Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2021/1232 E. 2022/211 K. 28.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ ….

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

…..

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/06/2021
ESAS-KARAR NO …….
DAVANIN KONUSU : Sözleşmenin Uyarlanması
KARAR TARİHİ : 28/02/2022
YAZILDIĞI TARİH : 28/03/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, taraflar arasında 20.07.2020 tarihli mal alım sözleşmesi imzalandığını,kur artışı nedeniyle sözleşme kapsamında müvekkilinin ham madde tedarik ettiği tek şirket olan dava dışı şirket tarafından ham maddenin öngörülemeyecek şekilde %37 zamlandığını, ayrıca davalının sözleşme kapsamında müvekkilinden alacağı mal miktarını da artırdığını, müvekkilinin zararının bu şekilde daha da arttığını ileri sürüp, davaya konu sözleşme kapsamında dava tarihinden itibaren teslim edilecek torba birim fiyatlarının Ankara ve … Fabrikası için 2,115 TL…. için ise 2,058 TL olarak belirlenmek suretiyle sözleşmenin uyarlanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, taraflar arasında 12.550.000 adet torbanın satın alınması hususunda sözleşme imzalandığını, sözleşmenin 24.1 maddesi uyarınca yapılan artış ile torba adedinin 15.550.000 adet olarak belirlendiğini, sözleşmeye konu ihalelerin 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu hükümlerine uygun şekilde yürütüldüğünü, ihale hususunun davacının da aralarında bulunduğu 13 adet firmaya bildirildiğini, bildirim tarihi ile ihale tarihi arasında 30 günlük süre bulunduğunu, süresi içerisinde herhangi bir şikayet başvurusunun bulunulmadığını, şartnamenin 45. maddesi ile fiyat farkı hesaplanmayacağının düzenlendiğini, sözleşmenin 14. maddesinde ise fiyat farkına ilişkin sözleşme imzalanmasından sonra değişiklik yapılamayacağının yazılı olduğunu, davacı şirketin uzun yıllardır belirtilen sektörde faaliyet gösteren bir firma olduğunu, basiretli bir tacir gibi hareket etmesinin gerektiğini, ihale dokümanlarını ve şartnameyi incelemek suretiyle ihaleye katılıp katılmayacağını değerlendirmesinin gerektiğini, ihalenin salgının başlamasından 3 ay sonra yapıldığını, ticari ve sosyal hayata ilişkin kısıtlamaların ihale tarihinden önce gerçekleştiğini, davacının salgın koşullarını bilmesine rağmen ihaleye katıldığını, döviz kurlarındaki dalgalanmalar ve fiyat artışlarının mücbir sebep olarak kabul edilemeyeceğini, bu süreçte yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararnamesinde sözleşmeler ile ilgili olarak ek süre verilebileceği ile sözleşmenin fesih yoluna gidilebileceğinin düzenlendiğini, fiyat farkı ödemesi yapılmasına ilişkin bir düzenlemenin bulunmadığını, sözleşme konusu torbanın üretiminde kullanılan ürünün fiyat farkı verilmesini düzenleyen esaslara ilişkin düzenlemede yer almadığını, aynı ihalede diğer fabrikaların temini işini üstlenen firmaların fiyat farkı talebinin bulunmadığını, taleplerin haksız rekabet oluşmasına neden olabilecek nitelikte bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
Mahkemece, davacının fiyat farkına ilişkin olarak şartnamede ve sözleşmede belirtilen hükümleri kabul etmek suretiyle sözleşmeyi imzaladığı, ihale şartnamesinin 45. maddesi ile sözleşmenin 14. maddesinde belirtilen hususlar dışında fiyat farkı verilmeyeceğinin düzenlendiği, günümüz ülke koşullarında döviz dalgalanmalarının oluşabileceğinin öngörülebilir olduğu, davacının oluşabilecek olan kur artışını basiretli bir tacir gibi öngörmesinin gerektiği, dava konusu sözleşmeye konu işin 4734 sayılı Kamu İhale Kanununa Göre İhalesi Yapılacak Olan Hizmet Alımlarına İlişkin Fiyat Farkı Hesabında Uygulanacak Esaslara İlişkin Bakanlar Kurulu kararı ile belirlenen işler arasında yer almadığı, Anayasanın 48. maddesi ile TBK’nin 26. maddesi dikkate alındığında tarafların sözleşme ile bağlı oldukları ve sözleşme konusu edimlerini yerine getirmelerinin gerektiği, sözleşmenin imzalanmasından sonra sözleşme konusu malın üretiminde kullanılan hammadde fiyatında meydana gelen artışın tek başına sözleşmenin uyarlanması için yeterli olmadığı, kaldı ki sözleşme bedelinin TL olarak belirlendiği, mevcut hali ile öngörülemezlik koşulunun dava konusu olayda gerçekleşmediği ve sözleşmenin uyarlanması ya da fiyat farkı verilmesi şartlarının oluşmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf kanun yoluna asıl dava davacı vekili tarafından; Hammadde fiyatlarındaki artışın yanısıra sözleşmenin imzalandığı tarihten sonra USD-TL kurunda meydana gelen öngörülemez nitelikteki artışın zaten USD cinsinden alınan hammaddenin, maliyetinin katlanarak artmasına sebep olduğu, sözleşmenin uyarlanması talebi ile açmış olduğumuz davada incelenmesi gereken diğer veriler enflasyon ve döviz kurundaki öngörülemez artışlar olduğu,….verilerine göre sözleşme tarihi ve dava tarihi arasında paranın satın alma gücü %7 oranında azalmış, 20.07.2020 tarihinde 6,85 TL olan USD-TL kuru 30.12.2020 tarihinde 7,35 TL’ye kadar çıktığı, USD-TL kurundaki bu artış yaklaşık %7 oranında olup halihazırda yükselen hammadde fiyatının döviz kurundan kaynaklı olarak daha da fazla artmasına sebebiyet verdiği, davalı idarece her ne kadar sözleşmenin eki mahiyetindeki idari şartnamenin 45. maddesinde düzenlenen fiyat farkı verilmeyeceği hususu öne sürülse de her durumda sözleşmedeki “fiyat farkı verilmeyeceği” hususunun öne sürülmesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olacağı, sözleşmeye konu çuvalların teknik şartnamede belirtildiği üzere %100 polipropilen maddesinden üretileceği, adı geçen hammadde %100 petrol ürünü olduğundan 31.08.2013 tarihli, 28751 sayılı … Gazetede yayımlanarak yürürlük kazanan “4734 Sayılı Kamu İhale Kanununa Göre İhale Edilen Mal Alımlarında Uygulanacak Fiyat Farkına İlişkin Esaslar” başlıklı, 2013/5216 Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca huzurdaki davaya konu sözleşmeye işbu fiyat farkına ilişkin kararın uygulanması gerektiği, nitekim uyarlama davasına dayanak olarak gösterilen ve 4735 Sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu m.10’da belirtilen genel salgın hastalık hali vuku bulduğundan ve bu salgın hastalığın dolaylı etkileri olan döviz kurunun yükselmesi, hammadde fiyatlarının çok yüksek oranda ve öngörülemeyecek şekilde artması ve enflasyonun aşırı yüksek olması gibi hususların sözleşme kapsamında müvekkilini aşırı ifa güçlüğüne sevk ederek, ticari olarak mahvına sebep olacağından sözleşmenin uyarlanmasının şartlarının oluştuğu bildirilmiştir.

UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Sözleşmenin fiyat yönünden uyarlanıp uyarlanmayacağı hususu uyuşmazlık konusudur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, sözleşmenin uyarlanması istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Belirtilmelidir ki; 6098 sayılı T.B.K yürürlüğe girmesinden evvel, mevzuatımızda uyarlama kurumuna ilişkin bir düzenleme olmamakla birlikte, taraflar arasındaki sözleşme koşullarının daha sonra önemli ölçüde değişmesi halinde değişen bu koşullar karşısında (Clausula Rebüs Sic Stantibus -beklenmeyen hal şartı- sözleşmenin değişen şartlara uydurulması) ilkesi bağlamında ve M.K. 2. maddesinden de yararlanılmak suretiyle sözleşmenin yeniden düzenlenmesinin mümkün bulunduğu ve karşılıklı sözleşmelerde edimler arasındaki dengenin bozularak “işlem temelinin çökmesi” halinde M.K. 1, 2 ve 4’üncü maddelerinden yararlanılması gerektiğine dair öğreti ve uygulamada yerleşik bir kabul mevcut iken 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren TBK’nın 138 nci maddesi ile bu husus yasal bir düzenlemeye de kavuşturulmuştur.
Aşırı ifa güçlüğü başlıklı bu yeni düzenleme, öğreti ve uygulamada sözleşmeye bağlılık (ahde vefa) ilkesinin istisnalarından biri olarak kabul edilen, “işlem temelinin çökmesi”ne ilişkindir. Ancak sözleşmeye bağlılık ilkesi esas olup, Sözleşmeye müdahale müessesesi istisnai nitelikte bir kurum olmakla yasa koyucu tarafından da bu kurumun uygulanması ancak anılan madde de belirtilen dört koşulun birlikte gerçekleşmesine bağlanmıştır. Bunlar; Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü durum ortaya çıkması, bu durumun borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkması, yine bu durumun sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirmesi ve borçlunun borcunu henüz ifa etmemiş olması veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olması halidir. Bu dört koşulun birlikte gerçekleşmesi halinde ise borçlunun, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme hakkı bulunmaktadır.
İşlem temelinin çökmesi ilkesinin somut olaya ne şekilde uygulanacağı hususu da irdelenmelidir. Yukarıda anıldığı gibi, uyarlama kurallarının uygulanması için öngörülmez bir dış olayın meydana gelmesi gerekir.
Somut olayda; 2020 yılı 12.550.000 adet 50 kg lik astarsız polipropilen kristal şeker ambalaj torbası mal alımı sözleşmesinde; … AŞ (idare) ile yüklenici davacı arasında düzenlenen 17.07.2020 tarihli sözleşmede; 6.maddede şeker fabrikaları sayılarak tutarların toplamı TL 17.296.500,00TL bedel üzerinden akdedildiği; torba birim fiyatlarının……için ise 1,372TL olarak belirlendiği;
14/1 ve 1.1. maddesinde; mücbir sebepler veya idareden kaynaklanan nedenlerle işin bitim tarihinin süre uzatımı verilmek suretiyle uzatılması hali dışında fiyat farkı hesaplanmayacağının ve sözleşmenin imzalanmasından sonra fiyat farkına ilişkin hususlarda değişiklik yapılamayacağının düzenlendiği anlaşılmıştır. Kur dalgalanması öngörülebilir olup fiyat farkı değişikliği yapılmasını gerektiren sebepler arasında bulunmamaktadır.
Mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verilmiş olmasına göre ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık olmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın istinaf eden davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Kararın tebliğinin Dairece yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere, 28/02/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

….

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”