Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ
…
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
…
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/07/2017
ESAS-KARAR NO …
KARAR TARİHİ : 30/12/2021
YAZILDIĞI TARİH : 20/01/2022
Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili ile davalı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasındaki satım sözleşmesinden kaynaklanan cari hesap alacağının tahsili için takibe giriştiklerini, davalı yanca haksız olarak takibe itiraz edildiğini beyanla itirazın iptalini, takibin devamını ve % 20 oranından aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, müvekkilinin davacıya her hangi bir borcunun bulunmadığını, davacının keşide etmiş olduğu ve kendisini alacaklı olarak görmesine neden olan 150.000,00.TL tutarlı çekin karşılıksız çıktığını, sözkonusu çekin lehtarı olan müvekkili tarafından dava dışı şirkete ciro edildiğini, dava dışı şirketin ibrazı sonucu çekin karşılıksız olduğunun anlaşıldığını, müvekkilinin ise sözkonusu çekin bedelinin ödenerek iade alındığını ileri sürerek davanın reddi isteminde bulunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, alınan bilirkişi görüşü ile tarafların defterlerinin incelendiğini, davacı tarafça keşide edilen 150.000,00.-TL tutarlı çekin karşılıksız çıktığını, çekin banka sorumluluk bedeli de dahil edildiğinde davacının davalıdan cari hesap bakiyesinden kaynaklı 2.544,01.-TL alacağının bulunduğunun belirlendiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile davalı yan itirazının 2.544,01.-TL asıl alacak yönünden iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına ve alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz uygulanmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili, takas mahsup işleminde müvekkilinin yalnızca ana para alacağı değil, aynı zamanda çek tazminatı ve faiz alacağının da hesaba dahil edilmesi gerektiğini, bu nedenle müvekkilinin borucunun bulunmadığını, aksine alacaklı olduğunu, kabule göre de icra inkar tazminatına hükmedilmesinin doğru olmadığını, buna mukabil kötüniyet tazminatının şartlarının ise oluştuğunu belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
Davacı vekili, müvekkili tarafından keşide edilen ve karşılıksız çıkan çek bedelinin davalı yanca ödendiğine ilişkin defter ve kayıtlarında her hangi bir kayıt bulunmadığını, bunun yanında ödemeye ilişkin de her hangi bir bilgi ve belge de sunulmadığını sözkonusu çekten ötürü takas mahsup defi hakkının bulunmadığını belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık, davalının taraflar arasındaki satım sözleşmesi kapsamında borçlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, ticari satım sözleşmesine dayalı alacağın tahsili için girişilen takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Taraflarca alınan bilirkişi raporunun yalnızca davacı tarafça keşide edilen ve karşılığının bulunmadığı ilgili banka ile yapılan yazışma neticesinde belirlenen keşidecisi davacı …… 30.12.2013 keşide tarihli… …. çek numaralı 150.000,00.-TL tutarlı çeke yönelik olarak itiraz edildiği, bunun dışındaki hususlara itiraz edilmediği anlaşılmaktadır.
Sözkonusu çekin muhatabı olan banka ile yapılan yazışma ile lehtarı olan davalı yanca dava dışı bir şirkete keşide edildiği ve hamil olan dava dışı şirket tarafından süresinde ibrazında karşılığının bulunmadığına ilişkin şerhin çek arkasına dercedildiği de anlaşılmaktadır.
Davalı yanca ihtilaf konusu olan çeke ilişkin olarak karşılığının çıkmaması üzerine çek hamiline çek bedelinin ödendiği ve çekin kendilerine geçtiği iddia edilmiş ve bu çek nedeni ile davacıdan alacağının bulunduğunu belirterek takas mahsup defini ileri sürmüşlerdir.
Alınan bilirkişi raporunda da taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan çek yönünden davalının iddiası da dikkate alınarak değerlendirme yapılmış ve mahkemenin takdirine bırakılmıştır.
Mahkemece anılan çeke ilişkin olarak davalı yanca ortaya konulan iddiaya ilişkin olarak çek aslının ellerinde bulunup bulunmadığı (davalı yanca delil olarak dayanılmış) ya da dava dışı hamil şirkete ödeme yapılıp yapılmadığı hususları sorularak buna ilişkin delillerin ortaya konulmasının istenilmesi gerekirken bu konu üzerinde durulmaksızın karar verilmesi doğru olmamıştır.
Mahkemece açıklanan yönlerden delil toplanmamış, ayrıca toplanan deliller de açıklanan yönlerden karar yerinde tartışılmamıştır. 6100 sayılı HMK’nin 353/1-a-6. maddesinde, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri uyuşmazlığın çözümünde etkili delillerin toplanmadan veya gösterilen deliller değerlendirilmeden karar verilmiş olması hususu davanın esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verilen hallerden sayılmıştır.
Davanın esasıyla ilgili olarak gösterilen “uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin” toplanmaması ile anlaşılması gerekenin hakimin belirli bir yargıya vararak karar vermesinde etkili/esaslı nitelikteki deliller sözedilmekte olup bu özellikte delillerin toplanmaması tahkikatın büyük ölçüde yeniden yapılmasını gerektirir nitelikte ise HMK’nin 353/I-a-6. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Zira somut olayda olduğu gibi taraflar arasındaki uyuşmazlığı oluşturan çeke ilişkin olarak davalının borçlu olup olmadığının belirlenmesi için açıklanan yönlerden tahkikat yapılması zorunlu olup anılan araştırma ile davalı yanın ileri sürdüğü vakıaya dair delilin toplanmaması ve bu delillerin değerlendirilmemiş olması halinde yargı sistemimiz bakımından benimsenmiş olan dar istinaf sisteminden uzaklaşılarak ilk derece mahkemesince değerlendirilmemiş olan konularda ilk defa istinaf mahkemesince bir delile ilişkin olarak tartışma yapılarak yargıya varılacaktır ki bu da iki dereceli yargılama olan istinaf yargı sistemi ile bağdaşmayacaktır.
Bu bakımdan ilk derece mahkemesince davanın esasına yönelik uyuşmazlığın giderilmesi için yukarıda açıklanan delillerin toplanmaması ve bu delillere ilişkin her hangi bir değerlendirme yapılmamış olması bakımından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-a-6. maddesi uyarınca kabulüne ve ilk derece mahkemesinin kararının anılan gerekçelerle kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
Kaldırma kararı gerekçesi nazara alınarak davalı vekilinin istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE
2-Ankara 13.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ….Karar sayılı ve 04/07/2017 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
3-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde taraflara İADESİNE,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-HMK m. 359/4 uyarınca kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK m. 353 hükmü uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK m. 362/1-g maddesi uyarınca kesin olmak üzere 30/12/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
…
NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”