Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/239 E. 2022/1781 K. 19.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/239 – 2022/1781

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2020/239 ( KABUL KALDIRMA)
KARAR NO : 2022/1781

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/09/2019
ESAS-KARAR NO : 2017/118 E 2019/785 K
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 19/12/2022
YAZILDIĞI TARİH : 19/01/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, taraflar arasında 29.09.2014 tarihli bayilik sözleşmesi ve aynı tarihli protokol imzalandığını, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi ve bununla ilintili sözleşmelerin, davalının üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmemesi, …’den ürün alımını keserek faaliyetini uzun süreli olarak tatil etmesi, asgari ürün alım taahhütlerini yerine getirmemesi, ürüm alımı ve diğer sebeplerden doğan borçlarını ödememesi sebepleriyle müvekkili tarafından farklı nedenlerle feshedildiğini, feshi takiben, davalıdan olan fesih ve fatura mukabili sair alacaklarının tahsiline karar verilmesinin teminen iş bu davanın açıldığını, davalı şirketin, bayilik faaliyetini kesintisiz olarak sürdürme yükümlülüğünü yerine getirmediğini, bayilik sözleşmesinin 7.2 maddesinde; “Bayi, mahalli piyasa ihtiyaçlarını karşılamak için, akaryakıt istasyonunda, olağanüstü halleri ve tatil günlerini dikkate alarak, 24 saat kesintisiz bir şekilde akaryakıt ve türevleri satışını sürdürecek düzeyde yeterli stok bulundurmakla ve akaryakıt istasyonunu kullanıcılara hizmet verebilir şekilde açık bulundurmakla yükümlüdür ” hükmünün yer aldığını, davalının …’den son ürün alımını 28.06.2016 tarihinde yaptığını, daha sonra otomasyon sistemi üzerinden yapılan belirlemelerde, akaryakıt istasyonu stoklarında benzin ve motorin kalmadığının görüldüğünü, davalının bu şekilde faaliyetini tatil ettiğini, bayilik sözleşmesinin “Sözleşmenin tek taraflı feshi” başlıklı 23. Maddeleri uyarınca, “Bayinin, mücbir sebepler dışında akaryakıt istasyonunda 24 saat kesintisiz bir şekilde akaryakıt ve türevleri satışını sürdürecek düzeyde yeterli stok bulundurmaması ve mevcut akaryakıt ve türevleri muhafaza etmemesi” taraflar arasındaki sözleşmelerin … tarafından haklı şekilde feshi sebebi olduğunu, davalının, asgari ürün alım taahhüdünü yerine getirmediğini, taraflar arasındaki protokolün “Asgari ürün alım taahhüdü ” başlıklı 8. maddesi ile …’in, “Protokol süresince perakende satış olmak üzere 1.350 m3 akaryakıt ve türevlerini …’den satın almayı “kabul ve taahhüt ettiğini, davalının ise bayilik ilişkisinin başlangıcından feshe kadar geçen sürede söz konusu satış taahhüdünün yalnızca 484 m3’lük kısmını gerçekleştirebildiğini, davalının, müvekkilinden ürün teminini ve tüketiciye arzını durdurması sebebiyle kalan süre içinde bakiye 866 m3 akaryakıt alım taahhüdünü gerçekleştirmeyeceğinin anlaşıldığını, bayilik sözleşmesinin 8. maddesi uyarınca, “Bayi, …’den alacağı akaryakıt ve türevleri miktarı için satış taahhüdünde bulunabilir. Bayinin, satış taahhüdünde bulunması halinde, taahhüdünü gerçekleştirememesi tek taraflı ve haklı fesih sebebi teşkil eder ” protokolün 23. maddesi hükmü uyarınca da bayinin taahhütlerini yerine getirmemesi taraflar arasındaki sözleşmelerin … tarafından haklı şekilde feshi sebebi olduğunu, davalının, bayilik sözleşmesi devam ederken ürün alımı ve diğer sebeplerden doğan borçlarının ödemediğini, davalının, otomasyon bakım vs. hizmet bedelinden kaynaklı borçlarını ödemediği gibi, ürün alımından kaynaklı 05.08,2016, 09.08.2016 ve 12.08.2016 tarihli çeklerinin karşılıksız çıktığını, bu çeklere ilişkin olarak müvekkilince davalı aleyhine, Küçükçekmece 1. İcra Müdürlüğünün 2016 / 11875 esas sayılı dosyası ile takip tarihi itibariyle 128.098,75.-TL üzerinden başlatılan icra takibinin sürmekte olduğunu belirterek sözleşmelerin … tarafından haklı nedenle feshi nedeniyle gerçekleşen 58.100 USD cezai şart alacağının, 18.08.2016 tarihli ihtarnamenin davalıya tebliğ edildiği 02.09.2016 tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesi gereğince Devlet bankalarının ABD doları ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesaplarına uyguladığı en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve müvekkili … … A.Ş.’ye ödenmesine, 2.507,50 TL fatura alacağının, 18.08,2016 tarihli ihtarnamenin davalıya tebliğ edildiği 02.09.2016 tarihinden itibaren, 3095 sayılı Kanunun 2 maddesi gereğince TCMB’ nin kısa vadeli avanslar için uyguladığı değişen oranlı faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, davacı vekilinin dilekçesinde yalnız 58.100 USD olan ceza koşulunu talep ettiğini, ifaya bağlı ceza koşulunda, ceza ile asıl borcun birleştiğini, ifaya ekli ceza koşulunda, sözleşme fesih edilmiş ise ifaya ekli cezada onun sonucuna bağlı olarak hükümsüz kalacağını, davacı ile davalı arasındaki akaryakıt bayilik sözleşmesinin 29.09.2014 tarihinde imzalandığını, 18.08.2016 tarihli fesih ihtarnameye kadar yürürlükte kaldığını, bu sürenin 15 ay olduğunu, sözleşmenin 15 ay yürürlükte kalması nedeniyle davacının cezai şartın tamamını talep edemeyeceğini, sözleşmenin 5 yıllık olduğunu, davalı şirketin bayilik faaliyetini kesintisiz olarak 28.06.2016 tarihine kadar sürdürdüğünü, davalı hakkında ifaya ekli cezai şartın 29.09.2014 tarihli bayilik sözleşmesi ile kararlaştırıldığını, davalı şirketin 126 ada, 172 parsel sayılı taşınmazda kiracı olarak faaliyet göstermekte olduğunu, bu taşınmazın…. Ltd. Şti. borcu nedeniyle Lapseki İcra Müdürlüğü’nün 2009 / 352 E. sayılı icra dosyası ile cebri icra yoluyla 3. şahsa satıldığını, akaryakıt istasyonunun kurulu bulunduğu yerin 126 ada 172 parsel sayılı taşınmazın cebri icra yolu ile satın alan 3. şahsa 02.08.2016 tarihli teslim tahliye tutanağı ile teslim edildiğini, davalının işletmecisi olduğu akaryakıt istasyonunu cebri satış ile elinden alındığı için sözleşme hükümlerinin ifaya mücbir sebepten dolayı devam edemediğini, taahhüdünü yerine getirme imkanını bulamadığını, TBK md. 182/2 fıkrasında açıklandığı gibi davalının kusurunun olmadığını, cezai şart alacağı olan 58.100 USD’nin istenebilmesi için davalının borca aykırı davranışta bulunmasının yeterli olmadığını, borca aykırılık, borçlu kusurlu bir davranışı sonucu olması gerektiğini, somut olayda davalının kusurlu bir davranışının olmadığını, mücbir sebepten doğan bir imkansızlık olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, promosyon ve kıyafet alımından kaynaklanan davaya konu toplam 2.507,50 TL tutarında 2 adet faturanın her iki şirketin defterlerinde kayıtlı olduğu, söz konusu faturalar bakımından davacının davalıdan alacaklı olduğu, taraflar arasında düzenlenen 29.09.2014 tarihli bayilik sözleşmesi ve aynı tarihli protokol hükümleri gereğince yukarıda açıklanan icra dosyası ve diğer delillere göre davalının mücbir sebep savunmasının haklı olmadığı, davalının asgari ürün alım taahhüdünü yerine getiremediği, sözleşme ve protokol hükümlerine aykırı davrandığı, bu sebeple davacının sözleşmeyi feshinin haklı nedene dayandığı, sözleşmenin 23 ve 24. maddelerinde açık hüküm nedeniyle davacının davalı taraftan 58.100 USD cezai şart alacağı talep hakkının bulunduğu belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf eden-davalı vekili tarafından;
Taraflar arasındaki sözleşmede kararlaştırılan ifaya ekli cezai şart alacağının tahsili kararının doğru olmadığı, asgari alım taahhüdü nedeniyle müvekkilinin borcu bulunmadığı, zira müvekkiline ihtirazi kayıt konulmaksızın mal satılmaya devam edildiği, akaryakıt istasyonununda müvekkilinin kiracı olarak faaliyet gösterdiği ve istasyonun cebri icra kanalı ile satıldığı, bu halde mücbir sebep olgusunun mahkemece gözden kaçırıldığı,
İstinaf eden-davacı vekili tarafından;
Mahkemece gerekçeli kararda müvekkilinin cezai şart yönünden 58.100 USD alacağı olduğu belirlemesine, taleplerinin USD alacağının tahsili şeklinde olmasına karşın gerekçe ile hüküm arasında çelişki oluşturularak cezai şart alacağının davanın açıldığı tarihteki Türk Lirası karşılığıymış gibi hüküm kurulmasının doğru olmadığı bildirilerek başvurulmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık bayilik sözleşmesi kapsamında davacı yanın cezai şart alacağına hak kazanıp kazanamayacağı, kapsamı noktalarında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, bayilik sözleşmesinin haklı feshi iddiası ile cezai şart ve sözleşme kapsamında fatura edilen alacağın tahsili istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Taraflar arasında 29.09.2014 tarihli bayilik sözleşmesinin ve aynı tarihli protokolün düzenlendiği, sözleşmenin;
3.maddesine göre konusunun; …’nin ve bayinin geçerli lisanslarına istinaden akaryakıt ve türevlerinin 5015 sayılı Yasa ve Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliği ve ilgili mevzuat çerçevesinde …’den satın alınması ve kullanıcılara satılması usul ve esaslarının belirlenmesi olduğu,
4.maddesine göre süresinin 5 yıl olduğu,
7.2 maddesinde; “Bayi, mahalli piyasa ihtiyaçlarını karşılamak için, akaryakıt istasyonunda, olağanüstü halleri ve tatil günlerini dikkate alarak, 24 saat kesintisiz bir şekilde akaryakıt ve türevleri satışını sürdürecek düzeyde yeterli stok bulundurmakla ve akaryakıt istasyonunu kullanıcılara hizmet verebilir şekilde açık bulundurmakla yükümlüdür” hükmünün yer aldığı,
23. maddesinde, “Bayinin, mücbir sebepler dışında akaryakıt istasyonunda 24 saat kesintisiz bir şekilde akaryakıt ve türevleri satışını sürdürecek düzeyde yeterli stok bulundurmaması ve mevcut akaryakıt ve türevleri muhafaza etmemesi” taraflar arasındaki sözleşmelerin … tarafından haklı şekilde tek taraflı feshi sebebi olduğu,
Taraflar arasındaki protokolün “Asgari ürün alım taahhüdü” başlıklı 8. Maddesi ile …’in, “Protokol süresince perakende satış olmak üzere 1.350 m3 akaryakıt ve türevlerini …’den satın almayı kabul ve taahhüt ettiği,
belirlenmiştir.
Sözleşmenin Feshinin Sonuçlan ve Sair Yaptırımlar başlıklı 24.maddesinde ise “Bayi, Sözleşmenin tek taraflı olarak hiçbir ihtar ve hüküm istihsaline gerek kalmaksızın … tarafından derhal feshedilebileceğini kabul eder. Fesih hallerinde Bayi, Sözleşmeden doğan borçlan ile doğacak her türlü borçlarının muacceliyet kesbedeceğini peşinen kabul eder. Bu durumda Bayi;
*…’nin, uğrayacağı kar mahrumiyeti dahil sair zarar ve ziyanı tazmin eder.
*58.100 USD (Ellîsekîzbinyüzamerikandolan) cezai şartı …’ye öder.
*Satın aldığı ürünlerden dolayı …’ye olan her türlü borçlan muaccel hale gelir,
*Asgarî ürün alım taahhüdünün sözleşmenin feshine kadar geçen süreye karşılık gelen kısmından doğan cezai şart borcunu öder.” hükmü yer almaktadır.
Davacı şirket tarafından, davalı şirkete keşide edilen Ankara 63. Noterliği’nin 18.08.2016 tarih ve… nolu ihtarnamesi ile 29.09.2014 tarihli protokol ve aynı tarihli bayilik sözleşmesinde belirlenen yükümlülükleri yerine getirmemesi, taahhüdüne uygun miktarda ürün alımında bulunmaması, ürün alımlarından ve diğer sebeplerden doğan borçlarını ödememesi, 28.06.2016 tarihinden beri şirketlerinden akaryakıt temin etmeyerek satış faaliyeti tatil etmesi ve sair akde aykırı tutum ve davranışları nedeniyle, aralarındaki 29.09.2014 tarihli Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi ve bununla bağlantılı sözleşmelerin feshedilmiş olduğu belirtilerek bu nedenle ve taraflar arasındaki sözleşmelerin ilgili hükümleri uyarınca, ihtarnamenin tebliğini takiben üç gün içerisinde sözleşmelerin haklı nedenle feshi sebebiyle 58.100 USD cezai şart borcunu ödemesi, akaryakıt alımları sebebiyle keşide ettiği çeklerden kaynaklı borçlarını faizi ile birlikte ödemesi, promosyon ve kıyafet alımından kaynaklı 2.507,50 TL borcunu faizi ile birlikte ödemesi, beyaz ürün satış taahhüdünden kaynaklı 1.552,82 USD cezai şart borcunu ödemesi gerektiğinin ihtar edildiği anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamında alınan taraflara ait ticari defter ve kayıtların incelenerek hazırlanan bilirkişi raporunun incelenmesinden davalı şirketin 28.06.2016 tarihinden itibaren akaryakıt alımının durdurmuş olması nedeniyle perakende standart satış fiyatından olmak ve perakende satış yapmak üzere 1.350 m3’lük (gerçekleşen 463,155 m3) asgari ürün alım taahhüdünü yerine getiremediği, ödenmeyen borçlarından dolayı şüpheli alacaklar hesabında takip edildiği tespit edildiği ve karşılıksız çıkan çeklerinden dolayı da aleyhinde icra takibi başlatıldığı, ayrıca davaya konu toplam 2.507,50 TL tutarında 2 adet faturanın her iki şirketin defterlerinde kayıtlı olduğu davalı yan ticari defterlerinde davacı lehine 515.029,09 TL alacak kaydı bulunduğu, davacı defterlerinde ise 1.746.537,57 TL alacak kaydı bulunduğu anlaşılmaktadır.
Küçükçekmece 1. İcra Müdürlüğü’nün 2016/11875 E. sayılı dosyası incelendiğinde, davalı şirket aleyhine 14.11.2016 tarihinde kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlattığı ve alacağın dayanağı olarak, … Bankası A.Ş…. seri numaralı, 05.08,2016 keşide tarihli, 41.314,33 TL tutarlı çek, … seri numaralı, 09.08.2016 keşide tarihli, 52.537,78 TL tutarlı çek, … seri numaralı, 12.08.2016 keşide tarihli, 19.391,75 TL tutarlı çek alacaklarını gösterdiği, takibin çeklerin düzenleme yeri bulunmadığından bahisle iptaline karar verildiği anlaşılmıştır.
Davaya konu akaryakıt istasyonunun bulunduğu taşınmazın satışına ilişkin Lapseki İcra Müdürlüğü’nün 2009/352 esas sayılı dosyası ile; 04.06.2013 tarihli “Taşınmazın Açık Artırma İlanı”na göre, arsa değeri, yapı değeri, kanopi değeri, saha betonu ve çevre düzenleme, mekanik tesisat ve elektrik tesisatı olmak üzere toplam 709.611,50 TL bedel üzerinde satışa çıkanldiğı ve l. Satış Günü olarak 13.08.2013 günü, 2. Satış Günü olarak 09.09.2013 günü belirlenmiş olduğu, 02.08.2016 tarihli “Teslim Tahliye Tutanağı” na göre, borçlusu … olan ve 126 ada 172 parselde bulunan satış ilanına konu muktesatlarm, İhale alıcısı tarafından edilmiş ve karşılıksız çıkan çeklerinden dolayı da aleyhinde icra takibi başlatıldığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin 29.09.2014 tarihinde yapıldığı, davalının bayilik sözleşmesine konu yerde kiracı olarak faaliyet gösterdiği, kiralanın satılarak kiracının tahliyesine ilişkin sürece dair ihalenin bayilik sözleşmesinden önceki tarih olduğu, ihalenin feshi davası nedeniyle tahliyenin 2016 yılında gerçekleştiği, basiretli bir tacirden beklenen özen ile davalı yanın sözleşme yapmadığı anlaşıldığından mücbir sebep iddialarının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Davacı yanca sözleşmenin feshi sebeplerinden gösterilen asgari alım taahhüdüne ilişkin dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda belirleme yapılmış ise de alınan raporun yeterli araştırma ve incelemeyi içermediği anlaşılmaktadır.
Akaryakıt bayilik sözleşmelerinde (veya sözleşme eki taahhütnamelerde) yer alan “yıllık asgari alım taahhüdü”ne uymama halinde öngörülen ceza koşulu (cezai şart) hükümleri TBK’nun 179/II. (BK. md. 158/II) maddesindeki ifaya ekli ceza koşulu (cezai şart) niteliğinde olduğundan burada bu tür ceza koşulu üzerinde durulması gerekmektedir.
TBK’nun 179/II maddesine göre; “ceza borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir”. Anılan yasa hükmünden de açıkça anlaşılacağı gibi, ifaya eklenen ceza koşulunda, şart gerçekleştiği takdirde alacaklı, hem ifayı hem de cezayı talep edebilecektir. Buna öğretide “taleplerin birleşmesi” veya “toplanması” denmektedir. TBK, “borcun belirlenen zamanda veya yerde ifa edilmemesi” hali için kararlaştırılmış ceza koşulunun, ifaya eklenen ceza koşulu niteliğinde olacağına dair bir karine koymuştur. Bu iki olasılık dışında kalacak eksik ifa hallerinde TBK’nun 179/II. md. değil, 179/I. md. hükmü uygulanacaktır. Zira, Kanun, 179. maddenin ikinci fıkrasında bütün eksik ifa hallerini değil, bunlardan sadece zaman veya yer itibariyle aykırılık teşkil edenlerin ifaya eklenen ceza koşulu olduğunu kabul etmiştir. TBK’nun 179/II. md. hükmü emredici yapıda olmayıp düzenleyici nitelikte olduğundan taraflar, yukarıda belirtilen iki hal dışında kalan eksik ifalarla, bütün ifa etmeme hallerinde de ifa ile birlikte cezai şartın istenebileceğini kararlaştırabilirler. (Bkz. Tunçomağ Kenan; age sh. 875 vd.; Eren Fikret age sh. 1173 vd. ; Kılıçoğlu M. Ahmet age sh. 579 vd.; Günay Cevdet İlhan, Cezai Şart Ankara 2002 sh. 83 vd.; Uygur Turgut; Açıklamalı – İçtihatlı Borçlar Kanunu Genel Hükümler, İkinci Cilt 1990 sh. 740)
TBK.’nun 179/II. maddesine göre, iki halde alacaklı, ceza koşulunu isteyemez. Eğer alacaklı, ceza koşulunu isteme hakkından açıkça vazgeçmişse artık bu yönde bir talepte bulunamaz. Diğer yandan alacaklı, çekince koymadan ifayı kabul etmiş veya sözleşmeden doğan edimlerini ifa etmeye devam etmişse bu takdirde de ceza koşulunu isteyemez. Örneğin; beş yıl süreli bir “akaryakıt bayilik sözleşmesinde (veya eki taahhütnamede) bayinin yıllık asgari ürün alımı taahhüdü bulunmasına rağmen yıllar itibariyle bu taahhüde uyulmamış ise tedarikçi (sağlayıcı) firmanın, TBK’nun 179/II. md. uyarınca hem ifayı hem de ceza koşulunu talep edebilmesi için takip eden yılda henüz bayiye mal vermeden önce ceza koşulu ile ilgili “çekince” (ihtirazi kayıt) bildirmesi ya da bu konuda bayiye noterden bir ihtarname göndermesi gerekir. Çekince için bir şekil şartı getirilmemiştir. Tedarikçi, taahhüde aykırı davranılmış olan yılı takip eden yeni yıldaki ilk fatura ve irsaliyeye koyacağı bir açıklama (şerh) ile bu koşulu yerine getirebilir. Bu şekilde bir çekince (ihtirazi kayıt) konulduktan veya ihtar çekildikten sonra tedarikçi (sağlayıcı) firma, mal vermeye (ifaya) devam etse bile önceki yıla ilişkin ceza koşulu alacağını sözleşme zamanaşımı süresi içinde her zaman talep edebilir. Sonraki yıllarda da aynı kural geçerlidir. Tekrarlamak gerekirse, her yıl sonunda bir önceki yıla dair ceza koşulunun istenebilmesi, takip eden yılda henüz ifaya başlanmadan önce çekince (ihtirazi kayıt) bildirilmesi veya ihtar çekilmesine bağlıdır. Bunlar yapılmadan müteakip yılın ifası gerçekleşmişse artık bir önceki yıla ait ceza koşulu istenemez. Çekince konmuş veya ihtar çekilmiş olan yıllarla ilgili ceza koşulunun istenebileceği ise kuşkusuzdur. TBK’nun 179/II. maddesinde öngörülen hüküm, emredici nitelikte olmadığından taraflar, sözleşme serbestisi ilkesi gereğince aralarında farklı bir düzenleme yapabilirler. Örneğin, sözleşmenin feshi halinde hem cezai şart hem de kar mahrumiyeti ödeneceğini kararlaştırabilirler.
Davacı ve davalı kayıtlarında iş bu davada talep edilen 2 adet fatura alacağından kaynaklanan alacağın bulunduğu ve ödenmediği hususu tarafların kabulünde olup, ayrıca taraf defterleri davacı lehine alacak kaydı içermektedir. Her ne kadar davalı tarafından dosya kapsamında alınan bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde söz konusu borcun taraflar arasındaki başka bir istasyona ait bayilik sözleşmesinden kaynaklandığı şeklinde itiraz edilmiş ise de Mahkemece bu itirazlar karşılanmaksızın “ödemelerini vadesinde yapmaması” şeklinde sözleşmenin feshi sebebinin şartlarının oluşup oluşmadığı üzerinde yeterince durulmamıştır. Somut olayda asgari alım taahhüdüne yönelik açıklanan ilkeler çerçevesinde davacı yanın asgari alım taahhüdü nedeniyle alacaklı olup olmadığı ve “ödemelerini vadesinde yapmaması” şeklinde sözleşmenin feshi sebebinin şartlarının oluşup oluşmadığı hususunda davalı yanın rapora itirazları da karşılanacak şekilde ek rapor alınması gerekirken Mahkemece, eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulması doğru değildir.
Kabule göre de somut olayda davacının cezai şart yönünden USD cinsi para üzerinden talebi bulunduğu gözetilmeksizin hüküm fıkrasında “Davanın KABULÜ ile; 2.507,50-TL fatura alacağı ile 58.100,00 USD (214.214,90-TL) cezai şart alacağı olmak üzere toplam 216.722,20-TLnin 05/09/2016 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa VERİLMESİNE,” şeklinde hüküm kurulması da doğru değildir.
Bu durumda, dava dosyasının kapsamı ile mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri birlikte değerlendirildiğinde; mahkemenin hüküm kurmasını sağlayacak olan tüm esaslı delillerin toplanmamış, mahkemece değerlendirilmemiş olması nedeniyle, tarafların istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerden ötürü kabulüne, yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a-6.maddesi uyarınca kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi, 2017/118Esas, 2019/785Karar ve 23/09/2019 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde taraflara İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 19/12/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”