Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/669 E. 2022/1248 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2020/669 ( KABUL KALDIRMA)
KARAR NO : 2022/1248

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/11/2019
ESAS-KARAR NO : 2014/840 E 2019/1022 K
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 06/10/2022
YAZILDIĞI TARİH : 25/10/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili; müvekkili aleyhine davalı tarafından Ankara 17. İcra Müdürlüğü’nün 2012/16910 Esas sayılı icra takibinin başlatıldığını, takibe dayanak bononun taraflar arasındaki hatır ilişkisine binaen davalıya bankadan kredi alabilmesi için teminat olarak verildiğini belirterek müvekkilinin icra takibi nedeni ile davalıya borçlu olmadığının tespitine, kötüniyet tazminatının davalıdan alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, davacının iddialarının doğru olmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, takibe dayanak bononun teminat bonosu olduğu iddiasının ispat edilemediği belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf eden-davacı vekili tarafından;
Somut olayda müvekkili tarafından davalıya hatır amacıyla aralarındaki güven ilişkisine istinaden bankadan kredi kullanılabilmesi için dava konusu senedin hile ile alındığı, mahkemece uyuşmazlığın çözümünde tanık dinlenmesi gerekirken tanık dinlenmeksizin hüküm tesis edildiği, eksik araştırma ve inceleme ile tesis edilen hükmün kaldırılması gerektiği bildirilerek başvurulmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık takibe dayanak bononun hatır ilişkisi kapsamında verilip verilmediği ve bedelsiz olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, bedelsiz olduğu halde hatır ilişkisi kapsamında verilen kambiyo senedi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olup, yargılama sırasında dava istirdat davasına dönüşmüştür.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Dava konusu bono fotokopisinin incelenmesinden davacı tarafından davalı lehine keşide edildiği, 05.03.2012 tanzim 15.08.2012 vade tarihli nakden ihdas nedeni ile düzenlendiği, unsurlarının tam ve eksiksiz olduğu anlaşılmıştır.
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2014/187 esas, 2015/193 karar sayılı ve 01/12/2015 tarihli dosyasının UYAP üzerinden incelenmesinden davalı aleyhine sahtecilik ve dolandırıcılık iddiası ile ilgili olarak dava açıldığı, mahkemece tüm suçlardan davalının beraatine karar verildiği, kararın Yargıtay 15. Ceza Dairesi’nin 20/05/2019 tarih ve esas no:2018/6109, karar no:2019/5881 sayılı ilamı ile, “Katılanın … San. Tic. Ltd. Şti adı altında şirketinin olduğu, sanığın, yirmi beş yıldır katılanın yanında çalıştığı, katılanın, sanığa bankada kullanabilmesi için teminat senedi olarak verdiği 100.000 TL’lik bononun sanık tarafından icraya verildiği, yapılan incelemelerde sanığın bankalara, katılanın imzasını taklit ederek adına talimatlar vererek bankalardan para da çektiği, adına alınan çeklere sahte imzalar atarak şirketi borçlandırdığı, bu şekilde nitelikli dolandırıcılık, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma ve resmi belgede sahtecilik suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda, sanığın, katılanın verdiği vekaletname ile şirket işlerini idare ettiği, katılanın sözlü ve yazılı rızası ile çekleri keşide ettiği, söz konusu bononun teminat senedi olarak verildiğinin ispatlanamadığı, aynı şekilde suça konu çeklerin sanığın bilgisi dahilinde kullanıldığının ve bankadan çekilen paraların sanığın bilgisi dahilinde olduğunun belirlendiği, bu şekilde taraflar arasında iş ilişkisine dayalı hukuki bir ihtilaf bulunduğu dikkate alınarak, ortada gerçeğe aykırı olarak düzenlenen bir belge bulunmadığı gibi sanığın atılı suçları işlediğine dair mahkumiyete yeter kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı anlaşılmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.” şeklinde belirtilerek hükmün onanmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
TMK.’nun 6.maddesi gereğince “Kural olarak, herkes iddiasını ispat etmekle yükümlüdür.” hükmü getirilmiştir. Dosya kapsamında davacı tarafça menfi tespit istemini yazılı delilerle kanıtlayamadığı görülmektedir. Ancak dava dilekçesi incelendiğinde davacının aynı zamanda yemin deliline de dayandığı anlaşılmaktadır.
Bir vakıayı ispat yükü kendisine düşen taraf o vakıayı başka delillerle ispat edemezse diğer tarafa yemin teklif eder. Yemin teklifini ispat yükü kendisine düşen taraf yapar. Yemin teklifine dayanan taraf bunu dava dilekçesinde veya cevap dilekçesinde açıkça belirtmesi gerekir. Mahkeme ancak bu halde (dava dilekçesinde veya cevap lahiyasında yemin deliline dayanıldığının bildirilmesi halinde) yemin teklifini hatırlatmakla yükümlüdür. Kendisine yemin teklif edilen taraf, yemin teklifinin kabulünden sonra, usulüne uygun biçimde (HMK m. 233) yemin eder ise, yemin teklif eden tarafın iddia ettiği vakıanın mevcut olmadığı kesin delil ile ispat edilmiş olur. Yemin teklif eden taraf, bundan sonra iddiasını ispat için başkaca delil gösteremez.
Açıklanan bu nedenlerle mahkemece; davacının yemin deliline de dayandığı dikkate alınarak, davacıya karşı tarafa yönelik olarak yemin teklif etme hakkı hatırlatılmadan, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu durumda, davacının yemin teklif etme hakkının hatırlatılması suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, dava dosyasının kapsamı ile mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri birlikte değerlendirildiğinde; mahkemenin hüküm kurmasını sağlayacak olan tüm esaslı delillerin toplanmamış, mahkemece değerlendirilmemiş olması nedeniyle, davacı yanın istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerden ötürü kabulüne, yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a-6.maddesi uyarınca kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi, 2014/840Esas, 2019/1022Karar ve 26/11/2019 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde davacı İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 06/10/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”