Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/152 E. 2022/1338 K. 14.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2020/152 ( KABUL KALDIRMA)
KARAR NO : 2022/1338

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/10/2019
ESAS-KARAR NO : 2017/345 E 2019/880 K
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 14/10/2022
YAZILDIĞI TARİH : 17/10/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkete sattığı mallardan kaynaklanan 152.159,50 TL fatura ve cari hesap bakiyesi alacağı bulunduğunu, dava konusu alacağın 11/07/2014 tarihli 211680 no’lu 133.594,52 TL miktarlı emtia satış faturası ile 18/04/2013 tarihli … no’lu 115.261,55 TL miktarlı hizmet satış faturasının ödenmeyen 18.564,98 TL kısmından kaynaklandığını, alacağının tahsili amacıyla Ankara 11. İcra Müdürlüğü’nün 2017/1780 E. Sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibi yaptığını, davalının haksız itirazı ile takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına ve müvekkili lehine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, davacı taraf var olduğunu iddia ettiği 152.159,50 TL tutarındaki borcun 11/07/2014 tarihli … no’lu 133.594,52 TL miktarlı emtia satış faturası ile 18.04.2013 tarihli … no’lu 115.261,55 TL miktarlı hizmet satış faturasının ödenmeyen 18.564,98 TL kısmından kaynaklandığını ileri sürdüğünü, ancak davacı şirketin sunmuş olduğu cari hesap ekstresi ile davalı müvekkilin ticari kayıtları karşılaştırıldığında, müvekkili tarafından düzenlenmiş, muhatabı … olan 03/04/2013 vadeli … numaralı 130.000,00 TL tutarındaki çekin, … numaralı,muhatabı … olan,02/04/2013 vadeli 52.300,00 TL tutarındaki çekin ve 60,00 TL nakit ödemenin davacı şirket kayıtlarına girilmediğinin açıkça görüleceğini bildirerek davanın reddini ve müvekkili lehine kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu alacağın 11/07/2014 tarihli … no’lu 133.594,52 TL miktarlı emtia satış faturası bedeli ile 18/04/2013 tarihli … no’lu 115.261,55 TL miktarlı hizmet satış faturasının ödenmeyen 18.564,98 TL kısmından kaynaklandığının ileri sürüldüğünü, davalı tarafın ise …- … numaralı iki adet çek ile ödeme yapıldığını ve borcu kalmadığını savunduğunu, davacı tarafça davalı yanın ileri sürdüğü çeklerin önceki cari alacağa ilişkin olduğunu, takibe ve davaya konu faturalara ilişkin olmadığını iddia ettiğini, çeklerin fatura tanzim tarihlerinden önce keşide edildiğini, davacı tarafça, çeklerin takibe konu faturalara ilişkin olmadığını ispat ettiğini belirterek davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf eden-davalı vekili tarafından;
Davacı yanca alacaklı olduğu hususunun ispat edilemediği, takip ve faturaya konu mallar dışnda varsa teslim edilen baskaca malları olduğu hususunun davacı yanca ispat edilmesi gerektiği, müvekkili tarafından ödeme ile davacı yana borçlu olunmadığı hususunun ispat edildiği, faturaların müvekkili tarafından kabul edilmediği, müvekkiline demir teslim edilmediği bildirilerek başvurulmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık taraflar arasındaki satım sözleşmesine konu emtiaların teslimi ve bedelinin ödenmesi noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, satım sözleşmesini konu alan faturalardan ve cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili talebi ile başlatılan takibe itiraz edilmesi üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Dosya kapsamında bulunan İstanbul 26. İcra Müdürlüğü nezdinde fatura ve cari hesap alacağına istinaden toplam 152.159,50 TL alacağın tahsili amacı ile ilamsız icra takibi başlattığı, ödeme emrinin davalı borçluya 12/12/2016 tarihinde usulüne uygun şeklide tebliğ edildiği, davalı borçlunun yasal süre içerisinde 19/12/2016 tarihinde icra müdürlüğünün yetkisine, borca ve ferilerine itiraz ettiği, alacaklı vekilinin 16/01/2017 tarihli dilekçesi ile takibe vaki yetki itirazını kabul ettiklerini ve dosyanın yetkili Ankara İcra Müdürlüğü’ne gönderilmesini talep ettiği, akabinde takip dosyasının Ankara 11. İcra Müdürlüğü’ne tevzi edildiği ve dairenin 2017/1780 esasına kayıt yapıldığı, Ankara 11. İcra Müdürlüğü’nce davalı borçluya yeniden ödeme emri çıkartıldığı, davalı borçluya ödeme emrinin 30/01/2017 tarihinde usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 01/02/2017 tarihinde borca itiraz ettiği, iş bu davanın yasal süresi içerisinde açıldığı görülmüştür.
Dosya kapsamında 10/12/2018 tarihli talimat mahkemesi aracılığı ile alınan bilirkişi raporunda özetle; davacı yanın 2013-2014-2015-2016 takvim yıllarına ait resmi defterlerinin sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu, davacının incelenen ticari defterlerine göre davalı yandan 152.159,50 TL alacaklı olduğu hususlarının tespit edildiği bildirilmiştir.
Dosya kapsamına alınan 21/03/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davalının 2013-2014 yılına ait yasal defterlerinin sahibi lehine delil teşkil edemeyeceği, zira zorunlu kapanış tasdikinin bulunmadığı, taraf defterleri incelendiğinde davalının 01/01/2013 tarihinde davacıya olan 75.461,26 TL borcu, davacı tarafından davalı adına düzenlenen…,… ve … nolu faturalar karşılığı toplam 435.717,62 TL faturalar, davalı tarafından davacıya ödenen 22/04/2013 tarihli 182.137,78 TL tutarlı ve 10/07/2014 tarih 114.993,60 TL tutarlı ödemeler açısından birbirleri ile uyuştuğu, her ne kadar davalı yasal defterlerinin kapanış kaydı yapılmasa da davalı ile davacı taraf defterlerinin birbirleri ile uyuşmadığı, uyuşmayan hususun davalı tarafından davacıya keşide edilen 03/04/2013 vadeli … … Şubesi’ne ait … nolu 130.000,00 TL tutarlı çek, … A.Ş tarafından davalıya keşide edilen, davalının da davacıya ciro ettiği 02//04/2013 vadeli … … Şubesi’ne ait 52.300,00 TL tutarlı çek ödemelerinden kaynaklandığının anlaşıldığı, sayın mahkemece davalı tarafından davacıya verilen 2 adet çekin ilgili banka şubelerinden arkalı önlü fotokopisinin istenilerek dava dosyasına dahil edilmesi, bu çeklerin davacı tarafından tahsil edildiği veya başkasına ciro edildiğinin anlaşılması halinde, davalının 2 adet çek karşılığı olan toplam 182.300,00 TL tutarında davacıya ödeme yaptığının kabul edilmesi gerektiği, bu şekilde davalının davacıya takip tarihi itibari ile 31.687,50 TL borcunun bulunduğu, mahkeme aksi kanaatte ise davalının davacıya takip tarihi itibari ile 152.159,50 TL borcun bulunduğu sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Dava, itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir. Davacı taraf, dava konusu alacağın 11/07/2014 tarihli … no’lu 133.594,52 TL miktarlı emtia satış faturası bedeli ile 18/04/2013 tarihli … no’lu 115.261,55 TL miktarlı hizmet satış faturasının ödenmeyen 18.564,98 TL kısmından kaynaklandığını ileri sürmüş olup, takip dayanağı olarak “faturalar bakiyesi-cari hesap alacağı” gösterilmiştir. Davalı taraf ise …- … numaralı iki adet çek ile ödeme yapıldığını ve borcu kalmadığını savunmuştur.
Dosya kapsamında taraflara ait ticari defterlerin karşılıklı olarak incelenmesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda tarafların ticari defterleri arasındaki farkın davalı tarafından yapıldığı iddia edilen ancak davacı ticari defterlerinde kayıtlı olan 2 adet çek ödemesinden kaynaklandığı, mahkemece davalı tarafından davacıya verilen 2 adet çekin ilgili banka şubelerinden arkalı önlü fotokopisinin istenilerek dava dosyasına dahil edilmesi, bu çeklerin davacı tarafından tahsil edildiği veya başkasına ciro edildiğinin anlaşıldığı, davalının 2 adet çek karşılığı olan toplam 182.300,00 TL tutarında davacıya ödeme yaptığının kabul edilmesi gerektiği, bu şekilde davalının davacıya takip tarihi itibari ile 31.687,50 TL borcunun bulunduğu, her ne kadar çeklerin üzerinde bulunan tarih fatura tarihinden önce ise de ileri tarihli çek düzenlenmesinin mümkün olduğu, davacı yanca söz konusu çeklerin başka bir hukuki ilişki çerçevesinde verildiği hususunun dosya kapsamı ile yazılı delillerle ispat edilemediği anlaşılmıştır.
TMK.’nun 6.maddesi gereğince “Kural olarak, herkes iddiasını ispat etmekle yükümlüdür.” hükmü getirilmiştir. Dosya kapsamında davacı tarafın ödeme iddiasına konu çeklerin başka bir hukuki ilişki çerçevesinde verildiği hususunu yazılı delilerle kanıtlayamadığı görülmektedir. Ancak dava dilekçesi incelendiğinde davacının aynı zamanda yemin deliline de dayandığı anlaşılmaktadır.
Bir vakıayı ispat yükü kendisine düşen taraf o vakıayı başka delillerle ispat edemezse diğer tarafa yemin teklif eder. Yemin teklifini ispat yükü kendisine düşen taraf yapar. Yemin teklifine dayanan taraf bunu dava dilekçesinde veya cevap dilekçesinde açıkça belirtmesi gerekir. Mahkeme ancak bu halde (dava dilekçesinde veya cevap lahiyasında yemin deliline dayanıldığının bildirilmesi halinde) yemin teklifini hatırlatmakla yükümlüdür. Kendisine yemin teklif edilen taraf, yemin teklifinin kabulünden sonra, usulüne uygun biçimde (HMK m. 233) yemin eder ise, yemin teklif eden tarafın iddia ettiği vakıanın mevcut olmadığı kesin delil ile ispat edilmiş olur. Yemin teklif eden taraf, bundan sonra iddiasını ispat için başkaca delil gösteremez.
Açıklanan bu nedenlerle mahkemece; davacının yemin deliline de dayandığı dikkate alınarak, davacıya karşı tarafa yönelik olarak yemin teklif etme hakkı hatırlatılmadan, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu durumda, davacının yemin teklif etme hakkının hatırlatılması suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, dava dosyasının kapsamı ile mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri birlikte değerlendirildiğinde; mahkemenin hüküm kurmasını sağlayacak olan tüm esaslı delillerin toplanmamış, mahkemece değerlendirilmemiş olması nedeniyle, davalı yanın istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerden ötürü kabulüne, yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a-6.maddesi uyarınca kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi, 2017/345 Esas, 2019/880 Karar ve 11/10/2019 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde davalıya İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 14/10/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”