Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/297 E. 2021/277 K. 01.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : … (ESASTAN RET )
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/11/2019
ESAS-KARAR NO : ..

DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 01/03/2021
YAZILDIĞI TARİH : 30/03/2021

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketten 08.09.2016 tarihinde, 2016 model bir araç satın aldığını, anacın 09.09.2016 tarihinde teslim edildiğini, henüz bir yıl geçmeden değişik arızalar ortaya çıktığını, bu nedenlerle taleplerinin 31.07.2017 tarihli noter ihtarnamesi ile davalıya yana bildirildiğini, bir süre sonra yeniden arıza vermesi üzerine bu defa 28.03.2018 tarihli noter ihtarnamesi ile değişim talep edildiğini, arızaların bir türlü giderilemediğini, devamlı olarak servise gidilmek zorunda kaldıklarını, bu nedenle araçtan faydalanmalarının mümkün olmadığını, son olarak yine sürüş dengeleme sistemi arızası verdiğini ve bu durumun giderilemediğini, aracın 02.04.2018 tarihinde davalı yana teslim edildiğini, 10.04.2018 tarihinde ihtarname keşide edildiğini, son arıza için servise teslimden sonra 30 gün geçmesine karşın arızanın giderilemediğini, sözkonusu arızalar nedeni ile beklenen yararları ortadan kaldırdığını ve önemli ölçüde azalttığını, aracın ayıplı olduğunu beyanla TBK m. 227/4 uyarınca misli ile değişimini mümkün olmadığı takdirde TBK m. 227/1 uyarınca sözleşmeden dönülerek aracın satın alındığı tarihte ödenen TL’nin o tarihteki kur karşılığı olan 139.830,00 Euro’nun 08.09.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsilini, ayrıca TBK m. 229 kapsamında ayıplı maldan mahrum kalma nedeni ile uğranılan zararlar karşılığı olarak şimdilik 1.000,00.-TL’nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili; davanın yetkili olan Bakırköy Mahkemeleri önünde değil yetkisiz olan Ankara Mahkemeleri nezdinde açıldığını belirterek yetki itirazında bulunmuş, davacının, yasanın öngördüğü ayıp ihbar ve muayene yükümlülüklerine uygun davranmadığını ve bu nedenle ayıp iddiasına dayalı dava hakkını kaybettiğini, 08.09.2016 tarihli satın alma işleminden 2 yıla yakın süre içinde açılmış ve bu süre içinde malın gözden geçirildiğine ve herhangi bir ayıp saptandığına dair TTK.m.18/3 hükmüne uygun bir bildirimde bulunulmadığını, davacı tarafın söz konusu arızaların satın alındığı andan itibaren devam ettiğini beyan ettiğini, ancak davayı 2 yıla yakın bir süre geçtikten sonra açtığını, bu durumda davacı şirketin, yasada öngörülmüş 2 ve 8 günlük gözden geçirme ve ayıp bildirimi yükümlülüklerine uygun davranmadığını, davacı tarafın seçimlik haklardan hangisi kullandığının açıkça belirtilmesi gerektiğini, davaya konu araçta davacı iddialarının aksine üretimden kaynaklanan ve hukuken “ayıp” olarak nitelenebilecek herhangi bir kusur bulunmadığını, araç arızası olarak bildirilen sorunun kullanım hatasından kaynaklanmasının kuvvetle muhtemel olduğunu, davacının servise gelerek belirttiği şikayetler üzerine müşteri memnuniyeti çerçevesinde araç üzerinde servis tarafından gerekli inceleme ve bakımların özenle yapıldığını, davacının talepleri doğrultusunda aracın kontrol edilip, gereken onarımların yapıldığını, dava konusu araçta müdahale edilip de giderilememiş teknik bir arızanın varlığından söz edilmesinin mümkün olmadığını, aracın tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya davacının ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran bir durum olmamakla beraber araçtan yararlanamamanın süreklilik arz etmesi ve tamirin mümkün olmaması gibi bir durumunda söz konusu olmadığını, ortada araçtan yararlanmayı ortadan kaldıran veya kısıtlayan bir vasıf eksikliği bulunmadığını, aracın bedelinin iadesinin, davacı tarafın haksız ve sebepsiz zenginleşmesinden başka bir sonuç yaratmayacağını, yetkili servise başvurmak suretiyle aracın ücretsiz onarılmasını tercih ve talep eden ve gerçekleştirilen onarım üzerine aracını sorunsuz olarak teslim alan davacının, akabinde aracın ayıplı olduğu iddiasıyla araç değişimini talep etmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı tarafın iddia ve taleplerinin kabulüne halinde, davacının, aracı fiilen geri vereceği tarihe kadar olan kullanım bedelinin satış bedelinden düşülmesi gerekeceğini, taraflar arasındaki satım ilişkisinin kurulduğu günden bu yana, aracın kullanımından doğan yarar (tüketici yararı) ile satış bedelinin kullanımından doğan yarar (satıcı yararı) arasında davacı lehine bir oransızlık bulunduğunu, davacının iddiasının aksine somut olayda maddi tazminat talep etme koşullarının oluşmadığını, istenilen tazminatın ve faizin fahiş olduğunu, aracın fatura bedeli TL olduğundan araç bedelinin Euro olarak talep edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu savunmuş, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, alınan bilirkişi raporuna göre dava konusu arızanın üretim ve imalat hatası olup gizli ayıp niteliğinde arıza olduğu, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan, araçtan faydalanmaya engel teşkil edecek nitelikli arıza kategorisinde olduğu, sürüş güvenliği açısından kullanıcının bu haliyle aracı kullanmasının beklenemeyeceği, davacının BK nun 203/1, TBK nın 227 /4 maddelerinde bahsi geçen satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme hakkını kullandığı, araçtaki ayıbın niteliğine göre davacının bu hakkını kullanmakta haklı olduğu, davacı tarafın aracın serviste beklemesi nedeniyle talep edebileceği bedelin günlük 500,00TL olduğu, aracın bir günden fazla serviste kaldığı, davacını aracından yoksun kaldığı günler için günlük 500,00 TL araç yoksunluk tazminatı talep edebileceği kanaatine varıldığından davanın kabulüne, dava konusu …. plaka sayılı…. aracın davalı tarafa iadesi ile ayıpsız benzeri ile değiştirilmesine, 1.000,00.-TL araç mahrumiyet zararının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili, ayıp ihbar sürelerine uyulmadığını, dava hakkının ortadan kalktığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda arızanın neden kaynaklandığı tespit edilememiş olmasına karşın varsayıma dayalı üretimden kaynaklı ayıp bulunduğu kanaatine varılarak mahkemece rapora itirazlar değerlendirilmeksizin davanın kabulünün isabetli olmadığını, dava konusu araçta herhangi bir üretim ve ayıp bulunmadığını, arıza şikayeti ile başvuru üzerine her hangi bir teknik arıza bulunmamasına karşın müşteri memnuniyeti kapsamında davacı tarafından servise başvuru üzerine gerekli güncelleme ve değişimlerin yapıldığını, son olarak aynı şikayet ile müvekkili şirkete başvuru yapıldığını, her hangi bir arıza bulunmamasına karşın davacı yanın beyanlarının doğru kabul edilerek gerekli değişimlerin yeniden yapıldığını, yine davacı tarafın onarım hakkını kullandığını, seçim hakkının değiştirilmesi veya tekrar kullanılmasına yasal olanak bulunmadığını, araca ilişkin misli ile değişim kararının hakkaniyete aykırı olduğunu, dava konusu araçtan yararlanıldığı dikkate alındığında sağlanan faydaların ve varsa hasar nedeniyle meydana gelen değer kayıplarının hesaplanarak bedelden düşülmesi gerektiğini, bu hususta her hangi bir araştırma yapılmadığını, araç mahrumiyet zararının hangi esaslara göre hesaplandığının açık olmadığını, hükmedilen tazminatın fahiş olduğunu belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık, davaya konu aracın ayıplı olup olmadığı, ayıp ihbar sürelerine uyulup uyulmadığı, davacının seçim hakkını hangi yönde kullandığı hususlarına ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, ticari satım sözleşmesine dayalı olarak ayıplı olduğu iddia edilen malın misli ile değişimi olmazsa satılanın iadesi ile bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
I- Öncelikle davalı yanın davacının araç mahrumiyet zararına yönelik istinaf istemleri yönünden 6763 sayılı Kanun’un 44. maddesi ile 6100 sayılı HMK’ye eklenen Ek madde 1/2 gereğince, HMK’nın 341. maddesinde düzenlenen kesinlik sınırının uygulanmasında, hükmün verildiği tarihteki miktarın esas alınacağı öngörülmüş olduğundan, 6763 sayılı Kanun değişikliği ile yapılan parasal sınırlar, ancak söz konusu Kanun’un yürürlüğe girdiği 02.12.2016 tarihi ve sonrasında (2017 takvim yılı başına kadar) verilen ilk derece mahkemesine ait kararlar yönünden esas alınabilecektir.
Buna göre, ticaret mahkemeleri yönünden kesinlik sınırı, ilk derece mahkemesine ait karar tarihi, 02.12.2016 tarihinden önce ise 1.500,00.-TL, 02.12.2016 tarihi ve sonrasında ise, (2017 takvim yılı başına kadar) 3.000,00.-TL, 01.01.2017 ve sonrasında ise (2018 takvim yılı başına kadar) 3.110,00.-TL olarak uygulanacaktır.
Somut olayda, İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen kararın tarihi 14.11.2019 olup, davalı aleyhine kabul edilen araç mahrumiyeti zararı tutarı 1.000.-TL olup, HMK’nin 341/2. maddesi gereğince karar tarihi itibariyle 3.110,00.-TL olan kesinlik sınırının altında kaldığından, davalı vekilinin bu yöne isabet eden istinaf başvuru dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
II- Diğer talebe ilişkin olarak, taraflar arasındaki uyuşmazlık, satış sözleşmesine konu aracın ayıplı olup olmadığı, ayıplı kabul edilmesi halinde ihbar sürelerine uyulup uyulmadığı noktalarında toplanmaktadır.
6102 sayılı TTK’nın 23/1-c maddesi uyarınca ticari satışlarda; “malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı 2 gün içerisinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme soncunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, TBK’nun 223. maddesinin 2. fıkrası uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
TBK’nun 223. maddesinin 2. fıkrasında ise; “Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak satılanda olağan bir gözden geçirme ile ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa hemen satıcıya bildirilmelidir. Bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır” şeklidedir.
TBK’nın 225. maddesi gereğince ağır kusurlu olan satıcı, satılandaki ayıbın kendisine süresinde bildirilmemiş olduğunu ileri sürerek sorumluluktan kısmen de olsa kurtulamayacaktır.
Satıcının ağır kusurlu olmadığı durumlarda tacirler arası satış sözleşmelerinde ayıp ihbarının yapıldığının ispatı ise TTK 18. maddesinin 3. fıkrası uyarınca noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır.
Satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hallerde alıcı TBK’nın 227. maddesinde düzenlenen seçimlik haklarından birini kullanabilecektir.
Alıcının sözleşmeden dönme seçimlik hakkını kullanması halinde ise TBK’nın 229. maddesi uyarınca, alıcı satıcıdan, ödemiş olduğu satış bedelinin, faiziyle birlikte geri verilmesi, satılanın tamamen zaptında olduğu gibi, yargılama giderleri ile satılan için yapmış olduğu giderlerin ödenmesi, ayıplı maldan doğan doğrudan zararının giderilmesini isteyebileceği gibi ayrıca satıcı, kendisine hiçbir kusur yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alıcının diğer zararlarını da gidermekle yükümlüdür.
Ayrıca alıcı TBK’nın 230. maddesi uyarınca birden çok mal veya birden çok parçadan oluşan bir mal, birlikte satılmış olup da bunlardan bazıları ayıplı çıkarsa, dönme hakkı bunlardan ancak ayıplı çıkanlar için kullanılabilir.
Yapılan açıklamalar kapsamında somut olay ele alındığında, taraflar arasında özellikleri dosya kapsamından anlaşılan otomobili konu alan satış sözleşmesi yapıldığı, aracın 09.09.2016 tarihinde davacıya teslim edildiği ve bu satışa konu araçta oluşan arızaların davalı şirket yetkili servisinde giderildiği noktalarında ihtilaf bulunmamaktadır. Davacı yan tarafından davaya konu araçta meydana geldiğini iddia ettiği arızalara ilişkin servis işlemlerine yönelik servis formları dosyaya delil olarak sunuldu gibi davalı yetkili servisi tarafından da dosyaya ibraz edilmiştir.
Sözkonusu aracın tesliminden sonra 25.03.2017 ve dava tarihinden sonrası da dahil 07.08.2019 tarihleri arasında birçok kez servise gittiği, özellikle sürüş dengeleme ikazı ile ilgili olarak bir çok kez servise başvurulmasına karşın dava tarihinden sonraki 07.08.2019 tarihli aynı arıza ile ilgili olarak servise başvurulması dikkate alındığında sözkonusu arızanın giderilemediği anlaşılmaktadır.
Öncelikle ayıp ihbarı bakımından Yargıtay yerleşik içtihatlarından da anlaşılacağı üzere aracın ayıp niteliğinde olduğu iddia edilen arızaya ilişkin olarak yetkili servise götürülmesi, hukuki olarak ayıp ihbarı olarak değerlendirilmektedir (Y19HD., 11.05.2015 tarih, …).
Mahkemece dava konusu aracın ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise bu ayıbın üretim hatası mı, kullanıcı hatası sonucunda mı gerçekleştiği hususunun teknik bilgiyi gerektirmesi nedeni ile konusunda uzman bilirkişinin görüşü alınmış olup bilirkişice araç, diognastik teste tabi tutulmuş, “ICM: kontrol ünitesi hatası” verdiği, sözkonusu arızanın kullanımdan kaynaklanmadığı, imalat ayıbı olduğu, bu arızanın aracın sürüş stabilizasyonunu etkileyeceğini, dinamik denge kontrolünün devre dışı kalacağını, viraj tutumunun sınırlanacağını ve sürüş konforunu etkileyeceğini değerlendirmiştir. Bu anlamda bilirkişinin görüşünde belirttiği nitelikteki imalattan kaynaklanan arızaların davacı/alıcının kullanım amacı bakımından beklediği faydaları ortadan kaldıran ve değerini azaltan ayıptır.
Görüldüğü gibi alınan bilirkişi raporundan da aracın imalat hatası nedeni ile ayıplı olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca davacının seçimlik haklarından misli ile değişim hakkını kullanmak istediği dosya kapsamında yer alan ihtarnamelerden de görülmektedir. Bu anlamda seçimlik haklarından olan ücretsiz onarım hakkının kullandığı yönündeki savunma yerinde görülmemiştir.
Sonuç olarak mahkemece yapılan tahkikat kapsamında toplanan deliller ve varılan sonuca göre dava konusu aracın ayıplı olduğunun kabulü ile yazılı olduğu biçimde karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin istinaf itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun (I) numaralı bentte açıklanan nedenlerle miktar itibariyle istinaf sınırının altında olması nedeni ile istinaf dilekçesinin REDDİNE,
(II) numaralı bentte açıklanan nedenlerle Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 31.675,36.-TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 23.756,52.-TL harcın mahsubu ile bakiye 7.918,84.-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nun 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-HMK m. 359 uyarınca kararın tebliğinin Dairemizce yapılmasına,
HMK’nin 353/1-b-1.maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere, 01.03.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır