Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2021/1604 E. 2022/1015 K. 06.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2021/1604 ( KABUL KALDIRMA)
KARAR NO : 2022/1015

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/05/2021
ESAS-KARAR NO : 2018/450 E 2021/399 K

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 06/07/2022
YAZILDIĞI TARİH : 27/07/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili; müvekkilinin davalıya sipariş olarak verdiği malların bedeli olarak davalıya avans çeki keşide ederek verdiğini, malların teslim edilmediğini bedelsiz kalan çekin müvekkilini oyalayarak kötü niyetli olarak çeki bankaya yazdırıp icra takibine koyduğunu belirterek müvekkilinin çek nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ile haksız ve kötü niyetli yapılan takip sebebiyle kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili; müvekkili tarafından malların teslim edilerek faturaların düzenlendiğini, ticari defter kayıtlarına işlendiğini, çek bedeli kadar alacaklı olduğunu bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece; davaya ve takibe konu çekin avans olarak verildiği ve mal tesliminin gerçekleştirilmediği bedelsizlik iddiasıyla açılan davada ispat yükü davacı yanda ise de davalının mal teslimini gerçekleştirdiği savunması karşısında çeke yönelik teslim savunmasına dayanak faturaların tarihinin çekin keşide tarihinden sonra düzenlendiği, bu durumda mal teslimi savunmasını davalı yanın usulüne uygun delillerle kanıtlaması gerektiği davalının üzerine düşen ispat külfetinin gereğini yerine getirmediği davalı şirketin malları davacıya teslim ettiğini ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne davacının borçlu olmadığının tespitine, kötüniyet tazminat isteminin reddine karar verilmiş, hükme karşı taraf vekillerince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
I-)Davalı vekili; müvekkiline ait ticari defterlerin usulüne uygun tutulduğunu, usulüne uygun tutulan defter kayıtlarına göre davanın reddi gerekirken mal tesliminin sabit olduğunu buna göre borç alacak durumunun tespiti gerekirken davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu bildirerek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
II-)Katılma yoluyla davacı vekili; davalı aleyhine kötüniyet tazminatına karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, mal teslim edilmediğinin ve bedelsiz çekin icra takibine konu edildiğinin sabit olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davalı aleyhine kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık; davaya ve takibe konu çekin avans olarak verilip verilmediği davalının davacıya mal teslim edip etmediği, çekin bedelsiz kalıp kalmadığı davacının tazminat talebinin yerinde olup olmadığı hususlarına ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava; İİK’nın 72.maddesi gereği, mal bedeli olarak verilen çekin avans olarak verildiği, mal teslimi gerçekleşmediği bedelsiz olan çekin lehtar tarafından icra takibine konu edildiği bedelsiz olan çekin davalı lehtar tarafından tahsile çalışıldığı iddiasına dayalı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı, davalı lehine keşide ettiği çek karşılığında teslim edilen malların piyasa değerinin çok üstünde satıldığı, sözleşmede belirlenen kalitede mal teslim edilmediği gibi henüz teslim alınmayan mallara ilişkinde faturaların düzenlenerek gönderildiğini, mal teslim almadığını, avans olarak keşide edilen çekin uygun kalitede mal teslim edilmemesi nedeniyle bedelsiz kaldığını buna rağmen davalının kötüniyetle çeki icra takibine konu ettiği iddiasıyla eldeki dava yı açmıştır.
Davalı yan ise çekin avans olarak keşide edildiğini kabul ederek çek bedeli kadar mal teslim ettiği ve karşılığında faturalar ve sevk irsaliyelerinin düzenlendiğini davacı tarafından sevk irsaliyesinin imzalandığını faturaların tebliğinin kabul edildiği mal teslimine yönelik imzalanan sevk irsaliyelerinin teslim alan hanesindeki imzanın inkar edilmediğini, bu şekilde mal tesliminin kanıtlandığını çek bedelinin ödenmesi gerektiğini çekin bedelsiz kalmadığını savunmuştur.
Mahkemece, davacının defterlerindeki kayda itibar edilerek, faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olmadığı çekin keşide tarihinden önce davalı defter kayıtlarına işlendiğini, davalının avans olarak aldığı defterlerine kaydettiği çekin avans olarak düzenlendiği ve karşılığında mal teslimini davalının kanıtlaması gerektiği ve davalı yanca kanıtlanamadığı teslim edilmeyen mal bedelinden dolayı davanın kabulüne karar verilmiştir.
Çekle ödeme yapılması halinde satımın peşin satış olduğunun, tarafların edimlerini aynı anda ifa ettiklerinin kabulü gerekir. Davada ispat yükü kural olarak davacıya düşmektedir. Davalı, teslimi ispat noktasında 12/02/2108 tarihli 34.862,36 TL, 01/03/2018 tarihli 52.000,00 bedelli faturalara ve sevk irsaliyelerine dayanmıştır. Davacının verdiği çekin de karşılıksız çıktığını ve tahsilat yapılmadığını savunmuştur.
Hal böyle olunca ihtilaf konusu bedeli karşılığı avans olarak çek verilen malların davacıya teslim edildiğinin ispat külfeti somut olayda davalı yandadır. Malların teslim edildiği konusunda davalı yanın dayandığı iki adet sevk irsaliyesinin teslim alan hanesindeki imza çıplak gözle incelendiğinde dahi dosyada ihtilafsız taraflar arasındaki daha önceki mal teslimine yönelik sevk irsaliyelerindeki imzanın benzerliği de gözetilerek davacının imza itirazları gözetilip, anılan sevk irsaliyeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle mahkemece yukarıda açıklanan deliller toplanarak, bu çerçevede davacının iddiasının değerlendirilmesi gerekmektedir.
6100 sayılı HMK’nin 353/1-a-6. maddesinde, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri uyuşmazlığın çözümünde etkili delillerin toplanmadan veya gösterilen deliller değerlendirilmeden karar verilmiş olması hususu davanın esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verilen hallerden sayılmıştır.
Davanın esasıyla ilgili olarak gösterilen “uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin” toplanmaması ile anlaşılması gerekenin hakimin belirli bir yargıya vararak karar vermesinde etkili/esaslı nitelikteki deliller sözedilmekte olup bu özellikte delillerin toplanmaması tahkikatın büyük ölçüde yeniden yapılmasını gerektirir nitelikte ise HMK’nin 353/I-a-6. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Zira somut olayda olduğu gibi davacının borçlu olup olmadığının belirlenmesi için yukarıda açıklanan yönlerden tahkikat yapılması zorunlu olup anılan araştırma ile delil toplanmaması ve bu delillerin değerlendirilmemiş olması halinde yargı sistemimiz bakımından benimsenmiş olan dar istinaf sisteminden uzaklaşılarak ilk derece mahkemesince değerlendirilmemiş olan konularda ilk defa istinaf mahkemesince bir delile ilişkin olarak tartışma yapılarak yargıya varılacaktır ki bu da iki dereceli yargılama olan istinaf yargı sistemi ile bağdaşmayacaktır.
Bu bakımdan ilk derece mahkemesince davanın esasına yönelik uyuşmazlığın giderilmesi için yukarıda açıklanan delillerin toplanmaması ve bu delillere ilişkin her hangi bir değerlendirme yapılmamış olması bakımından davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-a-6. maddesi uyarınca kabulüne, bu aşamada davacının katılma yoluyla istinaf isteminin incelenmesine yer olmadığına, ilk derece mahkemesinin kararının anılan gerekçelerle kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi, 2018/450Esas, 2021/399Karar ve 24/05/2021 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde yatıranlara İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 06/07/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan…

Üye…

Üye…

Katip…

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”