Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/1373 E. 2023/401 K. 20.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2020/1373 ( KABUL KALDIRMA)
KARAR NO : 2023/401

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : DR. … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/09/2020
ESAS-KARAR NO : 2018/53 E 2020/449 K

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 20/03/2023
YAZILDIĞI TARİH : 18/04/2023

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davalı … vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkilinin, davalılardan … ve …’un dava dışı bonoda tanzim eden sıfatıyla yer alan … ile ortak olarak çalıştıklarından bahisle …’un satış yetkisini içeren vekaletname uyarınca … plakalı aracın satın almak istediğini ilettiğini, 17/06/2014 tarihli harici satış sözleşmesi yapıldığını, 15.000,00 TL bedel karşılığında anlaştıklarını, davalı … … tarafından araç bedeline karşılık 53.000,00 TL bedelli 15/11/2014 ödeme tarihli tanzim eden dava dışı … olan …’a ait … numaralı çekin dava dışı …’a teslim edildiğini, sözleşmenin 53.000,00 TL karşılığında yapıldığı kayıt altına alınarak araç bedelinin bu bedelden mahsup edilmesi sonucunda bakiye 38.000,00 TL bedel için … ve aval veren müvekkili … olan lehtarı … olan davaya konu 17/07/2014 vade tarihli 5.000,00 TL bedelli 17/09/2014 vade tarihli 5.000,00 TL bedelli 17/10/2014 vade tarihli 5.000,00 TL bedelli, 15/11/2014 vade tarihli 18.000,00 TL bedelli ve vadesi hatırlanmayan 5.000,00 TL bedelli olan 4 adet bono düzenlenerek davalı … ‘a teslim edildiğini, çekin bankaya ibraz edilmesi sonucunda banka tarafından karşılıksızdır kaşesi vurularak çekin dava dışı …’a iade edildiğini, 33.000,00 TL bedelli üç adet bononun Ankara 7. İcra müdürlüğünün 2017/10573 sayılı dosyası ile takibe konulduğunu bedelsiz kalan senetler nedeniyle takibin durdurulmasına, ve iptaline borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ :
Davalı … vekili, müvekkilinin iyi niyetli ciro yoluyla hamil olduğunu, temel ilişkiden kaynaklanan iddiaların müvekkiline karşı ileri sürülemeyeceğini bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, davacının iddialarını usulüne uygun yazılı delillerle kanıtlaması gerektiğini, lehtar ile keşideci arasındaki temel ilişkiden kaynaklanan ihtilafın müvekkiline karşı ileri sürülemeyeceğini bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, davalı …’un diğer davalı …’a ait iş yerinde fiilen işyeri sahibi gibi çalıştığı , dava dışı … vekaleten satacağı aracın değerinin 15.000 TL olduğu, bu araç için …’un …’a 53.000 TL bedelli çek verildiği, çek bedelinin araba bedelinden fazla olması nedeniyle …’un takibe konu senetleri imzalayıp verdiği, çekin karşılıksız çıktığı, araba alış verişinin yapılmadığı , bedelsiz kalan senetlerin takibe konulduğu, takip alacaklısı ciranta / son hamil … ‘un her ne kadar senetleri kardeşi …’dan olan kira alacağına mahsuben aldığını beyan etmiş ise de bu beyanın delille ispatlanmadığı, kardeşler arasındaki ciro işleminin muvazaalı olduğu, bononun illetten mücerretlik ilkesinin somut olayda geçerli olmadığı, bedelsiz kalan senetlerde müteselsil borçlu-aval veren davacının da takibe konu 5.000,00 TL bedelli üç adet bono ve 18.000 TL bedelli bir bono olmak üzere toplamda 4 adet bonodan (senet) dolayı borçlu olmadığına, %20 kötü niyet tazminatına karar verilmiş, hükme karşı davalılardan … tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili, müvekkilinin iyi niyetli ciro yoluyla hamil olduğunu, diğer davalı … ile davacı arasındaki ilişkinin müvekkilini bağlamayacağını, mahkemece kurulan hükmün infaz kabiliyetinin de bulunmadığını bildirerek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR:
Uyuşmazlık, davacının icra takibine konu senetlerin bedelsizliği iddiasını kanıtlayıp kanıtlayamadığı hususuna ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, takibe konu senetlerin bedelsizliği nedeniyle menfi tespit istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Ankara 7.İcra Müdürlüğünün 2017/10573 sayılı takip dosyasının yapılan incelemesine göre, 29/05/2017 tarihinde davalılardan … alacaklı tarafından davacı borçlu aleyhine 42.049,99 TL alacağın tahsili için kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibi başlattığı görülmüştür.
İcra takibinde davalı takip alacaklısı 42.049,99 TL alacak talebinde bulunmuştur. Davacının talebi, icra takibinden dolayı menfi tespite yöneliktir, ancak dava harcı 33.000,00 TL asıl alacak üzerinden yatırılmıştır.
Dava kısmen borçlu olunmadığı yolunda bir talebe dayalı olmayıp davacılar takip konusu senetlerin tümü bakımından menfi tespit ve takibin iptali isteminde bulunmuşlardır. Bu yönde bir talep içeren menfi tespit davasının “şimdilik” kaydıyla kısmi dava olarak açılması mümkün değildir.
Bilindiği üzere, 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 30. maddesi gereğince yargılama sırasında tespit edilen dava değerinin dava dilekçesinde belirtilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnızca o celse için yargılamaya devam edilerek müteakip celseye kadar noksan değer üzerinden harcın ikmali için davacıya süre verilmesi, bu süre zarfında da bakiye harcın yatırılmaması halinde de, HMK’nın 150. maddesi gereğince dosyanın işlemden kaldırılması, anılan maddede geçen süre zarfında harç ikmal edilmek suretiyle dava yenilenmediği takdirde ise davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekir. Bu durumda, eksik peşin harç ikmal edilmeden yargılamaya devam edilmesi yerinde olmamıştır. Mahkemece, eksik harcın yatırılması için Harçlar Kanunu’nun 30 ve 32. maddeleri uyarınca davacı yana süre verilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik harç tamamlatılmadan işin esasına girilip yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Ayrıca 6100 sayılı HMK’nın 297/1-c maddesinde hükmün gerekçe bölümünün, 2.fıkrada ise hükmün sonuç bölümünün kapsayacağı hususlar düzenlenmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 297/2. maddesinde “hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesi yer almaktadır. Kamu düzeninden olan bu düzenleme uyarınca hakimin infazı kabil karar verme yükümlülüğü vardır. Yasa maddesinin bu açık hükmüne göre, mahkemelerce kurulan hükümler infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratmayacak nitelikte olmalıdır.
Somut uyuşmazlıkta davalılar birden fazla olup mahkemece kurulun hüküm incelendiğinde HMK’nin 297. maddesine uygun olmadığı, hüküm fıkrasının tarafların talepleri hakkında taraflara yüklenen borç ve hakların açıklanması ile yetinilmesi gerekirken bunun yanında gerekçeye ait sözlere yer verildiği, gerekçenin bir bölümünün hüküm fıkrasında açıklandığı anlaşılmaktadır.
Şu durumda mahkemece yapılacak iş yukarıda belirtilen ilke ve açıklamalar ışığında dosya kapsamı dikkate alınarak taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında belirtildiği açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usulün aradığı niteliklere haiz her bir talep yönünden gerekçeli karar ve hüküm oluşturulmasıdır.
Bu itibarla, denetime elverişli usulün aradığı niteliklere haiz bir kararın bulunması istinaf incelemesinin yapılabilmesinin ön şartı olup bu nitelikte olmayan bir kararla ilgili olarak istinaf denetim ve yargılaması yapılarak bir hüküm verilemeyecektir.
Zira HMK’nın 355. maddesi gereği de Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü taktirde bunu resen gözetir. Doktrinde HMK’nın 353. maddesindeki istinaf sebeplerinin örnek niteliğinde olduğu, maddede sayılmamasına karşın mutlak istinaf sebebi olabilecek başka usul hatalarının da söz konusu olabileceği görüşünde olanlar da bulunmaktadır (AKKAYA Tolga, Medeni Usul Hukukunda İstinaf, Ankara 2009, s. 192). Kararın gerekçesiz olması, hukuki dinlenilmesi hakkının ihlali ve bu gibi kamu düzenine aykırılık teşkil eden ve istinaf denetim ve yargılamasının yapılmasına engel oluşturan hususlarda HMK’nın 353. maddesi kapsamında değerlendirilerek kararın kaldırılarak ilk derece mahkemesine gönderilmesini gerektirmektedir.
Bu durumda Dairemizce, bu husus kamu düzenine ilişkin olmakla HMK’nin 355. maddesi uyarınca esası incelenmeksizin kararın kaldırılmasına ve usulüne uygun nitelikte karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
Kaldırma nedenine göre davalı vekilinin diğer istinaf itirazları bu aşamada incelenmemiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi, 2018/53 Esas, 2020/449 Karar ve 22/09/2020 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde davacıya İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 20/03/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan…
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Katip…
e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”