Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2021/16 E. 2023/712 K. 15.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C… BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2021/16 ( KABUL KALDIRMA)
KARAR NO : 2023/712

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : DR…. (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ … 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/10/2020
ESAS-KARAR NO : 2017/895 E 2020/525 K

DAVACI : … TCK: …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 15/05/2023
YAZILDIĞI TARİH : 31/05/2023

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkili aleyhine davalı tarafından Ankara 29. İcra Müdürlüğü’nün 2016/23682 E. sayılı icra takibinin başlatıldığını, takibe dayanak çekin hatır çeki olduğunu ve bedelsiz olduğunu, müvekkili tarafından dava dışı …’a verildiğini, lehdar davalı ile müvekkili arasında herhangi bir ticari ilişki olmadığını, müvekkiline teslim edilmiş bir mal olmadığını belirterek müvekkilinin Ankara 29. İcra Müdürlüğü’nün 2016/23682 sayılı dosyasından borçlu olmadığının tesbitine, kötüniyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, Ankara 3. İcra Ceza Mahkemesi’nin 2017/399 E. sayılı dosyası ile davacı aleyhine karşılıksız çek keşide etme suçu nedeni ile dava açıldığını ve duruşmaya bizzat katılan davacının karşılıksız çekleri keşide ettiğini kabul ettiğini, bu kabul üzerine davacıya ceza verildiğini ve bu cezadan kurtulmak için huzurdaki davayı açtığını, dava konusu çekin TTK gereğince kıymetli evrak olup sebepten mücerret olduğunu, müvekkilinin uyuşmazlık durumunda talebini ve davasını sadece senede dayandırıp senedin verilmesine neden olan temel borç ilişkisini ileri sürmek durumunda olmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, davacı yanca davanın ispat edilemediği belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf eden-davacı vekili tarafından;
Davalı yanca tüm aşamalarda ticari defterlerin ibrazından kaçınıldığı, müvekkili tarafından ıslah ile münhasıran davalı yan ticari defterlerine dayanıldığı, mahkemece münhasıran ticari defterlere ıslah ile dayanılamayacağına dair görüşün yerinde olmadığı, davalı şirket vekili için çıkarılan yemin davetiyesinin tebliğine karşın mahkeme huzurunda yemin eda edilmediğinden menfi tespit isteminin ispat edildiği, mahkemece bu hususun karar yerinde tartışılmadığı, davalı yanca mal teslimi ve ticari ilişkinin ispat edilemediği, çeklerde lehdar cirosunun bulunmadığı bildirilerek başvurulmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık takibe dayanak çeklerin hatır çeki olup olmadığı ve davacının borçlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, hatır çeki iddiasına dayalı olarak açılan menfi tespit davasıdır.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Ankara 29. İcra Müdürlüğü’nün 2016/23682 E. sayılı dosyasının UYAP üzerinde bulunan örneğinin incelenmesinden davalı tarafından davacı aleyhine 10/07/2016 tanzim 29.000,00 TL bedelli ve 31/10/2016 tanzim 36.000,00 TL bedelli çeklere istinaden kambiyo senetlerine mahsus takip yoluyla icra takibi yapıldığı, takibe dayanak çeklerin süresi içerisinde bankaya ibraz edildiği, kambiyo senedi vasfının bulunduğu, çeklerde davacının keşideci davalının ise lehdar olduğu anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 176 ve devamı maddelerinde ıslah müessesi düzenlenmiştir. Buna göre taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen ya da tamamen ıslah edebilir. Ne var ki maddi hukuka ilişkin iddiaların kanıtlanması için başlangıçta her iki tarafın ticari defterlerine delil olarak dayanılmışken ve başlangıçta münhasıran davalının ticari defterlerine dayanılmadığı ortada iken sonradan diğer delillerden sarfınazar edilip münhasıran davalının ticari defterlerine dayanılması ıslah yoluyla da olsa mümkün görülemez. Bu nedenle davacı yanın bu yöndeki istinaf itirazlarının yerinde olmadığı anlaşılmıştır. (Yargıtay 19. HD. nin 05/11/2013 tarih 2013/12350 E. 2013/17271 K. sayılı kararı da aynı yöndedir.)
Davacı yanca dava konusu çeklerin hatır çeki olduğu ve davalı lehdar ile aralarında herhangi bir ticari ilişki olmadığı, dava dışı 3. kişiye verildiği, davalı ismi yazılmak suretiyle icra takibine konu edildiği iddia edilmiş, davalı yanca davacı iddialarının usulüne uygun delillerle ispat edilmesi gerektiği bildirilerek davanın reddi istenmiştir. Davacı yanca dosya kapsamında iddialarını ispat edecek herhangi bir delil ibraz edilmemiştir.
Mahkemece davacı yana yemin hakkı hatırlatılmış olup, mahkemece Bakırköy Adliyesi’ne talimat yazılmıştır. Mahkemece karar yerinde bu yemin delilinin tartışılmaması doğru değildir. Her ne kadar talimat mahkemesi tarafından şirket yetkilisi ilgili …’a tebligat çıkarılmış ve usulüne uygun tebliğe rağmen duruşmaya iştirak edilmediğinden bahisle talimat iade edilmiş ise de usulüne uygun bir yemin davetinden bahsedilemeyecektir. Yemin davetiyesi şirketin ticaret sicil adresine tebliğ edilmeden davanın kabulüne karar verilmiştir. Mahkemece yemin davetiyesinin davalı şirketin ticaret sicil adresine tebliğ edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gibi ilgili kişiye çıkarılan yemin davetiyesinin tebliği de TK 21 hükümleri gözetildiğinde usulüne uygun değildir. Kaldı ki, 09/01/2020 tarihli celsede davalı şirket vekili temsilcinin hazır olduğunu ve yemin eda edeceğini bildirdiği halde söz konusu usuli eksiklikler gözetilmeksizin davalı yanın yeminden kaçınılması nedeniyle davalı yanın talebinin reddi kararı isabetsiz olmuştur (Yargıtay 19. HD. nin 19/11/2016 tarih 2016/4200 Esas 2016/14490 Karar sayılı kararı da aynı yöndedir).
Ayrıca karar başlığında davanın itirazın iptali davası olarak nitelendirilmesi de doğru değildir.
Bu durumda, davacı yanca yemin teklif etme hakkının kullanılması nedeniyle usulüne uygun yemin işlemlerinin yapılması suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, dava dosyasının kapsamı ile mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri birlikte değerlendirildiğinde; mahkemenin hüküm kurmasını sağlayacak olan tüm esaslı delillerin toplanmamış, mahkemece değerlendirilmemiş olması nedeniyle, davacı yanın istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerden ötürü kabulüne, yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a-6.maddesi uyarınca kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Ankara 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/895 Esas, 2020/525 Karar ve 15/10/2020 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde davacıya İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 362/1-g maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 15/05/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan…
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Katip…
e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”