Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/754 E. 2023/292 K. 03.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2020/754 (KABUL DÜZELTEREK YENİDEN
KARAR NO : 2023/292 ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİ)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/01/2020
ESAS NO : 2015/327 E 2020/7 K
DAVACI
VEKİLİ :
DAVALI : …
VEKİLLERİ
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 03/03/2023
YAZILDIĞI TARİH : 31/03/2023

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 20/07/2014 tarihinde 5 yıl süreli Otogaz Bayilik Sözleşmesinin imzalandığını, davalının haklı nedene dayanmaksızın 23/12/2014 tarihli ihtarname ile sözleşmeyi feshettiğini, sözleşmenin 21. maddesinde bayinin sözleşmeyi süresinden önce feshetmesi durumunda 50.000 USD cezai şart ödeyeceğinin kararlaştırıldığını belirterek 50.000 USD cezai şartın fiili ödeme tarihindeki kur bedeli karşılığının Merkez Bankasının yasal döviz faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin sözleşmeyi baskı altında imzaladığını, davacının sözleşme gereğince LPG alımı sağlayacak her türlü tedbiri almadığını, LPG tank tesis etme yükümlülüğünü yerine getirmediğini, TSE standartlarına uygun olmayan LPG tankı sağladığını, tankın bu durumundan dolayı kullanılmamasına rağmen borçlandırıldığını, satışların sözleşme uyarınca LPG alımı yapamadığı finansal bakımdan kötü duruma düştüğünü, sözleşmeyi feshetmek ve başka LPG dağıtım firması ile çalışmak zorunda kaldığını, talep edilen cezai şartın fahiş olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
Mahkemece toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, davalı şirketin 18/06/2014 tarihinde kurulduğu, 2014 yılı net satışının 17.997,00 TL, 2015 yılı net satışının 24.095,00 TL olması nedenleriyle 50.000 USD tutarındaki cezai şartın davalı şirketin ekonomik olarak mahvına sebep olacağı, bu haliyle cezai şartın ahlaka ve adaba aykırı olması nedenleriyle kabul edilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkeme kararının TBK 182.maddesine aykırı olduğunu, sözleşme kurumuna zarar verecek şekilde yorum yapılamayacağını, taraflar arasında imzalanan sözleşmede müvekkiline cezai şart talep etme hakkının tanındığını, cezai şartın işin ticari olması ve tarafların tacir olması nedeniyle tenkise tabi olmadığını, davanın reddi ile birlikte davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık, sözleşmenin haksız nedenle feshedildiği iddiasına dayalı olarak davacının cezai şart talep edip edeyemeceği noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, bayilik sözleşmesinin feshi nedeniyle cezai şart istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Taraflar arasında 20/07/2014 tarihinde 5 yıl süreli Otogaz Bayilik Sözleşmesinin imzalandığı, sözleşmenin 21.maddesinde bayinin süresinden önce sözleşmeyi feshetmesi halinde cezai şart olarak 50.000 USD ödeyeceğinin kararlaştırıldığı, davalının 23/12/2014 tarihli noter ihtarıyla görülen lüzüm üzerine gerekçesi ile bayilik sözleşmesini feshettiği anlaşılmıştır.
Mahkemece talimat yoluyla makine mühendisi ve SMMM bilirkişiden alınan 11/01/2016 tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle; davacının davalıya gönderdiği LPG tankının TSE standartlarına uygun yapılıp yapılmadığı hususunda tankın üzerinde TSE ye ait tanıtım etiket levhası bulunmadığından tankın TSE’ye uygun imal edilmediği sonucuna ulaşıldığı, Türk Loydu belgesinin tank için kalıbırasyon, basınç, sızdırmazlık ve tank kalitesi hususlarında muvafakatname olduğundan söz konusu belge olmadan LPG istasyonunun kaçak ve yasak LPG işletmekten cezalı duruma düşeceği, akaryakıt ve LPG istasyonu ruhsatı verilmesi için gerekli belgeleri olmadığından LPG tankının kullanılmasının mümkün bulunmadığı, istasyonun bu sebeple LPG satışı yapamacağı, LPG tankının TSE ve TÜRK LOYDU standartlarına uygun olmadığının tespit edildiği, davacı şirketin basiretli bir işadamı gibi davranmayıp standartlara uygun olmayan bir tank satarak sözleşmenin başından itibaren usulsüzlük yapmış olduğu, davalıyı ekonomik olarak zor durumda bıraktığı, bu nedenle davalının sözleşmeyi haklı nedenle feshettiği yönünde görüş belirtilmiştir.
Davacının defter ve kayıtları da incelenmek suretiyle alınan 20/06/2016 ve 20/07/2016 tarihli ek raporlarda; dava konusu alacakla ilgili davalının ticari defterlerinde kayıt bulunmadığı, 2014 yılına ait ticari defterlerde taraflar arasındaki ticari mal alışlarının tespit edildiği, davacı tarafından sunulan dilekçe ekinde dava konusu LPG tankının “Hidrostatik Test Sertifikası”nın bulunduğu, ancak LPG tankı demonte ve gayrifaal olduğundan LPG tesisatı test kontrol raporunun olmadığı, LPG Tankın katodik koruma raporun mevcut dosyadaki belgeler kapsamında olmadığı, davacı tarafından sunulan ve ayrıca LPG tankının üzerinde bulunan bilgiler kapsamında LPG tankının TSE’li olma olasılığının yüksek olduğu, LPG tankının Türk Loydu belgesi bulunmadığı anlaşıldığından LPG tankının kullanılmasının mümkün olmadığı yönünde görüş belirtilmiştir.
Tarafların itirazı üzerine makine mühendisi, petrol mühendisi ve bayilik sözleşmeleri konusunda uzman akademisyenden oluşan bilirkişi heyetinden alınan 14/02/2017 tarihli bilirkişi raporunda özetle; sözleşme hükümlerine göre davacının davalıya LPG tankını bedel karşılığı, bedelsiz veya emanet olarak kullandırma veya verme yükümlülüğünün bulunmadığı, davacının davalıya sattığı LPG tankının gerekli standartlara uygun olduğu, davalının sözleşmeyi feshinin haklı nedene dayanmadığı, davacının cezai şartı talep edebileceği yönünde görüş belirtilmiştir.
Mahkemece bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi için farklı makine mühendisi, petrol mühendisi ve bayilik sözleşmeleri konusunda uzman akademisyen bilirkişi heyetinden alınan 13/02/2018 tarihli raporda özetle; davacı tarafından davalıya satılan LPG tankının ilgili standartlara uygun olduğu, davalının ileri sürdüğü sebebin haklı bir sebep olarak değerlendirilemeyeceği, davacının davalıdan cezai şart olarak 50.000 USD talep edebileceği yönünde görüş belirtilmiştir.
Bilirkişi raporuna yapılan itirazlar sonucunda alınan 23/11/2018 tarihli ek raporda kök rapordaki görüşler tekrar edilmiştir.
Cezai şartın davalının mahvına neden olup olmayacağı hususunda davalı şirketin ticari defterlerinin incelenmek suretiyle talimat yoluyla alınan 08/05/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davalı işletmenin kayıtları incelendiğinde herhangi bir mal varlığına rastlanmadığı, şirketin yeni kurulan bir şirket olduğu, 2014 yılında 1.048.685,42 TL net satış, 17.997,77 TL dönem net karı, 2015 yılında 985.582,66 TL net satış, 24.095,98 TL tutarında dönem net karının mevcut olduğu, davalının herhangi bir mal varlığının bulunmadığı, şirket sermayesi dahi 150.000,00 TL olduğundan davacının talep ettiği 50.000 USD cezai şart miktarı davalının iktisaden mahvına neden olabilecek miktarda olduğu yönünde görüş belirtilmiştir.
Somut olayda, taraflar arasında imzalanan 20/07/2014 tarihli sözleşmenin 21.maddesinde cezai şart düzenlenmiş olup bayinin süresinden önce sözleşmeyi feshetmesi halinde 50.000 USD cezai şart ödeyeceği kabul edilmiştir. Davalı sözleşmeyi öngörülen 5 yıllık süresinden önce 23/12/2014 tarihinde feshetmiştir. Davalı fesih ihtarında herhangi bir gerekçe göstermemiş, feshin haklı olduğunu da ispat edememiştir. Bu durumda davalının sözleşmeyi feshetmesi haksız olduğundan davacının sözleşmenin 21. maddesinde belirtilen cezai şartı talep edebileceğinin kabulü gerekir.
TTK’nın 22. madde uyarınca tacir olan davalının cezai şartın fahiş olduğu iddiasıyla cezai şarttan indirim talep etmesi mümkün değil ise de Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında kabul edildiği üzere cezai şartın tacirin ekonomik mahvına sebep olması halinde belirlenen cezai şarttan makul indirim yapılabilecektir (Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 10/12/2019 Tarih, 2018/3597 Esas, 2019/5492 Karar ve 03/02/2020 Tarih, 2018/4132 Esas, 2020/208 Sayılı Kararları).
Davalı cevap dilekçesinde cezai şartın fahiş olduğunu belirterek indirim talep etmiştir. Bu durumda bilirkişi raporunda tespit edilen cezai şartın davalının ekonomik mahvına sebep olacağının tespit edilmesi dikkate alınarak mahkemece takdiren cezai şarttan makul indirim yapılması gerekir iken tamamen cezai şartın reddine karar verilmesi yerinde olmadığı gibi, bu şekilde indirim yapılması veya cezai şartın tamamen kaldırılması kararları hakimin takdirine bağlı hususlardan olup, davacının dava açarken cezai şarttan indirim yapılacağını bilemeyecek durumda olması nedeniyle bu sebeple reddedilen cezai şart bakımından davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekirken, bu yön gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması da yerinde değildir (Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 09/12/2015 Tarih, 2015/1275 Esas, 2015/16543 Karar sayılı ilamı). Mahkemece toplanacak başkaca delil bulunmadığından davacının istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, cezai şarttan takdiren 3/4 oranında indirim yapılmak suretiyle takdiri indirim yapıldığından yargılama gideri davalı üzerinde bırakılmak ve davalı yararına vekalet ücreti hükmetmeksizin HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde yeniden hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/327 Esas 2020/7 Karar ve 09/01/2020 tarihli kararının HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince DÜZELTİLEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE,
2-a- Davanın KISMEN KABULÜ ile;
12.500 USD cezai şart alacağının 02/06/2015 dava tarihinden itibaren fiili ödeme gününde uygulanacak olan TCMB efektif satış kuru üzerinden hesaplanacak TL karşılığının avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
b-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 2.294,36 TL harçtan peşin alınan 2.242,28 TL harcın mahsubu bakiye 52,08 TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
c-Davacı tarafından yatırılan 27,70 TL başvurma, 2.242,28 TL peşin harç olmak üzere toplam 2.269,98 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
d-Davacı tarafından yapılan 347,00 TL tebligat ve posta gideri ile 1.900,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.247,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
e-Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
f- Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, davacı yararına hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
g- Davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
h-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde taraflara iadesine,
İstinaf aşamasında yapılan harç masraf yönünden
3-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana iadesine,
4-İstinaf eden davacı tarafından yapılan 32,50 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-HMK’nun 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
7-Kararın tebliğinin Dairemizce yapılmasına,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 03/03/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”