Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2021/1206 E. 2023/1533 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2021/1206 (ESASTAN RET )
KARAR NO : 2023/1533
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/03/2021
ESAS-KARAR NO : 2019/333 E 2021/190 K
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 23/11/2023
YAZILDIĞI TARİH : 22/12/2023
Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından dava dışı lehtara verilen 12/04/2012 tanzim tarihli 12/03/2013 vade tarihli 100.000,00 TL bedelli bononun ciro yoluyla davalı şirkete devredildiğini, bono için müvekkili tarafından 65.000,00 TL ödeme yapıldığını, bakiye 35.000,00 TL’nin ödenmemesi nedeniyle davalı tarafından müvekkili aleyhine 28/09/2015 tarihinde icra takibi başlatıldığını, takibin başlatılmasından sonra müvekkilinin icra dosyası için alacaklı tarafa farklı zamanlarda toplam 57.050,00 TL ödeme yaptığını, yapılan ödeme ile dosya borcu fazlasıyla ödemesine rağmen takibin sonlandırılmadığını, ödemeler icra dosyasına bildirilmediğinden dosya borcu için 19/12/2018 tarihinde maaş haczi yapıldığını belirterek müvekkilinin icra dosyası nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın öncelikle zamanaşımı ve hak düşürücü süre yönünden reddi gerektiğini, çeşitli tarihlerdeki toplam 45.050,00 TL tutarındaki banka ödemesinin icra dosyası borcuna istinaden yapılmadığını, havale dekontlarında herhangi bir açıklama bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
Mahkemece toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, davacının takipten sonra davalının banka hesabına 45.050,00 TL, davalı vekilinin banka hesabına 4.500,00 TL ve makbuz karşılığı olarak yine davalıya 7.500,00 TL olmak üzere toplam 57.050,00 TL ödeme yaptığı, davalının banka hesabına gönderilen toplam 45.050,00 TL miktarlı havale dekontlarında her hangi bir açıklama bulunmadığı, davalının yapılan bu ödemelerin varlığnı kabul etmekle birlikte ödemelerin takip konusu borca ilişkin olmadığını savunduğu, ancak yapılan ödemelerin hangi ticari ilişki kapsamında yapıldığına dair bir açıklama yapmadığı, davalı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan incelemelerde, yapılan ödemelere ilişkin açıklayıcı bir kayda da rastlanmadığı, bu durumda davalının yapılan ödemenin başka bir ticari ilişki kapsamında yapıldığını usulüne uygun delillerle ispat edemediği, dosya kapsamına ve delil durumuna uygun olan bilirkişi raporuyla davacının 27/06/2016 son ödeme tarihi itibariyle dosya borcunu kapattığı ve 1.721,30 TL fazla ödemede bulunduğunun tespit edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne, davalının takibe geçmekte haksız ve kötüniyetli olduğu ispat edilemediğinden davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; zamanaşımı ve hak düşürücü süre itirazlarının incelenmediğini, son ödeme tarihinden sonra 1 yıllık süre içinde davanın açılmadığını, ödemelerin başka bir borca ilişkin yapıldığına dair bir savunma yapılmadığını, 45.050,00 TL ödemenin icra dosyasına ilişkin olmadığı ve ispat yükünün davacı üzerinde bulunduğu yönünde savunma yapıldığını, banka dekontlarında açıklama bulunmadığını, ödemenin icra dosyasına yönelik yapıldığının davacı tarafından ispat edilmesi gerektiğini, ispat yükünün müvekkili üzerinde olmadığını, yapılan ödemelerin davacının ortağı olduğu dava dışı …. Şti. ile müvekkili arasındaki ticari ilişkiden kaynaklandığını, hükme esas alınan bilirkişi raporundaki görüş ve tespitlerin hatalı olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık, davacının icra takibine konu borcu ödeyip ödemediği, icra takibi nedeniyle borçlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Dayanak Ankara 20. İcra Müdürlüğünün 2015/21039 sayılı icra dosyası yapılan incelemesine göre, 28/09/2015 tarihinde davalı alacaklı tarafından davacı borçlu aleyhine 12/04/2012 tanzim, 12/04/2013 vade tarihli 100.000,00 TL tutarındaki senedin ödenen 65.000,00 TL dışında kalan ödenmeyen 35.000,00 TL alacağa dayalı olarak 35.000,00 TL asıl alacak, 10.198,37 TL geçmiş gün faizi, 105,00 TL komisyon olmak üzere toplam 45.303,37 TL’nin tahsili için kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlattıldığı, 19/12/2015 tarihinde davalı alacaklının davacı borçlunun maaşına haciz konulması yönündeki talebin icra müdürlüğü tarafından kabul edildiği görüldü.
Davacı tarafından dava dosyasına sunulan ödeme belgelerinin yapılan incelemesine göre, davacı tarafından davalı tarafa ve vekiline banka dekontu ve ödeme belgeleri ile toplam 57.050,00 TL ödeme yapıldığı, 45.050,00 TL lik ödemeye ilişkin banka dekontlarında herhangi bir açıklama bulunmadığı, diğer ödemelerde icra dosyasına ilişkin yapıldığına dair açıklama bulunduğu görülmüştür.
Davalının ticari defterleri incelenmek suretiyle SMM ve hesap bilirkişisi tarafından düzenlenen heyet raporunda özetle; davalının ticari defterlerinde davaya konu ödemelere ilişkin herhangi bir kayda rastlanmadığı, davacının icra takibinden sonra yaptığı tüm ödemeler TBK 100.maddesi dikkate alınarak yapılan hesaplamaya göre, son ödeme tarihi olan 27/06/2016 tarihi itibariyle icra dosyası borcunun sona erdiği, davacının 1.721,30 TL fazla ödeme yaptığı belirtilmiştir.
Menfi tespit davası için yasada herhangi bir zamanaşımı süresinin öngörülmemiş olup borçlu olmadığı parayı ödemek zorunda kalan borçlunun ödeme tarihinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içinde istirdat davası açması gerekir. Davacının mevcut borç için takip başlatıldığını, takipten sonra yapılan ödemelerle borcun sona erdiğini belirterek menfi tespit isteminde bulunduğu, fazladan yaptığı ödemenin iadesini/istirdatını talep etmediği, bu durumda davalının zamanaşımı ve hak düşürücüsü süreye ilişkin itirazlarının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Davalı, davacının banka yoluyla yaptığı ve açıklama bulunmayan ödemelere itiraz etmiş ve ödemelerin icra dosyası ile ilgili olmadığının ileri sürülmüştür. Havale, hukuksal nitelikçe bir ödeme vasıtasıdır. Havalenin mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal karine mevcuttur. Bu nedenle davacı tarafından banka yoluyla yapılan ödemelerin mevcut borcun ödenmesi için yapıldığının kabulü gerekir. Davalı ödemenin icra dosyası için yapılmadığını, başka bir borç için yapıldığını ileri sürmesi halinde ise bu iddiasını ispat etmesi gerekir. Davalının bu yönde dosyaya bir delil sunmadığı anlaşılmaktadır. Davalının emsal olarak sunduğu yargıtay kararı dar yetkili mahkeme olan icra hukuk mahkemesinde yapılan yargılamaya ilişkin olmakla somut olay yönünden uygulanabilirliği bulunmamaktadır.
Mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verilmiş olmasına, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılığın olmamasına ve özellikle davalının ödemelerin başka bir borca yönelik yapıldığı iddiasını ispat edememiş olmasına, ödemenin davacının yetkilisi olduğu şirket ile davalı arasındaki ticari ilişki nedeniyle yapıldığına yönelik iddianın ilk kez istinaf aşamasında dile getirilmesi nedeniyle savunmanın genişletilmesi kapsamında kalması nedeniyle dikkate alınamayacak olmasına göre davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 3.094,67 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 774,30 TL (59,30 TL+715,00 TL toplamı) harcın mahsubu ile bakiye 2.320,37 TL harcın istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 362/1.a maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda kesin olmak üzere 23/11/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”