Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2021/116 E. 2023/671 K. 08.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/116 – 2023/671

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2021/116 (KABUL KALDIRMA)
KARAR NO : 2023/671

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/10/2020
ESAS-KARAR NO : 2019/474 E 2020/528 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 08/05/2023
YAZILDIĞI TARİH : 31/05/2023

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkilinin satım sözleşmesini konu alan faturadan bakiye kalan alacağının tahsili amacıyla Ankara 27. İcra Müdürlüğü’nün 2019/9627 E. sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibi yaptığını, davalının haksız itirazı ile takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına ve müvekkili lehine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, davacı ile davalı arasında maden ticaretinden kaynaklanan alacağın davalı şirket tarafından ödenmiş olduğunu, davacının davalı şirketten herhangi bir alacağının bulunmadığını, dava konusu 27.05.2018 tarih ve … nolu 121.034,44 TL tutarlı faturanın davalı ile davacı arasındaki maden ticaretine ilişkin olduğunu, bu fatura haricinde davacı ile davalı arasında herhangi bir fatura bulunmadığını, davacının, takibe konu faturanın 28.614,15 TL lik kısmını Ankara 5.İcra Müdürlüğü’nün 2018/12011 esas sayılı icra dosyası ile takip başlattığını ve bu faturanın ferileriyle birlikte müvekkili tarafından ödenerek dosyanın sona erdiğini, dava konusu fatura içeriğinin Amasya’dan Mersin’e teslimi gerekirken ve söz konusu teslime ilişkin nakliye bedeli de davacı yanca ödenmesi gerekirken davacının nakliye bedelini ödemediğini ve 46.648,26 TL tutarında nakliye bedelinin müvekkili tarafından ödendiğini, yine fatura bedeline karşı müvekkilinin … hesabından davacıya 12.04.2018 tarihinde 30.000,00 TL, 08.06.2018 tarihinde 10.000,00 TL ve … ait 20.06.2018 keşide tarihli …. A.Ş. nce düzenlenip … isimli kişiye verilmiş olan müşteri çeki cirolanarak davacıya teslim edildiğini, müvekkili ile davacı arasında takip konusu fatura haricinde hiçbir ticari ilişki mevcut olmadığını, söz konusu fatura bedelinin de müvekkili tarafından davacıya ödenmiş olduğundan davacının icra takibinin ve akabinde açtığı itirazın iptali davasının haksız ve mesnetsiz olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, davalı yanca sunulan ödeme belgelerinde faturaya ilişkin herhangi bir açıklama bulunmadığı, zaten faturaya ilişkin borcun da kısmen takibe konu edilmiş olması bir kısım ödemenin mahsup edildiği, takibin borçla uyumlu olduğu belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf eden-davalı vekili tarafından;
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun yeterli araştırma ve incelemeyi içermediği, sadece müvekkiline ait ticari defter ve kayıtların incelendiği, davacı yana ait ticari defter ve kayıtlar incelenmeksizin eksik inceleme ile hüküm tesis edilmesinin doğru olmadığı, davacı yanın ticari defterlerinin incelenmesi halinde ödeme iddiasının ortaya çıkacağı bildirilerek başvurulmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık taraflar arasındaki satım sözleşmesine konu emtiaların teslimi ve bedelinin ödenmesi noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, satım sözleşmesini konu alan faturadan kaynaklanan alacağın tahsili talebi ile başlatılan takibe itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Ankara 27. İcra Müdürlüğü’nün 2019/9627 Esas sayılı icra takibi dosyası fotokopisinin incelenmesinden davacı tarafından davalı aleyhine 92.420,29 TL asıl alacak, 19.478,52 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 111.898,81 TL alacağın tahsili talebi ile icra takibi yapıldığı, takibe süresi içerisinde iş bu itirazın iptali davasının açıldığı, dava dilekçesinde harca esas değer olarak asıl alacak gösterildiği, neticei talep bölümünde itirazın iptali talep edilmiş ise de mahkemece harca esas değer üzerinden davanın tam kabulüne karar verildiği, işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı gerekçeli kararda belirtilmesine karşın yalnızca davalı yanca kararın istinaf edildiği anlaşıldığından davacının talebinin sadece asıl alacağın itirazının iptali olarak yorumlanması nedeniyle harç eksikiği üzerinde durulmamıştır.
Davacı yanca dava dilekçesinde faturadan kaynaklanan alacağın tahsilinin talep edildiği icra dosyasına davalı yanın itirazı üzerine takibin durduğundan ve borcun ödenmediğinden bahisle iş bu itirazın iptali davası açılmış olup, davalı yanca ödeme savunmasında bulunulmuştur. İspat yükü davalı üzerinde olup, ödeme iddiasının usulüne uygun delillerle davalı yanca ispat edilmesi gerekmektedir.
Davacı yanca dava dilekçesinin deliller bölümünde her iki tarafın ticari defterlerine delil olarak dayanılmış olup, yine süresi içerisinde verilen cevap dilekçesinde de davalı yanca ticari defterlere delil olarak dayanılmıştır.
Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunun incelenmesinden davalıya ait ticari kayıtlar üzerinde inceleme yapıldığı, ancak davacı yana ait ticari defterlerin şehir dışında bulunması nedeniyle incelenemediği, uyuşmazlığın çözümünün her iki yanın ticari defterlerinin incelenmesi sonucunda ortaya konulabileceği, sunulan kayıtların yeterli olmadığı hususu bildirilerek rapor tanzim edildiği anlaşılmıştır.
Bilirkişi raporuna karşı davalı yanca süresinde itiraz edilmiştir.
Davanın açıldığı tarihte ve yargılama sırasında yürürlükte bulunan HMK’nın “Tarafın belgeyi ibraz etmemesi” başlıklı 220. maddesi;
(1) İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir.
(2) Mahkemece, ibrazı istenen belgenin elinde bulunduğunu inkâr eden tarafa, böyle bir belgenin elinde bulunmadığına, özenle aradığı hâlde bulamadığına ve nerede olduğunu da bilmediğine ilişkin yemin teklif edilir.
(3) Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir.” hükmünü içermektedir.
“Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması” başlıklı 222. maddesi ise;
“(1)Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2)Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3)İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4)Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5)Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır” şeklindedir.
Davalı, icra takibine dayanak yapılan fatura bedelini ödediğini ispatlamak zorunda olup, taraflarca ticari defterlere delil olarak dayanılmıştır. Mahkemece her iki yana da ticari defterlerini incelemeye ibraz etmesi ya da bulunduğu yeri bildirmesi için süre verilmemiş, başka bir mahkemede dosyası bulunan davalı yan ticari defterleri incelenmek suretiyle iş bu karar tesis edilmiştir. Öncelikle mahkemece her iki yana da ticari defterlerini ibraz etmesi için süre verilmesi, davacı ticari defterlerinin bilirkişinin tespitinde olduğu gibi şehir dışında olduğunun bildirilmesi halinde mahal mahkemesine talimat yazılarak, ticari defterlerinin incelenmesi için süre içeren tebligatın çıkarılması ve sonrasında bilirkişi incelemesi yapılmasının istenmesi, uyuşmazlık yönünden denetime ve hüküm kurmaya elverişli bir rapor alındıktan sonra taraf defterlerinin karşılıklı incelenmesi için ek rapor alındıktan sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi yerinde değildir.
Bu durumda, tarafların tüm iddiaları ve savunmaları üzerinde durularak delilleri toplanmak suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, dava dosyasının kapsamı ile mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri birlikte değerlendirildiğinde; mahkemenin hüküm kurmasını sağlayacak olan tüm esaslı delillerin toplanmamış, mahkemece değerlendirilmemiş olması nedeniyle, davalı yanın istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerden ötürü kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a-6.maddesi uyarınca kaldırılmasına ve dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Ankara 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/474 Esas, 2020/528 Karar ve 15/10/2020 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde davalıya İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 362/1-g maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 08/05/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan
e-imzalıdır
Üye
e-imzalıdır
Üye
e-imzalıdır
Katip
e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”