Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/53 E. 2022/1330 K. 14.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2020/53 (KABUL KALDIRARAK YENİDEN
KARAR NO : 2022/1330 ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİ)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/06/2019
ESAS-KARAR NO : 2017/661 E 2019/481 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 14/10/2022
YAZILDIĞI TARİH : 14/11/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili; müvekkili şirket ile davalı arasında 30.05.2016 tarihli 1 adet çektirme aparatı satarak 3.000,00 TL + KDV tutarında fatura kesildiğini, 11.08.2016 tarihinde düzenledikleri proforma fatura ile davalı tarafın KDV hariç 8.626,00 TL tutarında mal ve hizmet aldığını, proforma faturanın davalı şirket yetkilisi… tarafından imzalandığını, 11.08.2016 tarihinde 043180 sayılı fatura ile 8.500,00 TL + KDV tutarında fatura kestikleri, 29.08.2016 tarihinde düzenledikleri proforma fatura ile paletli bariyer çakma makinesi revizyonu hizmeti verdiklerini, davalının hizmeti aldığını kabul ettiğini, davalı şirket yetkilisinin “Bakım onarım çalışması yapılıp teslim edildi” kaydı düşülerek proforma faturayı imzaladığını, 15/10/2016 tarihinde düzenledikleri proforma fatura ile davalı şirketin 1.000,00 TL + KDV tutarında mal ve hizmet aldığını ikrar ettiğini, davalı şirket yetkilisi …’in teslim aldığına dair proforma faturayı imzaladığını 10.11.2016 tarihinde müvekkili davacı şirketin verdiği 1.000,00 + KDV tutarındaki hizmeti faturalandırdığı, 30.11.2016 tarih … no.lu fatura ile müvekkili davacı şirketin sattığı paletli bariyer çakma makinesi ile çektirme aparatı için 111.500,00 + KDV tutarında fatura kestiği, davalı şirketin 30.11.2016 tarihinde paletli bariyer çakma makinesi ile çektirme aparatını teslim aldığına dair tutanağı imzaladığını, BS mutabakat formu ile tarafların Kasım 2016 döneminde 2 adet faturadan toplamda 112.500,00 TL + KDV tutarında mutabakata vardıklarını, İcra takibinin asıl alacak miktarının 146.320,00 TL olduğunu, alacağın tahsili için girişilen icra takibine davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, itirazın haklı nedenlere dayanmadığını belirterek davalının mal varlığı üzerine takip tutarı olan 150.215,25 TL tutarında ihtiyati tedbir konulması, faizleri hariç olmak üzere borcun tespitini, icra takibinin devamı, davalının borcuna temerrüt tarihinden itibaren (yargılama süreci de dahil olmak üzere) ticari faize hükmedilmesine, icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili; taraflar arasında paletli bariyer çakma makinasının kimin zilyetliğinde bulunduğu açısından uyuşmazlık bulunmadığını, faturaların her iki şirketin ticari defter ve kayıtları ve BA-BS formları ve tüm muhasebe kayıtlarında mevcut olduğunu, proforma faturasının yalnızca teklif niteliği barındırdığını, proforma faturaların niteliğine haiz olması nedeniyle davacı tarafın alındığını iddia ettiği mal ve hizmetlerin normal olarak faturalandırılmamış olması nedeniyle hukuken dinlenilmesinin mümkün olmadığını, davacı tarafın proforma faturalarını davalı şirket yetkilileri olan… ve … tarafından alındığı ifade etmiş olsa da anılan şahısların müvekkili şirket çalışanları olduğunu, proforma faturalarının hukuken bir anlam ifade etmediğini bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece; benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda: Davacının sahibi lehine delil vasfı taşıyan ticari defterlerine göre; davalıdan 146.320,00 TL alacaklı olduğu, davalının sahibi lehine delil vasfı taşıyan defterlerine göre; davalının davacıya 141.600,00 TL borçlu olduğunun belirlendiği, davalı kayıtlarında bulunmayan iki adet faturanın davacı tarafça teslim edildiğinin taraflar arasında mutabakat belgesi ve teslim belgelerinden anlaşıldığı, davalının bu faturalara konu malzemeyi iade ettiğini iddia etmesine karşın malın iadesine ilişkin dosyada somut bir belgenin bulunmadığı, davalı tarafça faturaya itiraz edildiğine dair bir kaydın da bulunmadığı anlaşılmakla davacının iş bu ticari ilişki neticesi davalıdan 146.320,00 TL alacaklığı bulunduğu, likit olduğu anlaşılan icra takibine itirazında haksız bulunan davalı aleyhine icra inkar tazminatına karar verilmiş, hükme karşı davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili; davacının sözleşme konusu makinayı elinde bulundurduğunu, mal tesliminin kanıtlanmadığını, müvekkilinin tanıklarının dinlenmemesinin savunma hakkını kısıtladığını, davacının makinenin zilyetliğine ilişkin itirazının bulunmadığını, proforma faturanın tek başına mal tesliminin kanıtı olmadığını, proforma faturayı imzalayanlarının şirketin yetkili temsilcisi olmadığını bildirerek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık; davaya konu faturalar karşılığı alacağın varlığının usulüne uygun delillerle kanıtlanıp kanıtlanamadığı hususuna ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava; faturalara dayalı alacağın tahsili için girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Davaya konu somut olayda, ilk derece mahkemesince verilen 25/06/2019 tarihli davanın kabulü kararından sonra taraf vekillerince ayrı ayrı 27/07/2022 tarihli uyap üzerinden haricen ‘’… tarafların sulh oldukları ve karşılıklı yargılama gideri ve vekalet ücreti istemedikleri…’’ için dosyanın kapatılmasını talep ettiklerini bildiren dilekçeler ibraz edildiği görülmüştür.
HMK.nın davaya son veren taraf işlemleri başlıklı, beşinci kısım, üçüncü bölümde sulh düzenlenmiş olup 313. maddesinde;
“(1) Sulh, görülmekte olan bir davada, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla, mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşmedir.
(2) Sulh, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri uyuşmazlıkları konu alan davalarda yapılabilir.
(3) Dava konusunun dışında kalan hususlar da sulhun kapsamına dâhil edilebilir.
(4) Sulh, şarta bağlı olarak da yapılabilir.”
6100 sayılı HMK’nın 314.maddesinde ise; “(1) Sulh, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir.”
(2)(Ek:22/7/2020-7251/30 md.) Sulh, hükmün verilmesinden sonra yapılmışsa, taraflarca kanun yoluna başvurulmuş olsa dahi, dosya kanun yolu incelemesine gönderilmez ve ilk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesince sulh doğrultusunda ek karar verilir.
(3)(Ek:22/7/2020-7251/30md.) Sulh, dosyanın temyiz incelemesine gönderilmesinden sonra yapılmışsa, Yargıtay temyiz incelemesi yapmaksızın dosyayı sulh hususunda ek karar verilmek üzere hükmü veren mahkemeye gönderir.
6100 sayılı HMK’nın 315.maddesinde; “(1) Sulh, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Mahkeme, taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verir.” düzenlemesi yapılmıştır.
Buna göre; sulh, görülmekte olan bir davanın taraflarının, karşılıklı anlaşmaları ile dava konusu uyuşmazlığı sonlandırmalarıdır. Sulh, mahkeme önünde iki şekilde yapılabilir, taraflar, dava konusu uyuşmazlığın dava dışı konularda dahi sulh sözleşmesi yaparak, içeriği ile birlikte, mahkemeye bildirip, bu sulh sözleşmesinin karara aynen geçmesini isteyebilecekleri gibi, mahkemeye sadece sulh olduklarını bildirip, sulhun içeriğini bildirmeksizin, sulh nedeni ile davanın sonlandırılmasını isteyebilirler. Birinci halde mahkeme, sulh sözleşmesinin içeriğine göre aynen hüküm kurarken, ikinci halde “sulh nedeni ile karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde hüküm kurulması gerekir.
Tarafların beyanlarından somut uyuşmazlık bakımından sulh oldukları anlaşılmaktadır. Somut olayda, dava, konusu itibariyle tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği hususlara ilişkin olduğundan, tarafların sulh sözleşmesi yapmaları mümkündür. HMK’nın 314/(1).maddesi gereğince hüküm kesinleşinceye kadar her zaman sulh sözleşmesi yapılabileceğinden ve 315/(1).maddesi gereğince taraflar sulhe göre karar verilmesini istemezlerse karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerektiğinden, istinaf aşamasında tarafların sulh olduklarını bildirilmiş olmakla HMK’nın 314/(2). ve 315/1 maddeleri gereğince sulh nedeniyle davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun sulh nedeniyle KABULÜ ile;
2-Ankara 7.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/661 Esas, 2019/481 Karar 25/06/2019 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
3-HMK.nın 315/1. maddesi gereğince sulh nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına,
3-a-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 80,70TL harçtan peşin alınan 2.498,78TL harçtan mahsubu ile bakiye 2418,08TL harcın davacıya iadesine,
b-Taraflarca yargılama gideri, vekalet ücreti talep edilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
c-HMK’nin 333.maddesi uyarınca kullanılmayan gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatıran taraflara iadesine,
İstinaf aşamasında yapılan harç ve masraflar yönünden ;
4-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan istinaf peşin karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-HMK’nin 333.maddesi uyarınca kullanılmayan gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
8-Kararın tebliğinin Dairemizce yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 14/10/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan…
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Katip…
e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”