Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/499 E. 2022/1683 K. 05.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2020/499 (ESASTAN RET )
KARAR NO : 2022/1683
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/12/2019
ESAS-KARAR NO : 2018/229 E. 2019/1229 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 05/12/2022
YAZILDIĞI TARİH : 23/12/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında 12/05/2015 tarihinde ‘’İşbirliği Sözleşmesi” imzalandığını ve davalının müvekkiline karşılıklı güvene istinaden uzun vadeli iş birliği yapmak amacı ile … panelleri ve diğer donanımları tedarik etmeyi kabul ettiğini, yine davalı ile müvekkili arasında 20/04/2016 tarihinde ana sözleşmeye ek bir sözleşme imzalandığını, söz konusu sözleşmede müvekkilinin ASE-2015-2011 nolu proforma fatura konusu olan 600 adet 79.200 Euro tutarındaki paneli 2016 yılının Mayıs ayının sonuna kadar Yemen’e göndereceği, bu tarihe kadar gönderilmediği takdirde 600 panel karşılık gelen 79.200 Euro için 1000 USD günlük ceza verileceğinin imza altına alındığını, müvekkilinin imzalanan sözleşme doğrultusunda davalıya 104.600 Euro havale ettiğini ancak davalının zamanında mal teslimi yapmadığını, 01/12/2016 tarihli ihtarname ile ana sözleşme ve ek sözleşme gereklerinin yerine getirilmemesinden dolayı sözleşmenin feshi ile mal siparişi için gönderilen paranın iadesi ve aynı zamanda cezai şartın ödenmesinin ihtar edildiğini, alacağın tahsili için davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının icra takibine haksız yere itiraz ettiğini belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik tahsil anındaki kur karşılığından ayrıca hesaplanmak kaydı ile 79.200 Euro’ya denk gelen 312.626,00 TL’ye yönelik itirazın iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; müvekkilinin tüm malzemeyi hazır ettiğini, davacının da sözleşme bedelini ödediğini ancak davacı tarafça 06/01/2017 tarihinde malzemeyi istemeden sözleşmeyi feshettiklerine dair ihtarname gönderildiğini, uzun vadeli imzalanan işbirliği sözleşmesinde bu denli bir yaklaşımın son derece güven sarsıcı olduğunu, sözleşme maddelerinde sevkiyatın yapılmaması halinde feshedileceğine ilişkin bir maddenin bulunmadığını, müteaddit kereler malzemelerin onayı verildikten 1 ay sonra teslim edileceğini ihtar ettiklerini, müvekkilin malzeme sevkiyatına hazır olduğunu her durumda bildirmesine rağmen davacı yanın bir an olsun malzemeye onay vermediğini, dolayısı ile sözleşmeden kendi kusuru ile döndüğünü, bu sebeple uğramış olduğu zararı ve para iadesini talep edilemeyeceğini savunarak davanın reddine ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
Mahkemece toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, malın Yemen limanına tesliminden davalının sorumlu olduğu, davalının 20/04/2016 tarihli ek sözleşme ile 79.200 Euro bedelli 600 adet panelin Mayıs ayı sonuna kadar Yemen’e gönderilmesini taahhüt ettiği ancak 2016 yılı Mayıs ayına kadar malların davalıya gönderilmediği ve bu şekilde davalı borçlunun temerrüde düştüğü, her ne kadar davalı taraf teslim tarihinin 2017 Mayıs ayı olduğunu iddia etmiş ise de 20/04/2016 tarihli ek sözleşmede teslim tarihinin 2017 Mayıs olduğuna ilişkin bir ibare bulunmadığı sadece Mayıs ayı sonunun yazılı olduğu ve sözleşmenin 2016 Nisan ayında imzalanmış olması nedeniyle sözleşmedeki Mayıs ayından kastedilenin 2016 Mayıs olması gerektiği, davalı tarafından taahhüt edilen 2016 yılı Mayıs ayının sonu itibariyle malların teslim edilmemiş olması nedeniyle davacı tarafından ihtarnamelerde verilen sürelerde de edimi ifa edilmediğinden davacının TBK 125/2 maddesi gereğince sözleşmeden dönmesinin haklı olduğu, ödediği 79.200 Euroyu geri isteyebileceği, takip talebinde tahsili talep edilen alacağın yabancı para cinsi olarak değil Türk Lirası olarak gösterilmesi nedeniyle davacının Borçlar Kanununun 99. maddesindeki seçimlik hakkını Türk Lirası olarak kullandığı, dava dilekçesiyle 79.200 Euro’ya denk gelen 312.626,00 TL miktar üzerinden takibin iptalini talep ettiği, takip tarihi itibariyle kur üzerinden yapılan hesaplama sonucunda davacının 79.200 Euro karşılığı 311.351,04 TL alacak talep edebileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile icra inkar tazminatına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kök raporun müvekkili lehine olduğunu, kök rapordan sonra sunulan belgelerin iddianın genişletilmesi kapsamında kaldığını, bu duruma muvafakatlerinin bulunmadığını, mahkemece davacının lehine olan ek rapora göre karar verildiğini, kök ve ek rapor arasında çelişki bulunduğunu, yeni rapor alınması talebinin reddedildiğini, 01/07/2015 tarihli proforma faturada teslim yeri Yemen iken, davacının gönderdiği 15/11/2015 tarihli mail içeriğinde teslim yerinin Dubai, 20/04/2016 tarihli ek sözleşmede teslim yerinin Yemen olduğunu, davacının defaeten teslim yerini değiştirildiğini, davalının teslim yeri konusunda davacının hangi ülkeye onay vereceğini bilmediği için sevkiayata başlayamadığını, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, davacının teslim istediğine dair yazı yazmadığını, doğrudan sözleşmeyi feshettiğini, taraflar arasında yaşanan aksaklığın en büyük sebebinin 2015 Mart ayından beri Yemen’den devam eden çatışmaların iç savaşa dönüşmesi ve Yemen limanının kapatılması olduğunu, protokolde 2016 Mayıs ibaresinin bulunmadığını, Mayıs ayının 2017 Mayıs ayı olarak kabulü gerektiğini, borçlunun değil alacaklının temerrüdünün oluştuğunu, müvekkilinin malzeme temini için onay beklediğini, davacının onay vermemekle ifayı kabulden kaçındığını, muacceliyetin oluşmadığını, ifa zamanının tam ve net olmadığını, temerüddün oluşmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; icra takibinde her nekadar asıl alacak TL üzerinde talep edilmiş ise de açıklama kısmında ana sözleşme ve ek sözleşmeye istinaden 79.200 Euro mal sipariş bedeli ve Haziran 2016 tarihinden itibaren 1000 USD toplam 275.000 USD geç teslim cezai şart bedelinin icra gideri, vekalet ücreti, tahsil anındaki döviz kuru ve takipten sonra işleyecek yıllık %2 dolar ve euro döviz faizi ile tahsilinin talep edildiği yönünden şerh düşüldüğünü, mahkeme kararının para biri yönünden hatalı olduğunu, tahsil anındaki döviz kuru üzerinden talepte bulunulduğunu ileri sürerek kararın düzeltilerek tahsil anındaki döviz kuru üzerinden hesaplanması ve yıllık %2 dolar ve Euro faizi şeklinde karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık, davacının satıma konu olan ve teslim edilmeyen mallar nedeniyle ödediği parayı talep edip edemeyeceği, sözleşmenin feshinin haklı olup olmadığı, mahkemenin para birimi yönünden verdiği kararın yerinde olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, satıma konu malların teslim edilmediği iddiasına dayalı ödenen bedelin iadesi için başlatılan icra takibine karşı itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verilmiş olmasına, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılığın olmamasına ve özellikle taraflar arasındaki 20/04/2016 tarihli ek sözleşmede malların teslim tarihinin Mayıs sonu olarak kararlaştırılmasına rağmen malların 2016 Mayıs sonuna kadar teslim edilmediği ve davacının mal satımı için davalıya para gönderdiği hususları ihtilafsız olup davalı borçlunun temerrüdüne ilişkin şartların gerçekleşmiş olmasına ve itirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı olup takipte alacağın TL olarak talep edilmiş olmasına göre tarafların istinaf itirazlarının reddine karar verilerek HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-a)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın istinaf eden davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
b)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 21.268,40 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 5.309,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 15.959,40 TL harcın istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf eden taraflarca yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,

5-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 362/1.a maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda kesin olmak üzere 05/12/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye … e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır
NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”