Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/90 E. 2022/1627 K. 25.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2020/90 (ESASTAN RET )
KARAR NO : 2022/1627

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/11/2019
ESAS-KARAR NO : 2017/81 E 2019/869 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 25/11/2022
YAZILDIĞI TARİH : 23/12/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili; müvekkili tarafından keşideci sıfatıyla düzenlenen,senet bedelinin dava dışı lehtara borcunun tamamını elden ödemişken hiç tanımadığı davalı tarafından icra takibine konu edilerek mükerrer tahsile çalışılan senet nedeniyle borçlu olmadığını belirterek icra takibine konu 26/04/2013 tanzim, 07/09/2013 vade tarihli 10.000,00 TL bedelli senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitiyle %20 kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili; keşideci olan davalının lehtar ile arasındaki şahsi def’ileri hamil olan müvekkiline karşı ileri süremeyeceğini, müvekkilinin iyiniyetli, ciro yoluyla hamil olduğunu bildirerek davanın reddine, karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece; takibe ve davaya konu bononun bedelsiz olduğuna ilişkin şahsi defi’yi davacı keşidecinin kural olarak, davalı lehtara karşı ileri sürebileceği kabul edilse de bu definin davalı ciro yoluyla hamile karşı ileri sürülebilmesi için kötü niyetle iktisabının ispatı gerektiği, davalının dava konusu bonoyu iktisap ederken kötü niyetle iktisap ettiğinin kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili; senedin zamanaşımına uğradığını tahsil kabiliyetinin bulunmadığını, senet bedelinin ödendiğini ancak lehtardan almayı unuttuğu için ciro edildiğini, müvekkilinin davalıya borcunun olmamasına rağmen hakkında icra takibi başlatılarak borcun tahsiline çalışıldığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık takibe ve davaya konu senedin ödeme nedeniyle bedelsiz olup olmadığı ve bedelsizlik def’inin keşideci tarafından ciro yoluyla hamil davalıya karşı ileri sürülüp sürülemeyeceği huşuna ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, ciro yoluyla hamile karşı senet borçlusu tarafından ödeme nedeniyle bedelsizlik iddiasına dayalı olarak açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Davaya konu bononun incelenmesinde; keşidecisi davacı, davalının ise ciro yoluyla hamil olduğu davalı tarafından senedin icra takibine konu edildiği görülmüştür.
Davacı keşideci, davalı ise TTK 790.madde gereği yetkili hamil olup, kambiyo hukukuna ilişkin bu genel ilkelerin 6102 sayılı TTK’nun 778.maddesinin atfıyla bonolarda da uygulanması gereken TTK 687.maddesi uyarınca, poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğer ki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.
Senedin bedelsiz olduğu, temel bir borç ilişkisine dayanmadığı hususu kişisel defilerden olup, kural olarak senet hamiline karşı keşideci tarafından ileri sürülemeyecektir. Ancak maddede belirtildiği üzere hamil, senedi iktisap ederken senedin bedelsiz olduğunu biliyor veya bilmesi gerekiyor ve buna rağmen borçlunun zararına hareket etmiş ise senedin mücerretliği ve iyiniyetli hamil olduğu ilkesine dayanamayacaktır.
Bu kapsamda dosya içeriği ve toplanan delillerden, mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verilmiş olmasına, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında davacı keşidecinin, takibe konu borcu lehdara ödediğini bilerek davalının kötüniyetle aldığını kanıtlayamamasına göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b.1.maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın istinaf eden davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 362/1.a maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda kesin olmak üzere 25/11/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan…
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Katip…
e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”