Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2021/1655 E. 2023/1289 K. 06.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1655 – 2023/1289

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2021/1655 (KABUL KALDIRMA YENİDEN ESAS
KARAR NO : 2023/1289 HAKKINDA KARAR VERİLMESİ )

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/05/2021
ESAS NO : 2020/75 E 2021/400 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 06/10/2023
YAZILDIĞI TARİH : 10/10/2023

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili; Müvekkili banka ile davalı Şirket arasında tesis edilen finansal kiralama sözleşmesi ile sözleşme konusu taşınmazın Finansal Kiralama mevzuatı hükümleri çerçevesinde kiralanması için 26.04.2016 tarihli Finansal Kiralama Sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmeye konu ekipmanların, müvekkili banka tarafından teslim alınarak Finansal Kiralama Sözleşmesinde de belirtildiği üzere kiracıya teslim edildiğini, davalının anılan kira sözleşmesi gereği ödemesi gereken kira bedellerini ödemeyerek temerrüde düştüğünü, kiracıya ödemesi gereken kira bedellerinin ihtarnamenin tebliğini müteakip 60 gün içinde ödenmesi, aksi takdirde sözleşmelerin fesih edileceği ve kiralanan gayrimenkulün iadesi için yasal yollara başvurulacağını içeren Beşiktaş 17. Noterliğinin 08.11.2018 tarihli ihtarnamesinin keşide edildiğini, anılan ihtarnamenin kiracı davalıya tebliğ edildiğini, tebliğinden bu yana uzun bir süre geçmiş olmasına rağmen borç ödenmediği gibi finansal kiralamaya konu makinelerin de iade ve teslim olunmadığını, davalının kira borçlarını tüm ferileriyle birlikte 60 gün içinde ödemediğinden işbu sözleşmenin feshedilebilme hakkının müvekkili banka lehine doğduğunu, 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring Ve Finansman Şirketleri Kanunu 25. Maddesine yaptığı atıfla 6098 sayılı TBK’ nın 126. maddesinde: “ifasına başlanmış sürekli edimli sözleşmelerde, borçlunun temerrüdü hâlinde alacaklı, ifa ve gecikme tazminatı isteyebileceği gibi, sözleşmeyi feshederek, sözleşmenin süresinden önce sona ermesi yüzünden uğradığı zararın giderilmesini de isteyebilir. ” diyerek müvekkil bankaya uğramış olduğu zararı davalıdan talep etme imkanı sağladığını ileri sürerek taraflar arasında 26.04.2016 tarihinde akdedilmiş olan Finansal Kiralama Sözleşmesinden doğan alacak hakları, munzam zararlarına ilişkin talep ve dava hakları ile açtıkları icra takiplerine dair talep hakları saklı kalmak kaydıyla; öncelikle sözleşmeye konu ekipmanların taraflarına teslimi için, münakit sözleşme gereği teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesine, Yasanın 31/3. maddesi mucibince uygun görülecek teminat (mektubu) mukabili finansal kiralama konusu ekipmanlarda tasarruf etmelerine izin verilmesine, davalı ile müvekkili Banka arasında akdedilen anılan Finansal Kiralama sözleşmelerinin fesholunduğunun tespitine, Sözleşmelere konu ekipmanların taraflarına teslimine karar verilmesini istemiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili; müvekkili şirket ile davacı arasında 26.04.2016 tarihli Finansal Kiralama Sözleşmesi imzalandığını, sözleşme ekinde yer alan proforma faturada belirtilen iş makinelerinin davalı müvekkili şirket tarafından finansal kiralama yoluyla edinilmesi ve karşılığında toplam 1.657.408,55 TL ödenmesinin kararlaştırıldığını, sözleşmenin imzasından sonra, davalı müvekkili tarafından sözleşme gereği ödenmesi gereken kira bedellerinin davacı tarafa düzenli bir şekilde ödendiğini ancak, ağırlıklı olarak kamu kurum ve kuruluşlarının yapım işlerinin yükleniciliğini yapmakta olan müvekkili şirketin, ödenek yetersizliği yüzünden hak ediş tahsilatında yaşadığı gecikme sebebiyle Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/606 E. sayılı dosyasıyla 27/08/2018 tarihinde konkordato başvurusu yaptığını ve 28/08/2018 tarihinde müvekkil şirkete geçici mühlet verildiğini, bilahare müvekkili şirkete kesin mühlet verildiğini ve müvekkilin konkordato teklifinin alacaklılarınca yeterli çoğunlukla kabulü üzerine aynı mahkemece 13/02/2020 tarihli kararla konkordato tasdik edildiğini, davalı müvekkilinin konkordato mühleti içerisinde bulunduğu dönemde kira ödemelerinde kısa süreli gecikme yaşandığını, ancak bu süre zarfında kira bedellerinin ödenmeye devam edildiğini, davacı tarafça 08/11/2018 tarihinde keşide edilen ihtarnameden sonra borcun ödenmediği ileri sürülmüş ise de, ihtarname sonrasında da müvekkili şirket tarafından dava konusu sözleşmeye ilişkin tüm kira bedellerinin ödendiğini, ihtarnamenin tarihi itibariyle (vadesi gelmemiş olanlar dahil) kalan ödeme tutarının 348.408,55 TL olduğunu, müvekkili tarafından işbu dava tarihine kadar davacıya 300.000,00.-TL nin üzerinde ödeme yapıldığını, davacı banka tarafından da müvekkili şirket tarafından yapılan tüm ödemelerin kabul edildiğini dolayısıyla, davacı bankanın borcun ödenmediği yönündeki iddiasına itibar edilemeyeceği gibi, yapılan ödemelerin kabul edilmekle sözleşmenin de feshedilmediğini, nitekim, taraflar arasındaki sözleşmenin “Sözleşmenin feshi” başlıklı 25 inci maddesinde “… Kiralayan tarafından ayrıca bir fesih iradesi açıklanmadıkça sözleşmenin yürürlüğüne ve geçerliliğine herhangi bir halel gelmez;…” denildiğini, ayrıca davacı tarafından 08/11/2018 tarihli ihtarnamesinde de “Bankamızın tek taraflı iradesiyle sözleşmeyi devam ettirme ve fatura kesmeye devam etme hakkı saklı kalmak kaydıyla” ibaresine yer verildiğini, buna göre, sözü edilen sözleşme hükmü ve davacı banka tarafından 08.11.2018 tarihinde keşide edilen ihtarnamenin üzerinden işbu dava tarihine 1.5 yıla yakın süre boyunca hiçbir işlem yapılmaksızın beklenilmesi, müvekkili şirket tarafından yapılan ödemelerin kabul edilmesi ve herhangi bir fesih iradesinin açıklanmamış olması karşısında, davacının sözleşme hükmü ve ihtarnamesinde belirtildiği şekilde iradesinin sözleşmeyi devam ettirme yönünde olduğunu, sözleşmenin ayakta olduğunun kabulü ile davacının sözleşmenin fesih olunduğunun tespiti yönündeki talebinin reddi gerektiğini, diğer taraftan, kabul anlamına gelmemek kaydıyla bir an için davacının sözleşmeyi fesih iradesinin olduğu düşünülse dahi, davalı müvekkili şirketin 1.657.408,55 TL toplam kira bedelinin, davacının keşide ettiği ihtarname tarihine kadar 1.309.000,00 TL’sini ve ihtarnameden sonra da 309.581,72 TL’sini ödediğini yani, işbu dava tarihine kadar finansal kiralama sözleşmesinde kararlaştırılan toplam kira bedellerinin neredeyse %98’inin davalı müvekkil tarafından ödendiğini, bilahare işbu davanın açılmasından sonra da kalan kısım olan 38.826,83 TL’nin tamamının ödendiğini, müvekkili şirket tarafından dava konusu sözleşmeye ilişkin tüm kira bedellerinin ödendiğinden davacı Bankanın ihtiyati tedbir talebinin de reddi gerektiğini savunarak öncelikle davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine, bilahare davanın esastan reddi karar verilmesini dilemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, taraflar arasındaki Finansal Kiralama Sözleşmesi uyarınca davalı tarafından davacıya yapılan ödemelerin tespiti amacıyla aldırılan raporda davalı tarafından davacıdan kullanılan kredi geri ödeme planına göre 43 taksit karşılığı 1.657.408,55 TL tutarında ödeme yapılacağı, vade tarihlerinin 24/10/2016-24/04/2020 tarihleri arasında olduğu, davacı banka tarafından davalı şirketten yapılan tahsilat tutarının 1.608.581,72 TL iken, davalı şirketin bankaya yaptığı ödeme tutarının toplam 1.657.408,55 TL olduğu, taraflar arasında 48.826,83 TL tutarında fark olduğu, davalı şirket tarafından bankaya yapılan 25.02.2020 tarihli ödemelerin davacı banka kayıtlarında mevcut olmadığı, ek raporda ise davalı tarafça davacı bankaya yapılan tüm ödemelerin davalı şirket hesap dökümlerinde kayıtlı olduğu, farklılık arz eden hususların ise, davalı şirketin farklı proje borçları olmasından ve borçların sıralı tahsilat yöntemine göre vadesi en eski tarihli olandan itibaren sıralı olacak şekilde tahsil edilmesinden kaynaklandığı, taraflar arasındaki sözleşmenin 25. maddesinde, kiracının kira bedellerini ödemede temerrüde düşmesi üzerine, kiralayanca keşide edilecek ihtar ile kiracıya verilen sürenin sonunda geciken kira bedelleri ödenmemiş ise, kiralayan tarafından fatura kesme işleminin durdurulabileceği, böyle bir durumda kirayan tarafından ayrıca bir fesih iradesi açıklanmadıkça sözleşmenin yürürlüğüne ve geçerliliğine her hangi bir helal gelmeyeceği, kiracının gecikmiş kira bedellerini ödemek suretiyle sözleşmenin devam etmesini talep edebileceği, kiracının bu talebini kabul edip etmemenin kiralayanın ihtiyarında olduğu, kiralayanın dilerse geciken kira bedellerin tahsil ederek sözleşmeye sözleşmeye devam edebileceği, ihtarname tarihinden sonra davalı tarafça yapılan ödemelerin davacı banka tarafından kabul edildiği, ihtarname tarihi ile dava tarihi arasında geçen süre içerisinde davacı tarafça fesih iradesinin açıklanmadığı, dolasıyla sözleşmenin ayakta olduğunun kabulü gerektiği kanaati ile davanın reddine karar verilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, taraflar arasındaki finansal kiralama sözleşmesinin sözleşmeye aykırılık sebebi ile feshedildiği iddiasına dayalı sözleşmenin feshinin tespiti ile sözleşmeye konu ekipmanların iadesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili 04/10/2021 tarihli dilekçesi ile, istinaf kanun yoluna başvurmuş, akabinde 28/09/2023 tarihli dilekçesi ile, davadan feragat ettiklerini, vekalet ücreti ve tazminata hükmedilmemesini, yapılan masrafların taraflar üzerinde bırakılmasını belirterek feragat doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili ise 22/09/2023 tarihli dilekçesi ile, davacının davadan feragati sebebiyle davacıdan vekalet ücreti ve yargılama gideri taleplerinin olmadıklarını belirterek, feragat doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir.
HMK.’nın 311.maddesi gereğince davadan feragat kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Davadan feragat maddi hukuk bakımından haktan da feragat anlamına gelir. Feragat edilen dava yeniden açılamaz.
“Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin” “Karar Verilmiş Dosyalara İlişkin İşlemler” başlıklı 215.maddesinde; “Hükmün kesinleşmesinden önce davadan feragat, davayı kabul veya sulh halinde, hakim dosya üzerinden bu konuda ek karar verir. Taraflarca kanun yoluna başvurulmuş olsa dahi sırf bu nedenlerle dosya istinaf veya temyiz incelemesine gönderilmez.” şeklinde düzenleme mevcuttur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/75 Esas 2021/400 Karar sayılı dosyasında açmış olduğu davasından feragati kesin hükmün sonuçlarını doğuracağından, karar kesinleşmeden davadan feragat nedeniyle, yerel mahkeme kararının kaldırılarak vaki feragat nedeniyle davanın reddine dair yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının istinaf başvurusunun davadan feragat nedeniyle KABULÜ İLE,
Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/75 Esas 2021/400 Karar sayılı 31/05/2021 tarihli kararının HMK 353/1-b.2.maddesi gereğince DÜZELTİLEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA,
2-a-Davanın FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
b-492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 269,85TL harçtan peşin alınan 170,78TL harcın mahsubu ile bakiye 99,07TL harcın davacıdan alınarak Hazineye İrat Kaydına,
c)Taraflarca talep edilmediğinden vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
d)Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
e)HMK’nun 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
İstinaf aşamasında yapılan harç ve masraflar yönünden ;
3-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafça yatırılan istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-HMK’nun 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Kararın tebliğinin İlk Derece Mahkemesince yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nin 362/1.a.maddesi gereğince kesin olmak üzere, 06/10/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
e-imzalıdır

Üye
e-imzalıdır

Üye
e-imzalıdır

Katip
e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”