Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ
ESAS NO : 2020/731 (KABUL KALDIRMA)
KARAR NO : 2023/214
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/12/2019
ESAS-KARAR NO : 2009/503 E. 2019/1014 K.
DAVACI : … (T.C….)
VEKİLLERİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 27/02/2023
YAZILDIĞI TARİH : 27/03/2023
Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … tarafından müvekkili aleyhine senede dayalı takip başlatıldığını, takibe konu 135.000,00 TL bedelli 08/09/2008 tarihli bononun müvekkilinin imzasının hile ile alınmak suretiyle oluşturulduğunu, keşideci görünen müvekkili ile lehtar davalı … inşaat şirketi arasında senet verilmesini gerektirir bir borcun bulunmadığını, bononun düzenlendiği tarihte davalı şirket yetkilisi ile müvekkili arasında husumet bulunduğunu, davalı şirketin yetkilisi …’nın hile ile müvekkilinin imzasını aldığını, davalı …’in davalı şirket çalışanı olup iyiniyetli olmadığını belirterek müvekkilinin bono nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı … …. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, ispat yükünün davacı üzerinde olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin ciro yolu ile bonoyu iktisap eden iyiniyetli hamil olduğunu, davacı iddialarının müvekkiline karşı ileri sürülemeyeceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
Mahkemece toplanan delillere ve ceza dosyasındaki tanık beyanlarına göre, bekletici mesele yapılan ceza yargılamasında hileye ilişkin her türlü şüpheden uzak delil bulunamadığından beraat kararı verildiği, kararın kesinleştiği, davacının eşi, kızı ve babasının yeminsiz alınan mahkemedeki beyanlarında davacının bilmediği bir belgeyi imzaladığını söyledikleri, taraflar arasında uzun süren ticari ilişki olup senedin hile ile elde edildiği kanıtlanamadığı gibi bedelsizliğinin de yazılı delille kanıtlanamadığı, lehtar şirket temsilcisinin bononun nakit ve hatır çeki karşılığında verildiği yönündeki beyanının senetteki “nakden” kaydını talil eden kanıt yükünü tersine çeviren bir beyan olmadığı, davalı hamil …’in kötüniyetli olduğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın her iki davalı yönünden de reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili süresinde 11/03/2020 tarihinde sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ceza mahkemesi kararının delil yetersizliğine dayandığını, olayla ilgili ilk olarak verilen takipsizlik kararının Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kaldırıldığını, kaldırma gerekçesinde belirtilen sebeplerin hilenin varlığı için yeterli olduğunu, davacının 135.000,00 TL bedelli bono karşılığında 55.000,00 TL davacıya nakit verdiği ve 10 adet 80.000,00 TL bedelli hatır çekleri verdiği ve çeklerin ödenmediği beyanı nedeniyle nakden ihdas nedenli senedin veriliş nedeninin talil edildiğini, davalının böylelikle senedin 80.000,00 TL’lik kısmının karşılık kaldığını ikrar ettiğini, ispat yükünün davalıda olduğunu, davalı …’in davalı şirkette çalıştığını ve iki arkadaşı ile birlikte toplam 80.000,00 TL alacağına karşılık davalı işverenden senedi aldığını, senedi tahsil etmesi halinde fazlasını davalı işverene vereceğine beyan etmekle 80.000,00 TL karşılığı 135.000,00 TL bedelli bononun verilmesinin iktisadi hayata uygun olmadığını, davalının 3.kişi karinesinden yararlanamayacağını, davadan sonra icra dosyasının …’e temlik edilmesinin davalıların hileyi birçok kişi ile birlikte gerçekleştirdiklerini göstermekte olduğunu, imzanın ters yönde atılmış olmasının kargo gönderisi görüntüsü altında hile alındığını göstermekte olduğunu, senedin keşide ve vade tarihleri itibariyle müvekkilinin davalı şirketten 9.750,00 TL bedelli çek nedeniyle alacaklı olduğunu ve karşılıksız çekten davalı şirket yetkilisi hakkında hükmedilen para cezasını ödeyerek hapisten kurtulduğunu, çek bedelini davalı şirket yetkilisinden tahsil edilemediğini, suçun işlendiği tarihte borca batık durumda olan davalı şirket yetkilisinin müvekkiline 135.000,00 TL nakit verip karşılığında senet almasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu ileri sürerek tanık beyanları dahil tüm deliller değerledirilerek davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili istinaf aşamasında sunduğu 20/01/2022 tarihli ek beyan dilekçesinde özetle; kabul anlamına gelmemek kaydıyla davalının verdiğini iddia ettiği 8 adet 80.000,00 TL bedelindeki çek mahsup edilmeden, araştırılmadan hüküm kurulmasının doğru olmadığını, sözde hatır çeklerinin bilgilerinin araştırılmadığını, eksik inceleme ile karar verildiğini, davadan sonra alacağın …’e, karardan sonra da … tarafından …’a temlik edildiğini, temlik alan kişilerin de usul hukuku gereğince dosyaya kazandırılmaları gerektiğini, temlik alanlar ile davalı …’in vekillerinin aynı kişi olmasının davalıların danışıklı olduğunu göstermekte olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık, davacının takibe konu senet nedeniyle davalılara borçlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, takibe konu senedin hile ile alındığı iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Menfi tespit davasının konusu olan icra takibinde alacaklı davalı …’in takip dosyasındaki alacağını dava açıldıktan sonra 03/09/2009 tarihinde dava dışı …’e temlik ettiği, temlik alan …’ün de icra dosyasındaki alacağı karardan sonra 13/03/2020 tarihinde dava dışı …’a temlik ettiği anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 125. maddesinde dava konusunun taraflarca üçüncü kişiye devir ve temliki halinde yapılacak usuli işlemler düzenlenmiştir.
Anılan maddede;
“(1)Davanın açılmasından sonra davalı taraf, dava konusunu üçüncü bir kişiye devrederse, davacı aşağıdaki yetkilerden birini kullanabilir:
a) İsterse, devreden tarafla olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam eder. Bu takdirde davacı davayı kazanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur.
b) İsterse, davasını devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürür…” hükmü yer almaktadır.
Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere mahkemece, dava konusunun üçüncü kişiye temliki re’sen dikkate alınmalı ve 6100 sayılı HMK’nın 125. maddesi uyarınca seçimlik hakkını kullanmak üzere davacı tarafa süre verilerek bu eksiklik tamamlandıktan sonra tüm deliller toplanarak sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu husus gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, davacının sair istinaf itirazları incelenmeksizin HMK 353/1-a-4 maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2009/503 Esas 2019/1014 Karar sayılı 27/12/2019 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-4.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde davacıya İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran vekiline vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin İlk Derece Mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 362/(1).g. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 27/02/2023 tarihinde kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.
Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip … e-imzalıdır
NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”