Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/543 E. 2022/1640 K. 25.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2020/543 ( KABUL KALDIRMA)
KARAR NO : 2022/1640

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/10/2019
ESAS-KARAR NO : 2018/187 E 2019/694 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 25/11/2022
YAZILDIĞI TARİH : 23/12/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, davalı tarafından müvekkili aleyhine Ankara 2. İcra Müdürlüğü’nün 2015/10876 E. sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, ancak takibe dayanak 50.000,00 USD olan 1 adet bononun aracından çalındığını, davalı tarafın sahibi olduğu … A.Ş.’nin suç konusu senette asıl borçlu olarak kaşesi bulanan … açmış olduğu alacak davasının reddedildiğini vade tarihi ve borçlu adı kısmı boş olan senedi sonradan kötü niyetli olarak doldurduğunu, senetteki imzanın müvekkiline ait olmasının yeterli görülerek sorumlu tutulmasının hukuka ve hakkaniyete aykırılık oluşturacağını belirterek davacı aleyhine yapılan icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, takip miktarının %20’si oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, müvekkilinin …. A.Ş.’nin tek ortağı olup, davacının 2003 yılında iki üç yıl süre ile bu şirkette eleman olarak çalıştığını, daha sonra kendi adına ticaret yapmaya karar verip başka kişiler ile ortak bir ticari işletme kurduğunu, ticari faaliyeti için davalı şirketten ürün aldığını ve bunun karşılığında dava konusu bonoyu düzenleyerek müvekkiline verdiğini, ürün bedellerinin ödenmemesi üzerine icra takibi başlatıldığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu 50.000,00 USD bedelli bononun nakden kaydı ile düzenlendiği halde davalı alacaklı tarafından ortağı olduğu …. A.Ş. tarafından davacıya teslim edilen mal bedeli karşılığı verildiği iddia edildiğinden, talil edilen senet nedeniyle kanıt yükü davalıda olduğu kabul edilerek davalı tarafından dava konusu senet bedeli kadar davacıya mal teslim edildiği kanıtlanamadığı belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf eden-davalı vekili tarafından;
Dava konusu bononun davacının sahibi olduğu şirkete müvekkilinin sahibi olduğu şirket tarafından verilen mal karşılığında davacı yanca düzenlenerek verilen bono olduğu, müvekkili hakkında davacı yanca yapılan suç duyuruları hakkında KYOK kararı verildiği, davacı yanca senet altındaki imzaya itiraz edilmediği, davacı yanca senet nedeniyle zayi davası da açılmadığı, müvekkilinin sahibi olduğu şirket kayıtlarında dava dışı şirketin borçlu göründüğü, mahkemece bilirkişi raporunun hatalı değerlendirildiği, dosya kapsamında dinlenen tanık beyanlarının değerlendirilmediği, davacı yanca senet bedelinin ödendiği hususunun ispat edilemediği bildirilerek başvurulmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık dava konusu bonodan dolayı davacının sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, icra takibine konu edilen bononun davacının elinden iradesi dışında çıktığı iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Ankara 2. İcra Müdürlüğü’nün 2015/10876 sayılı icra dosyasında davalı alacaklı tarafından davacı … ve dava dışı …. Ltd. Şti. aleyhine 50.000,00 USD bedelli bono nedeniyle icra takibi yapıldığı görülmüştür.
Dava konusu bononun …. Ltd. Şti. tarafından düzenlendiği …’in aval olarak yer aldığı, lehtarın … olduğu, bono bedelinin 50.000,00 USD, düzenleme tarihinin 04/04/2008, ödeme tarihinin 04/04/2014 tarihi olduğu ve “nakden” kaydı ile düzenlendiği anlaşılmıştır.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/6247 soruşturma sayılı dosyada müşteki …, şüpheli … olup dava konusu bono nedeniyle sahtecilik iddiasıyla yapılan şikayet sonucunda imzanın müşteki tarafından inkar edilmediği, çalınma iddiasında da 2008/171152 sayılı soruşturma dosyasında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, tarafların uzun süreli ticari ilişkide bulunması nedeniyle yeterli delil olmadığı anlaşıldığından kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği görülmüştür.
Davalının yetkilisi olduğu …. A.Ş.’ye ait ticari defterler üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmış, defterlerin kapanış kayıtları bulunmadığı için sahibi lehine delil olma özelliği taşımadığı belirtilmiş, senet borçlusu … ile ilgili kayıtlar incelenmiş, … tarafından … adına düzenlenmiş 48.956,09 TL tutarında bir adet fatura olduğu, … A.Ş. Tarafından 61.863,05 TL tutarındaki alacağın faturaya karşılık mahsup edilerek kalan 12.906,96 TL’nin alacaklısı …, borçlusu … A.Ş. olan Ankara 25. İcra Dairesinin 2013/7496 sayılı dosyasına karşılık temlik edildiği, … A.Ş. tarafından anılan icra dosyasını 108.000,00 TL daha yatırıldığı, yatırılan tutarın tamamının …’a borç olarak yazıldığı tespit edilmiştir. Dava konusu bonoya ilişkin herhangi bir kaydın yer almadığı belirtilmiştir.
Dava, kambiyo hukukuna dayalı menfi tespit istemi olup, davacı tarafından imzası inkar edilmeyen bononun nakden kaydıyla düzenlenmesi karşısında kural olarak davacı borçlunun borçlu olmadığının yazılı delil ile kanıtlaması gerekmektedir. Ne var ki davalı tarafından cevap dilekçesinde dava konusu bononun davalının beyanına göre … A.Ş. tarafından davacıya verilen ürün bedeli karşılığında düzenlendiğinin ileri sürülmesi nedeniyle bono veriliş nedeni talil edilmiş olduğundan kanıt yükü yer değiştirerek davalıya geçmiş olup davalı tarafından senet bedeli karşılığı ürünün davacıya teslim edildiğinin kanıtlanması gerekmiştir.
TMK.’nun 6.maddesi gereğince “Kural olarak, herkes iddiasını ispat etmekle yükümlüdür.” hükmü getirilmiştir. Somut olayda dosya kapsamında davalı yanca senet bedeli karşılığı ürünün davacıya teslim edildiği hususunda açık bir delil olmadığı anlaşılmıştır.
Ancak süresi içerisinde verilmiş cevap dilekçesi incelendiğinde davalının aynı zamanda yemin deliline de dayandığı anlaşılmaktadır.
Bir vakıayı ispat yükü kendisine düşen taraf o vakıayı başka delillerle ispat edemezse diğer tarafa yemin teklif eder. Yemin teklifini ispat yükü kendisine düşen taraf yapar. Yemin teklifine dayanan taraf bunu dava dilekçesinde veya cevap dilekçesinde açıkça belirtmesi gerekir. Mahkeme ancak bu halde (dava dilekçesinde veya cevap lahiyasında yemin deliline dayanıldığının bildirilmesi halinde) yemin teklifini hatırlatmakla yükümlüdür. Kendisine yemin teklif edilen taraf, yemin teklifinin kabulünden sonra, usulüne uygun biçimde (HMK m. 233) yemin eder ise, yemin teklif eden tarafın iddia ettiği vakıanın mevcut olmadığı kesin delil ile ispat edilmiş olur. Yemin teklif eden taraf, bundan sonra iddiasını ispat için başkaca delil gösteremez.
Açıklanan bu nedenlerle mahkemece; davalının yemin deliline de dayandığı dikkate alınarak, davalıya, karşı tarafa yönelik olarak yemin teklif etme hakkı hatırlatılmadan, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu durumda, davalının yemin teklif etme hakkının hatırlatılması suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, dava dosyasının kapsamı ile mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri birlikte değerlendirildiğinde; mahkemenin hüküm kurmasını sağlayacak olan tüm esaslı delillerin toplanmamış, mahkemece değerlendirilmemiş olması nedeniyle, davalı yanın istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerden ötürü kabulüne, yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a-6.maddesi uyarınca kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi, 2018/187Esas, 2019/694Karar ve 18/10/2019 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde davalıya İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 25/11/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan…
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Katip…
e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”