Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/135 E. 2022/1346 K. 14.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2020/135 ( KABUL KALDIRMA)
KARAR NO : 2022/1346

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/10/2019
ESAS-KARAR NO : 2018/501 E 2019/890 K
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 14/10/2022
YAZILDIĞI TARİH : 14/10/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkili aleyhine davalı tarafından 15/12/2015 tanzim, 28/02/2016 vadeli 30.000,00 TL’lik bonodan dolayı Ankara 1. İcra Müdürlüğü’nün 2016/4937 ve 09/11/2015 tanzim, 30/04/2016 vadeli 49.000,00 TL’lik bonolardan dolayı Ankara 1. İcra Müdürlüğü’nün 2016/13785 sayılı icra takiplerinin başlatıldığını, takibe dayanak bonolar altındaki imzanın müvekkiline ait olmadığını, müvekkilinin bilgisi ve rızası dışında … tarafından imzalandığını belirterek müvekkilinin icra takipleri nedeni ile davalıya borçlu olmadığının tespitine, kötüniyet tazminatının davalıdan alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı cevap vermemiştir. Davalı sonraki beyanlarında takibe dayanak bonoların davacının verdiği vekalete istinaden … tarafından atıldığını, davacının işlerinin … tarafından yürütüldüğünü bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, takibe dayanak bonolar altındaki imzanın davacıya ait olmadığı, …’a davacı tarafından verilen vekaletnamede özel yetkinin bulunmadığı belirtilerek davanın kabulüne, koşulları oluşmadığından kötüniyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf eden-davalı vekili tarafından;
Ankara 1. İcra Müdürlüğü’nün 2016/13785 sayılı dosyasında takibin kesinleşmesi üzerine 2016 yılında istihkaklarına, maaşına ve taşınmazlarına haciz konulduğu, 2018 yılında taşınmazın satış aşamasına gelmesinden sonra bonolardaki imzanın inkarı yoluna gidildiği, mahkemece verilen kararın dürüstlük kuralına, iyiniyetin korunması ilkesine aykırı olduğu, diğer dosya kapsamında da yine takibin kesinleşmesi üzerine dava tarihinden önce ve dava sırasında hacizler sonucunda ödemeler yapıldığı, mahkemece bu kalemler hakkında menfi tespit hükmü kurulmasının hatalı olduğu, … tarafından davacının tüm işlerinin yerine getirildiği, ticari mümessil olarak davacıyı temsil ettiği, mahkemece adı geçen vekil tarafından aynı şekilde bono düzenlenip düzenlenmediği hususu araştırılmaksızın eksik inceleme ile hüküm tesis edildiği bildirilerek başvurulmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık takibe dayanak bonolar altındaki vekaleten davacı adına atılan imzaların davacıyı sorumlu kılıp kılmayacağı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, kambiyo senedindeki imza inkarına dayalı olarak açılan menfi tespit davasıdır.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Davacı 15/12/2015 tanzim, 28/02/2016 vadeli 30.000,00 TL’lik bonodan dolayı Ankara 1. İcra Müdürlüğü’nün 2016/4937 ve 09/11/2015 tanzim, 30/04/2016 vadeli 49.000,00 TL’lik bonolardan dolayı Ankara 1. İcra Müdürlüğü’nün 2016/13785 sayılı dosyalarından borçlu olmadığı iddiasını bonoların kendisi değil … tarafından imzalandığı iddiasına dayandırmaktadır. Davalı yan da imzaların … tarafından atıldığını kabul etmekte bonoların tanzim tarihi itibariyle davacının adı geçene vekalet verdiğini bu nedenle davanın reddini istemiştir.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 504/3. maddesinde; “Vekil, özel olarak yetkili kılınmadıkça dava açamaz, sulh olamaz, hakeme başvuramaz, iflas, iflasın ertelenmesi ve konkordato talep edemez, kambiyo taahhüdünde bulunamaz, bağışlama yapamaz, kefil olamaz, taşınmazı devredemez ve bir hak ile sınırlandıramaz” hükmüne yer verilmiştir.
Dosya kapsamında bulunan vekaletname ve azilname incelenmiş, vekaletname tarihinin 20.10.2014, azil tarihinin ise 22.01.2016 olduğu , 49.000,00 TL bedelli bono düzenleme tarihinin 09.11.2015, 30.000,00 TL bedelli bono düzenleme tarihinin 25.12.2015 olduğu görülmüştür.
Dosya kapsamında bulunan Tosya Noterliği’nin 20.10.2014 tarihli vekaletnamesinin incelenmesinden “…yine adıma kesilen çeklerin tahsilatlarını yapmaya, bedellerini talep tahsil ve ahzu kabza, yine bankaların ödemekle yükümlü oldukları zorunlu bedellerini çek bedellerini çek teminatlarını talep tahsil ve ahzu kabza, ciro etmeye..” şeklinde yetki verildiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamında bulunan Ankara C.Başsavcılığı’nın 2016/67774 soruşturma sayılı dosyasının incelenmesinden davacının vermis olduğu şikayet dilekçesinde dava dışı …’a işlerini yürütmesi için genel vekaletname verdiğini, azilname düzenlemeden evvel şirketin borçları ile ilgili düzenlemiş olduğu kambiyo senedi bulunup bulunmadığını, şirketin borcu olup olmadığını sorduğunu, bu kişi tarafından şirketin borcu bulunmadığının ve bono düzenlenmediğinin kendisine ifade edilmesine karşın iş makinesi kiralaması kapsamında bono düzenlendiğini öğrendiğini belirterek dolandırıcılık iddiası ile şikayette bulunulduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamında bulunan Ankara 1. İcra Müdürlüğü’nün 2016/13785 E. Sayılı dosyasının incelenmesinden davalı tarafından davacı aleyhine 09/11/2015 tanzim, 30/04/2016 vadeli 49.000,00 TL’lik bonodan dolayı kambiyo senetlerine mahsus takip yoluyla icra takibi yapıldığı, takibin kesinleştiği, davalı tarafından 15/12/2015 tanzim, 28/02/2016 vadeli 30.000,00 TL’lik bonodan dolayı Ankara 1. İcra Müdürlüğü’nün 2016/4937 E. Sayılı dosyası ile davacı aleyhine icra takibi yapıldığı, takibin kesinleştiği, istihkaklara, maaaşa ve taşınmazlara hacizler konulduğu, dava tarihinden önce ve dava tarihinden sonra bir kısım ödemelerin olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda davadan önce yapılan bu ödemeler bakımından davacının menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır.
İcra ve İflâs Kanunu’nun 72,VI hükmüne göre, “Borçlu, menfi tespit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir.” Somut olayda, bir kısım ödemelerin ise dava tarihinden sonra yapıldığı ve kendiliğinden istirdata dönüştüğü anlaşılmış olup, mahkemece dava tarihinden önce ve sonra yapılan ödemeler belirlenerek sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile bono bedellerinden borçlu olunmadığının tespiti ile takiplerin iptaline karar verilmesi yerinde değildir.
Bu durumda, dava dosyasının kapsamı ile mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri birlikte değerlendirildiğinde; mahkemenin hüküm kurmasını sağlayacak olan tüm esaslı delillerin toplanmamış, mahkemece değerlendirilmemiş olması nedeniyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerden ötürü kabulüne, yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a-6.maddesi uyarınca kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi, 2018/501 Esas, 2019/890 Karar ve 24/10/2019 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde davalıya İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 14/10/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”