Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/243 E. 2022/1556 K. 11.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2020/243 ( KABUL KALDIRMA)
KARAR NO : 2022/1556

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/11/2019
ESAS-KARAR NO : 2018/732 E 2019/703 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 11/11/2022
YAZILDIĞI TARİH : 29/11/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkili şirketin … yetkili servisi olduğunu, dava dışı … isimli müşterinin adına kayıtlı … plakalı … tipli 2006 model aracının motorundaki arıza nedeni ile davacıya başvurduğunu, …’ın aracındaki motor arızasının giderilmesi için gerekli işlemleri davalı şirket tarafından yaptırılması için davacıya talimat ve muvafakat verdiğini, davalı şirketin orjinal parça kullanarak arızayı giderebileceğini ve aracın sonradan tekrar bir motor arızası vermesi halinde her türlü garantiyi davacıya şifahen verdiğini, bunun üzerine aracın davalı şirkete ulaştırıldığını, davalının orjinal parça kullanarak motoru tamir ettiğini belirterek aracı davacıya teslim ettiğini ve 17.04.2018 tarihli… sıra numaralı 18.493,23 TL bedelli faturayı düzenlediğini, aracın teslimden sonra kısa bir mesafe gittikten sonra arıza verdiğini ve tamamen kullanılamaz hale geldiğini, davacının hemen davalıya başvurduğunu hatta davacı şirket yetkililerinin bizzat bu iş için davacı şirketin Ankara’daki adresine gittiklerini, aracı davalı şirket yetkilileri ile birlikte davalı şirketin tanıdığı motor ustalarına gösterdiklerini ve motor ustalarının motorun tamamen arızalanmasının davalı şirketin motorda kullanmış olduğu krank milinden kaynaklandığını, bunun üzerine davacı şirketin sıfır motor parası olan 39.000,00 TL’yi müşteri …’a ödediğini, davalının aracın motorunun kullanılamaz hale gelmesinde yüzde yüz kusurlu olduğunu, buna davalının kullandığı krank milinin sebebiyet verdiğini belirterek ayıplı mal ve ayıplı hizmet nedeni ile uğranılan 39.000,00 TL’nin ödeme tarihi olan 26.04.2018 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsili ile 17.04.2018 tarihli… sıra numaralı 18.493,23 TL bedelli fatura nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, davacının iddialarının asılsız olduğunu, davalı şirketin özel servis veya yetkili servis olmadığını, işçilik hizmeti vermediğini, davalı şirketin bağımsız, yedek parça satışı yapan bir şirket olduğunu, … isimli şahıs ile davacının arasındaki ilişkinin davalı … bağlamadığını, davalı şirket ile … arasında hiçbir borç ilişkisi doğmadığını, söz konusu aracın davalı şirket tarafından tamir edilmediğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında yedek parça teminine yönelik satış sözleşmesi bulunduğu, motor tamirine yönelik bir anlaşma bulunmadığı, motorun tamirine yönelik davalı tarafından işlem yapıldığı ispat edilemediğinden davacının iddiaları satım sözleşmesi kapsamında TTK 23 ve devamı maddeleri uyarınca değerlendirildiği, davacı tarafından, davalıdan alınan yedek parçaların ayıplı olduğuna yönelik olarak TTK 23 maddesinde belirtilen sürelerde ihbar yapıldığına dair herhangi bir delil ibraz edilmeyip yemin deliline de dayanılmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf eden- davacı vekili tarafından;
Mahkemece eksik araştırma ve inceleme ile hüküm tesis edildiği, davalı tarafından temin edilen krank milinin ayıplı olup olmadığına ilişkin herhangi bir inceleme ve değerlendirme yapılmadığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunun yeterli araştırma ve incelemeyi içermediği, zira müvekkiline ait bir kısım ticari defterlerin incelenmemesi nedeniyle raporun eksik ve yetersiz olduğu, dava konusu tüm faturaların müvekkilinin ticari defterlerinde kayıtlı olduğu ve faturalara konu emtiaların satılıp teslim edildiği bildirilerek başvurulmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık taraflar arasındaki sözleşmenin ayıplı ifa edilip edilmediği ve ayıptan davalı yanın sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, ayıplı ifadan kaynaklanan zararın tazmini ile birlikte ayıplı ifa nedeniyle sözleşme bedelinden borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Davacı tarafından davalı şirket ile aralarında motor tamirine yönelik sözleşme yapıldığı ve tamirin sözleşmeye uygun olarak yapılmaması nedeniyle motorun kullanılamaz hale geldiği iddia edilmiştir. Davalı tarafından ise taraflar arasında tamire yönelik herhangi bir anlaşma yapılmadığı, kendisinin yedek parça tedarikçisi olduğu savunulmuştur.
Davalının savunmaları kapsamında taraflar arasındaki hukuki ilişkinin tespiti açısından dava dışı … A.Ş.’ye mahkemece müzekkere yazılmış, 22/01/2019 tarihli cevapta; davacının bayiliğinin devam ettiği, … plakalı aracın servis işlemlerine dair gönderildiği belirtilmiştir. 11/03/2019 tarihli cevapta ise; … motorlarının tamiri yerine değişiminin yapıldığı, bayilere yan sanayi yedek parça kullanımına ilişkin yetki verilmediği, yetkili olmayan yedek parça satıcısının, lokal bir garanti verebileceği ancak bu garantinin yetkili satıcıda geçerli olmayacağı, üretici tarafından tork değerleri gibi bilgiler paylaşılmadığı için bu motorların iç parça değişimlerinin de yapılmadığı belirtilmiştir.
Davacı şirketin kayıt ve defterlerinin incelenmesine yönelik olarak talimat yoluyla alınan 26/04/2019 tarihli bilirkişi raporunda; davacı tarafça sunulan ticari defterlerin incelenmesinden davacının davalıdan 40.600,94 TL tutarında alım yaptığı, davacının yaptığı alışlar karşılığında 22.000,67 TL ödeme yaptığının kayıtlı olduğu, davacının yaptığı alışlar karşılığında yaptığı ödemelerin mahsubuyla davacının davalıya 18.600,27 TL borçlu gözüktüğü, davalının davacıya motor tamiri, parça temini gibi işlemler yaptığı, söz konusu işlemlere ilişkin faturaların bulunduğunu belirtmiştir.
Taraflar arasında yedek parça teminine yönelik satış sözleşmesi bulunduğu, motor tamirine yönelik bir anlaşma bulunmadığı, dosya kapsamında 17.05.2019 tarihli dilekçesi bulunan …Ltd. Şti. dilekçesi kapsamında tamir işleminin bu şirket tarafından yapıldığı ve aracın davacı şirket temsilcisine teslim edildiği anlaşılmış olup, mahkemece uyuşmazlığın satım sözleşmesi çerçevesinde değerlendirilip sonuçlandırılmasında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davacı yanca 17.04.2018 tarihli fatura kapsamında davalıdan temin edilen krank milinin arızaya sebebiyet verdiği belirtilerek krank milinin ayıplı olup olmadığı üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması talep edilmiştir.
Mahkemece, davacı yanca ayıbın iddiası ve varlığının öğrenildiği tarih dikkate alındığında TTK 23 vd. maddeleri hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, aradan geçen zaman içerisinde krank mili ve motor üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasının doğru bir sonuca ulaştırmayacağı kanaati ile talebin reddine karar verilmiştir.
Oysa ki, Mahkemece öncelikle ayıplı olarak satıldığı iddia edilen krank mili üzerinde yerinde inceleme yapılarak satılan malın ayıplı olup olmadığı hususu yapılacak bir bilirkişi incelemesi ile tespit edilerek bunun sonucuna göre de meydana gelen arızanın ayıplı satış ise bundan kaynaklanıp kaynaklanmadığı üzerinde durulmaksızın yazılı olduğu şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru değildir.
Bu durumda, dava dosyasının kapsamı ile mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri birlikte değerlendirildiğinde; mahkemenin hüküm kurmasını sağlayacak olan tüm esaslı delillerin toplanmamış, mahkemece değerlendirilmemiş olması nedeniyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerden ötürü kabulüne, yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a-6.maddesi uyarınca kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi, 2018/732Esas, 2019/703Karar ve 14/11/2019 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde davacıya İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 11/11/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan…
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Katip…
e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”