Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/544 E. 2023/176 K. 20.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2020/544 (KABUL KALDIRMA)
KARAR NO : 2023/176

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/12/2019
ESAS NO : 2018/264 E 2019/986 K

DAVACI : … (T.C….)
VEKİLİ : Av. …
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 20/02/2023
YAZILDIĞI TARİH : 08/03/2023

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıya irsaliyeli fatura ile elektrik malzemesi satıp teslim ettiğini, fatura bedelinin ödenmemesi üzerine alacağın tahsili için davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının haksız yere takibe ve borca itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıdan satın aldığı malzemelere ilişkin fatura bedellerinin çek verilmek suretiyle ödendiğini, dava konusu faturaya konu malların müvekkiline teslim edilmediğini savunarak davanın reddine ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
Mahkemece toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, davalının tanık dinletme talebinin parasal miktar ve HMK 200. maddesi gereğince yerinde olmadığı, tarafların ticari defterlerinin lehe delil özelliğinin bulunmadığı, dava konusu faturanın taraflarca BA-BS formları ile Vergi Dairesine bildirildiği, her nekadar davalı tarafından düzeltme beyannamesi verilmiş ise de fatura konusu malların davalıya teslim edildiğinin kabulü gerektiği, davacının mal teslimini ispat ettiği, davalının ödemeyi ispatlayamadığı, takipten önce temerrüdün gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 129.280,00 TL alacak yönünden itirazın iptaline ve %20 oranında 25.856,00 TL icra inkar tazminatına karar verilmiş, gerekçeli kararda, sehven kısa kararda maddi hata yapıldığı belirtilerek HMK 304 maddesi uyarınca asıl alacak miktarı olan 129.800,00 TL üzerinden itirazın iptaline karar verildiği açıklanarak 129.800,00 TL asıl alacak yönünden itirazın iptali ile %20 oranında 25.856,00 TL icra inkar tazminatına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından BA formuna ilişkin düzeltme beyannamesinin dikkate alınmadığını, faturanın mal tesliminin yapıldığı anlamına gelmediğini, faturada teslim alan imzasının bulunmadığını, bilirkişi raporunun çelişkili olduğunu, eksik incelemeye dayalı olarak rapor düzenlendiğini, tanıkların dinlenmediğini, savunma hakkının kısıtlandığını, alacağın likid olmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık, davacının takibe konu fatura nedeniyle alacaklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, faturaya dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine karşı itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Davalının esasa yönelik istinaf itirazları nedeniyle işin esasının incelenmesine geçilmeden önce hükmün 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesine uygun olup olmadığı ve kısa karar ile gerekçeli karar çelişkisi bulunup bulunmadığı hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 297/1-c maddesinde hükmün gerekçe bölümünün, 2. fıkrada ise hükmün sonuç bölümünün kapsayacağı hususlar düzenlenmiştir. Anılan 297/1-c maddesinde, hükmün, iki tarafın iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri de kapsaması gerektiği öngörülmüştür. HMK’nın 297/2. maddesinde, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden herbiri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu öngörülmüştür. Kararın hüküm fıkrası ile gerekçesi birbirine sıkı sıkıya bağlı olup, arasında çelişki bulunmaması gerekmektedir.
Öte yandan, tarafların tüm delilleri toplanıp, inceledikten ve son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, HMK’nın 298/3. maddesi uyarınca kararı, gerekçesi ile birlikte yazması ve hüküm sonucunu HMK’nın 294/3. maddesinde öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır. Ne var ki, uygulamada HMK’nın 294/4. maddesi hükmüne dayanılarak zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucu tutanağa geçirilip, tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.
İşte bu gibi hallerde, HMK’nın 294/3. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara uygun olarak gerekçeli kararın yazılması zorunludur. Esasen, kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan el çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak bulunmamaktadır. HMK’nın 298/2. maddesi uyarınca, gerekçeli karar tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili ya da farklı olması, yargılamanın aleniyetine, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasa’nın 141. maddesi ile HMK’nın yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca, anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksi düşünce ve uygulama yargının, yargıcın ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile bağdaşmaz.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.12.2011 tarih 15-708 E, 737 K sayılı ilamında açıklandığı üzere; gerekçe, hakimin (mahkemenin) tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hakim, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini (hukuk sebepleri) kendiliğinden (re’sen) araştırıp bularak hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar (Kuru, Baki/Arslan, Ramazan/ Yılmaz, Ejder; Medeni Usûl Hukuku Ders Kitabı 6100 sayılı HMK’na Göre Yeniden Yazılmış, 22 Baskı, Ankara 2011, s.472). Hakim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendini denetler. Üst mahkeme de bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler.
HMK’nın 355/1.m.2.cümlesi:”…Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir..”hükmünü içermektedir.
Bu genel açıklamaların ışığında somut olaya bakıldığında;
Mahkeme kısa kararında;
“1-) Davanın KISMEN KABULÜ İLE; dava konusu Ankara 25.İcra Müdürlüğü’nün 2017/21190 E. sayılı takip dosyasına vâki davalının haksız itirazının KISMEN İPTALİNE, takibin 129.280,00 TL asıl alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek yıllık %9 oranındaki değişen oranlardaki yasal faizi ile birlikte DEVAMINA, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-) İİK 67.m. gereğince hüküm altına alınan alacağın %20’si oranında 25.856,00 TL icra-inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” şeklinde kısa karar oluşturulmuştur.
Mahkeme gerekçeli kararında ise, kısa kararda iş yoğunluğundan kaynaklı sehven hata yapıldığı açıklanarak kararın hüküm fıkrasında;
“1-) Davanın KISMEN KABULÜ İLE; dava konusu Ankara 25.İcra Müdürlüğü’nün 2017/21190 E. sayılı takip dosyasına vâki davalının haksız itirazının KISMEN İPTALİNE, takibin 129.800,00-TL asıl alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek yıllık %9 oranındaki değişen oranlardaki yasal faizi ile birlikte DEVAMINA, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-) İİK 67.m. gereğince hüküm altına alınan alacağın %20’si oranında 25.856,00-TL icra-inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” şeklinde karar verilmiştir.
Kanunda belirtilen sınırlar ve kurallar çerçevesinde hem maddi, hem de hukuki denetim yapılan istinaf kanun yolunda, HMK’nın 353/(1)-b-2. maddesi, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında duruşma yapılmadan karar verileceği düzenlemesini içermekte ise de somut olayda, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişkili olup, hakimin hangi hükmü oluşturmak istediği belli olmadığından, maddi ve hukuki denetime elverişli bir hüküm bulunduğundan söz edilemez.
Bu durumda Dairemizce, kısa karar ve gerekçeli karar arasındaki çelişkiyi giderecek şekilde yeniden karar verilebilmesi için HMK’nın 355/1.m.2.cümle hükmü re’sen gözetilerek esası incelenmeksizin kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir. Kaldırma nedenine göre istinafa gelen davalının istinaf itirazları bu aşamada incelenmemiştir.

HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/264 Esas 2019/986 Karar sayılı 26/12/2019 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 355. maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde davalıya İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran vekiline vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin İlk Derece Mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 362/(1).g. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/02/2023 tarihinde kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”