Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/1311 E. 2023/168 K. 17.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2020/1291 ( KABUL KALDIRMA)
KARAR NO : 2023/167

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/07/2020
ESAS-KARAR NO : 2016/916 E 2020/354 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 17/02/2023
YAZILDIĞI TARİH : 21/02/2023

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili; davalı şahıs şirketi ve davalı …,… üreticisi olan müvekkili şirketten şişe ve damacana su aldığını, bu suları sattığını ve bedelini müvekkili şirkete ödemediğini, davalı kişi ve şahıs şirketinin müvekkili şirkete 25/11/2009 yılından beri borcu bulunduğunu, davalıların verdiği çekler ve senetlerin karşılıksız çıktığını, buna rağmen iyiniyet çerçevesinde takip yapılmadığını, borcun ödenmesi beklendiğini, davalılar gerek mektupla gerek şifahi olarak borçlarını ödeyeceklerini beyan ettiğini ve müvekkili şirketi oyaladığını, defterler incelendiğinde davalıların 2009 yılından beri müvekkili şirkete olan borçlarını ödemediklerini, belirterek müvekkilinin bakiye 28.399,34-TL alacağının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı … vekili; davacının cari hesaptan kaynaklandığı iddia edilen alacağının zamanaşımına uğradığını, her ne kadar davalı olarak … Tic.de gösterilmiş ise de davalı müvekkili şahıs şirketi olarak ticaret yaptığını, davaya konu çeklerin bizzat davacı yanın da dilekçesinin eklerinde sunduğu üzere hiçbir işlem yapılmadan iade edildiğini, bu çeklerden doğan herhangi bir alacağın olmadığını, tarafların yaptıkları ticaret nedeniyle kalan bakiye borcu 24 ay halinde ödeme konusunda uzlaştığını, müvekkilinin anılan ödemeleri gerçekleştirdiğini bildirerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …usulüne uygun yapılan tebliğe rağmen cevap dilekçesi sunmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece; davacı tarafından davalı şahıs şirketi ile ticaret yapıldığı buna dayalı alacak talep edilmiş mahkememizce dayanak olan faturalar, davacının ticari defterleri, davalı tarafından verilen ve sonrasında iptal edilen çekler ile taraflar arasında imzalan mutabakat metni ve davalı tarafından iddia olunan ödemeye ilişkin kayıtların incelenmesinde taraflar arasında TTK’nun öngördüğü şekilde bir cari hesap ilişkisinin bulunmadığı, bu sebeple 5 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanamayacağı anlaşılmış, davacının ticari defterlerine göre alacak miktarının 28.361,34-TL olduğu, davalı tarafından verilen çeklerin iptal edilerek tekrar iade edildiği davalı tarafından fatura içeriğinin ve tesliminin inkar edilmediği tespit olunmakla taraflar arasında imzalanan 01/05/2010 tarihli mutabakat uyarınca davalının 22.521,39-TL borçlu olduğunu kabul ettiği, aksinin davacı tarafından yazılı belge ile iddia ve ispat olunmadığı, söz konusu mutabakat sonrasında her ne kadar davalı tarafından borcun tamamının ödendiği iddia edilmiş ise de, davalı tarafından herhangi bir dekont sunulmadığı, ödemelere ilişkin banka bilgilerinin mahkememize bildirildiği, mahkememize yazılın müzekkere cevapları ile davalı tarafından toplam 9.031,92-TL’nin davacıya ödendiği ispatlanmakla, mutabakat metni uyarınca davacının bakiye alacağının 13.489,47-TL olduğu gerekçesiyle söz konusu miktar yönünden davanın kabulüne, davadan önce davalı temerrüde düşürülmediğinden dava tarihi itibariyle faize karar verilmiş, hükme karşı taraf vekillerince ayrı ayrı istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
I-)Davacı vekili; 28.361,34 TL üzerinden karar vermesi gerekirken, sonradan eklenen ve aslında dosya içeriğinde zaten var olan belgeleri süresinde verilmediği halde dikkate alarak, belgeler incelenmeden tamamen haklı olunan davada kısmen haklı kabul edilerek 13.489,47 TL alacağa karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın talepleri gibi kabulüne karar verilmesini istemiştir.
II-) Davalı vekili; müvekkilinin gerçek şahıs olduğunu, davada taraf olarak gösterilen … Tic. ünvanında bir şirket bulunmadığını anılan şirket yönünden davanın husumetten reddi gerektiğini, davacının talep ettiği alacağın ödendiğini mahkeme kararından sonra ulaşılan belgeleri sunduklarını bildirerek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık; istinaf incelemesi aşamasında dava konusu borcu söndüren nitelikte bir belgelerin ibraz edilmesi halinde, bu belge üzerinde gerekli inceleme yapılmak suretiyle bir karar verilip verilemeyeceği konusudur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, cari hesap ilişkisi şeklinde işleyen ticari ilişki kapsamında satım akdinden kaynaklanan bakiye bedelin tahsili istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
I-) Davacı davalıya satılıp teslim edilen bakiye mal bedelinin tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece, yargılama sırasında sunulan belgeler ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulü yönündeki hükmünü kurmuştur.
Davalı, bu hükme istinaf dilekçesinde; davacıya yönelik edimini yerine getirdiğine dair ödeme belgeleri olarak senetlere ve banka hesap hareketlerine dayanarak ilk derece mahkemesinin kararından sonra ödeme belgelerine ulaşıldığından bahisle borcun dava tarihi itibariyle sona erdiğini savunmuştur.
Yargısal içtihatlarda, kararlılık kazanmış uygulamaya göre, kural olarak, yargılama aşamasında dayanılıp sunulmayan deliller, temyiz veya karar düzeltme aşamasında sunulamazlar; sunulmuş olsalar bile, bu aşamalardaki incelemeler sırasında dikkate alınamazlar. Bu kuralın istisnası, dayanılıp sunulan delili, o davaya konu borcun sönmüş bulunduğunu ortaya koyan -örneğin, davaya konu borcun ödenmiş olduğunu gösteren makbuz, ibraname ve benzeri nitelikte – bir belge olmasıdır.
Yargılamadan sonra davalı tarafından istinaf dilekçesine eklenen senetlere yönelik ödeme beyanı üzerinde gerekli inceleme ve değerlendirme yapılması için, mahkeme kararı kaldırılmalıdır.
Somut olaydaki gibi davayı inkar eden davalının, davayı inkara yönelik savunması, borcun mevcut olmadığına ilişkin bir savunmayı da kapsayacağından; davalının borcun ne sebeple sona erdiğini açıklamak ve o yöndeki delillerini ikame etmek hakkının ortadan kalkmadığının ve yargılamanın sona erdiği aşamada sunulan borcu söndüren bir belgenin varlığı karşısında savunmanın genişletilmesi yasağından söz edilemeyeceğinin kabulü zorunludur (Bu konudaki Yargıtay uygulamasına örnek olarak: Hukuk Genel Kurulu’nun 5.4.2000 gün ve esas: 2000/11-745, karar: 2000/734; 28.5.2003 gün ve esas:2003/13-354, karar:2003/368 sayılı kararları).
Davalı tarafından sunulan beyanının gerçeğe uygun bulunmaları ve içerdiği beyanın dava konusu borcun sona erdiğine yönelik olması durumunda, davaya konu alacağın tespitine yönelik talebin konusunun kalmayacağının kabulü gerekeceğinden, mahkemece anılan belge bakımından açıklanan yönde bir değerlendirme yapılması zorunludur.
O halde, Mahkemece yapılması gereken; öncelikle davalının söz konusu belgeler hakkındaki beyanını alınıp, gerekirse belgelerin asıllarını da davalıdan istemek; varsa, davacının karşı delillerini sorup, toplamak; davalının savunmasını ve davadaki uyuşmazlığı bütün bu işlemlerin sonucunda ortaya çıkacak uygun sonuç çerçevesinde değerlendirdikten sonra, davayı karara bağlamaktır.
Açıklanan nedenlerle; ilk derece mahkemesince davanın esasına yönelik uyuşmazlığın giderilmesi için yukarıda açıklanan usul kurallarına uygun hüküm kurulmaması, delillerin toplanmaması ve bu delillere ilişkin her hangi bir değerlendirme yapılmamış olması bakımından davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-a-6. maddesi uyarınca kabulüne ve ilk derece mahkemesinin kararının anılan gerekçelerle kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
II-) Kararın kaldırılması nedenine göre davacının ve davalı vekilinin diğer istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile;
Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi, 2016/916Esas, 2020/354Karar ve 08/07/2020 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde yatıranlara İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 17/02/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan…
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Katip…
e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”