Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2021/1125 E. 2022/240 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I


MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/10/2018
ESAS-KARAR NO …..
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 03/03/2022
YAZILDIĞI TARİH : 30/03/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkili aleyhine davalı tarafından Ankara 27. İcra Müdürlüğü’nün 2014/23190 Esas sayılı icra takibinin başlatıldığını, takibe dayanak bonolar altındaki avalist imzalarının müvekkiline ait olmadığını belirterek müvekkilinin icra takibi ve bonolar nedeni ile davalıya borçlu olmadığının tespitine, kötüniyet tazminatının davalıdan alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, söz konusu icra takibine konu senetlerin Altındağ 2. Noterliği’nin 24.04.2014 tarih, …. yevmiye nolu, 30.04.2014 tarih …. yevmiye nolu, 14.05.2014 tarih, … yevmiye nolu ve 11.06.2014 tarih … yevmiye nolu ödememe protestoları ile protestoya uğradığını, ancak davacı tarafından herhangi bir itirazda bulunulmadığını, bunun üzerine Ankara 27. İcra Müdürlüğü’nün 2014/23190 E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ödeme emri ve bono örneklerinin davacı tarafa bizzat tebliğ edildiğini, davacının menfi tespit ve istirdat talebi ile imza itirazının zamanaşımına uğradığını, takip borçluları ile 2009 yılından süre gelen ticari ilişkilerinin bulunduğunu, davacı tarafından biriken borçlara mukabil tanzim edilen 29 adet toplam 800.000,00 TL sıralı bononun teslim edildiğini, ödenmeyen 480.000,00 TL tutarında 16 adet bononun icra takibine konu edildiğini, taraflar arasında süregelen ilişki boyunca bir çok bononun benzer imza silsileleri ile tanzim edilip itiraz olmaksızın ödendiğini ve bu durumunda ticari defterlerde görülebileceğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, takibe dayanak bonolar altındaki avalist imzasının davacıya ait olmadığı, taraflar arasında daha önceden benzer durumdaki bir senedin borçlu tarafından kabul edilerek borcun ödenmiş olması örnek alınarak bu durumun dava konusu senetlere de teşmil edilmesi olanaklı olmadığı belirtilerek davanın kabulüne, koşulları oluşmadığından kötüniyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf eden-davalı vekili tarafından;
Ödeme emri ve bono örneklerinin bizzat davacıya tebliğ edildiği, tanzim tarihinden dava tarihine kadar imzaya herhangi bir itirazın ileri sürülmediği, davacı tarafından herhangi bir yetkilendirme olmamasına rağmen şifahi yetki ile davacı adına oğlu tarafından imza atıldığı, bu minvalde taraflar arasında ödenmiş başka çek ve bonoların olduğu, bu durumun taraflar arasında bir teamül haline geldiği bildirilerek başvurulmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık takibe dayanak bonolar altındaki avalist imzalarının davacıya ait olup olmadığı ve bu definin davalıya karşı ileri sürülüp sürülemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, kambiyo senedindeki imza inkarına dayalı olarak açılan menfi tespit davasıdır.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Davacı tarafça dava dilekçesinde dava konusu bonolarda ve bonoların takibe konulduğu takipten dolayı borçlu olunmadığının tespiti talep edilmiş olup, takip talebinde davalı yanca talep edilen alacağın 507.476,71 TL olduğu, mahkemece bonoların toplam bedeli olan 480.000,00 TL üzerinden davanın görüldüğü ve sonuçlandırıldığı anlaşılmıştır.
Davanın açılması nedeniyle alınacak yargı harçlarının türü, ödeme yeri, zamanı ve usulü 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 27 ve devamı maddeleri ile bağlı tarifede gösterilmiştir.
Harcın eksik yatırılması halinde yapılacak işlemler ve izlenecek yol ile harcın yatırılmaması ve yaptırımı aynı Kanun’un 27 ve 32. maddelerinde belirtilmiştir. 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 27. maddesinin son fıkrası hükmüne göre harç peşin veya süresinde ödenmemiş ise müteakip işlemlere ancak harç ödendikten sonra devam olunacağı vurgulanmış ve 30. maddede de yargılama sırasında tespit olunan değerin dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa yalnız o oturum için yargılamaya devam olunacağı, takip eden oturum gününe kadar noksan değer üzerinden harç tamamlanmadıkça davaya devam olunamayacağı, HUMK’nun 409. maddesinde (6100 sayılı HMK’nın md. 150) gösterilen süre içerisinde dosyanın işleme konulmasının eksik harcın ödenmesine bağlı olduğu açıklanmıştır. Bu hükümlerle eksik harcın tamamlatılmasına ilişkin özel bir düzenleme getirilmiştir.
Bu durumda mahkemece, anılan yasal düzenlemeler gözetilerek, davacı yanca takipten borçlu olunmadığının tespiti talep edildiğinden 507.476,71 TL üzerinden eksik harcın tamamlatılmaması halinde, HMK’nın 150.maddesi hükmü uyarınca dava dosyasının işlemden kaldırılması, bu maddede öngörülen süre içerisinde harcı yatırılmak suretiyle dava dosyasının yenilenmesi halinde davaya kaldığı yerden devam edilmesi, üç aylık süre içerisinde harç yatırılmak suretiyle dava yenilenmediği takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekmektedir.
Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, ilk derece mahkemesi tarafından yargı harçları ikmal edilmeden hüküm kurulması hali, HMK’nun 355. maddesi gereğince kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle resen incelenerek Aynı Kanunun 353/1. fıkra (a-4) maddesinde yer alan “diğer dava şartlarına aykırılık bulunması” şeklindeki düzenleme gereğince, yargı harçlarının ikmali için ilk derece mahkemesi kararının esası incelenmeden kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi, 2016/70Esas, 2018/722Karar sayılı ve 03/10/2018 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-4.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde davalıya İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 03/03/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

….
NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”