Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2021/1504 E. 2021/1851 K. 16.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/09/2021
ESAS-KARAR NO …
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 16/11/2021
YAZILDIĞI TARİH : 23/11/2021

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili; lehtarı davalı asil, borçlusu müvekkili … olan 29/03/2020 tanzim ve 25/06/2020 vade tarihli 25.000 TL bedelli bononun davalı tarafından Ankara Batı İcra Müdürlüğünün …. sayılı dosyası üzerinden icra takibine konu edildiğini, müvekkilinin evine gelen ödeme emri ile öğrendiği işbu icra takibine konu bononun müvekkilince teminat için verildiğini, söz konusu takipte alacaklı olarak görünen davalı … ile müvekkilinin tek yetkili olduğu ……. ile uzun süredir ticari ilişki içinde olduklarını, müvekkilinin davalıdan sürekli inşaat malzemesi temin ettiğini, davalı yanca icraya konulan bononun müvekkili tarafından davalıya teminat olarak verildiğini, davalı yanın teminat olarak verilen bononun üzerinde kesme ve düzenleme tarihinde oynama yaparak müvekkilini borçlu konumuna sokmaya çalıştığını, müvekkilinin davalıya şahsi borcu bulunamadığını, müvekkilinin yetkilisi olduğu …… davalıdan aldığı mallara karşılık ödemeleri müşteri senetleri, banka havalesi ve kredi kartı ile gerçekleştirdiğini, davalı yanın müvekkilinden aldığı müşteri senetlerini cariye geçirmemesi nedeniyle, müvekkilinin yetkilisi olduğu şirket cari hesabında 14.268 TL borçlu olarak göründüğünü, davalının haksız kazanç sağlamak maksadı ile hareket ederek müvekkilinden bu meblağı talep ettiğini, müvekkilinin bir çok kez bu durumu davalıya anlatmasına rağmen davalının kötü niyetli bir şekilde teminat senedini icraya koyduğunu, senedi icraya koymadan önce de teminat yazan kısmı kestiğini ve düzenlenme tarihi üzerinde oynama yaptığını, söz konusu bononun herhangi bir iş yahut alacak karşılığı olmayıp tamamen teminat olarak davalıya verildiğini ve müvekkilinin davalıya hiçbir şekilde borcu bulunmadığını beyan ederek, her türlü dava, talep ve şikayet hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkilinin borçlu olmaması sebebiyle öncelikle teminatsız olarak, aksi halde yatırılacak %15 teminat mukabilinde takibin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesini, müvekkilinin Ankara Batı İcra Müdürlüğünün …E. sayılı dosyasından ve bu dosyaya dayanak bonodan kaynaklı borçlu olmadığının tespiti ile takibin iptaline haksız ve kötüniyetli icra takibi nedeniyle davalı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalıya tebligat yapılmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, tensip kararı ile dava konusu senedin kambiyo senedi vasfı taşımadığı gibi tarafların tacir de olmadığı, taraflar arasındaki temel ilişkinin mal alım satımı olması nedeniyle asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Süresinde istinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili, senedin bono vasfında olmadığını, teminat amaçlı verildiğini, üzerinde oynama yapıldığını, davalıya hiç bir borcunun bulunmadığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık, mahkemece tensiple birlikte görevsizlik kararı verilip verilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Davacı vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, teminat olarak verilen senet üzerinde davalılar tarafından tahrifat yapıldığı, senede dayalı olarak başlatılan icra takibine borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olup, davalıya tebligat yapılmaksızın, tensiple birlikte mahkemece Asliye Hukuk Mahkemesinin davada görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiş, karara karşı yasal süresi içerisinde davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Uyuşmazlık, 6100 sayılı HMK’nın 114/c maddesi gereğince dava şartı olan “mahkemenin görevli olması” şartı hakkında taraf teşkili sağlanmadan karar verilip verilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Dava, 6100 sayılı HMK’nın yürürlükte olduğu 17/09/2021 tarihinde açılmıştır.
6100 sayılı HMK’da ilk derece yargılamasında yazılı yargılama usulü beş aşamadan oluşacak şekilde düzenleme yapılmıştır. Bunlar; 1-Davanın açılması ve dilekçeler aşaması, (Madde 118,126-136) 2-Ön inceleme, (Madde 137-142) 3-Tahkikat (Madde 143-293) 4-Sözlü yargılama (Madde 184-186) ve 5-Hükümdür (madde 294). Dava şartları ve ilk itirazlar ön incelemede sonuca bağlanır. Ön inceleme ise dilekçelerin karşılıklı olarak verilmesinden sonra yapılır (HMK. m.137/1, 139/1 ilk cümle). Buna göre, usule ilişkin kararın verilebilmesi için; dava dilekçesinin davalıya tebliği, cevap süresinin (HMK. m. 127/1) beklenmesi, süresi içinde cevap verilmesi halinde davacıya tebliği, onun cevaba cevap verme süresinin (HMK. m.136/1) beklenmesi, davacı dilekçe verdiğinde bunun davalı tarafa tebliği ve davalının ikinci cevap süresinin beklenmesi zorunludur. Mahkemenin, dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verebileceğini öngören aynı Kanun’un 138. maddesi hükmü, dilekçelerin karşılıklı verilmesi zorunluluğunu ortadan kaldırmaz. Bu hüküm, hakime belirtilen hususlar hakkında gerekmiyorsa ön inceleme duruşması yapmaksızın karar verebilme yetkisi tanır. Ön inceleme duruşması yapmaksızın dosya üzerinden karar verilebilmesi için de davanın ön inceleme aşamasına getirilmiş olması gereklidir. Yasa’nın 137/1.fıkrasında, ön incelemenin dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra yapılacağının açıkça öngörülmüş olması karşısında, dava şartlarının mevcut olup olmadığının davanın her aşamasında hakim tarafından kendiliğinden gözetileceğine ilişkin 115/1.madde hükmü de bu hususlarda, davalıya dava dilekçesi tebliğ edilmeden karar verilebileceğine izin verir tarzda bir yoruma elverişli değildir.
Diğer yandan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, 1086 sayılı Kanun’dan farklı olarak iddia ve savunmanın genişletilmesi yahut değiştirilmesi yasağını dava ve cevap dilekçesinin verilmesiyle başlatmamış; bu yasağı, dilekçelerin karşılıklı verilmesinin tamamlanmasına, bazı hallerde ön inceleme duruşmasına kadar ileriye ötelemiştir. Tarafların bu haklarını kullanabilmeleri, dilekçelerin karşılıklı olarak verilmesini veya bunun için kanunda belirlenen sürelerin geçmesini gerekli kılar. 6100 sayılı HMK’nın 138.maddesi uyarınca dava şartları hakkında dosya üzerinden karar verilebilir ise de; bunun için dava dilekçesinin davalıya tebliğ edilerek savunma hakkı tanınması gerekir.
Bu genel anlatımlar ışığında somut olaya gelince; mahkemece davalıya dava dilekçesi tebliğinin yapılmayıp, dilekçeler aşaması tamamlanmadan görevsizlik nedeniyle usulden ret kararı verilmesi Anayasa’nın 36.maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6.maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukuki dinlenme hakkına aykırıdır.
Mahkemece 6100 sayılı HMK ile öngörülen yargılama aşamalarına uyulmadan, dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmeyip dilekçeler aşaması tamamlanmadan görevsizlik nedeniyle usulden ret kararı verilmek suretiyle davalının hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilmiştir.
Bütün bu açıklamalardan sonra; dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmeden görevsizlik kararı verilemeyeceği gözetilerek, yerel mahkeme kararının kaldırılarak müteakip usuli işlemlerin tamamlanması, tarafların tacir olup olmadığı hususu da aydınlatılarak sonucuna göre karar verilmesi için diğer istinaf nedenleri incelenmeksizin HMK.’nın 355.maddesi uyarınca kendiliğinden dikkate alınan sebeplerle kararın kaldırılmasına, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin…. Karar sayılı ve 21/09/2021 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 355.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde davacıya İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran vekiline vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 16/11/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
..

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”