Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/62 E. 2022/1328 K. 14.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ .

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

.

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/09/2019
ESAS-KARAR NO : …

DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 14/10/2022
YAZILDIĞI TARİH : 08/11/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili; davalı ile yapılan 13.2.2018 tarihli protokol gereği, protokol ekinde fiyatlandırması yapılan toplam 200.000,00TL değerindeki ürünlerin tesliminin kararlaştırıldığını, teminat için bir takım senetler ve ipotek verildiğini, teminat olarak verilmesi kararlaştırılan ipoteğin tapuda davalı yerine yanıltılarak davalının borcuna karşılık dava dışı …. A.Ş. ile davalı arasındaki ticari ilişki kapsamında borçlarının temini için tesis edildiğinin daha sonra fark edildiğini, toplam miktarı 485.000,00 TL’ yi bulan senetlerin davalıya teslim edildiğini, 20.000,00 TL bedelli iki adet senet bedelinin ödendiğini, ayrıca davalıya 52.000,00 TL bedelli müşteri senetleri ile müşteri kredi kartlarından 9.760,00 TL çekim yapıldığını belirterek protokol kapsamında malların teslim edilmemesi nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, ödenen iki adet senedin iadesi ile 40.000,00 TL ‘nin tahsiline, müşteri senetlerinin iadesine, müşteri kredi kartlarından çekilen bedelin iadesine, davalıya borçlu olmadığının tespitine, ipoteğin yanılma suretiyle alındığı ileri sürülerek zararının tespitiyle, tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalıya usulüne uygun tebligata rağmen davalı davaya cevap vermediği gibi yargılamaya da katılmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece eldeki davada; taraflar arasında malzeme alımına ilişkin protokolün düzenlendiği, davalı şirket yetkilisi … ‘in protokolün şirketi temsilen yapıldığını kabulü karşısında protokolde ve tapudaki resmi ipotek senedinde açıkça yazılı olduğu gibi ipoteğin dava dışı …. şirketine verilmesinin kararlaştırılmış olduğu, yanılmanın söz konusu olmadığı gibi, bu talebe ilişkin istemin de harçlandırılmadığı, diğer yandan dosyaya sunulan teslim formları ile davacıya dava konusu 40.000,00 TL ‘ nin çok üzerinde malzeme teslim edilmiş olduğunun anlaşıldığı, dava konusu 30.5.2018 ve 30.6.2018 tarihli senetlerin tahsilat makbuzları ve davalı kabulü ile ödendiği, bunun karşılıksız olmadığı, tahsilatı yapılmış senetler için iade talebi bulunmakta ise de; senetlerin davalıda olduğuna dair bir kabulün olmadığı, senet bedelleri ödendiğinde senetlerin de alınmasının karine olduğu, bu senetlerle ilgili bir takibin bulunmadığı, ödeme makbuzları gereği hukuki yarar olmadığı, senetlerin iadesi yönünde hüküm kurulamayacağı, davacının diğer iddia ve taleplerini harçlandırmadığı bu konuda araştırma yapılmadığı, ödenen davaya konu senetler karşılığı malın tesliminin yapılmış olduğu, teminat için verilen ipoteğin yanılma sureti ile tesis edildiği iddiasının ise kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine, karar verilmiş, hükme karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili; mahkemenin tesis ettiği kararın çelişkili olduğunu, davaya konu senetlerin ödendiğinin kabulüne rağmen senetler nedeniyle borçsuzluğun tespiti ile iadesine karar verilmemesinin hatalı olduğunu, mahkemeden öncelikle talebin, mal teslimi olmaması nedeniyle 485.000 TL borcun olmadığının tespiti olmasına rağmen yanılgılı gerekçe ile karar verildiğini, özellikle ödeme belgesi sunulan 20.000 ve 20.000 TL bedelli ve 30.05.2018 ve 30.06.2018 vade tarihli iki adet senet hakkında tedbir kararı tesisi ile müvekkilinin mağduriyetine engel olunmasını ve bu senetlerin karşı taraftan alınarak verilmesini ve aynı senetlerin iptaline karar verilmesini, ayrıca bu ödenen 40.000 TL’nin karşı taraftan alınarak iadesine, bunun mümkün olmaması halinde senetlerin iptaline karar verilmesini, davalıya teslim edilen senetlere ve müşteri senetlerine ilişkin tedbir kararı alınmasını ve bu senetlerin teslimi ve iptalini, ödenen müşteri senetleri ile müşteri kredi kartlarından çekilen bedellerin tespiti ile bu bedellerin karşı taraftan alınarak, teslimine, karşı tarafa teslim edilen ve kambiyo senedi niteliği taşımayan senetlerin üzerilerinin doldurularak kambiyo senedi niteliğine haiz hale getirilme ihtimali söz konusu olduğundan bu belgeler konusunda tedbir kararı verilmesini, esasen müvekkilince …. firması ile aralarındaki alacak borç ilişkisini teminat altına almak maksadıyla imza altına alınması istenen ipoteğin yanılma ile tesis edilen ipotek nedeniyle zararların tespiti ile bu zararın tahsiline karar verilmesinin istenmesine rağmen eksik inceleme ve yanılgılı gerekçe ile karar verildiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık; mahkemece HMK 297.maddeye uygun hüküm kurulup kurulmadığı hususu ön sorun olarak incelenmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava; mal alım satımına ilişkin tesis edilen protokol gereği teminat olarak verildiği ileri sürülen senetler ile müşteri senetleri ve kredi kartından çekilen bedeller ile yanıltılarak alındığı ileri sürülen ipotek için borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
İşin esasının incelenmesine geçilmeden önce hükmün 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesine uygun olup olmadığı ve hüküm fıkrasının usulüne uygun oluşturulup oluşturulmadığı hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.
HMK 297/2.maddesinde; “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.” hükmü düzenlenmiştir.
Mahkemece hüküm fıkrasında ‘’… Ödenen davaya konu senetler karşılığı malın tesliminin yapılmış olduğu, teminat için verilen ipoteğin yanılma sureti ile verildiği iddiası kanıtlanamadığı gözetilerek davanın reddine,… ” şeklinde hüküm yazılmakla HMK 297/2.maddeye aykırı olarak gerekçede yer alması gereken sözler hüküm fıkrasında yazılmıştır.
Bu durumda, mahkemece HMK 297/2.maddeye uygun yeniden hüküm kurulması gerekmektedir. Bu nedenle davacı vekilinin işin esasına yönelik istinaf itirazları incelenmeksizin yeniden karar verilmesi için HMK.’nın 355 maddesi uyarınca dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi, 2018/403Esas, 2019/659Karar ve 18/09/2019 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 355.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde yatırana İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 14/10/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”