Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/501 E. 2022/424 K. 25.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2020/501 (ESASTAN RET )
KARAR NO : 2022/424

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/01/2020
ESAS-KARAR NO : 2018/835 E 2020/37 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 25/03/2022
YAZILDIĞI TARİH : 19/04/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili ile davalı … vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili; taraflar arasında imzalanan borç tasfiye sözleşmesi uyarınca davalıların … ili, … Mahalllesi mevkinde her biri en az 200 m² tamamlanmış kullanıma hazır iskanı alınmış ve inşaat kalitesi 1.sınıf nefasetindeki 50 apartman dairesinin piyasa rayiç değeri üzerinden borçlarının bulunduğunu, bu borçlarını 01/01/2018 tarhinde aynen ifa edeceklerini, aynen ifa mümkün olmaz ise belirtilen nitelikteki 50 dairenin 01/01/2018 tarihindeki piyasa rayiç değerini 01/01/2018 tarihinden itibaren 30 gün içinde ( en geç 01/02/2018 tarihine kadar) ödeyeceklerini kabul ettiklerini, sözleşmede kararlaştırılan şekilde aynen ifanın gerçekleşmediği gibi belirlenen 50 daire bedelinin de ödenmediğini ileri sürerek sözleşmede belirlenen şekilde 50 adet dairenin bedeli tespit edilerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 200.000 TL’nin 01/02/2018 tarihinden işleyecek avans faiziyle tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalılar vekili; davacının davadan önce davalılara gönderdiği ihtarda alacağını 15.000.000 USD olarak belirlediğini, bu miktar yönünden damga vergisi yatırılması gerektiğini, davacının anılan ihtarda alacak miktarını belirlediğinden kısmi dava açmakta hukuki yararı bulunmadığını, davalı şirketin 05/12/2013 tarihli borç tasfiye sözleşmesinde müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak belirtlmişse de kefilin sorumlu olduğu azami tutar, kefaletin süresi ve kefaletin el yazısı ile yazılmadığından davalı şirket açısından geçerli bir kefalet bulunmadığını, davalıların davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını, davacının siyaseten güçlü olduğunu, davalı şirketin inşaat yapmayı plandığı İncek bölgesinde emsal artış kousnda plan değişikliği yaptırabileceğini söyleyerek davalı … üzerinde bu suretle güven tesis ederek sözleşmenin imzalandığını, 05/12/2013 tarihli sözleşmenin varlığını kabul ettiklerini ancak davacının bu sözleşmede yer almayan ve bu sözleşmenin imzalanmasına neden olan davacının kendi üzerine düşen edimlerini yerine getirmediğini, davacının kendi edimi yerine getirmeden davalıdan talepte bulumayacağını düşünürek borç tasfiye sözleşmesini fesh etmediklerini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, borç tasfiye sözleşmesi ile davalı …’nun davacıya … ili … Mahalllesi mevkinde her biri en az 200 m² büyüklüğünde tamamlanmış kullanıma hazır iskanı alınmış inşaat kalitesi 1.sınıf nefasetindeki 50 apartman dairesinin 01/01/2018 tarihindeki piyasa rayiç değeri üzerinden bedeli kadar borçlu bulunduğunu, bu borcunu 30 gün içinde en geç 01/02/2018 tarihine kadar ödemeyi kabul ettiğini, sözleşmenin borçlu kısmında … adı üzerine diğer davalı kaşesi basılmışsa da sözleşme içeriğinde borçlunun … olarak belirtilmesi karşısında davalı şirketin asıl borçlu olarak kabulünün mümkün olmayacağı, davalının davacının sözleşmede yer almayan ancak yükümlendiği edimleri yerine getirmediği savunmasının sözleşmenin borça tasfiye sözleşmesi olup sözleşme içeriğinde davacıya herhangi bir edim yüklememesi karşısında yerinde görülmediği, davalı …’nun bilirkişi ek raporunda sözleşmede nitelikleri belirtilen 50 adet dairenin 01/01/2018 tarihindeki piyasa rayiç değeri olan 28.410.000,00TL’den sorumlu olduğu, sözleşmede anılan tutarın 01/01/2018 tarihinden itibaren 30 gün içinde 01/02/2018 tarihine kadar ödeneceği kararlaştırldığı, davalının 01/02/2018 tarihinde temerrüde düşeceği ve davacı ile davalı …’nun tacir olması nedeniyle avans faiz isteminin yerinde olduğu, davacının talebi 200.000,00TL olmakla taleple bağlı kalınması gerektiği, sözleşme içeriğinde müşterek borçlu ve müteselsil kefilin … Yapı A.Ş olarak belirtilmesi, imzanın … Yapı A.Ş adına … ismi üzerine basılan davalı şirket kaşesi üzerine atılması nedeniyle davalının sözleşmede taraf sıfatının bulunmadığı, davalının sözleşmede müteselsil kefil olarak yer aldığının kabulü gerektiği, sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan TBK m, 583 gereğince kefilin sorumlu olduğu azami miktarın, kefalet tarihinin ve müteselsil kefil olması durumunda bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazıyla belirtmesi şart olduğu, sözleşemede davalı şirket yönünden bu şartlara uygun yapılmış bir kefalet sözleşmesi bulunmadığından kefaletinin geçersiz olduğu, davalının damga vergisi ödenmemesi nedeniyle davanın reddi savunmasının yerinde olmadığı, davacının davadan önce davalılara gönderdiği ihtarda alacak miktarını belirtmesine rağmen belirtilen bedelin ödenmemesi halinde belirtilen tutarla bağlı kalınmaksızın yasal yollara başvurulacağı fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla kısmi dava açmakta hukuki yararının bulunduğu, davalı … aleyhine açılan davanın kabulüne, diğer davalı aleyhine açılan davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili, davalı … Yapı Ltd Ştinin müşterek borçlu, müteselsil kefil olduğu, borcu üstlendiğini, mahkemece davalı … Ltd Ştinin sözleşmenin 4.maddesinde müşterek borçlu olduğu hususunu ve sözleşmeyi borçlu olarak imzaladığını gözden kaçırdığını, kefilin sorumlu olduğu azami miktarın ve kefalet süresinin açıkça kararlaştırıldığını ve kefilin kefaletin geçerli olduğunda hiçbir tereddütü olmayacağını, davalı tarafça damga vergisi yatırılmadan dava açıldığı, borç tasfiye sözleşmesinde kararlaştırılan edimlerin talep edilebilmesi için davacının kendi edimini yerine getirmesi gerektiği ve edimin nasıl yerine getirildiğinin dava dilekçesinde açıklanmadığı, davalı …’nun güvene dayalı olarak sözleşmeyi imzaladığını, davacının herhangi bir talepte bulunmayacağını düşünerek borç tasfiye sözleşmesinin feshi için girişimde bulunmadıklarını, ispat yükünün taraflarınca olduğu, …’nun tacir olmadığı ticari faize hükmedilemeyeceği şeklinde iddiaların ileri sürüldüğünü, borç tasfiye sözleşmesine göre davalıların 01/02/2018 tarihine kadar ödemeyi açıkça kabul vaat ve taahhüt ettiğini, sözleşmedeki bu kabulün davalıların her ikisini de bağlayıcı nitelikte olduğunu, davalı … Kurunun sözleşmeyi güvene dayalı olarak imzaladığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, davalıların savunmalarının çelişkili olduğunu, taraflar aralarındaki ilişkide yazılı usulü benimsediklerini, borç tasfiye sözleşmesi üzerinden 5 yıl geçtiğini ancak davalıların hiçbir itirazının bulunmadığını, ifa zamanı geldiğinde ifa istendiğinde de itirazları olmadığını, gönderilen ihtara sessiz kaldıklarını, 05.12.2013 tarihli Borç Tasfiye Protokolünde davalıların, protokolde belirtilen 50 dairenin 1.1.2018 tarihindeki rayiç değeri kadar borcu kayıtsız ve şartsız kabul ve ikrar ettikleri, protokolün davalılar tarafından da imzalandığının sabit olduğunu, borç bu nitelikte bir belge ile açıkça kabul, vaat ve taahhüt edildiğinden sözleşmeden dolayı davalıların borçlu bulunmadıklarını ancak yazılı delil ile ispatlamalarının mümkün olacağını, ispat yükünün davalılarda olduğunu, davalının istinaf gerekçelerinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek istinaf başvurusunun kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili, taraflar arasında borç tasfiye sözleşmesi imzalandığını, sözleşme uyarınca … … Mah mevkiinde her biri 200 m2 büyüklüğünde tamamlanmış kullanıma hazır iskanı alınmış inşaat kalitesi 1.sınıf 50 apartman dairesinin piyasa rayiç değeri üzerinden bedeli kadar borçlarının bulunduğunu, bu borçlarını 01.01.2018 tarihinde aynen ifa edeceklerini, aynen ifa mümkün olmaz ise 01.01.2018 tarihinden itibaren en geç 30 gün içersinde dairelerin 01.01.2018 tarihindeki rayiç değerini ödemeyi kabul ve taahhüt ettiklerini, ancak ifanın gerçekleşmediğini, 30 gün içinde dairelerin rayiç bedellerinin ödenmemesi üzerine ihtar gönderildiğini, ancak müvekkillerinin birtakım bahanelerle bu borçlarını ödemekten kaçındıklarını, yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu,davacının 15.000.000 USD talepte bulunduğunu, ancak bu rakam üzerinden davaya konu sözleşmenin damga vergisi yatırılmadığını, müvekkil …nun, kefil olan müvekkilinin davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını, davacının edimlerini yerine getirmediğini, sözleşmenin güvene dayalı olarak imzalandığını, davacının sözlerini yerine getirmediğini, müvekkil şirketin inşaat yapmayı planladığı arsalar üzerinde emsal artışı yapılmasını sağlayamadığını, ispat yükünün davacıda olduğunu, isticvap talebinde bulunduklarını ancak mahkemece herhangi bir ara karar tesis edilmeden ispat yükünün yer değiştirdiği de gözardı edilerek müvekki …nun davacıya hukuken korunan ve geçerli bir borcu varmış gibi hukuka aykırı bir şekilde davanın kabulüne karar verildiğini, müvekkilinin tacir olmadığını, diğer müvekkil … Yapı …Ltd Ştinin eski ortağı ve müdürü olduğunu, müvekkili …nun tacir sıfatına haiz olmadığı dikkate alınmadan müvekkilinin avans faizinden sorumlu tutulmasının da hukuka aykırı olduğunu belirterek istinaf başvurusunun kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddi gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık; davalı yönünden TBK m 583 hükmü uyarınca şekil koşullarının bulunup bulanmadığı, taraflar arasındaki Borç Tasfiyesi Sözleşmesinde davalının edimlerini ifa edip etmediği noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, taraflar arasında akdedilen sözleşmede kararlaştırılan edimlerin aynen ifası, mümkün olmaz ise bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, ilk derece mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön olmamasına ve özellikle kefil olan davalı … Yapı Tek. Tur. Gıda, Bil. Tic. Ltd. Şti. yönünden TBK m. 583 hükmü uyarınca şekil koşullarının bulunmamasına, taraflar arasında akdedilmiş olan “Borç Tasfiyesi Sözleşmesi”nde davalı …’nun yüklenmiş olduğu edimlerini ifa ettiğini ispat edememiş olmasına göre davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.-TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 54,40.-TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30.-TL harcın istinaf eden davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 13.662,00.-TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 3.416,00.-TL harcın mahsubu ile bakiye 10.246,00.-TL harcın istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Kararın tebliğinin Dairemizce yapılmasına,
HMK’nin 353/1-b-1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere, 25/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Başkan…

Üye…

Üye…

Katip…
NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”