Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/63 E. 2022/1347 K. 17.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2020/63 ( KABUL KALDIRMA)
KARAR NO : 2022/1347

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/05/2018
ESAS-KARAR NO : 2017/227 E 2018/372 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 17/10/2022
YAZILDIĞI TARİH : 17/11/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili; müvekkilinin davalı şirketten araç kiraladığını, teminat olarak da senet verdiğini, müvekkilinin kiralamaya konu araçla trafik kazası yaptığını, teminat olarak nakden ihdas edilen senedin anlaşmaya aykırı doldurularak icra takibine konu edildiğini, oysa müvekkilinin hasar bedeline karşılık davaya konu teminat senedi dışında başka bir senet düzenleyerek verdiğini, karşılıklı anlaşma ile senet bedelinin ödendiğini, aradan kısa bir süre geçtikten sonra teminat senedi doldurularak takibe konu edildiğini belirterek davalı lehine düzenlenen 10/08/2015 tanzim ve 01/09/ 2015 vade tarihli 31.000,00 TL bedelli senedin iptaliyle müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili; davacının müvekkili şirketten kiralamış olduğu araç ile kaza yaptığını ve hasar oluştuğunu, davacının bu kaza sonucunda oluşan hasarı ödemediğini, hasardan dolayı ise sigorta şirketinden bir ödeme alınmadığını, davacının dilekçesinde belirttiği taşınmazın devrinin ise dava konusu olayla bir ilgisi bulunmadığını, dava konusu edilen bononun aracın kazaya karışması sonucunda alınan bono olduğunu, zararı ilk başta karşılayamayacağını söyleyen davacının sigortadan para alamayınca kazadan dolayı oluşan bu zarardan dolayı bononun işleme konu edildiğini ve tahsilat yapılmaya çalışıldığını, davacı yanın bu hasarın ödendiğine ilişkin bir belge sunamadığını, bono ödenmediğine göre zararın da giderilmediğini bildirerek davanın reddine, % 20 tazminata karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ
Mahkemece; senedin teminat amaçlı verildiğini iddia eden davacının neyin teminatı olduğuna ve senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğuna dair yazılı bir belge (delil) sunması gerektiği, davacının davaya konu senedin araç kiralama sözleşmesinin teminatı olduğu ve senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğunu yazılı bir delille ispat edemediği, yemin deliline de dayanılmadığı gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili; müvekkilin kaza nedeniyle olan borcunu ödediğini, hatta davalı yanca dosyaya sunulan imzalı belge de … plakalı aracın anahtar teslim bedelinin 17.000,00 TL olduğu dikkate alındığında yapılan açıklamalarla örtüştüğü ve dava konusu senedin davalı yana boş olarak teminat amacıyla verildiği açıkça ortaya koyduğunu, müvekkili tarafından teminat olarak düzenlenerek verilen senedin bedelsiz olduğu kaza nedeniyle verildiği ve araç hasar bedelinin de ödendiği teminat fonksiyonunun kalmadığı ispat edilmişken davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR:
Uyuşmazlık; dava konusu bononun teminat amacıyla verilip verilmediği buradan varılacak sonuca göre davalıya, meydana gelen kazadan doğan alacağını ve miktarını yasal delillerle ispat etme olanağının tanınmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava; takibe ve davaya konu senedin teminat olarak açığa imzalandığı ve daha sonara anlaşmaya aykırı doldurulduğu bedelsiz olan senet nedeniyle borçsuzluğun tespiti istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır.
Dava, rent a car sözleşmesi gereği düzenlenen bononun tahsili için yapılan icra takibinin kesinleşmesi üzerine borçlu olmadığının tespiti için açılan menfi tespit istemidir. Davalı araç kira sözleşmesine bağlı olarak düzenlenen bononun tahsili için davacı kiracı hakkında icra takibi yapmıştır. Kesinleşen icra takibi üzerine davacı menfi tespit davasını açmıştır. Taraflar arasında araç kira sözleşmesi düzenlendiği hususunda herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı, araç kira sözleşmesi gereğince kiraya veren tarafa teminat olarak verildiğini iddia ettiği takip konusu senedin kendisi tarafından imzalandığı, teminat senedinin tahsili için hakkında yapılan icra takibinin durdurulması için borçlu olmadığının tespiti için menfi tespit davası açmıştır. Davacı açtığı bu dava ile araç kira sözleşmesi gereği verilen takip konusu senetten dolayı borçlu olmadığının tespitini istemiş olup, takibe konu senedin kira bedeline teminat olarak verilen teminat senedi olup olmadığı hususunu değerlendirme görevi kira sözleşmesinden kaynaklandığından 6100 Sayılı HMK.nun 4/1.a maddesi uyarınca Sulh Hukuk Mahkemelerine aittir.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun 4/1-a maddesine göre “Kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda” Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir.
Davacının kiraladığı araca ilişkin verdiği zarar nedeniyle takip konusu bonoyu dayanak kılınarak icra takibinin davalı yanca başlatıldığını ifade ettiği anlaşılmakla dava konusu bono davacı tarafından davalıya araç kiralaması nedeniyle verildiği, uyuşmazlığın, bu araç kiralama sözleşmesi kapsamında verilen senetten dolayı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu, kira ilişkisinden kaynaklandığına göre görevli mahkemenin de Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu açıktır.
Somut olayda; dosya kapsamında araç kiralama sözleşmesi tarafların kabulünde olup senedin de kira sözleşmesi kapsamında teminat olarak verildiği, uyuşmazlığın taraflar arasındaki araç kiralama sözleşmesinden kaynaklandığı açıktır. Bu durumda ise eldeki davada Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu görülmektedir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır.
Her ne kadar davada Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından yargılama yapılarak karar verilmiş ise de, uyuşmazlığın kira sözleşmesine dayandırıldığı belirlenmekle, davanın Sulh Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden mahkemece, HMK’nın 114/1-e ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, bu yön göz ardı edilerek davanın esası hakkında hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Bu durumda mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girilerek karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı görüldüğünden, davacı vekilinin bu gerekçeyle istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK’nin 353/a.3.bendi gereğince uyuşmazlığın çözümünde Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevli olması ve ilk derece mahkemesinin görevli olmamasına rağmen işin esasına girişilmiş olması nedeni ile HMK 114/c ve 115.maddelerine göre görev konusunda bir karar verilmek üzere dosyanın kararı veren Mahkemeye gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
Kaldırma nedenine göre bu aşamada sair istinaf itirazlarının incelenmesi gerekmemiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi, 2017/227Esas, 2018/372Karar ve 31/05/2018 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
3-HMK.nın 353/1.a.3.maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine
4-İstinaf başvurma harcı dışında peşin alınan istinaf karar harcının istek halinde istinaf edene iadesine,
5-İstinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin İlk Derece Mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 362.(1) c. Maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 17/10/2022tarihinde kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.

Başkan…
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Katip…
e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”