryakıt satımından kaynaklanan borcundan dolayı verildiğini, dava açıldıktın sonra ve dava konusu çeklere ilişkin başlatılan icra takibinin de dava konusu olmayan bonoya ilişkin takiple tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla başlatıldığını, davacının çeklere ilişkin ceza davalarından kurtulmak amacıyla bu davayı açtığını, borcun ödenmediğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 04.02.1959 gün ve 1957/13 E- 1959/5K sayılı kararı ve 22.07.2020 tarihli 7251 sayılı Yasanın 18. maddesi ile HMK‘nun 177. maddesine eklenen 2. fıkrasında “Yargıtayın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz.” hükmü yer almaktadır.
Islahın etkisi HMK 179. maddesinde düzenlenmiş olup ilk fıkraya göre; ıslah, bunu yapan tarafın teşmil edeceği noktadan itibaren, bütün usul işlemlerinin yapılmamış sayılması sonucunu doğurur. Usul işlemlerinin yapılmamış sayılması sonucunun doğmasına yönelik kuralın istisnaları ise ikinci fıkrada sayılmıştır. Buna göre ikrar, tanık ifadeleri, bilirkişi rapor ve beyanları, keşif ve isticvap tutanakları, yerine getirilmiş olan veya henüz yerine getirilmemiş olmakla beraber, karşı tarafın yerine getirebileceğini ıslahtan önce bildirmiş olması koşuluyla, yemin teklifi, reddi veya iadesi ıslah ile geçersiz kılınamaz. Ancak ıslahtan sonra yapılacak tahkikat sonucuna göre, bu işlemlerin göz önünde tutulması gerekmiyorsa, bunlar da yapılmamış sayılacaktır.
Somut olayda davalı yanın cevap dilekçesinde ikrar niteliğinde bir beyanı olmadığından dava konusu çeklerin hangi sözleşme ilişkisi içerisinde verildiği, bir başka ifade ile çeklerin veriliş sebebi değiştirildiğinden ıslah ile cevap dilekçesi verilmesi ve dava konusu çeklerin taraflar arasındaki akaryakıt alım sözleşmesi kapsamında verildiğinin kabul edilmesi gerekecektir.
Tarafların ticari defterlerinin incelenmesinde, her iki tarafın ticari defterlerinin de usulüne uygun tutulduğu ancak, karşılıklı olarak defterlerin birbirini teyit etmediği anlaşılmıştır. Ancak, davacı taraf dava dilekçesinde ve ayrıca davacı şirket temsilcisi 26/05/2021 tarihli duruşmadaki beyanlarıyla davacı şirketin davalı şirkete 3.515.000 TL borçlu olduğunu kabul ettiğinden, davacının dava tarihi itibariyle davalıya 3.515.000 TL borçlu olduğu sonucuna varılmıştır.
Taraflar arasında akaryakıt alımına dair sözleşmenin bulunduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamında bulunan garanti sözleşmesinin incelenmesinden garanti veren davacı şirket temsilcisi …’in davacı şirketin davalı şirketten akaryakıt alımı yapmaması yahut sair taahhütlerini yerine getirmemesi halinde davalı şirket nezdinde doğmuş ve doğacak tüm zarar ve ziyanlar için azami 3.000.000 TL miktarı garanti alan davacı şirkete izafeten davalıya ödemekle yükümlü olduğunun kararlaştırıldığı görülmüştür. Garanti sözleşmesinin, garanti veren dava dışı … ise de dava konusu çeklerin …’in tek ortak ve yetkilisi olduğu davacı şirket adına verildiği anlaşılmıştır. Cezai şartın ise garanti sözleşmesinde yer almadığı, akaryakıt sözleşmesinde ise sadece borcun süresinde ödenmemesi halinde aylık %2 ticari faiz ödenmesinin kararlaştırıldığı görülmüştür.
Dava konusu çeklerin incelenmesinden davacı şirket tarafından davalı adına düzenlendiği ve karşılıksız kaşesi vurulduğu anlaşılmıştır.
İzmir 22. İcra Müdürlüğü’nün 2017/573 E. sayılı dosyasına konu bono fotokopisinin incelenmesinden davacı keşideci tarafından malen kaydı ile 3.515.000,00 TL bedelli olarak davalı lehdar adına düzenlendiği, unsurlarının tam ve eksiksiz olduğu, ….. avalist olduğu anlaşılmıştır.
Alacaklının alacağının tahsili için hem 3.515.000 TL bedelli bonoyu hem de, dava konusu 2.331.368,01 TL bedelli 21 adet çeki almasında, (tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla) herhangi bir hukuka aykırılığın bulunmadığı, özellikle çeklerin cezai yaptırımlarının da olması ve bu açıdan daha fazla güvence teşkil etmesi nedeniyle, anlaşmaya dayalı olarak aynı borç için hem çek, hem senet alınmasının mümkün olduğu sonucuna varılmıştır.
6098 s. TBK.’nin 133. maddesine göre de, “Yeni bir borçla mevcut bir borcun sona erdirilmesi, ancak tarafların bu yöndeki açık iradesi ile olur.
Özellikle mevcut borç için kambiyo taahhüdünde bulunulması veya yeni bir alacak senedi ya da yeni bir kefalet senedi düzenlenmesi, tarafların açık yenileme iradeleri olmadıkça yenileme sayılmaz.”
Davacı taraf borcun yenilenmesine ilişkin taraflar arasında açık bir anlaşma olduğunu ortaya koyamadığından, dava dışı 3.515.000 TL’lik bonoya rağmen dava konusu 21 adet 2.331.368,01 TL’lik çeklerin de verilmesinin borcun yenilenmesi anlamına gelmeyeceği sonucuna varılmıştır.
Kaldı ki, bu davanın açılmasından sonra 15/08/2017 tarihinde davalı tarafından dava konusu 21 adet çeke istinaden ilamsız icra takibi yoluyla İzmir 8. İcra Müdürlüğü’nün 2017/7912 E. sayılı dosyası üzerinden ancak, asıl alacağın 1.000.000,00 TL’lik kısmına istinaden başlatılan icra takibinin de, bonoya ilişkin İzmir 22. İcra Müdürlüğü’nün 2017/573 E. sayılı dosyasıyla tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla ve fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak başlatıldığı görülmüştür.
Mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verilmiş olmasına, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılığın olmamasına göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.-TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 59,30.-TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40.-TL harcın istinaf eden davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Kararın tebliğinin Dairemizce yapılmasına,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 14/03/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

….

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”