Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/486 E. 2023/441 K. 30.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2020/486 (KABUL DÜZELTEREK YENİDEN
KARAR NO : 2023/441 ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİ)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/10/2019
ESAS NO : 2018/687 E 2019/757 K

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 30/03/2023
YAZILDIĞI TARİH : 28/04/2023

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili Ankara Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne hitaben düzenlediği dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında 03/01/2012 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere satış noktası ve kapalı ve açık nokta sözleşmeleri ek protokolünün imzalandığını, davalının sözleşmenin 11. maddesine uymayarak sözleşmeyi ihlal ettiğini, ihlal hususunun tespiti için Eskişehir 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/393 D. İş sayılı dosyası üzerinden delil tespiti istenildiğini ancak talebin red edildiğini belirterek şimdilik 120.000,00 TL cezai şartın dava tarihinden itibaren TCMB tarafından uygulanan avans işlemlerindeki güncel faiz oranı üzerinden hesaplanacak faiziyle birlikte, 120.000,00 TL nakit-nakit bazlı katkı tutarlarının verildikleri tarihten itibaren işlemiş faizi ile birlikte bankalarca uygulanan en yüksek kredi faizi üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte ve delil tespiti masraflarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yetkili mahkemenin taraflar arasındaki sözleşmenin 23.maddesi ve HMK’nın 6. maddesi uyarınca Eskişehir Mahkemeleri olduğunu, taraflar arasındaki sözleşme ile müvekkilinin üstlendiği edimlerin kanunun emredici hükümlerine, ahlaka ve kamu düzenine aykırı olduğunu ve mutlak butlan ile hükümsüz olduğunu, ekonomik sıkıntılar nedeniyle işyerini kapatmak zorunda kaldığını, dava tarihinden önce davacının fesih ve cezai şart ile katkı payının geri ödenmesi konusunda herhangi bir ihtar göndermediğini savunarak davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
Ankara 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 22/03/2018 Tarih, 2017/554 Esas, 2018/223 Karar sayılı ilamı ile verilen yetkisizlik kararı üzerine mahkemece toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 03/01/2012-31/03/2016 tarihleri arasını kapsadığı, davalının ticari faaliyetini 31/05/2014 tarihine kadar sürdürdüğü, bu tarihten sonra sözleşmedeki edimlerini yerine getirmediği, davacıdan ürün almadığı, dolayısıyla sözleşmeyi ihlal ettiği, sözleşmenin 16. maddesi gereğince davacının, sözleşmenin 11. maddesinde davalıya verildiği belirtilen 120.000,00 TL katkı payı ile sözleşmede belirtilen cezai şartı isteyebileceği, ancak bilirkişi raporunda belirtildiği üzere davalının ticari faaliyetine son vermesi, 274.504,16 TL borcunun bulunması, belirlenen 120.000,00 TL’lik cezai şartın davalının ekonomik yıkımına sebep olabileceği dikkate alınarak takdiren 60.000,00 TL cezai şartın uygun olacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile, 180.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kabul edilen katkı payı alacağı yönünden uygulanan faiz oranı ve faiz başlangıç tarihinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, sözleşmenin 16.maddesinde mali yardım ve katkıların verildiği tarihten itibaren işleyecek faizi de dahil olmak üzere bankalarca uygulanan en yüksek kredi faizi üzerinden hesaplanacak faizi ile geri ödeneceğinin belirtildiğini, mahkemece bu kalem alacağa dava tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına yönelik kararın yerinde olmadığını, cezai şarta yarı oranında hükmedildiğini, talep edilen cezai şartın fahiş olmadığını, cezai şart talebinin indirilmesinin yerinde olmadığını, işletmenin kapatılmış olması halinde davalının ekonomik mahvından bahsedilemeyeceğini, bilirkişi raporuna yönelik itirazların değerlendirilmediğini, davalı işletmenin gerçek durumunun ortaya konulmadığını, dava dilekçesi ile talep edilen delil tespiti masraflarının hüküm altına alınmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; sözleşmedeki edimlerin kanuna, ahlaka ve kamu düzenine aykırı olması nedeniyle yok hükmünde olduğunu, sözleşmenin 4 yıllık dönemi kapsadığını, müvekkilinin 2014 Mayıs ayına kadar ticari faaliyetini devam ettirdiğini, yaşanan ekonomik kriz sonrası işyerini kapatmak zorunda kaldığını, davacı tarafından durum bilinmesine rağmen uzun zaman sonra ihtarname gönderilmeden dava açılmasının haksız olduğunu, müvekkilinin üzerine düşen edimlerin büyük kısmını yerine getirdiğinden bütün katkı bedelinin iadesine karar verilmesinin haksız olduğunu, hakkaniyet gereği kalan 1,5 yıla karşılık gelen bedelin iadesi yönünde hüküm kurulması gerektiğini, bilirkişi raporları incelendiğinde kabul edilen 60.000,00 TL cezai şartın müvekkilinin ekonomik olarak yıkımına sebep olabileceğini, kısmen kabul kararı verilmesine rağmen red edilen miktar yönünden müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilmediğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık, davacının cezai şart ile katkı bedelinin iadesini talep edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, bayilik sözleşmesinin haklı nedenle feshi ile ödenen katkı payının iadesi ve cezai şart alacağının tahsili istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Davacı, taraflar arasında satış noktası sözleşmesinin akdedildiğini, davalının işletmenin faaliyetine son vererek sözleşmeye aykırı davrandığını iddia ederek ödenen katkı payının iadesini ve sözleşmede kararlaştırılan cezai şarta hükmedilmesini istemiş, davalı sözleşme maddelerinin mutlak butlanla geçersiz olduğunu, ekonomik sıkıntılar nedeniyle işyerini kapatmak zorunda kaldığını, davacının ihtarname göndermeden alacak talebinde bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Sözleşmenin 11.maddesinde; “Şirket işyerinin açılmasında veya işletilmesine katkıda bulunmak ve işyerinde bira satışlarını artırmak amacı ile bayi veya distribütör ile işleticinin karşılıklı mutabakata vardığı 120.000,00 TL kredi ve/veya katkıyı doğrudan ve/veya bayilik/distribütörlük sözleşmesine dayanarak bayi veya distribütör aracılığı ile kararlaştırılan şekilde bir kereye mahsus olmak üzere uygun gördüğü şekil ve zamanda verecektir.” hükmünün,
15.maddesinde; “Şirket, işleticinin veya onunla birlikte çalışanların işbu sözleşmede belirtilen hükümlerden yükümlülüklerden veya taahhütlerden herhangi birini yerine getirmemesi veya ihlal etmesi halinde önceden herhangi bir ihtar ve hükme gerek kalmaksızın tek taraflı olarak işbu sözleşmeyi derhal feshetmeye ve işleticiden md 16 da belirtilen her türlü hak ve alacakları ile birlikte uğradığı her türlü zararı talep etmeye ve kendisine verilen her türlü teminatı önceden herhangi bir ihbara gerek kalmaksızın nakde çevirerek tahsil etmeye ve her türlü yasal yollara başvurmaya yetkilidir…” hükmünün,
16. maddesinde; “ İşletici, sözleşme süresi içinde işletmeyi kısmen veya tamamen çalıştırmaması, işletmeyi devretmesi veya işletmede iş değişikliği yapması veya işbu sözleşmede belirtilen hükümlerden herhangi birini ihlal etmesi veya işbu sözleşmenin feshine sebebiyet vermesi halinde, şirket veya bayi/distribütör kayıtlarındaki borçları ile şirketten ve/veya bayi/distribütörden almış olduğu mali yardım, katkılar ve her türlü sabit yatırım harcamalarının tümünü ve uygulanan iskonto tutarlarını verildiği tarihten itibaren işlemiş faizi de dahil olmak üzere bankalarca uygulanan en yüksek kredi faizi üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte şirket ve /veya distribütöre nakden ve defaten itirazsız geri ödemeyi ve ayrıca şirkete 120.000,00 TL cezai şart ile birlikte şirket ve/veya distribütörün kar kaybı da dahil olmak üzere uğradığı her türlü zararını itiraz etmeksizin nakden ve defaten ödemeyi kabul ve taahhüt eder. İşletici cezai şartın tenkisini hiç bir şekilde talep edemez.” hükmünün bulunduğu görülmüştür.
Somut olayda, taraflar arasında 03/01/2012-31/03/2016 tarihleri arasında geçerli olmak üzere açık satış noktası sözleşmesinin akdedildiği, davacı tarafından sözleşme kapsamında davalıya dava dışı distribütör vasıtasıyla 21/02/2012 tarihinde 25.000,00 TL, 02/03/2012 tarihinde 95.000,00 TL olmak üzere toplam 120.000,00 TL katkı payı ödemesi yapıldığı, davalının 31/05/2014 tarihi itibariyle ticari faaliyetine son verdiği, bu tarihten sonra alım yapmadığı ve sonraki dönemlerde ticari ilişkiyi devam ettirmediği dosya kapsamına göre ihtilafsızdır.
Davalı her nekadar sözleşme hükümlerinin kanuna, ahlaka ve kamu düzenine aykırı olması nedeniyle butlanla geçersiz olduğunu ileri sürmüş ise de tarafların sözleşme serbestisi ilkesi gereğince düzenledikleri ve aynı davacıya ait matbu nitelikteki sözleşmelerle ilgili uyuşmazlıkların Yargıtay denetiminden geçtiği dikkate alındığında sözleşmenin geçerli olduğu kabul edilmiştir.

Davalı sözleşme devam ederken ticari faaliyetine son vermekle sözleşmenin 16.maddesi uyarınca sözleşmeyi ihlal etmiş sayılacağından davacının 120.000,00 TL cezai şart bedelini ve katkı payının tamamını verildiği tarihten itibaren işlemiş faizi de dahil olmak üzere bankalarca uygulanan en yüksek kredi faizi üzerinden hesaplanacak faizi ile talep etme hakkı bulunmaktadır (Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 16/05/2018 Tarih, 2017/5162 Esas, 2018/2763 Karar sayılı ilamı). Mahkemece katkı payı alacağının tamamı kabul edilmiş ise de faiz başlangıç tarihi ve faiz oranı yönünden sözleşmedeki hüküm dikkate alınmaksızın dava tarihinden itibaren avans faizine hükmedilmesi doğru görülmemiş, davacının bu yöne değinen istinaf itirazı kabul edilmiştir (Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 01/06/2010 Tarih, 2009/12673 Esas, 2010/6705 Karar sayılı ilamı).
TTK’nın 22. maddesi uyarınca tacir sıfatını haiz bir borçlu, fahiş olduğu iddiası ile cezai şarttan indirim yapılmasını isteyemez ise de; sözleşmede belirtilen cezai şart miktarının ekonomik yönden borçlunun mahvına sebebiyet verecek derecede fahiş olduğunun saptanması halinde istisnaen cezai şarttan indirim yapılabileceği Yargıtay’ın kararlılık kazanmış içtihadı ile kabul edilmiştir. Cezai şarttan indirim yapılırken borçlunun ekonomik yönden yıkımına sebep olacak şekilde fahiş bir cezai şart kararlaştırılıp kararlaştırılmadığının saptanması gerekmektedir. Bunun için borçlunun iktisadi durumu, bilançosu uzman bir bilirkişiye ayrıntılı şekilde incelettirilip belirlenen cezai şart miktarının ekonomik yönden yıkıma neden olup olmayacağı belirlenmelidir. Nitekim yargılama sırasında davalı tarafın iktisadi durumu ve bilançosu incelenmek suretiyle alınan bilirkişi raporunda cezai şartın davalının ekonomik yönünden yıkımına neden olacağı tespit edilmiş ve mahkemece cezai şarttan takdiren %50 oranında indirim yapılmak suretiyle 60.000,00 TL cezai şarta hükmedilmiştir. Hükmedilen cezai şartın dosya kapsamına uygun olduğu değerlendirildiğinden davacının cezai şartın indirilmemesi gerektiği, davalının ise hükmedilen cezai şartın fahiş olduğu yönündeki istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Davacı, davadan önce delil tespiti talebinde bulunmuş ancak talebi red edilmiştir. Delil tespiti talebi red edildiğinden davacının delil tespiti masraflarını işbu davada yargılama gideri talep etmesi mümkün olmadığından davacının bu yöne değinen istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.
Cezai şartın tenkisi halinde, takdiri indirim nedeniyle reddedilen kısım için davalı yararına vekalet ücreti takdir edilemeyeceğine ilişkin yerleşmiş Yargıtay içtihadı gözetildiğinde, davalı lehine reddedilen kısım için vekalet ücretine hükmedilmemesi doğru olduğundan davalının bu yöne değinen istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan bu gerekçelerle, davalının istinaf itirazlarının HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine, davacının istinaf itirazlarının faiz oranı ve faiz başlangıç tarihi yönünden kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, araştırılacak başka bir husus bulunmadığından HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, faiz başlangıç tarihi ve faiz oranı yönünden hükmün düzeltilerek esas hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı tarafın istinaf isteminin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/687 Esas 2019/757 Karar ve 31/10/2019 tarihli kararının HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince DÜZELTİLEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE,
2-a-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
120.000,00 TL katkı payı alacağının 25.000,00 TL’lik kısmına 21/02/2012 tarihinden, 95.000,00 TL’lik kısmına 02/03/2012 tarihinden itibaren bankalarca uygulanan en yüksek kredi faizi oranı üzerinden; 60.000,00 TL cezai şart alacağına 18/08/2017 dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Fazlaya ilişkin talebin reddine,
b-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 12.295,80 TL harçtan peşin alınan 4.098,60 TL harcın bakiye 8.197,20 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine,
c-Davacı tarafından yatırılan 31,40 TL başvurma harcı ile 4.098,60 TL peşin harç toplamı 4.130,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
d-Davacı tarafından yapılan 483,20 TL tebligat ve posta gideri, 530,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.013,20 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
e-Davanın kabul edilen kısmı yönünden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ne göre takdir ve tayin olunan 16.750,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
f-Reddedilen bölüm, yargılama sırasında belirlenen davalının ekonomik durumuna göre mahkemece takdiren belirlendiğinden, davacı taraf, dava tarihi itibariyle toplam talebinde haksız bulunmadığından, davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
g-Davacı/davalı tarafından yatırılan gider/delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve isteği halinde davacıya/davalıya iadesine,
İstinaf aşamasında yapılan harç masraf yönünden
3-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
4-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 12.295,80 TL harçtan davalı tarafından yatırılan 3.073,95 TL harcın mahsubu ile bakiye 9.221,85 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irad kaydına,
5-İstinaf eden davacı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerine bırakılmasına,
7-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
8-HMK’nun 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
9-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nin 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere 30/03/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”