Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/170 E. 2022/1692 K. 05.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2020/170 (ESASTAN RET )
KARAR NO : 2022/1692

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/09/2019
ESAS-KARAR NO : 2018/45 E 2019/799 K

DAVACILAR :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 05/12/2022
YAZILDIĞI TARİH : 13/12/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, davacı … ve daha sonra sahibi olduğu … … Ltd. Şti. ve … … Ltd. Şti.’nin 1998 yılından itibaren davalı şirketin ithal ve imal ettiği … marka traktörlerin önce Bolu, Karabük, Bartın, Zonguldak bölgesinde sonra Konya bölgesinde 2009 yılından itibaren bayiiliğini yaptığını, müvekkillerinin bayilik sözleşmesinden kaynaklanan tüm sorumluluklarını yıllar içerisinde yerine getirdiklerini, ancak davalının, bayisinin görüş ve kanaatini sormadan tek taraflı hazırladığı “Tip” bayiilik sözleşmesini her yıl davacılara imzalattığını, son yıllarda “kota” artırmaya, çek ile yapılan ödemelerde faiz uygulamaya, teminat üstünde mal vererek faiz almaya, üretim veya sipariş hatalı ürünleri zorla bayiye fatura etmeye başladığını, davacıya satabileceğinden çok daha fazla ürün göndermeye başladığını, bayinin satıp satmadığına bakmadan yine kendisinin belirlediği kısa sayılabilecek vadede ürün bedeli ödenmez ise bankaların uyguladığı faizin 2 katını faiz olarak uyguladığını, sözleşmenin feshedilip teminatların nakde çevrileceği tehdidi altında davacının, davalı şirketin tek taraflı uygulamalarına itiraz etmediğini, davalının satış kotası baskısı karşısında ne pahasına olursa olsun satış yapmaya çalışan davacının takas yöntemini izlemeye başladığını, bu kez de elinde ikinci el ürünün şiştiğini, sözleşmenin adeta gabine dönüştüğünü, davacının, bunun böyle gitmeyeceğini bildirmesi üzerine, davalı tarafın sözleşmeyi karşılıklı feshetmeyi önerdiğini, satış baskısına ve faiz kıskacına giren ve her geçen gün zarar etmeye başlayan davacının çaresiz, kendi görüş, kanaati ve talepleri sorulmadan, müzakere imkanı verilmeden davalının tek taraflı hazırladığı fesih protokolünü imzalamak zorunda kaldığını, davacılara hak etmesine karşın portföy tazminatının verilmediğini, bu tazminatı almamasını sağlamak için fesih protokolüne davalının hüküm koyduğunu, faiz kıskacında kalan davacının iradesini yansıtmamasına rağmen müzakere imkanı bulamadan fesih protokolünü imzalamak zorunda kaldığını, davacıların bir yıllık dava açma süresini geçirmesini sağlamak amacıyla 6.000.000,00 TL’yi aşan teminat mektubunu talebe karşın iade etmediklerini, portföy tazminatından yasaya göre vazgeçilemeyeceğini, fesihte etkili olan müvekkilinin eyleminin karşılığı, acentenin sözleşmeye devam etmesinin beklenemeyeceği haller olarak gösterilebileceğini, bu halde de eylemin makul, haklı ve hakkaniyete uygun bir bakış açısıyla somut olay bakımından değerlendirileceğini, davacının üç oğlu ile birlikte 18 yılını bu işe harcadığını, tekliflere rağmen başka bayilikler almadığını, hatta elindeki … ve … bayiliklerini davalının talebi ile iptal ettiğini belirterek davacılar ile davalı arasındaki sona eren tek satıcılık sözleşmesinden kaynaklanan portföy tazminat miktarının tespitine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000.000,00 TL portföy tazminatının sözleşmenin fesih tarihinden itibaren işletilecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, TTK 122. maddesi uyarınca bayilik sözleşmelerinde tekel hakkı bulunması halinde ve hakkaniyet gerektirdiği takdirde denkleştirme tazminatı talep edilebileceğini, müvekkili şirketin davacının bayilik yaptığı bölgelerde başka bayileri ve dağıtım ağları da bulunduğundan bu koşulun yerine gelmediğini, TTK’nun 122. maddesinde esasen acente yönünden portföy tazminatının düzenlendiğini, davacının acente olmadığını, acentenin portföy tazminatına ilişkin bu madde hükmünün tek satıcılık ile benzeri diğer tekel hakkı bulunan sürekli sözleşme ilişkilerinin sona ermesi halinde de hakkaniyete aykırı düşmedikçe uygulanacağını, taraflar arasında münakit sözleşmelerin genellikle bir yıllık süreler için imzalandığını, süresi sonunda karşılıklı, yazılı mutabakat yoksa kendiliğinden sona erdiğini, dolayısıyla sözleşmelerin kendiliğinden uzaması yahut belirsiz süreli hale gelmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını, ayrıca davacının sözleşmelerin feshi öncesi faaliyet gösterdiği bölgelerde müvekkili şirketin dağıtım ağlarına mensup başka bayilerin de faaliyet gösterdiğini, TTK’nun 122/5 maddesinin koşullarının gerçekleşmediğini, davacının, davalı ile 25/05/2016 tarihinde imzalanan ve yürürlüğe giren fesih protokolü ile sözleşmesinin sona ermesinin hemen akabinde … A.Ş.’nin bayiliğini almış olup 02/06/2016 tarihinde TÜMOSAN markası ile iş yeri açtığından elde edeceği ücret isteme hakkını kaybetmesinin söz konusu olmadığı gibi müvekkilinin müşterilerini rakip firmaya yönlendirmek suretiyle haksız rekabet yapmakta ve müvekkiline zarar vermekte olduğunu, sözleşmenin müvekkili tarafından tek taraflı olarak feshedilmediğini, davacının da mutabakatı ile karşılıklı olarak sona erdirildiğini, davacının gabin iddiasına dayanmasının mümkün olmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, somut olayda denkleştirme tazminatına ilişkin yasal koşulların oluşmadığını belirterek davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf eden- davacı vekili tarafından;
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun şaibeli olduğu, zira raporun hazırlanma sürecinde müvekkilinin inceleme günü hazır olmadığı, raporu hazırlayan bilirkişilerin konunun uzmanı olmadıkları, ayrıca bilirkişiler hakkında müvekkili tarafından şikayette bulunulduğu halde Mahkemece raporun hükme esas alınmasının hatalı olduğu, dosya kapsamına konusunda uzman bilirkişi tarafından hazırlanan özel mütalaanın sunulduğu, dosya kapsamında hükme esas alınan rapor ile bu mütalaa arasında çelişki bulunduğu halde özel mütalaa yeterince değerlendirilmeksizin hüküm tesis edildiği, müvekkillerinin teminat mektuplarının iade edilmemesi ile tehdit edildiklerini, müvekillerinin halen elinde satışını yaptığı mallarını kötülemesinin hayatın akışına aykırı olduğu, dosya kapsamında dinlenen davalı yan tanık beyanları arasında çelişki bulunduğu, portföy tazminatından vazgeçmenin geçerli olmadığı, somut olayda portföy tazminatı şartlarının oluştuğu bildirilerek başvurulmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık taraflar arasındaki bayilik sözleşmelerinin sona ermesi nedeniyle davacı yanın portföy tazminatına hak kazanıp kazamayacağı, kazabilir ise kapsamı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava; bayilik sözleşmesinin sona ermesi nedeniyle denkleştirme tazminatının (portföy tazminatı) tahsili isteğine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Dosya kapsamından; davacı … (…) ile davalı şirket arasında 2007 yılına ilişkin bayilik sözleşmesi düzenlendiği, 2009 yılına ilişkin davacı … ile davalı şirket arasında bayilik sözleşmesi düzenlendiği, diğer yıllar için de bu sözleşmelerin yapıldığı, davacı … … Ltd. Şti. ile davalı şirket arasında 31/12/2015 tarihli … traktör ve diğer ekipman sözleşmesi, 06/03/2015 tarihli … hafif iş makineleri sözleşmesi, 31/12/2015 tarihli … zirai ekipman sözleşmesi, 28/01/2015 tarihli … yedek parça bayilik sözleşmesi, 30/01/2015 tarihli … servislik sözleşmesi, 15/03/2015 tarihli … inşaat ve kazı makineleri servislik sözleşmesi, 15/01/2015 tarihli … ikinci el traktör ve ekipman satıcılığı franchise sözleşmesi ve 28/01/2015 tarihli … yedek parça sözleşmeleri düzenlendiği, yine davacı …… … Ltd. Şti. İle davalı şirket arasında 31/12/2015 tarihli … bayilik sözleşmesi, 31/12/2015 tarihli … ikinci el traktör ve ekipman satıcılığı franchise sözleşmesi ve 27/12/2012 tarihli … yedek parça bayilik sözleşmeleri düzenlendiği, 25/05/2016 tarihli fesih protokolü ile davacılardan … … Ltd. Şti. ile davalı şirket arasında düzenlenen yukarıda belirtilen sözleşmelerin karşılıklı rızaları ile feshi konusunda anlaştıkları ve buna ilişkin fesih protokolü düzenlendiği, sözleşmenin 2. maddesi uyarınca tarafların sözleşmelerin karşılıklı birbirine uygun irade ve istekleri doğrultusunda 25/05/2016 tarihi itibariyle sona erdiği hususunda mutabık kaldıkları, 3. madde uyarınca tarafların sözleşmelerin süresinin hitamından önce feshi nedeniyle birbirlerinden yoksun kalınan kar, menfi zarar, müspet zarar, maddi – manevi zarar, portföy tazminatı (denkleştirme istemi) veya sair nam ve miktar altında hiçbir ödence tazminat taleplerinin bulunmadığını gayrikabili rücu kabul, beyan ve taahhüt ettikleri, protokolün toplam 7 maddeden ibaret olduğu,
Yine 25/05/2016 tarihli fesih protokolü ile davacılardan … … Ltd. Şti. ile davalı şirket arasında düzenlenen yukarıda belirtilen sözleşmelerin karşılıklı rızaları ile feshi konusunda anlaştıkları ve buna ilişkin fesih protokolü düzenlendiği, sözleşmenin 2. maddesi uyarınca tarafların sözleşmelerin karşılıklı birbirine uygun irade ve istekleri doğrultusunda 25/05/2016 tarihi itibariyle sona erdiği hususunda mutabık kaldıkları, 3. madde uyarınca tarafların sözleşmelerin süresinin hitamından önce feshi nedeniyle birbirlerinden yoksun kalınan kar, menfi zarar, müspet zarar, maddi – manevi zarar, portföy tazminatı (denkleştirme istemi) veya sair nam ve miktar altında hiçbir ödence tazminat taleplerinin bulunmadığını gayrikabili rücu kabul, beyan ve taahhüt ettikleri, protokolün toplam 7 maddeden ibaret olduğu anlaşılmıştır.
TTK’nun 122. maddesi denkleştirme istemi başlıklı olup, buna göre;
“1-Sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra;
a) Müvekkil, acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde ediyorsa,
b)Acente, sözleşme ilişkisinin sona ermesinin sonucu olarak, onun tarafından işletmeye kazandırılmış müşterilerle yapılmış veya kısa bir süre içinde yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını kaybediyorsa ve
c) Somut olayın özellik ve şartları değerlendirildiğinde, ödenmesi hakkaniyete uygun düşüyorsa,
acente müvekkilden uygun bir tazminat isteyebilir.
2-Tazminat, acentenin son beş yıllık faaliyeti sonucu aldığı yıllık komisyon veya diğer ödemelerin ortalamasını aşamaz. Sözleşme ilişkisi daha kısa bir süre devam etmişse, faaliyetin devamı sırasındaki ortalama esas alınır.
3-Müvekkilin, feshi haklı gösterecek bir eylemi olmadan, acente sözleşmeyi feshetmişse veya acentenin kusuru sebebiyle sözleşme müvekkil tarafından haklı sebeplerle feshedilmişse, acente denkleştirme isteminde bulunamaz.
4-Denkleştirme isteminden önceden vazgeçilemez. Denkleştirme istem hakkının sözleşme ilişkisinin sona ermesinden itibaren bir yıl içinde ileri sürülmesi gerekir.
5-Bu hüküm, hakkaniyete aykırı düşmedikçe, tek satıcılık ile benzeri diğer tekel hakkı veren sürekli sözleşme ilişkilerinin sona ermesi hâlinde de uygulanır.” düzenlemesi yer almaktadır.
Sözleşmenin 25/05/2016 tarihli fesih protokolü ile sona erdiği, davanın TTK 122/4 maddesi uyarınca 1 yıllık süre dolmadan açıldığı hususu sabittir.
TTK 122/4 maddesi talepten “önceden” vazgeçmeyi geçersiz sayar. Talepten acente sözleşmesinin yapılmasından sonra feragat edilmesi, hile düzeyinde olmamak veya kanunu dolanmak anlamı taşımamak şartıyla geçerlidir. Ancak bu halde de acentenin tehdit, dayatma veya benzeri zorlamalarla bu hakkından vazgeçip vazgeçmediğinin özenle araştırılması gerekmektedir.
İşbu davada başlangıçta davacı şahsın sahibi olduğu, daha sonra sahibi olduğu şirketlerle tek satıcılık sözleşmeleri devam etmiş olup, süreç içerisinde davacı … … Ltd. Şti. İle davalı şirket arasında 31/12/2015, 06/03/2015, 31/12/2015, 28/01/2015, 30/01/2015, 15/03/2015, 15/01/2015 ve 28/01/2015 tarihli sözleşmeler düzenlenmiş olup, bu sözleşmelerin 15/05/2016 tarihli fesih protokolü ile karşılıklı olarak sona erdiği hususunda tarafların anlaştıkları, yine davacı … … … Ltd. Şti. İle davalı şirket arasında 31/12/2015, 31/12/2015 ve 27/12/2015 tarihli sözleşmeler düzenlenmiş olup, bu sözleşmelerin 15/05/2016 tarihli fesih protokolü ile karşılıklı olarak sona erdiği hususunda tarafların anlaştıkları ve fesih protokolünün 3. maddesinde portföy tazminatı (denkleştirme istemi) taleplerinin bulunmadığının taahhüt edildiği, bu haliyle sözleşmelerin düzenlenmesinden sonra istemden vazgeçilmiş olduğu, önceden vazgeçilme durumunun söz konusu olmadığı, bu durumda sözleşmenin yapılmasından sonra vazgeçilmekle hile düzeyinde olma veya kanunu dolanma durumunun olup olmadığı, tehdit, dayatma veya benzeri zorlamalarla bu haktan vazgeçilip gerekmediği hususunun araştırılması gerekmektedir.
Mahkemece dosya kapsamında tarafların tanıkları dinlenmiş olup tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılmamıştır. Her ne kadar davacı yanca inceleme günü için davet edilmediği ifade edilmiş ise de ticari defterlerin 12.04.2019 tarihinde mahallinde incelendiği, inceleme tutanağında bilirkişiler ile birlikte davacılar vekilinin, davalı vekilinin imzalarının da bulunduğu, ayrıca bilirkişiler tarafından davacı yandan başkaca talep edilmesini istedikleri belgenin bulunup bulunmadığının sorulduğu, davacılar vekili tarafından talep edilen belgelerin yeterli olduğunun tutanağa işlendiği anlaşılmıştır.
Bilirkişiler tarafından hazırlanan ek raporun incelenmesinden davacı …’un 2010 – 2011 – 2012 – 2013 ve 2014 yılları yevmiye defterleri, davacı … … … Ltd. Şti.’nin 2011 – 2012 – 2013 – 2014 ve 2015 yılları ticari defterleri, davacı … … … Ltd. Şti.’nin 2014 ve 2015 yılları ticari defterleri incelenmiş, davacı …’un 2010 – 2011 ve 2012 yılları yevmiye defterlerinin kapanış tasdikinin bulunmadığı, 2014 yılına ait yevmiye defterine yaptırılan ek tasdikin yasal süresi içerisinde yaptırılmadığı, ticari defterlere göre 31/12/2014 tarihi itibariyle davacı …’un davalı şirkete 6.228.216,86 TL bakiye borcunun bulunduğu, … … Ltd. Şti.’nin incelenen ticari defterlerinden 2011 yılına ait yevmiye defterinin kapanış tasdikinin bulunmadığı, 31/12/2015 tarihi itibariyle davacı … … Ltd. Şti.’nin davalı şirkete 4.410.610,02 TL bakiye borcunun bulunduğu, davacı … … Ltd. Şti.’nin incelenen 2014 ve 2015 yılı ticari defterlerinden 2015 yılına ait yevmiye defterine yaptırılan ek tasdikin yasal süresi içerisinde yaptırılmadığı, ticari defterlere göre 31/12/2015 tarihi itibariyle … … Ltd. Şti.’nin davalı şirkete 8.546.592,15 TL bakiye borcunun bulunduğunun kayıtlı olduğu, davalı şirketin incelenen 2010 – 2011 – 2012 – 2013 – 2014 – 2015 ve 2016 yılları ticari defterlerinden 2015 yılına ait envanter defterinin açılış tasdikinin yasal süresinden sonra yaptırıldığını, diğer yıllara ait açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süreleri içerisinde yaptırıldığı, davalı şirket ticari defter kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucunda 2010 – 2016 yıllarında davacı … işletmesi ve … … Ltd. Şti. adına vade farkı faturalarının düzenlendiği, davalı ticari defter kayıtlarına göre … işletmesinin 31/12/2014 tarihi itibariyle borcunun olmadığı, … … Ltd. Şti.’nin 31/12/2015 tarihi itibariyle borcunun 4.416.110,02 TL, davacı … … Ltd. Şti.’nin 31/12/2015 tarihi itibariyle borcunun 8.530.302,40 TL olarak kayıtlı olduğu bildirilmiştir.
Davacılar vekili 22/01/2019 tarihli dilekçe ekinde… tarafından tanzim olunan 04/01/2019 tarihli hukuki mütalaayı (uzman görüşünü) sunmuş ve raporunda tüm açıklamalar ışığında tarafınca, davacı yanın denkleştirme talebine yönelik tüm şartları karşıladığı kanaatinin hasıl olduğunu bildirmiştir.
Mahkemece dosya kapsamında alınan bilirkişi raporları ile davacı yanca dosya kapsamına sunulan özel mütalaa arasında çelişki bulunmakla birlikte hukuk mesleğinin gerektirdiği bilgi ve tecrübe ile çözümlenebilecek hususlara ilişkin Mahkemece değerlendirme yapılmasında bir isabetsizlik bulunmadığından çelişkiyi giderecek nitelikte rapor alınmadığına yönelik istinaf itirazlarının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verilmiş olmasına, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılığın olmamasına, somut olayda portföy tazminaı şartlarının bulunmadığına ilişkin tespitin yerinde olmasına göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 44,40TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30TL harcın istinaf eden davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Kararın tebliğinin Dairemizce yapılmasına,
HMK’nin 353/1-b-1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere, 05/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan…
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Katip…
e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”