Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/576 E. 2022/1764 K. 16.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/576 – 2022/1764

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2020/576 (ESASTAN RET )
KARAR NO : 2022/1764
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/04/2019
ESAS-KARAR NO : 2018/881 E 2019/337 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 16/12/2022
YAZILDIĞI TARİH : 12/01/2023

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında varılan anlaşma gereği müvekkili şirket tarafından “…)” malzemesinin yurt dışından temin edilerek gümrükte davalı şirkete teslim edildiğini, alım satım ilişkisi neticesinde varılan anlaşma gereği 30/01/2018 tarihli 215.000,00 USD bedelli faturanın tanzim edilerek davalı şirkete teslim edildiğini, davalı şirket tarafından fatura ödemesi esnasında faturanın USD cinsinden olduğu, ancak kendilerinin USD çek koçanlarının bulunmadığı, bu nedenle TL cinsinden çek tanzim edileceği, fiili ödeme tarihinde kur farkı doğması durumunda bu fark için de ayrıca ödeme yapılacağı bildirilerek, fatura tarihindeki kur üzerinden 30/06/2018, 31/07/2018 ve 30/08/2018 vadeli 3 adet TL cinsinden çek keşide edilerek müvekkili şirkete teslim edildiğini, çeklerin vadelerinde tahsil edildiğini, ancak fatura tanzim tarihi ile çek vade/tahsil tarihleri arasında fark bulunduğundan USD cinsinden tanzim edilen fatura bedelinin karşılanmadığını, bunun üzerine 09/10/2018 tarihli kur farkı alacağı için fatura düzenlendiğini, faturanın ısrarla davalı şirket yetkililerince tebliğ alınmadığını, alacağın tahsili için davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının takibe ve borca haksız yere itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığını, davacı tarafın tahsil ettiği son çek tarihi olan 30/08/2018 gününden 1 ay 9 gün geçtikten sonra kur farkı alacağına ilişkin ikinci bir fatura düzenlemesinin kötü niyetli olduğunu, müvekkili tarafından düzenlenen 3 adet çekin tahsilat makbuzu ile davacıya teslim edildiğini, hiçbir ihtirazi kayıt ve çekince beyan edilmeden kabul edilen ve gününde tahsil edilen çekler nedeniyle davacının kur farkı talep edemeyeceğini savunarak davanın reddine ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
Mahkemece toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafından düzenlenen fatura USD cinsinden olduğundan kural olarak kur farkı istenebilmesi mümkün ise de, dava konusu uyuşmazlıkta davalı şirket tarafından davacı şirkete 09/04/2018 tarihli tahsilat makbuzu ile teslim edilen 3 adet çek ile ödemede bulunulduğu, fatura üzerinde ödemenin fatura tarihinden 180 gün sonra yapılacağının yazılı olduğu, çekin ödeme vasıtası olup döviz üzerinden düzenlenmesi mümkün olduğu gibi bedel hanesinin verildiği andaki döviz satış kuru üzerinden hesap edilerek de doldurulabileceği, buna rağmen ödemeyi TL üzerinden çek olarak kabul eden davacının bu aşamadan sonra kur farkı talep edemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine, davalının tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mevzuat, yargı içtihatları ve hakkaniyet gereği müvekkilinin kur farkını talep edebileceğini, yabancı para üzerinden kesilen faturaya davalının itiraz etmediğini, ödemenin aynen ya da fiili ödeme tarihindeki döviz kuru üzerinden yapılması gerekirken fatura tarihindeki döviz kuru üzerinden TL cinsinden ve vadeli olarak yapılması nedeniyle müvekkilinin bakiye alacağının bulunduğunun kabul edilmesi gerektiğini, davalı şirketin satış bedelini vadeli olarak ödemesi ve USD cinsinde çek yaprağının bulunmaması nedeniyle çeklerin fatura tarihindeki kur üzerinden düzenlendiğini, çeklerin borcun tamamını karşıladığı yönünde müvekkilinin kabulünün bulunmadığını, davalının USD cinsinden çek defterinin bulunup bulunmadığının araştırılmadığını, benzer olayla ilgili Yargıtay kararında kur farkı alacağının talep edilebileceğinin kabul edildiğini, her nekadar çek ödeme aracı olsa da Çek Kanunu Geçici 1/5 maddesi uyarınca çeklerin vade tarihinden önce bankaya ibrazı yasaklandığından vadeli çeklerin ödeme aracı olarak kabul edilemeyeceğini, müvekkilinin kur farkı alacağının oluştuğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık, davacının kur farkı alacağının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, kur farkı faturasına dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine karşı itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Dayanak Ankara 19. İcra Müdürlüğünün 2018/13053 Esas sayılı dosyasının yapılan incelemesine göre; davacı alacaklı şirket tarafından davalı borçlu şirket hakkında 06/11/2018 tarihinde, 09/10/2018 tarihli fatura dayalı 416.270,13 TL asıl alacak, 2.360,76 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 418.630,89 TL’nin tahsili için icra takibi başlatıldığı, davalı borçlu şirketin süresinde borca itiraz ettiği, itirazın iptali davasının İİK 67.maddesi uyarınca hak düşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı tarafından davalı adına 30/01/2018 tarihli 215.000,00 USD bedelli mal satımına ilişkin fatura düzenlendiği, davacı tarafından düzenlenen 09/04/2018 tarihli tahsilat makbuzu ile fatura tutarının TL karşılığı olmak üzere 30/06/2018 tarihli 134.000,00 TL bedelli, 31/07/2018 tarihli 290.000,00 TL bedelli ve 30/08/2018 tarihli 390.000,00 TL bedelli çeklerin teslim alındığı, davacının daha sonra takibe konu olan 09/10/2018 tarihli 416.270,13 TL bedelli kur farkı faturasını düzenlediği görülmüştü. Davacıya tahsilat makbuzu ile teslim edilen çeklerin belirtilen tarihlerde tahsil edildiği konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 16/09/2010 Tarih, 2010/1355 Esas, 2010/9915 Karar sayılı kararında,
“Mahkemece, davalının ileri tarihli çek vermek suretiyle çeklerin ibrazı halinde ödeme yapmayı kabul ettiği, davacının çekince koymadan TL olarak düzenlenen çekleri kabul ettiği, davacının kur farkı talep edemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA” karar verildiği,
Yine Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 08/12/2020 Tarih, 2020/2682 Esas, 2020/5731 Karar sayılı kararında;
“Dava, kur farkı ve cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki sözleşmede kararlaştırılan bedel yabancı para cinsinden olup, davacı, alacağının tahsili için davalı tarafından verilen TL cinsinden düzenlenen çekleri teslim almış olmakla, çekin bir ödeme aracı olması nedeniyle çek üzerindeki bedel dışında herhangi bir kur farkı talep edemez. Davacı tüm alacağının bu bedel üzerinden ödenmesini kabul etmiş bulunmaktadır. Bu nedenle davanın reddi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.” gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verildiği görülmüştür.
Yukarıda açıklanan bilgi, belge ve emsal Yargıtay kararlarına göre, mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verilmiş olmasına, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılığın olmamasına ve özellikle satım faturası yabancı para üzerinden düzenlenmiş ise de davacının ileri tarihli TL olarak düzenlenen çekleri kabul ettiğinden artık kur farkı talep edemeyecek olmasına göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın istinaf eden davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Kararın tebliğinin Dairemizce yapılmasına,
HMK’nin 353/1-b-1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere, 16/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”