Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ
ESAS NO : 2020/682 (ESASTAN RET )
KARAR NO : 2023/285
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/01/2020
ESAS-KARAR NO : 2014/468 E 2020/90 K
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : … (T.C….)
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 03/03/2023
YAZILDIĞI TARİH : 28/03/2023
Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının daha önce müvekkili şirket çalışanı iken daha sonra Ankara ilinde müvekkilinin adını kullanarak iş yapma yetkisine sahip olacak şekilde aralarında sözlü franchising sözleşmesi yapıldığını, davalının franchising bedellerini ödemediğini, faturaya dayalı alacağın tahsili için davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının takibe ve borca haksız yere itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında mal ve hizmet alım ilişkisi bulunduğunu ancak müvekkilinin davacıya cari hesap ilişkisi içerisinde ödenmemiş bir borcunun bulunmadığını aksine müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğunu, taraflar arasında franchising sözleşmesi bulunmadığını savunarak davanın reddine ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
Mahkemece toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasındaki ilişkinin 2010 yılında başladığı ve 2013 yılına kadar devam ettiği, davacı şirket tarafından takibe konu 12 adet faturanın franchise hizmet bedeli açıklaması ile kesildiği ve davalı tarafın defterlerine işlenerek vergi iadesinde kullanıldığı, ihtilafın takibe konu faturalardan değil ödemelerden kaynaklandığı, taraflar arasında 2010 yılında başlayan ve 2013 yılına kadar devam eden ticari ilişkide cari hesap ilişkisinin devamı sırasında taraflar arasında düzenlenen faturaların bedelleri bire bir fatura karşılığı ödenmemiş olduğu biriken borç ve alacaklar için mahsuplaşma yoluyla yada zaman zaman yapılan banka ve çek ödemeleri ile topluca ödemeler yapıldığı, bu nedenle yapılan ödemelerin hangi fatura karşılığı olduğunun tespitinin mümkün olmadığı, dolayısıyla sadece 2012 yılında düzenlenen faturalara ilişkin borç alacak ilişkisinin önceki yıllardan gelen bakiyeler dikkate alınmadan tek başına değerlendirilemeyeceği, bu süre içindeki tüm borç ve alacak ilişkileri birlikte değerlendirildiğinde de davacının davalıdan takip tarihi ve dava tarihi itibarıyla ödenmemiş bir alacağının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dosyada 4 ayrı bilirkişiden rapor alındığını, her raporda farklı sonuçların ortaya çıktığını, yeni rapor alınması talebinin mahkemece kabul edilmediğini, davalının 2011 yılı defterlerinin tasdiklerinin olmaması nedeniyle müvekkilinin ticari defterleri üzerinden değerlendirme yapılarak 2012 yılı kayıtlarının dikkate alınması gerektiğini, davalının 2012 yılı açılış fişi düzeltme kaydının 2010 yılı ile ilgili olması nedeniyle değerlendirilmemesi gerektiğini, müvekkilinin alacaklı olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık, davacının takibe konu faturalar nedeniyle davalıdan alacaklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, faturaya dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine karşı itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Dayanak Ankara 15. İcra Müdürlüğünün 2013/2137 esas sayılı dosyasının yapılan incelemesine göre, 27/02/2013 tarihinde davacı tarafından davalı aleyhine 12 adet faturaya dayanılarak 24.190,51 TL asıl alacak ve 2.602,60 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 26.793,11 TL alacağın tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı borçlunun süresinde icra takibine itiraz ettiği görülmüştür.
Takibe dayanak davacı şirket tarafından davalıya kesilen faturaların franchise hizmet bedeli açıklaması ile kesildiği ve 31/12/2012 tarihli faturanın 1.952,90 TL, 06/12/2012 tarihli faturanın 1.935,20 TL, 31/10/2012 tarihli faturanın 1.958,80TL, 29/09/2012 tarihli faturanın 1.994,20 TL, 31/08/2012 tarihli faturanın 2.141,70TL, 31/07/2012 tarihli faturanın 2.077,98 TL, 30/06/2012 tarihli faturanın 2.159,40TL, 31/05/2012 tarihli faturanın 2.183,00 TL, 30/04/2012 tarihli faturanın 2.041,40 TL, 31/03/2012 tarihli faturanın 1.916,32 TL , 29/02/2012 tarihli faturanın 1.953,49 TL ve 31/01/2012 tarihli faturanın 2.006,00 TL bedelli olduğu görülmüştür.
Mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verilmiş olmasına, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılığın olmamasına ve özellikle ayrıntılı ve denetime elverişli bilirkişi raporu ile davacının alacağının bulunmadığının tespit edilmesine göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50 TL harcın istinaf eden davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 362/1.a maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda kesin olmak üzere 03/03/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır
NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”