Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/515 E. 2022/1724 K. 12.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/515 – 2022/1724

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2020/515 (ESASTAN RET )
KARAR NO : 2022/1724

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/12/2019
ESAS-KARAR NO : 2018/954 E 2019/1033 K

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 12/12/2022
YAZILDIĞI TARİH : 09/01/2023

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, davalı banka tarafından müvekkili aleyhine Ankara 12. İcra Müdürlüğü’nün 2014/15839 Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalının karşılıksız çıkan 2 adet çek yaprağına karşılık hamiline ödemek zorunda olduğu 470,00 TL ile henüz ödemesini yapmamış olduğu çek yapraklarının karşılığı olan 13.475,00 TL’nin de ödemesini haksız ve hukuka aykırı olarak talep ettiğini, Çek Kanunu madde 3/3’te muhatap bankanın sorumluluğunun düzenlendiğini, bu sorumluluğun zamansal sınırlamasının Çek Kanunu madde 3/9’da getirildiğini, yine aynı Kanunun 2/7(d) maddesi uyarınca çek defterinin her bir yaprağına çekin basıldığı tarihin yazılması gerektiğini, bu zorunluluğun 03/02/2012 tarihinde getirildiğini, bu tarihten önce bastırılmış çek yapraklarında böyle bir yükümlülüğün olmadığını, müvekkilinin 2007 yılında çek hesabı açtırdığını, 2008 yılından sonra ise çek kullanmadığını, yine Çek Kanunu uyarınca bankaların müşterilerine verdikleri çek defterleriyle ilgili olarak ödemekle yükümlü olduğu tutara ilişkin sorumluluğunun 30/06/2018 tarihinde sona erdiğini, çekler üzerinde baskı tarihi olup olmadığının bilinmediğini, baskı tarihi olsa dahi 5 yıllık sorumluluğun geçtiğini, baskı tarihi bulunmaması halinde dahi 30/06/2018 tarihinde sorumluluğun sona ereceğini belirterek 13.475,00 TL yönünden borçlu olmadığının tespitine, müvekkili lehine %20 oranında kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, davacı ile müvekkil banka arasında imzalanan bankacılık hizmet sözleşmesi, genel kredi sözleşmesi ve çek taahhütnamesine istinaden davacı tarafa teslim edilen çek karnesi sebebiyle karşılıksız çıkan çekler için borcun nakden ödenmesi ve iade edilmemiş/karşılıksız yazılmış çeklerden dolayı olan borcun nakden depo edilmesi veya çek yapraklarının müvekkil bankaya iade edilmesi aksi halde aleyhine yasal takip başlatılacağını bildirmek amacıyla 01/10/2012 tarihli ihtarname gönderildiğini, davalı borçlunun ihtarnamede belirtilen hususları yerine getirmemesi üzerine çek yaprağı ve depo edilecek 28 adet çek yaprağı bedelinden kaynaklanan borç sebebi ile icra takibi yapıldığını, takip tarihinden sonra da alacaklı müvekkili tarafından ödenmek durumunda kalınan çek bedelleri olduğunu, davacının yapılan takibe süresinde itiraz etmemesi üzerine takibin kesinleştiğini, banka kayıtlarından açıkça anlaşılacağı üzere banka tarafından ödenen karşılıksız çek mükellefiyetleri bulunduğunu bildirerek davanın reddi ile müvekkili lehine %20 kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece; söz konusu davanın davalı çek müşterisine vermiş olduğu 28 adet çek yaprağından kaynaklı banka yükümlülüğü nedeniyle başlatılan icra takibine konu borcun bulunup bulunmadığının tespitine ilişkin olduğu, çeklerin süresinde istenilmesine rağmen bankaya verilmediği, 5941 sayılı Çek Kanunu madde 2 gereğince yazılı baskı tarihinden itibaren 5 yıl içinde ibraz edilmemesi halinde muhatap bankanın üçüncü fıkraya göre ödemekle yükümlü olduğu tutarın sona ereceği, yine aynı Kanunun geçici 3. maddesinin 4. fıkrasına göre bankanın ödemekle yükümlü olduğu tutara ilişkin sorumluluğun 30/06/2018 tarihinde sona ereceğinin hüküm altına alındığı, çeklerin davacıya teslim tarihlerinden itibaren 5 yıllık süre geçmesine rağmen bankaya ibraz edilen çeklerin bulunmadığı, davalı bankanın söz konusu çeklerle ilgili sorumluluğunun kalmadığı belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf eden davalı vekili,
Ttaraflar arasındaki sözleşmeler ve taahhütnameye istinaden davacı tarafa teslim edilen çek karnesi sebebiyle karşılıksız çıkan çekler için borcun nakden ödenmesi ve iade edilmemiş çeklerden dolayı borcun nakden depo edilmesi veya çek yapraklarının müvekkili bankaya iade edilmesi aksi halde yasal takip başlatacaklarını bildirmek amacıyla müvekkili tarafından davacıya 01/10/2012 tarihli ihbarname gönderildiğini, davacı yanca ihbarnamedeki hususların yerine getirilmediğini, bu sebeple çek yaprağı ve depo edilecek 28 adet çek yaprağı bedelinden kaynaklanan borç sebebi ile zamanaşımı olarak öngörülen 30/06/2018 tarihinden yaklaşık 5 yıl önce 17/08/2013 tarihinde takip başlatıldığını, takibin itiraz edilmemesi üzerine kesinleştiğini, 18/08/2014 tarihinde başlatılan takipte açıkça banka yükümlülük bedeli ödenen çek tutarı ve banka yükümlülüğü devam eden çek bedeli şeklinde iki ayrı kalem gösterildiğini, müvekkilinin 28 adet çek yaprağını ihbarname ile istemesine rağmen ilgili çeklerin iade edilmediğini, davaya konu takibin davacının edimini yerine getirmemesi üzerine doğduğunu, takibin 17/08/2013 tarihinde başlatıldığında takip tarihi itibariyle çek yükümlülük bedelinin depo edilmesi talebinde hukuka aykırılık bulunmadığını, zamanaşımı sebebiyle sorumluluğun ortadan kalkmasının takibin haklılığını ortadan kaldırmadığını, davacının kötüniyetli olarak huzurdaki davayı açtığını, hukuki menfaat yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık, çek yükümlülük bedellerinden kaynaklı davacının borcunun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, İİK 72 maddesi gereğince açılan menfi tespit davasıdır.
İnceleme 6100 sayılı HMK’nın 355. Madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verilmiş olmasına, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılığın olmamasına ve özellikle sorumluluğun yasa gereğince sona erdiği tarihten sonra da takibe devam edilmiş olmasına göre davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 690,36TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 54,40TL harcın mahsubu ile bakiye 635,96TL harcın istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 362/1.a maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda kesin olmak üzere 12/12/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”