Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/281 E. 2023/751 K. 24.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2020/281 (ESASTAN RET )
KARAR NO : 2023/751

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/10/2019
ESAS-KARAR NO : 2016/824 E – 2019/895 K

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALILAR
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 24/05/2023
YAZILDIĞI TARİH : 23/06/2023

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, davalı … Ltd Şti davacı arasında imzalanan 12/02/2014 tarihli yetkili satıcılık sözleşmesine dayalı olarak borçlu şirketin, müvekkili şirketten yapmış olduğu mal alımı neticesinde oluşan cari hesap bakiyesi nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak 423.928,58 TL borcun bulunduğunu, borçlu şirketin, davacı şirket nezdinde doğmuş bulunan alacağın tasfiyesi amacıyla, tahsilinde cari hesap borcundan mahsup edilmek üzere, müvekkili şirkete tevdii edilmiş bulunan müşteri çeklerinin karşılıksız çıkması nedeniyle borçlu şirketin müvekkili şirketi olan tüm borçlarının yetkili satıcılık sözleşmesinin 25.4 maddesi ve genel kredi-cari hesap ve muacceliyet sözleşmesinin 3.1 maddesi gereğince muaccel hale geldiğini, bu sözleşmelerin ayrılmaz bir parçası olan müşterek müteselsil kefalet borç sözleşmesi hükümleri çerçevesinde tahsilde tekerrür etmemek kaydıyla borçlu … Ltd Şti ve müşterek ve müteselsil kefiller … ve … aleyhine Ankara 26. İcra müdürlüğünün 2016/18983 sayılı dosyasıyla icra takibine geçildiğini, ödeme emirlerinin tebliği üzerine borca itiraz edilmekle takibin durdurulduğunu, itirazın haksız olduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına, davalılar aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalılar vekili, davacıyla davalı şirket arasında yetkili satıcılık sözleşmesi yapıldığını, davalı şirketin borçlarından müteselsil kefil olmak amacıyla davalılar … ve … ile müşterek-müteselsil kefalet borç sözleşmesi imzalanmış ise de sözleşmenin şekil şartı yokluğundan geçersiz olduğunu, sözleşmede bu kişilerin kendi el yazılarıyla müteselsil kefalet yükümlülüğü altına girdiklerini belirtecek bir ibareyi yazmadıklarını, aynı zamanda kefil tarafından yazılı olarak belirtilmesi gereken kefalet tarihi, azami miktar gibi unsurların da bu davalılar tarafından yazılmadığını belirterek davanın reddine, dava haksız ve kötüniyetli açıldığından davacının %20 den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
Mahkemece, davalılar … ve …’in 12/02/2014 tarihli müşterek-müteselsil kefalet borç sözleşmesi kapsamında icra takibinin dayanağı borca kefil olduklarından bahisle bu davalılara dava yöneltilmiş olup, davalılar tarafından sözleşmedeki imzalara itirazda bulunulmayıp yazıların kendi eli ürünü olmadığı itirazında bulunulduğu, TBK’nun 583/1 uyarınca .. “Kefilin sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini, kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır” düzenlemesinin yer aldığı, Mahkemece yapılan inceleme, alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre müşterek-müteselsil kefalet borç sözleşmesi üzerinde bulunan el yazılarının iş bu davalıların eli ürünü olmadığı, böylelikle kefaletin TBK’nun 583/1 maddesi uyarınca geçerli olamayacağı, kefil olarak sorumlu tutulamayacakları anlaşılmakla bu davalılara yönelik davanın reddine karar vermek gerektiği;
Davalı şirkete yönelik davayla ilgili olarak mahkemece yapılan inceleme ve tüm dosya kapsamına göre yetkili satıcı sözleşmesi ve genel kredi-cari hesap ve muacceliyet sözleşmesi ve faturalara dayalı alacağın bulunduğu iddiasıyla icra takibine geçildiği, itiraz üzerine iş bu davanın açıldığı, her iki tarafın ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, davacı defterlerinde alacak 423.928,58 TL olarak kayıtlı ise de davalı defterinde 24.628,06 TL borcun kayıtlı olduğu, ancak bunun içerisinde karşılıksız çeklerin bulunmadığı, bunların miktarı 380.000,00 TL olup eklendiğinde davacının davalı şirketten alacağının 404.628,06 TL olduğu davalı şirket defter ve kayıtlarının kendi aleyhinde delil teşkil ettiği anlaşılmakla bu miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne, alacağa taraflar arasındaki sözleşmenin 25.4 maddesi uyarınca aylık %3 oranında akdi faiz işletilmesine, davadan sonra yapılan 113.235,89 TL tahsilatın hükmün icrası sırasında icra müdürlüğünce nzara alınmasına, kabul edilen alacak likit olmakla hükmolunan meblağ %20 oranında icra inkar tazminatının davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine, reddedilen miktar ve reddedilen davalı şahıslar yönünden davacı tarafça kötüniyetli takibe geçildiği hususu kanıtlamadığından davalıların yasal koşulları oluşmayan tazminat isteklerinin reddine karar vermek gerektiği belirtilerek; Davalılar … ve … hakkında açılan davanın reddine,
-Davalı … …. Şti.’ne yönelik davanın kısmen kabulü ile bu davalının Ankara 26. İcra Müdürlüğünün 2016/18983 sayılı dosyasında itirazının 404.628,06 TL asıl alacak için iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren aylık %3 oranında akdi faiz işletilmesine, bu davalıya yönelik fazlaya ilişkin istemin reddine, Davadan sonra yapılan 113.235,89 TL tahsilatın hükmün icrası sırasında icra müdürlüğünce nazara alınmasına,
Hükmolunan meblağın %20’si oranında hesaplanan 80.925,61 TL icra inkar tazminatının bu davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davalıların tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili tarafından;

Yerel Mahkeme tarafından tesis edilen kararda “Davalılar … ve … hakkında açılan davanın reddine,” ve “Ankara 26. İcra Müdürlüğünün 2016/18983 sayılı dosyasında itirazının 404.628,06 TL asıl alacak için iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına” kısmı usul ve yasaya aykırı olup, istinaf gerekçeleri doğrultusunda yapılacak istinaf incelemesi neticesinde, kararın bu kısımlarının kaldırılarak yeniden hüküm tesisi edilmesini istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Dava ve takibe konu alacaktan davalıların sorumluluğunun kapsam ve miktarı uyuşmazlık konusudur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Ankara 26. İcra Müdürlüğünün 2016/18983 sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı- alacaklı … AŞ tarafından davalı- borçlular … Şirketi, … ,… hakkında yetkili satıcılık sözleşmesi, cari hesap ekstresi, genel kredi- cari hesap ve muacceliyet sözleşmesi, kefalet borç sözleşmesi ve faturalara dayalı olarak 423.928,58 TL alacağın tahsili isteğiyle 03/10/2016 tarihinde ilamsız takibe geçildiği, ödeme emrinin tebliği üzerine yasal süresinde sunulan dilekçeyle borca itiraz edilmekle takibin bu aşamada durdurulmuş olduğu anlaşılmıştır.
Yetkili satıcı sözleşmesi başlıklı belgenin incelenmesinde … … Sanayi Anonim Şirketi ile … Yapı Malzemeleri Limited Şirketi arasında düzenlendiği 12.02.2014 tarihli olduğu anlaşılmıştır.
Genel Kredi Cari Hesap ve Muacceliyet Sözleşmesi başlıklı belgenin incelenmesinde davacı-… şirketinin alacaklı-davalı … … Şirketi’nin borçlu olarak geçtiği sözleşmenin konusunun borçlunun alacaklıya olan borcu karşılığında vermiş olduğu çek ve senetten cari hesaptan faturadan ve bunlarla sınırlı kalmaksızın her türlü belge ve sebepten kaynaklanan alacağın vadesinde ödenmemesi durumunda uygulanacak kuralların düzenlendiği görülmektedir.
Müşterek müteselsil kefalet borç sözleşmesi başlıklı belgenin de 12.02.2014 tarihinde düzenlendiği,sözleşmenin müteselsil kefil … yine müteselsil kefil … tarafından imzalandığı, …şirketinin … şirketinden almış olduğu veya alacağı her türlü emtia karşılığı ve üçüncü kişilere olan borçlarının temliki suretiyle oluşan ve veya oluşacak olan borçları veya her ne sebepten olursa olsun borçlandığı borçlanacağı ödemekle yükümlü olduğu veya olacağı gerek senetlerle çeklerle gerekse cari hesap sözleşmeleri defter kayıtları temliknamelerle veya diğer türlü belgelerle sabit olup borçlardan dolayı 500.000 TL’sine kadar … şirketine karşı müteselsil kefil ve müşterek borçlu olduklarını beyan ve kabul ettiklerini bildirerek imzaladıkları görülmüştür.
Mahkemece alınan bilirkişi raporunda; dosya üzerinde ve taraf şirketlerin ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, davacı şirketin incelenen 2014-2015 ve 2016 yılları ticari defterlerinin kapanış tasdiklerinin bulunduğunu, 2014 dönem başında davalının 87.644,13TL borcunun olduğu, davacı tarafça 2014-2015 ve 2016 dönemlerinde toplam 4.426.543,02 TL bedelli 725 adet fatura düzenlendiği, davalı tarafça çek ve iade faturalarıyla toplam 4.470.258,57TL ödeme yapıldığı, davalı çeklerinden karşılıksız çıkan toplam 380.000,00 TL bedelli 12 adet çekin davalı hesabına borç kaydedilerek hesaplardan tenzil edildiği, takip tarihi itibariyle davacının bakiye alacağının 423.928,58TL olarak kayıtlı olduğu, davalı şirketin incelenen 2014-2015 ve 2016 yılları ticari defterlerinin kapanış tasdiklerinin yaptırıldığını, 2014 dönem başında davacının 71.779,80 TL alacaklı olduğunu, davacı tarafça 2014-2015 ve 2016 dönemlerinde toplam 4.419.942,15 TL bedelli çok sayıda fatura düzenlendiği, çek ve iade faturası olmak üzere 4.467.093,87 TL ödeme yapıldığı, takip tarihi itibariyle bakiye 24.628,06TL borçlu olduğunun kayıtlı olduğu, borç bakiyesi içinde 380.000,00 TL bedelli karşılıksız çeklerin bulunmadığı, bunların eklenmesiyle 404.682,06TL borçluluk noktasında taraf kayıtlarında uyuşmazlığın bulunmadığı, ortaya çıkan 19.300,52 TL farkın esasen 2014 dönem başı devir bakiyesinden kaynaklandığı bakiye alacağın 404.628,06TL olduğu, icra dosyası üzerinden yapılan icra satışı sonrasında 113.235,89 TL tahsilatın davadan sonra yapıldığını bildirmişlerdir.
Mahkemece Jandarma Genel Komutanlığı Merkez Jandarma Kriminal Laboratuvarından alınan raporda; sözleşmede bulunan el yazılarının davalı … eli ürünü olmadığı, sözleşme üzerinde bulunan el yazılarının … eli ürünü olmadığı bildirilmiştir.
Rapora itirazlar da nazara alınarak İstanbul Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen raporda; inceleme konusu 12.02.2014 tarihli Müşterek – Müteselsil Kefalet Borç Sözleşmesi incelenip, kefalet sözleşmesindeki yazılar ile … ve …’in mukayese yazıları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından, söz konusu yazıların mevcut mukayese yazılarına kıyasla … ve …’in eli ürünü olmadığı hususlarını bildirmiştir.
Mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verilmiş olmasına ve özellikle her ne kadar taraflar arasındaki sözleşmenin 40.maddesinde delil sözleşmesi düzenlenmişse de ticari defterlerin 6100 sayılı HMK’nin 193.maddesinde belirtildiği üzere ticari defterlerin dayanağı belgelerle defterlerin doğrulanması gerektiği(Yargıtay 19.HD.nin 2012/1891 E, 2012/8553 K sayılı ilamı), davacı yanın dava dilekçesinde delillerini bildirdiği ve alınan bilirkişi raporundaki alacak tutarı gözetilerek davalı şirket yönünden karar verilmesine; diğer davalılar yönünden ise TBK’nin 583.maddesi uyarınca geçerli bir kefalet sözleşmesi bulunmamasına göre istinafa gelenin sıfatı ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık olmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 135,5‬0 TL harcın istinaf eden davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Kararın tebliğinin Dairece yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere, 24/05/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …
¸e-imza

Üye …
¸e-imza

Üye …
¸e-imza

Katip …
¸e-imza

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”