Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/954 E. 2022/1839 K. 23.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/954 – 2022/1839

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2020/954 (ESASTAN RET )
KARAR NO : 2022/1839

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/02/2020
ESAS-KARAR NO : 2018/613 E 2020/163 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Sözleşmenin Uyarlanması
KARAR TARİHİ : 23/12/2022
YAZILDIĞI TARİH : 23/12/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında “1000 KVA 31,5/0,4 KV … İzolatör” satışına yönelik 11/04/2018 tarihli sözleşme imzalandığını, sözleşmenin 4. maddesi ile sözleşme bedeli olan KDV dahil 34.971,66 USD, 3. maddede belirtilen malzemelerin müvekkilinin Adana fabrikasına tam, eksiksiz ve hasarsız teslimini takiben düzenlenecek sevk irsaliyesi ve faturanın tebliğinden itibaren 90 gün içerisinde ödemenin yapılacağının kararlaştırıldığını, ödeme tarihinde döviz kurunun beklenmedik artması sebebiyle sözleşme ile belirlenen TL hesabına 31/08/2018 tarihinde ihtirazi kayıtla 149.310,09 TL ödeme yapıldığını bildirerek sözleşmenin ödeme koşulunun fatura tarihinde TCMB tarafından belirlenen USD döviz alış kuru üzerinden uyarlanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, döviz kurunda meydana gelen artışın öngörülemez olmadığını, ülkemizdeki istikrarsız ekonomik durum davacı tarafından tahmin olunabilecek bir keyfiyet olduğunu, müvekkilinin tedarik ettiği malzemelerin %90’ını yurt dışından ithal ettiğini ve dolar üzerinden satın aldığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, sözleşme hükümleri kapsamına göre davacı şirketin faturanın tebliğinden itibaren 90. gün sonuna kadar yani 11/08/2018 tarihine kadar 90 gün boyunca ödeme yapma imkanı varken basiretli bir tacir gibi davranmadığı, 90. gün bitimine kadar hiçbir ödeme yapmadığı gibi 90. gün bitiminden çok sonra olacak şekilde 31/08/2018 tarihinde fatura tarihindeki kur üzerinden davalıya ödeme yapmak istemesi dikkate alındığında TBK 138. madde çerçevesinde şartları belirlenen sözleşmenin uyarlanması koşullarının somut olayda bulunmadığı, dövize bağlı değişimlerin her somut olay çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği, salt kur artışı bulunmasının sözleşmenin uyarlanması sonucunu doğurmayacağı, aşırı ifa güçlüğüne düşenin bu durumu sözleşme yapılırken öngörmediğini ispat etmesi yeterli olmadığı gibi bu durum onun için öngörülmesi beklenemez nitelikte olması gerektiği, kendi özensizliği veya dikkatsizliği sebebiyle bu olguyu öngörememiş olanların TBK’nın 138. maddesinden yararlanmalarının mümkün olmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf eden- davacı vekili tarafından;
Mahkemece dosya kapsamında alınan bilirkişi raporuna itibar edilmediği, yeni bir rapor ya da ek rapor alınmaksızın hüküm tesis edildiği, mahkeme kararında rapora itibar edilmeme sebebinin yeterli gerekçe ile değerlendirilmediği, müvekkilinin hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiği, somut olayda TBK 138. madde koşullarının oluştuğu, sözleşme ilişkisi içerisinde müvekkilinin 90 gün vade ile ödeme yapabileceği, erken ödeme yapabileceği gerekçesinin ticari hayat ile örtüşmediği bildirilerek başvurulmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık TBK 138. madde koşullarının somut olayda bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, satım sözleşmesinin döviz kurundaki artış nedeniyle TBK 138 maddesi çerçevesinde uyarılanması istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Hukukumuzda sözleşmeye bağlılık ilkesi yanında sözleşme serbestisi ilkeleri kabul edilmiştir. Bu ilkelere göre kişiler, özel hukuk alanında özel ve tüzel kişilerle olan ilişkilerini, var olan hukuk düzenini içinde kalmak koşuluyla diledikleri gibi düzenlemek, diledikleri gibi konuda diledikleri ile diledikleri tipte sözleşme yapmak hak ve özgürlüğüne sahiptirler. Bu olanak, Borçlar Kanunu’nda öngörülen (Sözleşme serbestliği) ilkesinin sonucudur ve bu hak idare özerkliği (sözleşme hürriyeti) kavramı, Anayasa tarafında teminat altına alınmıştır. Diğer taraftan Devletin para ve kredi, sermaye, mal ve hizmet piyasalarının düzenli işlemesini sağlayıcı tedbirler yanında tüketicileri koruyucu tedbirleri de alacağı Anayasa tarafından düzenlenmiştir.
Sözleşme yapıldığında karşılıklı edimler arasında olan denge sonradan şartların olağan üstü değişmesiyle büyük ölçüde taraflardan biri aleyhine katlanılamayacak derecede bozulabilir. İşte bu durumda sözleşme bağlılık ve sözleşme adaleti arasında bir çelişki hasıl olur ve artık bu ilkeye sıkı sıkıya bağlı kalmak adalet, hakkaniyet ve objektif hüsnüniyet kurallarına aykırı bir durum yaratır hale gelir. Tarafların iradelerini etkileyip sözleşmeyi yapmalarına neden olan şartlar daha sonra önemli surette değişmişse artı taraflar o sözleşme ile bağlı tutamaz, değişen koşullar karşısında objektif hüsniniyet gereğince sözleşmenin yeniden düzenlenmesi imkanı hasıl olur. Sözleşmenin edimleri arasındaki dengeyi bozan olağanüstü hallere harp, ekonomik kriz, aşırı enflasyon örnek olarak gösterilebilir.
Her talepte sözleşmeyi değişen hal ve koşullara uydurmak olanağı yoktur. Aksi halde özel hukuk sistemimizde geçerli olan “irade özgürlüğü” “sözleşme serbestisi” ve “sözleşmeye bağlılık” ilkelerinde sapma tehlikesi ortaya çıkar. Sözleşmeye el atma (müdahale)kurumu ayrık (istisnai) ikinci derecede (tali), yardımcı niteliktedir.
TBK’nın 138 nci maddesi ile düzenlenen aşırı ifa güçlüğü nedeniyle sözleşmeye müdahale müessesesi istisnai nitelikte bir kurum olmakla yasa koyucu tarafından da bu kurumun uygulanması ancak anılan madde de belirtilen dört koşulun birlikte gerçekleşmesine bağlanmıştır. Bunlar, sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü durum ortaya çıkması, bu durumun borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkması, yine bu durumun sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirmesi ve borçlunun borcunu henüz ifa etmemiş olması veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olması halidir. Bu dört koşulun birlikte gerçekleşmesi halinde ise borçlunun, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme hakkı bulunmaktadır.
Somut olayda tarafların sözleşme yapılırken başlangıçta seçme özgürlüğü varken TL yerine döviz bazında sözleşme bedelinin belirlendiği, ülkemizde zaman zaman ekonomik krizlerin vuku bulduğu ve bu bağlamda dövizle borçlanmanın risk taşıdığı da toplumun büyük bir çoğunluğu tarafından bilinen bir olgu olduğu, davacının, bu riski önceden öngörebilecek durumda olmasına rağmen dövizle borçlanmak suretiyle davaya konu sözleşmeyi imzaladığı, işlem temelinin çökmesinden bahsetmenin olanaklı olmadığı bu nedenle yukarıda belirtilen tüm hususlar birlikte değerlendirildiğinde dava konusu olayda uyarlama koşullarının bulunmadığı anlaşılmıştır.
Mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verilmiş olmasına, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılığın olmamasına göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 54,40TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30TL harcın istinaf eden davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 362/1.a maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda kesin olmak üzere 23/12/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip