Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/984 E. 2023/265 K. 27.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/984 – 2023/265

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2020/984 ( KABUL-DÜZELTİLEREK YENİDEN
KARAR NO : 2023/265 ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİ)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/03/2020
ESAS NO : 2017/614 E 2020/197 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 27/02/2023
YAZILDIĞI TARİH : 27/03/2023

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, … … no.lu 30.12.2015 ödeme tarihli, 100.000,00 TL bedelli çekin …. Şti. tarafından keşide edildiğini, …A.Ş. tarafından ciro edilerek …. A.Ş.’ye verildiğini, söz konusu şirkette müvekkili davacı tarafa olan borcuna istinaden çeki müvekkili davacıya ciroladığını, cirantalardan biri olan ve dava konusu çeki müvekkili davacıya cirolayan …. A.Ş.’nin iflas erteleme davası açtığını, Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/240 Esas sayılı dosyası ile kabul edilnıiş 09.05.2014 tarihli tedbir karanının A maddesinin a fıkrasınca “İİK 79/b gereği açılan takiplerin durdurulmasına ve yeni takip yapılmamasına” karar verildiğini, söz konusu ihtiyati tedbir kararının halen geçerli olduğu için söz konusu şirkete karşı takibe geçilemediğini, davalı tarafından müvekkiline icra takibinden önce dava konusu çek ile ilgili olarak 3 kalem halinde ödeme yapıldığını, kalan bedelin ödenmemesi üzerine müvekkili tarafından davalı aleyhine Ankara 8. İcra Müdürlüğü’nün 2016/24194 E. sayılı dosyası ile genel haciz yoluyla icra takibi yaptığını, davalının haksız itirazı ile takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline ve müvekkili lehine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, müvekkili ile davacı taraf arasında herhangi bir ticari ilişkinin bulunmadığını, müvekkili tarafından davacıya düzenlenmiş çek bulunmadığını, ancak davacı tarafın dava dilekçesinde çekle ilgili bir kısım açıklamalarda bulunduğunu, bu açıklamalardan hareketle iddia edilen çekin kambiyo vasfında olmadığını, müvekkiline yönelik de usulüne uygun bir kambiyo takibi yapılamadığını, ciro silsilesinin de bozulduğunu, çünkü yine davacının iddiasıyla hareket edildiğinde hakkında tedbir olan şirket yetkilisi tarafindan yapılan borçlandırıcı işlemin kabul görmeyeceğinin aşikar olduğunu, ayrıca keşideci ve diğer cirantalara karşı takip ve dava yoluna başvurulmadan doğrudan müvekkiline dava açmanın hukuka aykırı olduğunu, alacaklı olduğunu iddia eden tarafın bu durumu ispatla külfetli olduğunu, davacı tarafça talep edilen faiz türü ve işlemiş faiz miktarının çok fahiş olduğunu ve reddi gerektiğini, temerrüt koşullan oluşmadığından işlemiş faiz talep edilemeyeceğini bildirerek davanın reddini istemiştir
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, ilamsız icra takibine konu edilen çekin kambiyo senedi vasfını yitirdiği, kısmi ödemenin çek borcunun tamamını kabul anlamına gelmeyeceği, bahse konu çek nedeniyle davacıya yapılan 25.000,00 TL ödeme dışında bakiye kalan tutar bakımından temel ilişkiyi ispat yükü altında bulunan davacı tarafından davanın ispat edilemediği belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf eden-davacı vekili tarafından;
Davalı yan ticari kayıtlarının gerçek durumu yansıtmadığı, çekin bir kısmı için icra takip tarihinden önce ödeme yapılarak çek borcunun kabul edildiği, sonrasında ise müvekkilinin oyalandığı, davalı yanın bu dosya dışında da müvekkiline başka borçları olduğu, haciz baskısı altında ödeme yapıldığının kabul edilemeyeceği, zira henüz takip başlatılmadığı, müvekkilinin ticari defterlerinde çekler için yapılan ödemelerin kaydedildiği, davanın reddi kararının yerinde olmadığı bildirilerek başvurulmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık ilamsız icra takibine konu edilen çek nedeniyle davacının alacaklı olup olmadığı ve alacağın kapsamı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, kambiyo senedinden kaynaklanan alacağın tahsili talebi ile başlatılan takibe itiraz edilmesi üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Ankara 8. İcra Müdürlüğü’nün 2016/24194 Esas sayılı icra dosyasının incelenmesinden, davacı tarafından davalı aleyhine 28/12/2016 tarihinde başlatılan ilamsız icra takibinde 72.500,00 TL asıl alacak, 7.591,64 TL işlenmiş faiz olmak üzere toplam 80.091,64 TL istendiği, takibin dayanağının 30.12.2015 tarihli 100.000,00 TL bedelli çekten ödenmeyen kısım olan 72.500,00 TL tutarındaki alacağı olduğu, ödeme emrinin davalıya 02.01.2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalının 09.01.2017 tarihinde borca, faize ve tüm fer’ilerine itiraz etmesi üzerine takibin durdurulduğu, davacının yasal süresi içerisinde itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır.
Dava dilekçesinde harca esas değer olarak 72.500,00 TL gösterilmiş ise de davacının talebinin asıl alacak ve işlemiş faize yönelik itirazın iptaline ilişkin olduğu, mahkemece işlemiş faize yönelik eksik harca ilişkin HK 32. maddesi uyarınca işlem yapılmaksızın davaya devam edilerek esas hakkında hüküm tesis edilmesi doğru değildir.
Dosyaya kazandırılan davacı banka hesap ekstresi ve davalı ve davacı tarafın ticari defterlerinin incelenmesi sırasında davalı taraf çalışanları olduğu tespit edilen … tarafından takip konusu yapılan bu çeke mahsuben 25.000,00 TL ödeme yapıldığının tespit edilmiştir.
Dosya kapsamında fotokopisi bulunan … A.Ş. … Şubesine ait … numaralı 30/12/2015 ödeme tarihli 100.000,00 TL bedelli çek fotokopisinin incelenmesinden, keşidecinin …. Şti. olduğu, davalı tarafından ciro edilerek dava dışı …. A.Ş.’ye verildiği, 04/01/2016 tarihinde bankaya ibraz edildiği, karşılığının bulunmadığına dair kaşe vurulmuş olduğu anlaşılmıştır.
Her ne kadar mahkemece dava konusu çekin kambiyo vasfına haiz olmadığı gerekçesine dayanılmış ise de çekin süresi içerisinde bankaya ibraz edildiği kambiyo vasfını yitirmediği, yine takip tarihi itibariyle henüz zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmaktadır. Ancak davacı yanca kambiyo takibi yerine genel haciz yoluyla takip talep edilmiş olup, davacının kambiyo senetlerine mahsus takip yolunun kendisine sağladığı avantajlardan yararlanmak istemeyerek genel haciz yoluyla icra takibi yapmasına bir engel bulunmadığı gibi, kambiyo vasfını yitirmemiş bir çekin genel haciz yoluyla icra takibine konu edilmesi de takip dayanağı belgenin kambiyo vasfına halel getirmeyecektir.
Kaldı ki, davalı çekteki imzaya itiraz etmemiş olup, kendisinden sonra gelen cirantanın imzasının sıhhatine itiraz ettiği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. TTK’nın 677. maddesinde düzenlenen imzaların istiklali prensibine göre çek üzerindeki imzaların geçersizliği diğer imzaların geçerliliğini etkilemez. Buna göre, davalının kendi imzası dışındaki imzaların geçersizliğini ileri süremeyeceğinden geçerli bir ciro silsilesine göre çeke hamil olan davacının yetkili hamil olduğunun kabulü gerekir.
Mahkemece açıklanan bu yönler gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
Açıklanan bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nin 353/1.b.2.maddesi uyarınca düzeltilerek yeniden esas hakkında karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/614 2020/197 12/03/2020 kararının HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince DÜZELTİLEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE,
3-a)Davanın kabulü ile
Ankara 8. İcra Dairesinin 2016/24194 Esas sayılı dosyasında yapılan takibe itirazın iptali ile, takibin 72.500,00 TL asıl alacak, 7.591,64 TL işlemiş faiz olmak üzere takip talepnamesindeki koşullarla devamına,
b)Kabul edilen miktarın %20’si olan 16.018,32 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
c)Harçlar Kanunu gereğince, alınması gereken 5.471,06TL nispi karar ve ilam harcından, peşin alınan 837,66 TL nin mahsubu ile bakiye 4.633,40 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
d)Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, davacı yararına kabul miktarına göre hesaplanan 12.814,66 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
e)Davacı tarafça yatırılan 837,66TL peşin harç, 31,40TL başvuru harç, icra dosyasına yatırılan 400,46 TL peşin harç olmak üzere toplamı 1.269,52 TL harç gideri ile posta müzekkere ve bilirkişi ücretinden oluşan 731,30TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
f)Taraflarca yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
İstinaf aşamasında yapılan harç masraf yönünden
4-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-HMK’nun 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
7-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nin 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere 27/02/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”