Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/389 E. 2022/1502 K. 04.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2020/389 ( KABUL KALDIRMA)
KARAR NO : 2022/1502

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/12/2019
ESAS-KARAR NO : 2018/942 E 2019/819 K

DAVACI : …
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 04/11/2022
YAZILDIĞI TARİH : 10/11/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında 27/06/2016 tarihinden bu yana ticari ilişki bulunduğunu, davalının 29/09/2018 tarihinde … nolu ve 8.915,26TL’lik fiyat farkı faturasını düzenleyerek müvekkiline gönderdiğini, müvekkilinin 26/10/2018 tarihli noter ihtarı ile fiyat farkı faturasına itiraz ettiğini, davalının amacının müvekkiline olan cari hesap borcunu ödememek olduğunu, alacağının tahsili için davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının icra müdürlüğünün yetkisine ve borca haksız yere itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin adresi itibariyle icra müdürlüğünün ve mahkemenin yetkisiz olduğunu, taraflar arasında fiyat farkı faturasının teamül haline geldiğini, 3-4 yıllık ticari ilişki incelendiğinde sık sık aynı hususlara dayalı fiyat farkı faturalarının düzenlendiğini, ayrıca davacının dava konusu ürünlerde 5 defa taklit ve tağşiş yaptığının Tarım Bakanlığınca tespit edildiğini, sahte ürünleri müvekkiline satarak müvekkilinin ticaretini baltaladığını savunarak davanın reddine ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
Mahkemece toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, davacının mal satışı nedeniyle alacak iddiasında bulunduğu, davalının ise aynı miktar alacakla ilgili fiyat farkı uygulaması nedeniyle iade faturası düzenleyerek davacıya göndermiş olduğu, iade faturasının davacı tarafından kabul edilmediği, taraflar arasında süregelen ticari ilişki kapsamında fiyat farkı uygulamasına yönelik fatura düzenlendiği ve faturaların davacı tarafından kabul edilerek kayıtlarına işlendiği, son faturanın ise davacının talep ettiği tüm alacağı ile aynı miktarlı olduğu ve davalı yana verilen sürede bu faturanın hangi satışlara ilişkin düzenlendiğinin açıklanamadığı, yani fiyat farkını gerektiren hususun ispat edilemediği, davacının diğer fiyat farkı faturalarını kabul etmiş olmasının tüm faturaları kabul edeceği anlamına gelmeyeceği, davacının davalıdan mal bedeli olarak alacağının bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne ve icra inkar tazminatına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin adresinin İstanbul olup icra müdürlüğünün ve mahkemenin yetkisiz olduğunu, taraflar arasındaki 3-4 yıllık ticari ilişkide fiyat farkı faturalarının teamül haline geldiğini, davacının ticari defterlerinin elektronik defter genel tebliğine uygun olup olmadığı tespit edilmediğinden lehe delil olarak değerlendirilemeyeceğini, defter incelemesi için alınan bilirkişi raporları arasında çelişki bulunduğunu, davacının taklit ve sahte ürünleri müvekkiline satarak zarara uğramasına neden olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık, davacının cari hesap alacağı nedeniyle alacaklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, cari hesap alacağının tahsili için başlatılan icra takibine karşı itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Davacının adresi itibariyle HMK 10, BK 89.maddesi uyarınca icra müdürlüğünün ve mahkemenin yetkili olması nedeniyle davalının bu yöne değinen istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Somut olayda, tarafların ticari defterlerinin yapılan incelemesine göre tespit edilen hususlar dikkate alındığında davacının cari hesap nedeniyle davalıdan 8.915,26 TL alacaklı olduğu konusunda ihtilaf bulunamamaktadır. İhtilaf davalının aynı bedelli olarak düzenlediği fiyat farkı faturası nedeniyle alacaklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Zira davalı işbu fiyat farkı faturasını ticari defterlerine kayıt ettiğinden kendi kayıtlarına göre borçlu görünmemektedir. Davalı tarafından daha önce düzenlenen fiyat farkı faturalarının davacı tarafından kabul edilmiş olması dava konusu fiyat farkı faturası nedeniyle davalının alacaklı olduğu sonucunu doğurmaz.
İspat, bir olayın veya hukuksal durumun varlığı veya yokluğu hakkında hâkimde kanaat uyandırmak için girişilen, ispat yükü üzerinde olan tarafın deliller vasıtasıyla yürüttüğü inandırma faaliyetidir.
İddia ve savunmaya dayanak gösterilen ve mahkemenin karar vermesinde etkili olacak olgulardan hangisinin kim tarafından ispat edileceği hususu ispat yükü kavramıyla ilgilidir. İspat yükünün ne şekilde dağılacağına ilişkin genel kural 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 6. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre: “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguları ispatla yükümlüdür.”
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İspat yükü” başlığını taşıyan 190. maddesinin 1. fıkrasında, ispat yükünün belirlenmesine ilişkin temel kural vurgulanmış; 2. fıkrada ise, karinelerin varlığı hâlinde ispat yükünün nasıl belirleneceği düzenlenmiştir. Buna göre “(1)İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”
İspat yükü üzerine düşen taraf ancak ispata “elverişli” deliller ile iddiasının haklılığını kanıtlayabilir. Kanun koyucu HMK’nın 200. maddesinde belli miktarın üzerindeki uyuşmazlıklar yönünden bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukukî işlemlerin senetle ispatını zorunlu kılmış ve bu miktar dâhilinde kalan bir alacağın takdiri delillerle ispatına imkân vermemiştir. Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 28.09.2021 tarihli ve 2017/(19)11-936 E., 2021/1090 K. sayılı kararında da değinilmiştir.
Somut olayda davalının fiyat farkı faturası nedeniyle alacaklı olduğunu ispat etmesi gerekmektedir.
Dosya kapsamında davalının savunmasını yazılı delilerle kanıtlayamadığı görülmektedir. Ancak cevap dilekçesi incelendiğinde davalının aynı zamanda yemin deliline de dayandığı anlaşılmaktadır.
Bir vakıayı ispat yükü kendisine düşen taraf o vakıayı başka delillerle ispat edemezse diğer tarafa yemin teklif eder. Yemin teklifini ispat yükü kendisine düşen taraf yapar. Yemin teklifine dayanan taraf bunu dava dilekçesinde veya cevap dilekçesinde açıkça belirtmesi gerekir. Mahkeme ancak bu halde (dava dilekçesinde veya cevap lahiyasında yemin deliline dayanıldığının bildirilmesi halinde) yemin teklifini hatırlatmakla yükümlüdür. Kendisine yemin teklif edilen taraf, yemin teklifinin kabulünden sonra, usulüne uygun biçimde (HMK m. 233) yemin eder ise, yemin teklif eden tarafın iddia ettiği vakıanın mevcut olmadığı kesin delil ile ispat edilmiş olur. Yemin teklif eden taraf, bundan sonra iddiasını ispat için başkaca delil gösteremez.
Açıklanan bu nedenlerle mahkemece; davalının yemin deliline de dayandığı dikkate alınarak, davalıya karşı tarafa yönelik olarak yemin teklif etme hakkı hatırlatılmadan, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu durumda, davalının yemin teklif etme hakkının hatırlatılması suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, dava dosyasının kapsamı ile mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri birlikte değerlendirildiğinde; mahkemenin hüküm kurmasını sağlayacak olan tüm esaslı delillerin toplanmamış, mahkemece değerlendirilmemiş olması nedeniyle, davalı yanın istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerden ötürü kabulüne, yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a-6.maddesi uyarınca kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2018/942 Esas, 2019/819 Karar ve 24/12/2019 Tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde davalıya İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 04/11/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”