Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/1423 E. 2022/886 K. 21.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/1423 – 2022/886

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2020/1423 (KABUL KALDIRMA YENİDEN ESAS
KARAR NO : 2022/886 HAKKINDA KARAR VERİLMESİ)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/10/2017
ESAS NO : 2015/417 E 2017/829 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
İHBAR OLUNAN :
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 21/06/2022
YAZILDIĞI TARİH : 19/07/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davalı … Sigorta A.Ş. vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin duruşmalı yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, davalıya trafik sigortalı aracın müvekkilinin yolcusu olduğu araçla karıştığı kaza sonucu yaralanmasına ve çalışma gücü kaybına neden olduğunu, kusurun davalıya sigortalı araç sürücüsünde olduğunu beyanla fazlaya dair haklarını saklı tutarak 1.500,00.-TL sürekli çalışma gücü kaybı, 1.500,00.-TL geçici çalışma gücü kaybı olmak üzere toplam 3.000,00.-TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsilini talep ve dava etmiş, talebini ıslah dilekçesiyle arttırmıştır.

SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, kusur oranında, gerçek zarardan, poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olduklarını ileri sürerek davanın reddi isteminde bulunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, alınan bilirkişi raporuna göre davalıya trafik sigortalı aracın % 100 oranında kusurlu olduğu ve davacının 6 ay geçici çalışma gücü kaybı ile % 32,2 oranında sürekli çalışma gücü kaybının bulunduğu, aktüer bilirkişi raporu ile davacının zararının belirlendiği, alınan raporların hükme esas teşkil etmeye yeterli olduğu gerekçesi ile davanın kabulü ile geçici çalışma gücü kaybı nedeni ile 5.956,96.-TL, sürekli çalışma gücü kaybı nedeni ile 169.530,50.-TL olmak üzere toplam 175.487,41.-TL maddi tazminatın dava tarihi olan 26.06.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili, mahkemece hükme esas alınan maluliyet raporu ile dosya kapsamında yer alan raporlar arasında çelişki bulunduğunu, bunun Adli Tıp Kurumu İhtisas Kurulundan rapor alınması gerektiğini, aynı kurumdan alınan 25.03.2016 tarihli raporda davacının sürekli çalışma gücü kaybı bulunmadığı değerlendirilmişken, 26.07.2017 tarihli raporda ise travma sonrası stres bozukluğu tanısı ile % 32,2 oranında çalışma gücü kaybı bulunduğu sonucuna varıldığını, maluliyet raporu tanzimine tek yetkili kurumun ATK İhtisas Kurulu olduğunu, yine raporun sonuç kısmında tedavi ile çalışma olanağı verdiğinin de belirtildiğini, alınan raporun bu nedenlerle hükme esas teşkil edemeyeceğini, ayrıca raporu düzenleyen Adli Tıp Uzmanlarının Psikiyatri alanında uzman olduklarının da belirli olmadığını, travma sonrası stres bozukluğu için davacının muayene edilerek rapor düzenlenmediğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık, davacının sürekli çalışma gücü kaybının bulunup bulunmadığı ve varsa oranına ilişkin noktada toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, trafik kazası nedeni ile uğranılan bedensel zararların tazmini istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Davacı yan geçirmiş olduğu trafik kazası neticesinde bedensel zararların tazmini talep etmiş olup öncelikle bu hususta açıklama yapmakta yarar bulunmaktadır.
“Cismani Zarar Halinde Lazım Gelen Zarar ve Ziyan” başlığı altında düzenlenen TBK’nın 54. maddesinde, bedensel zarara uğranılması nedeni ile talep edilebilecek zarar türleri belirtilmekte olup geçici ve sürekli çalışma gücü kaybı ile bakıcı ve tedavi gideri da bu zarar türleri arasında yer almaktadır. Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebinin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir.
Bu belirleme için de, HMK düzenlemelerinin dikkate alınması gerekmekte olup, 6100 sayılı HMK’nin 266. maddesinde; “(1)Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüsünün alınmasına karar verir ” düzenlemesi yapılmıştır.
HMK’nin 275. maddesinde ise, bilirkişinin haber verme yükümlülüğü düzenlenmiş “(1) Bilgisine başvurulan bilirkişi, kendisine tevdi olunan görevin, uzmanlık alanına girmediğini, inceleme konusu maddi vakıaların açıklığa kavuşturulması ve tespiti için, uzman kimliği bulunan başka bir bilirkişi ile işbirliğine ihtiyaç duyduğunu veya görevi kabulden kaçınmasını haklı kılacak mazeretini bir hafta içinde görevlendirmeyi yapan mahkemeye bildirir. (2)Bilirkişi, incelemesini gerçekleştirebilmek için, bazı hususların önceden soruşturulması ve tespiti ile bazı kayıt ve belgelerin getirtilmesine ihtiyaç duyuyorsa, bunun sağlanması için, bir hafta içinde kendisini görevlendiren mahkemeye bilgi verir ve talepte bulunur” hükmüne,
Yine 276. maddesinde de; bilirkişinin görevini bizzat yerine getirme yükümlülüğü başlığı altında “Bilirkişi, mahkemece kendisine tevdi olunan görevi bizzat yerine getirmekle yükümlü olup, görevinin icrasını kısmen yahut tamamen başka bir kimseye bırakamaz.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Bu anlamda maluliyet oranına ilişkin belirlemenin, Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan yasal düzenleme hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Yerleşik Yargıtay uygulamasında çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplara ilişkin zararın varlığı ve oranın belirlenmesinde, 11/10/2008 tarihinden önceki kazalarda Sağlık İşlemleri Tüzüğü ve ekindeki cetvelin esas alınması gerektiği, 11/10/2008 tarihinden sonra meydana gelen kazalarda Sağlık İşlemleri Tüzüğü yürürlükten kalktığından, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin uygulanması gerektiği kabul edilmiştir.
Aynı dönemlerde, 06/02/1998 tarihinden itibaren Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik ve bu yönetmeliği değiştiren 30/03/2013 tarihinde yürürlüğe giren Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik yürürlükte bulunmaktadır.
Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği 11/10/2008 tarihinde yürürlüğe girmiş olup Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar başlıklı 1. maddesinde “Bu Yönetmeliğin amacı, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre sigortalı sayılanlar ve bunların bakmakla yükümlü oldukları veya hak sahibi çocuklarının çalışma gücü veya meslekte kazanma gücü kayıp oranlarının tespitine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.” denilmiş, yönetmeliğin çalışma gücü kaybı, vazife malullüğü, harp malullüğü ile erken yaşlanma durumlarının tespiti ile ilgili tüm hükümler Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği ile yürürlükten kaldırılmış, çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybına ilişkin hükümleri yürürlükte bulunmaktadır. İş kazası ve meslek hastalıkları ile ilgili olarak Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürlüğü tarafından çıkartılan 2013/34 Sayılı Genelgede de “5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na dayalı olarak yürürlükte olan “Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği” 03/08/2013 tarihli ve 28727 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanmış olup, 01/09/2013 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu yönetmelik ile birlikte; 2011/49 sayılı Genelge çerçevesinde iş kazası ve meslek hastalığına ilişkin hususlar devam etmekte olup, çalışma gücü kaybı tespitine ilişkin hususlar yeniden düzenlemiştir.” denilerek maluliyet oranının tespitinden uygulana gelen iş kazası ve meslek hastalığına ilişkin olarak yönetmelik hükümlerinin yürürlükte olduğu belirtilerek, bu çerçevede uygulamanın “Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine” göre yapılmasının gerekliliği açıklanmıştır. Yine Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü de 17/09/2015 tarihli 2015/23 Sayılı Genelgesinde, iş kazası ve meslek hastalığının rapor düzenlemeye yetkili sağlık kuruluşları tarafından “Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine” göre düzenleneceği belirtilmiştir. Bu nedenlerle 01/09/2013 tarihinden sonrası içinde “Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin” iş kazası ve meslek hastalığına ilişkin düzenlemelerin yapıldığı maddeleri hali hazırda yürürlükte bulunmaktadır.
Çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybının belirlenmesinde Meslekte Kazanma Gücü Azalma Oranının Hesaplanması başlıklı 23. maddesinde belirtildiği şekilde; yönetmeliğin eki olan A Cetveli listelerinde yazılı arızalardan birinin meslekte kazanma gücünü ne oranda azaltacağı hesaplanmasında, A Cetvelindeki vücudun çeşitli bölgelerine veya sistemlerine göre hazırlanmış olan 14 arıza listesinden sigortalının arızası bulunur. Bu arızanın solundaki arıza sıra numarası ile sağındaki arıza ağırlık ölçüsü bir tarafa kaydedilir. B cetveli listelerinde önce sigortalının iş kolu, sonra bu iş kolu içindeki meslek veya iş çeşidi bulunur. Bunun karşısındaki meslek grup numarası da bir yere yazılır. Sigortalının meslek veya iş çeşidi bu listelerde bulunmadığı takdirde meslek veya işinin benzeri veya en yakını esas alınır. Sürekli iş göremezlik simgesini gösteren C cetvelinin arızaya uygun tablosunun sütundaki arıza sıra numarası ile satırdaki meslek grup numarasının kesiştiği noktadaki sürekli iş göremezlik simgesi bulunarak bir tarafa kaydedilir. Tespit edilen bu meslekte kazanma gücü azalmasının sigortalının yaşına uygun oranını bulmak için E cetvelinden yararlanılır. Birden fazla sistemi ilgilendiren sekel bulgu varsa, Balthazard Formülü kullanılarak birleştirilir ve bu şekilde zarar görenin maluliyeti belirlenir.
Buna göre kısaca zarar görenin maluliyetinin belirlenmesinde o olaya ilişkin yaralanmalar ve arazlar belirlenerek, zarar görenin mesleği, çalıştığı iş koluna ve yaşına göre değerlendirme yapılarak rapor düzenlenir.
Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik ise Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı tarafından çıkarılan en son 30/03/2013 tarihinde yürürlüğe girmiş olup yönetmeliğin Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Başlıklı 1. maddesinde; “Bu Yönetmelik; özürlü sağlık kurulu raporlarının alınışı, geçerliliği, değerlendirilmesi ve özürlü sağlık kurulu raporu verebilecek yetkili sağlık kurumlarının tespiti ile ilgili usul ve esasları belirlemek; özürlülerle ilgili derecelendirmelere, sınıflandırmalara ve tanımlamalara gereksinim duyulan alanlarda ortak bir uygulama geliştirmek ve uluslararası sınıflandırma ve ölçütlerin kullanımının yaygınlaştırılmasını sağlamak amacıyla hazırlanmıştır.” düzenlemesi yer almaktadır.
Kapsam başlıklı 2. maddesinde ise; “Bu Yönetmelik, özürlülere sağlanan haklardan ve verilecek hizmetlerden yararlanmak üzere istenilen özürlü sağlık kurulu raporları ile özürlü sağlık kurulu raporu verebilecek yetkili sağlık kurumlarını ve özürlülerle ilgili sınıflandırma ve ölçütleri kapsar.” denilmiş, yönetmeliğin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı ile Sağlık Bakanı tarafından yürütüleceği belirtilmiştir.
Madde metninden de anlaşıldığı üzere Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik özürlülere sağlanan haklardan yaralanmak üzere düzenlenmiştir.
Ayrıca yönetmeliğin 6. maddesinde, Özürlü Sağlık Kurulu’nun teşkili düzenlenmiş, “Özürlü sağlık kurulu; iç hastalıkları, göz hastalıkları, kulak-burun-boğaz, genel cerrahi veya ortopedi, nöroloji veya ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanlarından oluşur. Özürlü sağlık kurulu raporu vermeye yetkili sağlık kurumunda, fizik tedavi ve rehabilitasyon uzman hekiminin bulunması halinde, bu uzmanın özürlü sağlık kurulunda yer alması zorunludur. Değerlendirilecek özür, birinci fıkrada sayılan uzmanlık dallarının dışında ise ilgili dal uzmanının da kurulda bulunması şarttır. Kurulda bulunan hekimler birbirlerinin yerine karar veremezler.” şeklinde belirtilmiş, 7. maddesinde ise, Yetkili sağlık kurumları düzenlenmiş olmakla, özürlü raporlarını düzenlemeye Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen hastanelerin yetkili olduğu belirtilmiştir.
Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerinde kişinin mesleği ve iş kolunun herhangi bir önemi olmayıp kişinin genel özür oranı, hastalıkları dikkate alınarak yönetmelikte belirtilen hastaneler tarafından belirlenmektedir. Bu nedenle de iş gücü kaybını belirlemeye uygun olmaması nedeniyle Yargıtay ilgili daireleri tarafından aynı tarihte yürürlükte olmasına rağmen uygulanması kabul edilmemiştir.
Açıklanan yönetmelik hükümleri ve TBK 54. maddesi birlikte değerlendirildiğinde, haksız eylemden zarar gören kişinin beden gücünün belli oranda yitirilmesi durumunda, kişi, yaşıtlarına oranla daha fazla güç ve efor harcamak durumundadır. Bu fazla güç kaybı yüzünden haksız eylemden zarar gören kişinin tazminat isteme hakkı bulunmaktadır. Talep edilecek bu tazminatın belirlenmesi için kişinin daha fazla efor sarf edip sarf etmeyeceği, maluliyetin kazancına etkisi olup olmadığının değerlendirilebilmesi için kişinin yaptığı iş önem kazanmaktadır. Doktrinde kabul edilen görüşe göre bir kişinin maluliyetinin kişinin kazancına etkisinin belirlenmesinde zarar görenin mesleği önem kazanmakta olup kişinin parmağının kopması halinde piyano sanatçısı veya katip olması halinde mahrum kaldığı kazancı ile öğretmen yada inşaat işçisi olması halinde kazanç kaybının aynı olmayacağı aşikardır. Bu durumda meslekleri farklı olan kişilerin maluliyet oranının da mesleği dikkate alınarak belirlenmesi gerekir. Maluliyet yada sürekli iş göremezlik oranının belirlenmesinde asıl olan zarar görenin yaptığı işe göre kaza nedeniyle meydana gelen iş gücü kaybıdır, özür oranı değildir. Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Tespit İşleri Yönetmeliği yürürlükte bulunduğu sürece iş göremezlik oranının SGK ile aynı kurallara göre belirlenmesi gereklidir.
Bu hale göre zarar gören kişinin yaralanması ve maluliyeti arasında illiyet bağı kurularak meslek grup numarası cetvelleri ile maluliyet oranı belirlenen Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre belirlenmesi yerine sağlık bakanlığı tarafından belirlenecek hastanelerden alınması gereken olay ile illiyetinin kurulması yönünden eksik hükümler içeren genel özür oranın belirlendiği Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğinin kabul edilmesi zarar görenler aleyhine durum yaratacağı şüphesizdir.
Açıklanan nedenlerle, davacı için sürekli iş göremezlik oranının kaza tarihi de nazara alındığında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri esas alınarak belirlenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
İlk derece mahkemesince davacının sürekli çalışma gücü kaybına yönelik olarak … Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Adli Tıp Anabilimdalı Dalının 24.07.2017 tarihli raporu hükme esas alındığı anlaşılmakta olup bu rapora göre travma sonrası stres bozukluğu geliştiği ve buna bağlı olarak % 32,2 oranında sürekli çalışma gücü kaybı olduğu, ayrıca geçici iş göremezlik süresinin 6 ay olduğu değerlendirilmiştir.
Ancak dosya kapsamında yer alan aynı sağlık kurumu tarafından düzenlenen 25.03.2016 tarihli raporda ise davaya konu edilen trafik kazasına bağlı sekel mahiyetinde bir arazı bulunmadığı ve geçici iş göremezlik süresinin ise 3 hafta olduğu değerlendirilmiş, yine rapor içeriğinde davacının kaza sonrasında başladığını belirttiği psikiyatrik yakınmaları nedeniyle her hangi bir psikiyatrik tedavi almadığını beyan ettiğine de değinmiştir.
Görüldüğü gibi mahkemece hükme esas alınan rapor ile az yukarıda değinilen aynı kurum tarafından düzenlenen rapor arasında bir çelişki bulunduğu kabul edilmelidir. Zira davalı sigorta da bu hususu istinaf itirazı olarak ileri sürmüş olduğundan Dairemizce bu yöndeki istinaf itirazının kabulü yönünde değerlendirme yapılmıştır.
Dairemizce davacının maluliyetine yönelik olarak duruşma açılarak yapılan tahkikat kapsamında Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulundan rapor düzenlenmesi istenilmiş sözkonusu kurumca 16.03.2022 tarihli raporda yukarıda ilk derece mahkemesince yapılan tahkikatta alınan raporlar da değerlendirilerek yapılan değerlendirme sonucu sürekli çalışma gücü kaybı zararının bulunmadığı, geçici iş göremezlik süresinin ise 1 hafta olduğu tespit edilmiştir. Yine raporun sonuç bölümünde 3 numaralı fıkrasında hangi Yönetmelik hükümlerince değerlendirme yapıldığı da belirtilmiştir.
Dairemizce, ilk derece mahkemesince alınan raporlar arasındaki çelişkinin de giderilmesi bakımından yapılan tahkikat kapsamında düzenlenen Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu raporunun hükme esas almaya yeterli açıklamayı içerdiği ve denetime elverişli olduğu kabul edilmiştir.
Bu sonuca göre davacının yalnızca 1 haftalık geçici çalışma gücü kaybı zararının oluştuğundan ve basit bir hesaplamayı gerektirdiğinden Dairemizce aktüer hesaplamaya yönelik olarak bilirkişi incelemesi yönünde değerlendirme yapılmamış, kaza tarihindeki geliri dikkate alınarak yapılan hesaplama neticesinde 221,45.-TL tazminat alacağının bulunduğu hesaplanmıştır.
Yapılan açıklamalar neticesinde davalı sigorta şirketinin istinaf itirazının kabulü ile yukarıda açıklanan yönlerden duruşmalı olarak istinaf incelemesine karar verilmiş ve yapılan tahkikat neticesinde HMK m. 356 hükmü uyarınca aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara Asliye 1.Ticaret Mahkemesi’nin 24.10.2017 tarih ve 2015/417 Esas, 2017/829 Karar sayılı kararının HMK’nin 356. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
3-YENIDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULARAK;
a-Davanın KISMEN KABULÜ ILE,
Geçici iş göremezlik nedeni ile 221,45.-TL maddi tazminatın dava tarihi olan 26.06.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
b-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 15,13.-TL harçtan peşin 27,70.-TL, ıslah ile alınan 589,14.-TL olmak üzere toplam 616,84.-TL harcın mahsubu ile bakiye 601,71.-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya İADESİNE,
c-Davacı tarafından yapılan başvurma, vekalet, peşin harç (12,57.-TL) olarak toplam 44,37.-TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
d-Davacı tarafından yargılama sırasında yapılan bilirkişi ücreti, posta ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 1.315,10.-TL yargılama giderinin red/kabul oranına göre 1,66.-TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiye kısmının davacı üzerinde bırakılmasına,
e-Davacı yanın yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından istinaf karar tarihindeki AAÜT uyarınca 221,45.-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
f-Davalının yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından reddedilen miktar üzerinden istinaf karar tarihindeki AAÜT m. 13/3 uyarınca 221,45.-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
g-HMK’nin 333. maddesi uyarınca kullanılmayan gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde taraflara İADESİNE,
İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerine ilişkin olarak;
4-Davalı tarafından yatırılan karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde isteği halinde İADESİNE,
5-İstinaf incelemesinin duruşmalı olarak yapılması nedeni ile kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine AAÜT uyarınca 2.550,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
6-İstinaf incelemesi aşamasında yapılan 228,50.-TL tebligat ve posta gideri, 800,00.-TL adli tıp masrafı olmak üzere toplam 1.028,50.-TL yargılama giderinin HMK m. 360 yollaması ile m. 326 uyarınca haklılık oranına göre 1.027,20.-TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine, bakiye kısmının davalı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,
8-Kararın tebliğinin Dairemizce yapılmasına,
Davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda HMK’nin 356.maddesi uyarınca duruşmalı yapılan inceleme sonucunda 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere, 21/06/2022 tarihinde oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı

Başkan

Üye

Üye

Katip

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”