Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2021/1417 E. 2021/1945 K. 02.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

… U S U L D E N R E D D İNE)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/09/2021 (ara kara tarihi)
ESAS NO …
DAVANIN KONUSU : İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ : 02/12/2021
YAZILDIĞI TARİH : 31/12/2021

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi ihtiyati tedbire itiraz eden vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili; mahkemece 29/06/2021 tarihli ara kararda ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verildiğini, bu ara kararın verildiği tarihte Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2019/197784 sayılı soruşturma dosyasının henüz dosyaya girmediğini, bu sebeple dosyanın savcılık soruşturma evrakları ile birlikte yeniden incelenmesi için ihtiyati tedbir taleplerini yinelediklerini beyan ederek HMK 209/1 maddesi uyarınca dava sonuçlanıp kesinleşinceye kadar icra takibinin durdurulması yönünde takdiren teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece ilk olarak 29/06/2021 tarihli ara kararla; HMK 209/1 maddesi uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilmesi istenilmişse de dava dilekçesine ekli delil ve belgelerin yaklaşık ispata elverişli olmadığı gerekçesi ile ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
14/07/2021 tarihli Ara Kararda da davacı tarafından davalı hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2019/197784 sayılı soruşturma dosyasında sahte senet düzenleme yoluyla dolandırıcılık iddiası ile şikayetçi olunduğu belirtilerek yeniden HMK 209.madde uyarınca tedbir talep edilmişse de dosyanın henüz imza incelemesi aşamasına gelmediği, İİK. 72/3 maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemeyeceği, Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebileceği, her ne kadar davacı vekili HMK 209/1 maddesi uyarınca icra takibinin teminatsız olarak durdurulmasını talep etmiş ise de dosya kapsamına göre talebin yasada belirtilen koşullara uygun olmadığı, davanın icra takibinden sonra açıldığı, bu halde ihtiyati tedbir talebinin İİK72. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, dosyada mevcut deliller itibariyle davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin değişik gerekçe ile kabulüne ve İİK 72/3 maddesi uyarınca teminat karşılığında icra veznesine girecek paranın dava sonuna kadar alacaklıya ödenmemesine karar verilmiştir.
Davacının itirazı üzerine Mahkemece 06.09.2021 tarihli ara karar ile; 14/07/2021 tarihli kararda davacının ihtiyati tedbir talebinin değişik gerekçe ile kabulüne karar verildiği, davacının itirazının gerekçeye ve teminata yönelik olduğu, davacının ihtiyati tedbir talebinin HMK 209 maddesine dayalı olup, Mahkemece davacının bu hukuki gerekçeye dayalı talebinin yerinde bulunmadığı ancak İİK 72 maddesi kapsamında değişik gerekçe ile ihtiyati tedbir kararı verildiği anlaşılmakla, davacının itirazının istinaf incelemesine tabi olduğuna karar verilerek dosya istinafa gönderilmiştir.
Bilindiği üzere Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 396’ncı maddesi “(1) Durum ve koşulların değiştiği sabit olursa, talep üzerine ihtiyati tedbirin değiştirilmesine veya kaldırılmasına teminat aranmaksızın karar verilebilir.
(2) İtiraza ilişkin 394 üncü maddenin üçüncü ve dördüncü fıkrası, kıyas yoluyla uygulanır.” şeklindedir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/1. maddesi hükmüne göre ilk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü halinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir.
Öte yandan, “Durum ve koşulların değişmesi sebebiyle tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılmasına” ilişkin düzenleme yapan 396. maddenin ikinci fıkrasında, kanun yollarını düzenleyen HMK.’nın 391. maddesinin son fıkrasına veya 394. maddesinin beşinci fıkrasına atıf yapılmamış olduğundan, durum ve koşulların değişmesi sebebine dayalı tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılması istemi ile ilgili mahkemece verilecek kararın istinafı olanaklı değildir. Aksi hal, 396. maddenin gerekçesinde de belirtilen “…hal ve şartların değişmesi, hukuki bir değerlendirmeden daha çok, maddi şartlarla yakından ilgili, nispeten sübjektif ve doğrudan mahkemenin takdirine bağlı bir husustur. Ayrıca, aynı yargılama süreci içinde, birçok kez hal ve şartlarda değişiklik olması sebebiyle, tedbirde değişiklik yapılması veya kaldırılması, bu yönde talepte bulunulması ya da talebin reddi söz konusu olabilir. Her talepten sonra verilecek karar hakkında kanun yoluna başvurulması, ihtiyati tedbirler için kanun yoluna başvurulmasında istenen amacı da sağlamayacaktır. Kanun yolunun açılmış olmasının amacı, ihtiyati tedbirlerle ilgili temel hukuki ve prensip hatalarının önüne geçmektir. Bu sebeple, ihtiyati tedbirin reddi ve ihtiyati tedbire itiraz üzerine verilen kararlar için kanun yolu imkanı getirilmiştir…” denilmek suretiyle ortaya konulan kanun koyucunun iradesine de aykırı olacaktır.
Kanun koyucunun ihtiyati tedbire dair kanun yollarına ilişkin düzenlemeleri bilinçli, özenli, ayrıntılı ve açık bir şekilde yapması, ihtiyati tedbir talebinin reddi ve ihtiyati tedbire itiraz üzerine verilen kararlar için kanun yolu imkânını getirmesi, HMK’nın 395. ve 396. maddelerinde ise bilinçli şekilde aynı kanunun 394/5. fıkrasına atıf yapmaması karşısında, durum ve koşulların değiştiği iddiası ile davalılar vekilinin tedbirin kaldırılması talebi üzerine ilk derece mahkemesince verilen karara karşı kanun yolu, dolayısıyla istinaf yolu kapalıdır. Ancak itiraz yolu açıktır.
Açıklanan nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Hukuk Muhakemeleri Kanununun 352. maddesinin 1.fıkrasının (b) bendi gereğince, ihtiyati tedbire itiraz eden davacı vekilinin İSTİNAF DİLEKÇESİNİN USULDEN REDDİNE,
2-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
3-İstinaf kararının yerel mahkemesince taraflara tebliğine,
HMK’nin 352.maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda 02/12/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
….

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”