Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2021/1193 E. 2022/557 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ
. HAKKINDA KARAR VERME)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
.
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/04/2021
ESAS-KARAR NO :…
DAVA TARİHİ :02.04.2014
DAVANIN KONUSU : Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 21/04/2022
YAZILDIĞI TARİH : 21/05/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı …. vekili, davalı … ve …vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
ASIL DAVADA
Davacı vekili, 23/06/2007 tarih ve 26561 sayılı … Gazetede yayımlanan 22/06/2007 tarih ve 2007/45 sayılı … Kurulunun …’ye ait İzmir ilinde bulunan … … yer alan taşınmazların satışına ilişkin kararında, … tarafından 4046 sayılı kanunun 4.maddesinin son fıkrasına istinaden …’ye verilen yetki çerçevesinde gerçekleştirilen ihale sonucunda, … mülkiyetindeki…. … bulunan iki adet … 44 adet dükkan ( 42 dükkan ile 2 adet katlı mağaza) ve bir adet restoranttan oluşan taşınmazların 6.560.000,00 TL peşin bedelle müvekkili şirkete satılmasına, satış bedelinin tamamının 30 iş günü içerisinde ödenmesine, satış bedelinin ödenmesinden sonra devir ve tescile ilişkin işlemlerin … tarafından yürütülmesine karar verildiğini, müvekkili tarafından ihale teminatı olarak 30/05/2006 tarihinde 196.800,00 TL satış onaylama kararının tebliğ tarihinden itibaren 30 iş günü içerisinde 24/07/2007 tarihinde satış bedeli olarak 6.363.200,00 TL’nin … A.Ş.hesabına yatırıldığını, 07/08/2007 tarihinde taşınmazların … … ödemesi olarak 2.487,88 TL ödendiğini, devir tescili işlemlerinin 09/08/2007 tarihinde gerçekleştirilerek taşınmazların mülkiyetinin müvekkili şirket üzerine geçirildiğini, ihale konusu taşınmazları … A.Ş.tarafından yapılmış olan kira sözleşmeleri uyarınca kiracı kullanımda bulunduğundan ihale şartnamesi, proje ve eklerine uygun olarak teslim edilemediğini, ihaleye konu taşınmazların hukuki işlemleri nedeniyle … temsil eden vekillere yapılan ödeme ile ilgili olarak 60.000,00 TL masraf yapıldığını, ihale bedelini ödemek için … … şubesi nezdindeki kredi hesabına 24/01/2007 tarihinde 2.200.000,00 TL kredi kullandığını ve bu krediyi 28/09/2007 tarihinden işlemiş 78.799,87 TL’lik faizi ile birlikte ödeyerek kapattığını, müvekkilinin ihalenin iptali davasında ve yürütmenin durdurulması kararından haberi bulunmaksızın taşınmazlar üzerinde tasarrufta bulunduğunu ve taşınmazların satışı için 03/10/2007 tarihinde alıcı Şaban Keskin ile protokol imzalandığını, 200.000,00 TL kapora alındığını, sözleşmenin feshi halinde 500.000,00 TL cezai şart ödeneceğinin kararlaştırıldığını, müvekkilinin mülkiyetini edindiği taşınmazlar ile ilgili olarak Danıştay 13. Hukuk Dairesinin 2007/4818 esas sayılı dosyasında görülmekte olan ihalenin iptali davasından ve işbu davada verilmiş 12/09/2007 tarihli yürütmenin durdurulması kararını, davalı kurumun 02/11/2007 tarihli yazısının tebliğ edildiği 12/11/2007 tarihinde öğrenildiğini, sözü edilen ödemelerin iadesi konusunda ihtarname çekildiğini, fakat davalı … A.Ş. tarafından sadece 196.800,00 TL teminat ve 6.363.200,00 TL’lik satış bedelinin 03/01/2008 tarihinde, 2.488,00 TL’lik … … ödemesinin ise 07/02/2008 tarihinde iade edildiğini, bu rakamların dışında müvekkiline herhangi bir ödeme yapılmadığını, bu işlemlerden dolayı müvekilinin ticari itibarının zedelendiğini, yapılan ödemeler ile mahrum kaldığı 86.564,00 TL, 814.312,80 TL ve 413,70TL’nin avans faizlerinin, ihale konusu taşınmazlar hakkında yapılan satış protokolü nedeniyle uğradığı 500.000,00 TL’lik zarar, ödenmeyen 60.000,00 TL vekalet ücreti, 10.704,60 TL giderler olmak üzere toplam 1.471.995,10 TL maddi zararın bulunduğunu belirterek şimdilik 100.000,00 TL maddi ve 25.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 07/06/2012 tarihli dilekçesinde dava dilekçesini açıklayarak neticeyi talebinde 100.000,00 TL maddi 25.000,00TL manevi tazminat talebinde bulunduklarını, 100.000,00TL maddi tazminatın davacı tarafından yatırılan 196.800,00TL’lik ihale teminatının yatırıldığı tarihten iade tarihine kadarki uğranılan zarardan şimdilik 14.000,00TL, satış bedelinin yatırıldığı tarihten iade tarihine kadarki uğranılan zarardan şimdilik 85.000,00 TL, … … ödemeleri nedeniyle iade tarihine kadar uğranılan zarar için şimdilik 100,00TL, ihale ile satın alınan taşınmaz hakkında dava dışı Şaban Keskin ile yapılan satış protokolündeki yükümlülükler nedeniyle uğranılan zarar için şimdilik 100,00TL, ihaleye konu taşınmaz için hukuki işlemler nedeniyle harcanan giderler ve vekalet ücreti için şimdilik 800,00 TL olmak üzere 100.000,00 TL talep ettiklerini belirtmişlerdir.
Davacı vekili bilirkişi raporu üzerine 14/12/2012 havale tarihli ıslah dilekçesi ile de; taşınmazı açık arttırma ile aldığını, ihalenin 30.05.2006 tarihinde yapıldığını, … Kurulunun satışa onayının 23.06.2007 tarihinde RG’de yayımlandığını, taşınmazın 09.08.2007 tarihinde davacı adına tescil edildiğini, yürütmeyi durdurma kararı ile davalı … adına tescil edildiğini, dava dışı üçüncü kişi … 21.06.2006 tarihinde açtığı ihalenin iptali davasını 21.06.2006 tarihinde açıldığı, 12.09.2007 tarihinde yürütmeyi durdurma kararı verildiğini belirterek dava dilekçesi ve 07.06.2012 tarihli dilekçesi doğrultusunda fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere ;
a)196.800,00TL’lik ihale teminatının yatırıldığı tarihten iade tarihine kadarki dönem için işleyen avans faiz nedeniyle 14.000,00TL’ nin;
b) 6.363.200,0TL satış bedelinin yatırıldığı tarihten iade tarihine kadar dönem için işleyen avans faiz nedeniyle 85.000,00 TL’ nin,
c) 2.487,88 TL’lik … … ödemesinin iade tarihine kadar dönem için işleyen avans faiz nedeniyle uğranılan zarar için 100,00TL’ nin,
d) Taşınmaz için yapılan yargılama gideri ve vekalet ücretinden dolayı 800,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ettiğini,
Bu ıslah dilekçesi doğrultusunda; fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere dava konusu taşınmazın satış tarihinde ödenen bedel ile elinden çıktığı tarihteki rayiç değeri arasındaki farkın tespit edilerek şimdilik 10.000,00TL’nin ıslah tarihinden itibaren davalılardan tahsiline, karar verilmesini talep etmiş ve eksik harcı yatırmıştır.
Davacı vekili 26/12/2012 tarihli dilekçe ile de 07/06/2012 tarihli dilekçenin 4.bendinde belirttikleri (ihale konusu taşınmazlar hakkında yapılan satış protokolü nedeniyle uğradığı zarar) 100,00 TL tazminattan ve asıl dava dilekçesinde talep ettikleri 25.000,00 TL manevi tazminattan feragat ettiklerini bildirmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı … … vekili, davacı tarafın … Mahkemelerinin sözleşmenin ifa edildiği yer olması nedeniyle yetkili olduğunu iddia ettiğini, ancak davanın yetkisiz olan … Mahkemesinde açıldığını, davanın müvekkili idarenin ikametgahının bulunduğu Ankara Mahkemelerinde görülmesinin gerektiğini, dava konusu iadenin dayanağı olan kusurlu bir fiilin bulunmadığını, sadece tarafları bağlayan ve hukuki yorum sonucunda verilmiş bir mahkeme kararının bulunduğunu, bununla birlikte davacı yanın idari yargı kararının verilmesinde davalıların kusuru bulunduğu şeklindeki iddiasının da ispat edilmesinin mümkün olmadığı gibi bu şekilde dolaylı bir kusura dayanmanın kanuna aykırı olduğunu, idari işlemlerin mahkemelerce iptal edilebilme ihtimalinin her zaman var olduğunu ve taraflar bu ihtimale göre hareket etmek zorunda olduğunu, davacı şirket de ihale sürecindeki hukuki durumdan başından itibaren haberdar ve gerçekleşen durumu önceden öngördüğünün sayılmasının gerektiğini, davacı tarafın zarar kalemlerini açıkça belirtilmesi gerektiğini belirtelerek açılan davanın reddine karar verilmesi talebinde bulunduğu görülmüştür.
Davalı …Ş. vekili; hukuk devletinde idarenin bütün işlem ve eylemlerinin yargıya tabi olduğunu, yargının verdiği kararlara bütün kurum ve kuruluşların uymak zorunda olduğunu, yargının verdiği bir karardan dolayı müvekkili idareye kusur atfedilemeyeceğini, müvekkili … A.Ş.diğer davalı … İdaresi Başkanlığının verdiği yetkiye dayanarak mülkiyeti müvekkil firmaya ait … apartmananın 30/05/2007 tarihinde davacı firmaya ihale edildiğini, ihale kesinleşip gerekli prosedür tamamlandıktan sonra söz konusu gayrimenkulün tapu devrinin 09/08/2007 tarihinde gerçekleştirildiğini, bu tarih itibariyle bütün hak ve yetkilerin davacı firmaya geçtiğini, yürütmeyi durdurma kararının tapuya 12/11/2007 tarihinde şerh edildiğini, davacının 09/08/2007 ile 12/11/2007 tarihi arasında satın aldığı yerle alakalı hiçbir tasarruf sıkıntısına engel olacak hukuki bir manisinin olmadığını, bu zaman zarfında gayrimenkulün aynına ilişkin hiçbir tasarrufta bulunulmadığını, davacının satış şartnamesini imza karşılığı müvekkili kurumdan aldığında yer gösteriminin yapıldığını, bir takım bağımsız bölümlerin içinde kiracıların olduğunun görüldüğünü, ayrıca ihale şartnamesinde kiracıların müvekkili kurumca tahliye edileceğine dair herhangi bir hükmün yer almadığını, davacının taşınmazları boş teslim etmediği yaklaşımının hukuki mesnetten yoksun olduğunu, Danıştay’ın yürütmeyi durdurma kararı vermesinin kiracılarla bir alakasının olmadığını, müvekkilinin Danıştay 13. Hukuk Dairesinin 12/09/2007 tarihli 2007/4818 esas sayılı yürütmeyi durdurma kararını 31/10/2007 tarihinde tebliğ aldığını, tebliğ aldıktan sonra gerekli yazışmalarla davacıyı ve ilgili kurumları bilgilendirdiğini, daha sonra davaya konu teşkil eden … Apartmanındaki bağımsız bölümlerin tapularının 03/01/2008 tarihinde geri alındığını, davacınınn söz konusu gayrimenkul ile ilgili herhangi bir tasarruf hakkının kalmadığını, müvekkili kuruma ödenen satış bedeli ile diğer masraflar toplamı olan 6.562.448,00 TL’nin davacının hesabına aktarıldığını, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü hususların hiçbirini kabul etmediklerini, yargının vermiş olduğu bir karardan dolayı müvekkili kuruma herhangi bir kusur atfedilemeyeceğini belirterek açılan davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
BİRLEŞEN DAVADA
Davacı vekili, mülkiyeti davalılardan …’ne ait olan İzmir ili … ilçesi Aksoy mahallesi 9364 ada 15 … sayılı taşınmazda yer alan ve … kapsamına alınan 47 bağımsız bölümden oluşan … isimli binanın 30/05/2006 tarihinde yapılan satışta, 6.656,000,00TL karşılığında müvekkiline ihale edildiğini, … kurulunca satış kararına onayın 23/06/2007 tarihli … Gazetede yayımlandığını ve taşınmaz tapu kaydının 09/07/2007 tarihinde müvekkili adına tescil edildiğini, davalı …Ş.’nin davacı müvekkiline hitaben düzenlediği 02/11/2007 tarihli yazı ile taşınmazın satışına ilişkin ihalenin iptali talebi ile dava dışı 3.şahıs tarafından idari yargıda dava açıldığı ve Danıştay’ın 13.Dairesinin 12/09/2007 tarihli kararı ile ihalenin yürütmesinin durdurulduğunu öğrendiğini, taşınmazın tapu kaydının 03/01/2008 tarihinde davalı … adına devredildiğini, müvekkilince satış bedeli olan 6.500.000,00 TL’nin ödenerek bir kısım hukuki giderler yapıldığını, satış bedeli iade edilmiş ise de geçen sürede işleyen faizinden yoksun bırakıldığını, ayrıca geçerli olarak kurulan sözleşmenin davalıların kusurlu işlemleri nedeniyle fesholunmasından dolayı taşınmazı elinden çıkarmak zorunda kaldığı için 03/01/2008 tarihi itibariyle rayiç değerinden mahkum bırakıldığını belirterek bakiye bedeller için;
-Teminat bedelinin ödeme tarihinden iade tarihine kadar geçen sürede işleyen faiz tutarının bakiyesi 72.489,56 TL,
-Satış bedelinin ödeme tarihinden iade tarihine kadar geçen sürede işleyen faiz tutarının bakiyesi 738.031,98 TL, … bedelinin ödeme tarihinden iade tarihine kadar geçen sürede işleyen faiz tutarının bakiyesi 194,12 TL
– Ve hukuki iş ve işlemler için yapılan giderlerin bakiyesi 68.579,67 TL toplamı 879.295,33 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile davalılardan müteselsilen tahsiline; geçerli olarak kurulan sözleşmenin davalıların kusurlu işlemleri nedeniyle münfesih hale gelmesinden ötürü davacı müvekkilinin taşınmazı elinden çıkarmak durumunda kaldığı 03/01/2008 tarihi itibariyle rayiç değerinden ibaret tazminata ilişkin taleplerini saklı tutularak karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …Ş. vekili birleşen davaya sunduğu cevap dilekçesinde; dava konusunun satıcının zapta karşı tekeffül hükümleri nedeniyle tazminat talebi olup eski BK.’nun 207 maddesi gereğince 1 yıl, TBK 231 maddesi gereğince 2 yıllık zaman aşımı süresine tabi olduğunu, zaman aşımı nedeniyle birleşen davanın reddine karar verilmesini gerektiğini, her iki davada taleplerin aynı olup birleşen dosyanın derdestlik nedeniyle reddi gerektiğini, bu nedenle birleşen davanın zaman aşımı, derdestlik ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; Dava konusu taşınmazın usulüne uygun ihale işlemi yapılarak davacıya satılıp tapudan devredildiğini, ihalenin Danıştay tarafından iptali edilmesi ve taşınmazın geri alınmasında davalı her iki idarenin de kusurunun bulunmadığını, davacının faiz talebinin ve rayiç bedel farkını talep etme hakkının olmadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN BİRİNCİ KARARI
Mahkemece, davalı …Ş.’ye ait olan taşınmazın … İdaresinin kararı, verdiği yetki ve onayı ile davalı …Ş.’nin ihaleye çıkardığı, ihale sonucunda davacıya satılarak adına tescil edildiği ve bedelin tahsil edildiği, daha sonra üçüncü şahsın açtığı dava sonucunda Danıştay tarafından ihalenin iptaline karar verildiği, bunun üzerine taraflar arasında yapılan sözleşmenin feshedilerek taşınmazın davalı idareye iade edilerek adına tescil edildiği, davacının bu işlemden dolayı uğradığı zararların tazmini için derdest davanın açıldığı, dava konusu taşınmazın ihalesinin, davalılar tarafından ihale prosedürünün usulüne uygun yapılmamasından dolayı Danıştay kararı ile iptal edildiği, bundan dolayı taşınmazın ayıplı hale geldiği, hukuki ayıp nedeniyle ayıba karşı tekeffül hükümlerine göre davacının davalılardan TBK 227 maddesi kapsamında tazminat talep etme hakkının bulunduğu, davalı … … Müdürlüğünün sözleşmenin tarafı olması sebebiyle satıcının ayıba karşı tekeffül hükümlerine göre sorumlu olduğu, davalı … ise taşınmazın özelleştirilmesi için maliki olan diğer davalıya yetki veren ve ihale işlemini onaylayan kurum olması sebebiyle satıcı ile birlikte müştereken sorumlu olduğu, bu kapsamda davacının davalılardan talep edebileceği bedellerin ödeme ve iade tarihleri arasında işlemiş faizleri ile hukuki gider masrafı olan 69.379,67 TL’nin, bu miktardan ilk davada talep edilen miktarlar yönünden davanın her iki davalı açısından kabulüne, yargılama gideri olan 800,00 TL’ye dava tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, diğer kalemler faiz olup TTK.8.madde ve Yargıtay içtihatları uyarınca faize faiz işletilemeyeceğinden bunlara faiz işletilmesi talebinin reddine;
Davacı davalılar aleyhine açtığı manevi tazminat talebi ile üçüncü şahısla yaptığı satış protokolü nedeniyle uğranılan zarara yönelik tazminat talebinden feragat ettiğinden bu talepler yönünden davanın feragat nedeniyle reddine;
Her ne kadar davacı ıslah dilekçesi ile alış değeri ile iade edildiği tarih arasındaki taşınmazın rayiç değer farkını talep etmiş ise de bu kalem asıl dava dilekçesinde bulunmadığından ve kısmi ıslah ile asıl dava dilekçesinde talep edilmeyen bir kalemin ıslahla talebi mümkün olmadığından buna yönelik talebin reddine;
Birleşen dava yönünden ise, dava ayıba karşı tekeffül hükümlerinden kaynaklanmış olup TBK 231.maddesi uyarınca 2 yıllık zaman aşımına tabi olduğu, dava konusu taşınmaz olup taşınmaz satışına ilişkin TBK.244/son maddesi uygulandığında ise 5 yıllık zaman aşımı öngörüldüğü, bu durumda mülkiyetin davacıya geçtiği 09/08/2007 tarihinden ek davanın açıldığı 02/04/2014 tarihe kadar 6 yıl 8 aylık sürenin geçtiği anlaşıldığından zaman aşımı itirazında bulunan davalı … … Müdürlüğü aleyhine açılan davanın zaman aşımı nedeniyle reddine;
Davalı … zamanaşımı itirazında bulunmadığından bu davalı aleyhine açılan davanın kabulüne, asıl davada hüküm altına alınan miktarlar çıkarıldığında geriye kalan tutarların kabulüne, yargılama giderinin bakiye tutarına dava tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, diğer kalemler faiz olup TTK.8.madde ve Yargıtay içtihatları uyarınca faize faiz işletilemeyeceğinden bunlara faiz işletilmesi talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF MAHKEMESİNİN BİRİNCİ KARARI
(İstinaf kanun yoluna davacı vekili, istinaf eden davalı … AŞ vekili, istinaf eden T.C…. vekilinin istinaf kanun yoluna başvurması üzerine Ankara BAM 22.Hukuk Dairesince 31/12/2020 Tarih, Esas No: 2019/1654 Karar No: 2020/1674 sayılı kararı ile özetle):
4046 sayılı … Uygulamaları Hakkında Kanunun “Muafiyet” başlıklı 27.maddesinde; ” a) …. uygulamalarına ilişkin idari davalar, ilk derece mahkemesi olarak Danıştayda görülür. ” hükmü düzenlenmiştir.Yargıtayın yerleşik içtihatlarında da belirtildiği üzere kural olarak kamu kuruluşlarınca yapılan ihaleden sonra ancak sözleşme imzalanıncaya kadar çıkan uyuşmazlıkların çözüm yeri idari yargı, sözleşmenin imzalanmasından sonra adli yargı yeri olduğu (Uyuşmazlık Mahkemesinin 03.02.1997 T, 1997/4 Esas, 1997/3 K. Sayılı ilamı, Yargıtay 23.HD 12.02.2013 T, 2013/173 E, 2013/748 K) belirtilmekle; somut olayda da 27.maddede … uygulamalarına ilişkin idari davaların ilk derece mahkemesi olarak Danıştayda görüleceği belirtildiğinden, … uygulamaları yapılıp ihale ile taşınmaz davacı adına tescil edilmiş, ancak ihalenin iptal edilmesi üzerine tazminat talep edildiği anlaşılmakla, davaya adli yargı yerinde bakılmış olmasının doğru olduğu, Yine davalı … her ne kadar tacir konumunda değilse de; davacı şirket ile davalı … AŞ ticari şirket niteliğinde olduklarından davaya ticaret mahkemesinin bakması yerinde olup, davalı … İdaresine karşı açılan davanın da daha özel nitelikteki ticaret mahkemesinde görülmesinin yerinde olduğu,
Diğer taraftan davalılar, davacı şirketin davadan önce satış bedelini, teminat ve … bedelini ihtirazi kayıtsız almış olduğundan geçmiş günler faizi talep edemeyeceğini istinaf itirazı olarak ileri sürmüşlerse de; davacı şirketin dava konusu davalı … AŞ mülkiyetindeki … … bulunan iki adet ……., davacı şirket tarafından ihale teminatı olarak 30/05/2006 tarihinde 196.800,00 TL ödendiği; 24/07/2007 tarihinde satış bedeli olarak 6.363.200,00 TL’nin … A.Ş.hesabına yatırıldığını, 07/08/2007 tarihinde taşınmazların … … ödemesi olarak 2.487,88TL ödendiği; davacı adına tapuda devir tescili işlemlerinin 09/08/2007 tarihinde tescil edildiği,
Öte yandan Danıştay 13. Dairesinin 23.02.2010 tarih 2007 /4818 Esas,2010/1582 Karar sayılı ilamının incelenmesinde; davacı … tarafından … …, … … … … ve … … Müdürlüğü’ne karşı açılan dava ile; İzmir … ilçesinde bulunan …. kayıtlı … …. 4046 sayılı Yasa çerçevesinde satış yöntemi ile özelleştirmek amacıyla 30.05.2006 tarihinde yapılan ihalenin değer tespit sonuçlarının gizli tutulması ve teklif mektuplarının gizli açılmasının aleniyet prensibine aykırı olması nedeniyle ihalenin hukuka aykırı yapıldığı ihale şartlarını belirleyen ihale şartnamesinin 4046 sayılı Kanuna uygun hazırlanmadığı ihaleye katılabilmek için teklif bedelinin en az yüzde üçü kadar geçici teminat istenmesinin eşitlik ilkesine aykırılık teşkil ettiğini ileri sürerek iptalini istemiştir. Danıştay tarafından 12/09/2007 tarihinde yürütmenin durdurulmasına karar verildiği, Danıştay ilgili dairesi tarafından dava konusu taşınmazın 4046 sayılı Yasa çerçevesinde satış yöntemi ile özelleştirmek amacıyla 30.05.2006 tarihinde yapılan ihalenin iptaline karar verilmiştir. Danıştay kararı Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 17.10.2012 günlü kararı ile feragat nedeniyle temyiz istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, … Şirketine 25.02.2013 tarihinde tebliğ edilmiş olup, karar düzeltme isteminde de bulunulmayarak 12.03.2013 tarihinde kesinleştiği, Davalı …’nin 02/11/2007 tarihli yazısının tebliğ edildiği 12/11/2007 tarihinde davacı tarafça yürütmenin durdurulması kararının öğrenildiği, Davacı … … … … tarafından 12.11.2007 tarihinde … … Müdürlüğüne gönderilen ihtarnamede; …. adet dükkan 1 adet restorandan oluşan taşınmazın satışına esas ihalenin feshi davası ve yürütmeyi durdurma kararından yazılarının taraflarına ulaştığı 12.11.2007 tarihinde haberdar olduğunu, bu nedenle uğradığı tüm zararların (kar kaybı, taraflarına açılan dava masrafları, taşınmaz satış bedeli, teminat, satışı için üçüncü kişi ile yapılan protokol nedeniyle uğradığı zarar vs ) ödenmesi istenilmiş, 14.11.2007 tarihinde …’ye tebliğ edildiği,
Davacı … … tarafından 26.11.2007 tarihli ihtarname ile davalı …’ye ihalenin feshi davası ve yürütmeyi durdurma kararından yazının ulaştığı 12.11.2007 tarihli yazı ile haberdar olunduğu, 02.11.2007 tarihli yazı ile taşınmazın adlarına tescilini istediklerini, fazlaya ilişkin her türlü hak ve alacakları saklı olmak üzere yatırılan satış bedeli, teminat bedeli ve … … bedellerinin tebliğden itibaren 7 gün içerisinde bildirilen hesaba yatırılması istenmiş, bu ihtarname 29.11.2007 tarihinde tebliğ edildiği, Davaya konu ihale ile devredilen…. taşınmazlar 03.01.2008 tarihinde … AŞ adına tekrar tescil edildiği, satış bedeli ve teminatın davacıya 03.01.2008 de; … da 07.02.2008 de iade edildiği, davacı taraf 26.11.2007 tarihli ihtarnamesi ile fazlaya dair haklarını saklı tutarak, davalının taşınmazın iadesini istemesi üzerine yatırılan bedellerin bildirilen banka hesabına yatırılmasını istediğinden, ana paraları ihtirazi kayıt sunmadan kabul ettiği söylenemeyeceğinden, işlemiş faiz talep etmesine engel bulunmadığı, davalıların buna yönelik istinaf itirazlarının da yerinde olmadığı,
Diğer taraftan davacı yanın dava dilekçesinde ileri sürmediği taşınmazın rayiç değer farkından kaynaklanan talebinin ıslah dilekçesi ile ilk defa istenmesi hususunda Bilindiği üzere savunmayı genişletme sayılan hâllerde ve davacı tarafın da açıkça muvafakat etmemesi durumunda davalı savunmasını ancak ıslah yolu ile değiştirebilir ya da genişletebileceği, ıslah ise taraflardan birinin yapmış olduğu usul işleminin tamamen veya kısmen düzeltilmesi işlemi olduğu (HUMK m. 83, HMK m. 176) (Kuru, B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü, C: IV, İstanbul 2001, s. 3965), Islah müessesi, dava değiştirme, başka deyişle iddia ve müdafaanın değiştirilmesi veya genişletilmesi yasağını bertaraf eden bir imkandır. Zira bu suretle, aslında yasal itiraz ile karşılaşılabilecek olan herhangi bir taraf muamelesi, ıslah kurumu yardımı ile artık bu itirazı davet etmeksizin yapabildiği (Üstündağ, S.: Medeni Yargılama Hukuku, Cilt: I-II, 5. Baskı, İstanbul 1992, s. 534 ), ıslahın konusu tarafların yapmış oldukları usul işlemleri olduğu, gerek öğreti, gerekse Yargıtay uygulaması davanın değiştirilebileceğini ve genişletilebileceğini aynı şekilde savunmanın genişletilebileceğini ilke olarak kabul ettiği, yine müddeabihin arttırılıp artırılmayacağı hususunun da bir usul işlemi olup, ıslahın konusunu oluşturacağı (Kuru, s. 4035). ıslahın amacının, yargılama sürecinde, şekil ve süreye aykırılık sebebiyle ortaya çıkabilecek maddi hak kayıplarını ortadan kaldırmak olduğundan, hak ve alacağı bu sürecin dışında ortadan kaldırmış olan işlemlerin, yani maddi hukuk işlemlerinin ıslah yoluyla düzeltilebilmesi elbette ki mümkün olmadığı, bir başka deyişle, maddi hakkı sona erdiren maddi hukuk işlemleri, ıslahla düzeltilemeyeceği, feragat, kabul, sulh gibi işlemler, velev ki dava içinde yapılsın, asıl hakkı ortadan kaldırdıklarından, usul işlemi olduğu kadar (davayı etkilediği için usul işlemidir) maddi hukuk işlemi mahiyetini de taşıdığı ve bu sebeple, bu işlemlerin ıslah yoluyla düzeltilmesinin imkânsız olduğu, çünkü ıslahın, yargılama hukukunun şekle ve süreye bağlılığından kaynaklanan zımni hak kayıplarının telafisi için öngörülmüş bir müessese olduğu, açık bir irade beyanı ile terk edilen haklar, maddi gerçeğin şekle feda edilmesi gibi bir sonuç doğurmadığı için, ıslahın konusu olamayacağı, nitekim Hukuk … Kurulunun 07.06.2017 tarihli ve 2017/17-1093 E., 2017/1090 K.; 07.06.2017 tarihli ve 2016/9-1212 E., 2017/1078 K. ile 02.04.2019 tarihli ve 2017/22(7)-2168 E., 2019/395 K. sayılı kararlarında da aynı ilkeler benimsendiği, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 180. maddesi davanın tamamen ıslahını; 181. maddesi ise davanın kısmen ıslahını düzenlediği, davacının, davalının açıkça muvafakat etmemesi halinde, davasını değiştirmesi ancak tamamen ıslah yolu ile mümkün olabileceği, davacının davasını değiştirmeyip sadece genişletmesinin ise (davalının açıkça muvafakat etmemesi halinde) kısmi ıslah yolu ile mümkün olduğu, davanın tahkikat aşamasında ise ıslah yolu ile talep sonucu arttırılabilir veya genişletilebileceği, aynı şekilde davacı tahkikat aşamasında, davasını kısmen ıslah ederek dava dilekçesindeki talep sonucuna yeni talepler ekleyebileceği belirtilerek, somut olayda davacı vekili, asıl dava dilekçesinde ihale ile edindiği taşınmazın, ihalenin iptal edilmesi üzerine, taşınmazı devreden davalı şirkete iade etmesi sonucu, yatırdığı satış bedelinin, teminat tutarının ve … … bedelinin iade edildiği tarihe kadarki işlemiş faizini talep etmiş, ıslah dilekçesinde de bu talepleri tekrarla birlikte, taşınmazı edindiği tarihteki rayiç değeri ile iade tarihindeki rayiç değeri arasındaki farkı tazminat kalemi olarak eklediği, davacının dava dilekçesindeki taleplerine ıslahen yeni bir talep ekleyebileceği gözetilerek mahkemece bu talep hakkında da olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerektiği,
Ayrıca davada uygulanacak zamanaşımı yönünden TBK 244/son maddesinin eser sözleşmesinde yapının ayıplı olması halinde uygulanacak süre olduğu, somut olayda dava konusu taşınmazın davacı şirket adına tesciline dayanak olan ihale işleminin iptal edilmesi üzerine taşınmaz önceki kayıt malikine iade edildiği, ihale iptal edilmekle tapu siciline dayanak ortadan kalkmakla, tescil yolsuz hale geldiği, davacı tarafın da bu satış sözleşmesi kapsamında tazminat istediği, Mahkemece birleşen dava yönünden zamanaşımı defi bulunan davalı … yönünden yerinde görülerek dava reddedilmişse de; birleşen dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nin 146.maddesi; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir.” dedikten sonra 147.maddesi de şu davalarda alacaklar için beş yıllık zamanaşımı uygulanacağını belirtip tek tek sayıldığı, bunların; “1. Kira bedelleri, anapara faizleri ve ücret gibi diğer dönemsel edimler. 2. Otel, motel, pansiyon ve tatil köyü gibi yerlerdeki konaklama bedelleri ile lokanta ve benzeri yerlerdeki yeme içme bedelleri. 3. Küçük sanat işlerinden ve küçük çapta perakende satışlardan doğan alacaklar. 4. Bir ortaklıkta, ortaklık sözleşmesinden doğan ve ortakların birbirleri veya kendileri ile ortaklık arasındaki; bir ortaklığın müdürleri, temsilcileri, denetçileri ile ortaklık veya ortaklar arasındaki alacaklar. 5. Vekâlet, komisyon ve acentalık sözleşmelerinden, ticari simsarlık ücreti alacağı dışında, simsarlık sözleşmesinden doğan alacaklar. 6. Yüklenicinin yükümlülüklerini ağır kusuruyla hiç ya da gereği gibi ifa etmemesi dışında, eser sözleşmesinden doğan alacaklar.” olduğu, taraflar arasındaki ilişki bir satım ilişkisi olup, başlangıçta geçerli olarak sözleşme kurulmuş ancak sonradan ihalenin iptali üzerine taşınmaz iade edilmek zorunda kalındığından, 818 sayılı B.K’nun 125. Maddesi (ve 6098 sayılı TBK’nin 146.maddesi) uyarınca 10 yıllık zamaaşımına tabi olduğu (Yargıtay 13.HD 22.9.2008 T, 2008/3712 E, 2008/10883 K),
Yine TBK 149.maddesinde; zamanaşımının, alacağın muaccel olmasıyla işlemeye başlar.Alacağın muaccel olmasının bir bildirime bağlı olduğu hâllerde, zamanaşımı bu bildirimin yapılabileceği günden işlemeye başlar şeklinde düzenleme yapıldığı, Mahkemece hem uygulanacak zamanaşımı süresinin 5 yıl kabulü hem de zamanaşımının başlangıcının davacı adına tescil tarihi olarak esas alınmasının doğru olmadığı, davacı tarafın sözleşme kapsamında aldığını davalı … AŞ adına taşınmazın tescil edildiği tarih olan 03.01.2008 tarihinde iade etmiş olmakla; iade dayanağı olan ihalenin iptaline dair kararın kesinleşmesi davacının taşınmazı iade ettiği tarihten daha sonra olduğu gözetildiğinde davacının alacağını da en erken taşınmazın davalı … adına tescil edildiği 03.01.2008 tarihinde isteyebileceğinden, zamanaşımı süresinin bu tarihten başlatılması gerektiği, mahkemece bu hususlar gözetilerek karar verilmesi gerektiği, kaldırma nedenine göre de tarafların sair istinaf itirazlarının bu aşamada değerlendirilmediği belirtilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN İSTİNAFA KONU KARARI
Mahkemece; Bölge Adliye Mahkemesince istinaf talebi üzerine tarafların diğer istinaf talepleri reddedilerek mahkememizce verilen kararda birleşen dava yönünden davalı … … Müdürlüğünün zaman aşımı def’i haklı görülerek birleşen dava yönünden davanın zaman aşımı nedeniyle reddinin yerinde olmadığı, olayda TBK 244 maddesi değil davanın sözleşmeden kaynaklandığı bu nedenle TBK 146 maddesinde düzenlenen 10 yıllık zaman aşımı süresinin uygulanması gerektiği, ayrıca dava dilekçesinde belirtilmeyen kalemlerin de ıslah yoluyla talep edilebileceği belirtilerek kararın kaldırılarak dosyanın mahkemeye gönderildiği, kararın kaldırılması yerine istinaf mahkemesince yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekirken iade edilmesinin kanuna uygun olmadığı,
Ayrıca dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu haline getirilmesine yasal açıdan olanak bulunmadığı, bu nedenle davacının dava dilekçesinde talep etmediği, taşınmazların alış değeri ile iade edildiği tarih arasındaki rayiç değer farkının ıslahla talebinin mümkün olmadığı, mahkemece Bölge Adliye Mahkemesi Dairesinin kaldırma kararı doğrultusunda karar verilmesi gerektiğinden bu doğrultuda davacının ıslah talebinin kabulü ile taleple bağlı kalınarak 10.000,00 TL rayiç değer farkı alacağının her iki davalıdan tahsiline, zamanaşımı süresinin dolmadığı belirtilerek davalı … … … Müdürlüğünün zamanaşımı itirazının reddi ile belirlenen tazminatın bu davalıdan da tahsiline karar vermek gerektiği belirtilerek;
-Asıl dava yönünden; 1-Davacının dava ve ıslah dilekçesinin kısmen kabulüne;
A-14.000,00 TL teminat iade bedeli faizi,
B-85.000,00 TL iade edilen taşınmaz bedelinin faizi,
C-100,00 TL iade edilen … bedeli faizi,
D-800,00 TL yargılama gideri ve vekalet ücreti masrafı,
E-10.000,00 TL taşınmaz rayiç değer farkı alacağı olmak üzere toplam 109.900,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 800,00 TL’ye dava tarihi olan 21/02/2008 tarihinden, 10.000,00 TL’ye 14/12/2012 tarihli ıslah tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Davacının davalılar aleyhine açtığı manevi tazminat talebi ile satış protokolü nedeniyle uğranılan zarara yönelik tazminat talebinin feragat nedeniyle reddine,
-Birleşen Ankara 2.ATM’nin 2014/249 esas sayılı dosyası yönünden;
1-Davacının davalılar aleyhine açtığı davanın kabulüne;
A-72.489,56 TL teminat iade bedeli faizi,
B-738.031,98 TL iade edilen taşınmaz bedelinin faizi,
C-194,12 TL iade edilen … bedeli faizi,
D-68.579,67 TL yargılama gideri ve vekalet ücreti masrafı olmak üzere toplam 879.295,33 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 68.579,67 TL’ye dava tarihi olan 02/04/2014 tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Mahkemece verilen ikinci karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran;
1-Davacı … … vekili; Müvekkili şirketçe sözleşme gereği ödenen “satış bedeli, teminat, …, taşınmaz rayiç değer farkı alacağı “ ödemelerinin, ödeme tarihinden- iade tarihine kadar işlemiş avans faizi kaybından doğan zararlar, asıl alacak niteliğinde olduğundan bu alacaklara faiz yürütülemeyeceği yönündeki mahkeme kararının kaldırılarak asıl dava ve birleşen dava tarihinden itibaren avans faizi yürütülmesine karar verilmesi gerektiği bildirilmiştir.
2-Davalı … Bankası vekili; Davacı tarafın asıl ve birleşen davada faiz alacağı talebinde bulunursa da davanın tamamının faiz alacağına ilişkin olup faiz alacağına faiz işletilmesi nin hukuken mümkün olmadığı mahkemece faiz alacağına karar verilmemesinin yerinde olduğu, ancak asıl ve birleşen davanın reddi gerektiği bildirilmiştir.
3-Davalı … vekili; Mahkeme kararı gereği ve müvekkili idare ile diğer davalı … A.Ş.’nin hiçbir kusuru olmaksızın, karşılıklı anlaşma üzerine gerçekleştirilen bu iade işlemi sonrasında davacı şirketin, haksız ve kötü niyetli olarak davayı açtığı, gerek müvekkili idare yönünden gerekse diğer davalı … A.Ş. yönünden davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği, dava konusu işlemin kendisine verilen yetki çerçevesinde … tarafından tesis edilmiş olup, bahse konu işlemler nedeniyle müvekkili idarenin hiçbir şekilde sorumlu tutulması ve borçlu olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığı, kaldı ki istinafa konu kararda belirtilenin aksine ihale sonucunu onaylayanın da müvekkili idare değil 22.06.2007 tarihli 2007/45 sayılı kararla … Kurulu olduğu, bu nedenle kendilerine herhangi bir sorumluluk yüklenemeyeceği,
-Davaya bakmaya Danıştay 13. Dairesinin görevli olduğu, davanın ticaret mahkemesinde değil asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği,
-Ortada herhangi bir haksız fiil bulunmayıp, sadece satış sözleşmesinde dayanak işlemlerin önce mahkemece yürütmenin durdurulması sonrası iptali sonucu tarafların önceden almış oldukları şeyleri karşılıklı iade etmelerini söz konusu olduğu burada tarafların iradelerini ya da fiillerinin etkili olmadığı zira mahkemece verilen karar üzerine bu olayın gerçekleştiği davacı tarafın dava açılması öncesinde her türlü hakkından feragat ettiği anapara ödemelerini faiz talep etmeksizin kayıtsız şartsız kabul ettiği 26.11.2017 tarihli cevabı ihtarda iade şartının yerine getirilmesi için 6.562.488 TL’nin kendilerine ödenmesi şartının ileri sürüldüğünü ve bu şart yerine getirildiği takdirde başkaca bir talepte bulunamayacağını net bir şekilde bildirildiğine faiz istendiğine dair herhangi bir ibare olmadığını fazlaya ilişkin hakların saklı tuttukları belirtilerek talep edebilecekleri hususunun yerinde olmadığını Borçlar Kanunu 113. maddesinin bir ve ikinci fıkrası uyarınca ihtirazi kayıt tutulmaksızın kabul etmeleri nedeniyle alacak borç ilişkisinin sona erdiğini yargılama masrafları olarak belirtilen tutarın kendi sorumluluklarında olmadığını istinafa konu karara dayanak bilirkişi raporlarının eksik incelemeye dayalı olduğunu, ihale işlemlerinin iptali aşamasında davacı tarafça yapıldığı bildirilen masrafların taraflarından talep edilemeyeceği, Bilirkişi raporunda belirtilen kira alacağının da hesaplamadan düşülmesi gerektiği, elde ettiği ve elde etmeyi ihmal ettiği gelirlerin hüküm altına alınan tutardan indirilmesi gerektiği,
-Davacı tarafın ıslah dilekçesi ile fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak taşınmazın iade edildiği tarih itibarıyla tespit olunacak rayiç değer ile satış bedeli arasındaki farkın talep edildiğini mahkemece bunun kabul edilmediği ancak istinaf mahkemesince talep edilebileceği belirtildiğinden hesaplandığı bunun da doğru olmadığı,
… harçtan muaf olduğundan aleyhine harç tahakkuk ettirilemeyeceği 4046 sayılı yasanın 27. maddesi kapsamında idarenin taraf olduğu dava ve işlerde her türlü harçtan muaf olduğunu bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, … Yasası kapsamında davacıya satılan taşınmazın tescile dayanak ihale kararının iptal edilmesi nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
1-Öncelikle davacı tarafın istinaf itirazının değerlendirilmesinde; Dosya içeriği ve toplanan delillere asıl ve birleşen dava dilekçelerine,Mahkemenin ilk kararı verilen kaldırma kararı içeriğine göre dosyanın kısaca özetlenmesinde;
Dava konusu taşınmazın İzmir’de bulunan …. katlı mağaza olup, davalı …’ye ait bu taşınmazın 30.05.2006 tarihinde … İdaresi tarafından verilen yetki ile yapılan ihale sonucu davacı şirket adına 09.08.2007 tarihinde tescil edildiği, 23.06.2007 tarihinde … Kurulunca satış onaylanarak … Gazetede yayımlandığı, dava dışı üçüncü kişi tarafından ihalenin iptali istemi ile 21.06.2006 tarihinde Danıştayda dava açıldığı, Danıştay tarafından 12.09.2007 tarihinde yürütmenin durdurulması karar verildiği, davalı kurum tarafından 02.11.2007 tarihli yazı ile yürütmenin durdurulması kararının 12.11.2007 tarihinde davacıya bildirildiği ve taşınmazın davalı TDI adına tescilinin istendiği, bunun üzerine davacı tarafça 03.01.2008 tarihinde taşınmazın davalı adına iade edilerek tescil edildiği,Danıştay tarafından ihalenin iptaline dair verilen kararın 23.02.2010 tarihli olup kararın 17.10.2012 tarihinde kesinleştiği, davacı tarafça ihale öncesi yatırılan bedellerin 196.800,0 TL teminat bedelinin ve 6.363. 200,0 TL satış bedelinin 03.01.2008 tarihinde davacıya iade edildiği, 2.488,0 TL … ödemesinin de 07.02 2008 tarihinde davacıya iade edildiği hususlarının ihtilafsız olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı asıl ve birleşen dava ile tarafına ödenen bu bedellerin paranın davacı tarafça ödendiği tarihten davalı tarafça iade tarihine kadar işlemiş avans faizinin hesap edilerek bu tutarların faizi ile birlikte tahsili ile ihalenin iptali davası sürecinde davacı tarafça yapılan yargılama masrafları ve giderlerin talep edildiği, davacı tarafın dava dilekçelerinde taşınmazın ihalenin iptali sonucu mülkiyetini kaybetmeleri nedeniyle uğramış olduğu zararların tazminine yönelik olarak eldeki davayı açtığı görülmektedir.
Davacı tarafın ödenen bedellerin işlemiş faizini davanın konusu yaptığı gözetildiğinde bu bedellerin tahsiline ilişkin kararda yeniden faiz uygulanmasına karar verilemez. Zira 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun “Ticari işlerde faiz” ana başlıklı “Oran serbestisi ve bileşik faizin şartları” alt başlıklı 8.maddesinde; “(1) Ticari işlerde faiz oranı serbestçe belirlenir.(2) Üç aydan aşağı olmamak üzere, faizin anaparaya eklenerek birlikte tekrar faiz yürütülmesi şartı, yalnız cari hesaplarla her iki taraf bakımından da ticari iş niteliğinde olan ödünç sözleşmelerinde geçerlidir. Şu şartla ki, bu fıkra, sözleşenleri tacir olmayanlara uygulanmaz. (3) Tüketicinin korunmasına ilişkin hükümler saklıdır.(4) Bu maddenin ikinci ve üçüncü fıkralarına aykırı olarak işletilen faiz yok hükmündedir.”
Öte yandan 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren TBK’nin 121.maddesi; “Faiz veya irat borcunu ya da bağışladığı bir miktar parayı ödemekte temerrüde düşen borçlu, icra takibine girişildiği veya dava açıldığı günden başlayarak, temerrüt faizi ödemekle yükümlüdür. Buna aykırı olarak yapılan anlaşmalar, ceza koşulu hükümlerine tabi olur. Temerrüt faizine, ayrıca temerrüt faizi yürütülemez.”
Asıl dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nin “geçmiş günler faizi” başlıklı madde 103; “Bir miktar paranın tediyesinden temerrüt eden borçlu mukavele ile daha az bir faiz tayin edilmiş olsa bile geçmiş günler için senevi yüzde beş hesabiyle faiz tediyesine mecburdur. Akitte doğrudan doğruya veya taksite raptedilmiş komüsyon şeklinde yüzde beşten ziyade bir faiz şart edilmiş ise bu faizde temerrüt eden borçludan istenebilir.”;
Madde 104; “Faiz veya mütedahil iratların yahut hibe ettiği bir miktar paranın tediyesinden temerrüt eden borçlu bunlar için geçmiş günler faizini ancak icraya veya mahkemeye müracaat gününden itibaren tediyeye mecburdur. Bunun aksine olan her şart, cezai şart hakkındaki hükümlere tevfikan takdir olunur. Geçmiş günler faizinin tediyesinde temerrüt sebebi ile faiz yürütülemez.”
Somut olayda, dava ödenen bedellerin rücuuna ilişkin olmayıp, ilk kez geçmiş günler faizi,yani işlemiş faiz talep edildiğinden faize faiz işletilemeyeceğine dair mahkeme kararı yerindedir. Davacı vekili istinaf itirazında talepte bulunulan diğer kalemlerin de faiziyle tahsili gerektiği belirtilmiş ise de bu taleplerin işlemiş faiz talebi olduğu gözetilerek faize faize uygulama yasağı ve yukarıda açıklanan nedenle mahkemece işlemiş faiz taleplerine faiz uygulaması isteminin reddine karar verilmesi doğru olmuştur. Davacı vekilinin istinaf itirazı yerinde olmadığından başvurusunun HMK’nin 353/1.b.1.maddesi gereğince esastan reddi gerekmiştir.
2- Davalı … vekili ve … … İdaresi vekilinin istinaf itirazına gelince;
İlk derece mahkemesi tarafından da belirtildiği üzere her ne kadar … İdaresi vekili tarafından davanın idari yargıda görülmesi gerektiği ileri sürülmüşse de dairemizce verilen kaldırma kararında da belirtildiği gibi taraflardan … ve davacı ticari şirket olup Ticaret Kanunu kapsamında davalarının ticaret mahkemesinde görülecektir. Davalı … ise tacir değildir. … uygulamalarına ilişkin idari davaların, ilk derece mahkemesi olarak Danıştayda görüleceği 4046 sayılı Uygulamaları Hakkında Kanunun 27.maddesinde belirtilmiştir. Somut olayda ise dava … evresi ile ilgili değildir. Bu nedenle davada adli yargının görevli olduğu ve ticaret mahkemesince davaya bakılması yerinde olduğundan Dairece ilk kararda da belirtildiği üzere davalı … İdaresinin bu yöne ilişkin istinaf itirazı yerinde değildir.
Davalı … AŞ vekilinin asıl dava ıslahı ve birleşen dava yönünden zamanaşımı definde bulunduğu; davalı … vekilinin ise asıl davada ve 2012 yılında yapılan ıslaha karşı zamanaşımı definde bulunduğu, 2014 yılında açılan bakiye alacaklara ilişkin birleşen davada ise açıkça zamanaşımı definde bulunmadığı gibi sonrasında 2016 yılında sunduğu zamanaşımı savunmasına da davacı açıkça savunmanın genişletilmesi yönünden muvafakat etmemiştir. Kaldı ki Dairece verilen ilk kararda gerekçelendirildiği üzere taraflar arasındaki ilişki bir satım ilişkisi olup, başlangıçta geçerli olarak sözleşme kurulmuş ancak sonradan ihalenin iptali üzerine taşınmaz iade edilmek zorunda kalındığından, 818 sayılı B.K’nun 125. Maddesi (ve 6098 sayılı TBK’nin 146.maddesi) uyarınca 10 yıllık zamaaşımına tabi olduğu (Yargıtay 13.HD 22.9.2008 T, 2008/3712 E, 2008/10883 K), bu nedenle birleşen dava tarihi olan 02.04.2014 tarihi itibariyle zamanaşımı da dolmamıştır. Açıklanan nedenlerle davalı … İdaresinin birleşen davada zamanaşımı define dair istinaf itirazı da yerinde değildir.
Davacı vekilinin taşınmazların rayiç bedel farkına dair taleplerinin, asıl dava dilekçesinde bulunmadığı ve bu nedenle kısmi ıslahla talep edilemeyeceği gerekçesiyle bu istemin reddine yönelik istinaf itirazı Dairece verilen kaldırma kararında belirtilen gerekçelerle davacı tarafın ihalenin iptaline dair açılan idari davada yürütmenin durdurulması kararı üzerine taşınmazı idarenin talebiyle iade etmiş olması nedeniyle zarara uğradığı belirtilerek açmış olduğu bu davada talep sonuçlarına iade tarihindeki taşınmazın rayiç bedel farkını ıslahen ekleyebileceği belirtildiğinden, bilirkişi tarafından hesaplanan tutardan davacının talebine konu miktar olan 10.000,0TL’ye hükmedilmiş olması doğru olmuştur. Davalı yanın buna yönelik istinaf itirazı da yerinde değildir.
Yine Dairece verilen ilk istinaf incelemesi sonucu verilen kaldırma kararında da belirtildiği üzere davacı taraf ihale edilen taşınmaz nedeniyle ödenen bedelleri iade almışsa da en son 26.11.2007 tarihli davacı tarafça gönderilen ihtarnamede fazla haklarını saklı tutarak bu bedellerin iadesini istemekle ve bu bedellerin sonrasında 03.01.2008 ve 07.02.2008 tarihinde iade edilmiş olması nedeniyle eldeki davayı açabilecektir.
Yapılan araştırma sonucu davacı tarafça dava konusu taşınmazdan fiilen kira geliri elde edildiği de kanıtlanamadığından davalı yanın bu bedellerin hesaplanan tutardan indirilmesi gerektiğine dair istinaf itirazlarının da reddi gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle davalı … vekilinin tüm istinaf itirazlarının HMK’nin 353/1.b.1.maddesi uyarınca esastan reddi
ve davalı … vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki itirazlarının reddi gerekmiştir.
3-Davalı … … İdaresi vekilinin harca yönelik istinaf itirazının incelenmesinde; Mahkemece “3- Maddi tazminat yönünden alınması gerekli 7.507,27 TL harçtan peşin alınan 1.687,50 TL ve ıslah harcı 148,50 TL olmak üzere toplam 1.836,00 TL harçtan mahsubu ile eksik kalan 5.671,27 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından peşin yatırılan 14,00 TL nispi harç ile 1.687,50 TL başvuru harcı ve 148,50 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 1.850,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,” şeklinde karar verilmiştir.
Ne var ki 4046 sayılı … Uygulamaları Hakkında Kanunun “Muafiyet” başlıklı 27.maddesi; “a) Bu Kanun hükümleri gereğince yapılacak … uygulamalarına ilişkin işlemler (danışmanlık hizmet alımları ile nihai devir işlemlerine ilişkin sözleşmeler dâhil) Katma Değer vergisi hariç her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır. İdarenin taraf olduğu dava ve takiplerde, İdare her türlü harçtan muaftır. … uygulamalarına ilişkin idari davalar, ilk derece mahkemesi olarak Danıştayda görülür. ” hükmü bulunmaktadır.
Öyle ise mahkemece 4046 sayılı … Uygulamaları Hakkında Kanun’un 27/a maddesi gereğince idarenin taraf olduğu dava ve takiplerde idare her türlü harçtan muaf olduğundan …ndan harç alınması doğru olmamıştır. Davalı idarenin buna yönelik istinaf itirazı yerinde olup davalı … vekilinin istinaf başvurusunun bu yönden kabulü ile HMK’nin 353/1.b.2.maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince verilen kararın düzeltilerek yeniden esas hakkında karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Yukarıda 1 ve 2 nolu bentlerde gösterilen nedenlerle davacı vekili ile davalı … vekilinin tüm, davalı … vekilinin sair istinaf itirazlarının HMK’nin 353/1.b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Yukarıda 3 nolu bentte gösterilen nedenle davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/54 Esas, 2021/314 Karar ve 21/04/2021 tarihli kararının HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince DÜZELTİLEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE,
2-Asıl dava yönünden;
1-Davacının dava ve ıslah dilekçesinin kısmen kabulüne;
A-14.000,00 TL teminat iade bedeli faizi,
B-85.000,00 TL iade edilen taşınmaz bedelinin faizi,
C-100,00 TL iade edilen … bedeli faizi,
D-800,00 TL yargılama gideri ve vekalet ücreti masrafı
E-10.000,00 TL taşınmaz rayiç değer farkı alacağı olmak üzere toplam 109.900,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 800,00 TL’ye dava tarihi olan 21/02/2008 tarihinden, 10.000,00 TL’ye 14/12/2012 tarihli ıslah tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Davacının davalılar aleyhine açtığı manevi tazminat talebi ile satış protokolü nedeniyle uğranılan zarara yönelik tazminat talebinin FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
3- Maddi tazminat yönünden alınması gerekli 7.507,27 TL harçtan peşin alınan 1.687,50 TL ve ıslah harcı 148,50 TL olmak üzere toplam 1.836,00 TL harçtan mahsubu ile eksik kalan 5.671,27 TL harcın davalı … AŞ’den tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Reddedilen manevi tazminat yönünden alınması gerekli 59,30 TL red harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından peşin yatırılan 14,00 TL nispi harç ile 1.687,50 TL başvuru harcı ve 148,50 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 1.850,00 TL’nin davalı … AŞ’den tahsili ile davacıya ödenmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 2.144,33 TL tebligat posta gideri ve 12.050,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 14.194,33 TL yargılama giderinden red ve kabul oranına göre hesaplanan 14.181,43 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T.uyarınca 14.390,50 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
8-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden, maddi tazminat yönünden reddedilen kısım üzerinden A.A.Ü.T.13/2 maddesi uyarınca hesaplanan 100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine,
9-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden, manevi tazminat yönünden reddedilen kısım üzerinden A.A.Ü.T. maddesi uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine,
10-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde YATIRANA İADESİNE,
Birleşen Ankara 2.ATM’nin 2014/249 esas sayılı dosyası yönünden;
1-Davacının davalılar aleyhine açtığı davanın kabulüne;
A-72.489,56 TL teminat iade bedeli faizi,
B-738.031,98 TL iade edilen taşınmaz bedelinin faizi,
C-194,12 TL iade edilen … bedeli faizi,
D-68.579,67 TL yargılama gideri ve vekalet ücreti masrafı olmak üzere toplam 879.295,33 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 68.579,67 TL’ye dava tarihi olan 02/04/2014 tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine,
2-Alınması gerekli 60.064,66 TL harçtan peşin alınan 15.016,20 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 45.048,46 TL harcın davalı … AŞ’den tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından peşin yatırılan 25,20 TL nispi harç ile 15.016,20 TL başvuru harcının toplamı olan 15.041,40 TL’nin davalı … AŞ’den tahsili ile davacıya ödenmesine,
4-Birleşen dosya yönünden yapılmış ayrı bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde YATIRANA İADESİNE,
6-Davacı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T.uyarınca 61.014,77 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
İstinaf aşamasında yapılan harç ve masraflar yönünden ;
3-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 80,70TL istinaf karar ve ilam harcından istinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafça peşin ödenen 59,30TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 21,40TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
4-İstinaf eden davalı … AŞ den Harçlar Kanunu … Tebliği eki (1) sayılı tarifenin A-III-1-e uyarınca işin esası ile ilgili olduğundan alınması gereken toplam 67.571,93TL harçtan peşin alınan istinaf karar harcının düşülmesi ile bakiye 826,08TL istinaf karar ve ilam harcının davalı … AŞ’den alınarak Hazineye irat kaydına,
5-Davalı … 4046 sayılı … Uygulamaları Hakkında Kanunun 27/a maddesi uyarınca harçtan muaf olduğundan harç konusunda karar vermeye yer olmadığına,
6-İstinaf eden taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin takdiren üzerlerinde bırakılmasına,
7-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
8-HMK’nun 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
9-Karar tebliğinin Dairece yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere, 21/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”